GÜNDEM - 05 Ocak 2024 Cuma 15:17

Prof. Dr. Bilgehan: "Bizde büyük yıkıma neden olan depremin Japonya’da çok büyük bir yıkıma neden olmamaması yapı stokundan kaynaklanıyor"

A
A
A
Prof. Dr. Bilgehan: "Bizde büyük yıkıma neden olan depremin Japonya’da çok büyük bir yıkıma neden olmamaması yapı stokundan kaynaklanıyor"

Japonya’da yaşanan depremde Kahramanmaraş merkezli depremlerle aynı öçüde enerji ortaya çıkmasına rağmen daha az hasarın meydana gelmesi ile ilgili değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Mahmut Bilgehan, "Bizde büyük yıkıma neden olan deprem, Japonya’da çok büyük bir yıkıma neden olmadı. Çünkü yapı stokumuzun çok çürük olmasından dolayı biz, Japonya’ya göre benzer depremlerde çok büyük yıkıma uğrayabiliyoruz" dedi.


Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının görevlendirmesiyle Hatay’da deprem incelemesinde bulunan aynı ve Milli Savunma Bakanlığının Deprem Araştırma Gurubunda da görev alan Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Bilgehan, Japonya’da yaşanan depremde kahramanmaraş merkezli depremlerdeki kadar bir enerjinin ortaya çıkmasına rağmen daha az yıkımın yaşanması ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de 2000 yılı öncesinde yapılan bina stoku sebebiyle yaşanan depremlerde yıkımın daha büyük olduğunu belirten Bilgehan, Japonya’da 1923’de yaşanan büyük depremin ardından yapılan dönüşüm sayesinde daha az yıkımların yaşandığını ifade etti.



“Yapı stokumuzun çok çürük olmasından dolayı depremde çok büyük yıkıma uğrayabiliyoruz”


Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremler ve Japonya’da yaşanan depremde aynı ölçüde enerjinin ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. Bilgehan, “Japonya’da meydana gelen son depreme bakıldığında derinlik ve büyüklük açısından Kahramanmaraş depremine yakın bir deprem. Her iki ülkedeki depremin şiddeti 7.6 şeklindeydi. Bizde büyük yıkıma neden olan deprem, Japonya’da çok büyük bir yıkıma neden olmadı. Çünkü yapı stokumuzun çok çürük olmasından dolayı biz, Japonya’ya göre benzer depremlerde çok büyük yıkıma uğrayabiliyoruz. Japonya, 1923 yılında yaşanan depremde 100 bin vatandaşını kaybetti. Bu depremin ardından Japonya, büyük bir dönüşüme gitti ve bunu başararak meyvelerini topluyorlar. Bir binayı yaparken hem iskan açısından hem binanın yapılış mevzuatı açısından çok sıkı kurallara tabiler. Bu kurallardan dolayı deprem sırasında herhangi bir bina yıkımı çok fazla vuku bulmuyor” dedi.



“Bizim sorunumuz asıl 2000 yılı öncesi yapılan binalar”


Hatay’da yaptıkları incelemelerde en çok yıkımların 2000 yılı öncesinde yapılan binalarda yaşandığını gözlemlediklerini belirten Bilgehan, “Hatay’daki zeminin kötü olmasından dolayı binalar çok fazla yıkıldı. Bizlerde depremden bir ay sonra Hatay’a giderek incelemelerde bulunduk. Bu incelemelerimiz sırasında özellikle yeni binalara baktık. Bu sırada tabii ki yıkılan ya da eski binaları gözlemleme imkanı bulduk. Bizim sorunumuz genel olarak 2000 öncesi yapılan binalar. Bu binalar çok iyi yapılmadığı için, kötü yapıldıkları için çok rahat yıkılmışlardı. 2000 yılından sonra yapılan binalarda yıkım olabiliyor fakat çok yaygın değil. Yeni incelediğimiz binalar vardı, buradaki çatlakları gözlemledik. Bunlarda da çok ciddi diyebileceğimiz bir yıkım yoktu” diye konuştu.



“Deprem eğitimi verme konusunu ihmal ediyoruz”


Deprem eğitiminin önemine değinen Bilgehan, “Biz, deprem ülkesiyiz, Japonya’da bir deprem ülkesidir. Biz, deprem eğitimi verme konusunu ihmal ettiğimizi düşünüyorum. Bizler, anaokulundan itibaren çocuklara deprem eğitimi vermemiz gerekiyor. Çocuklar depremi aman duymasın, anlatmayalım diyerek eğitimi ihmal ediyoruz. Anaokulundan itibaren bazı tatbikatlar yaparak, çocuklara deprem bilincini, deprem kültürünü aşılamamız gerekiyor” şeklinde konuştu.



“En çağdaş deprem yönetmeliğine sahibiz fakat sahaya yansıtmamızda ciddi sorunlarımız var”


2018 yılında yürürlüğe giren deprem yönetmeliğinin çok iyi bir yönetmelik olduğunu belirten Bilgehan, “İyi bir yönetmelik olmakla birlikte maalesef uygulamada sorunlarımız var. Şu anki yönetmeliğimiz dünya standartlarında, şu anda Japonya’da kullanılan yönetmelik tarzındadır. Deprem ülkelerinin kullandığı en çağdaş yönetmeliğe sahibiz bizlerde. Bizim problemimiz burada bu yönetmeliği uygun bir şekilde sahaya yansıtabilmemiz. Bu konuda ciddi eksikliklerimiz olduğunu düşünüyorum. Yapılan projeleri düzgün bir şekilde sahaya yansıtabilirsek bu anlamda çok iyi binalar elde edebileceğimizi, bu binalarla oluşan kentlerinde depreme dirençli kentler olabileceğini söyleyebilirim. Birinci önceliğimiz deprem eğitiminin olması, ikinci olarak yönetmeliğimizi sahaya yansıtabilmemiz. Yani uygulamada sıkıntılarımızın olmamasını sağlamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.



“TOKİ binalarının ayakta kalmasının sebebi, çok iyi zeminlerde yapılmış olmalarıdır”


Toplu Konut İdaresi (TOKİ)’nin yaptığı binalarda ciddi hasarların oluşmadığını gördüklerini söyleyen Bilgehan, “Diğer binalarda yıkımlar çok fazlayken TOKİ binalarında çok fazla yıkımın olmadığını görüyoruz. Bunun birinci nedeni zeminin çok iyi seçilmiş olmasıdır. Yani zemin etüdünün çok iyi yapılmış olmasıdır. Diğer binalarda da çok ciddi şekilde zemin etüdünün yapılmadığını görüyoruz. Demek ki TOKİ’nin ayakta kalma nedenlerinden birincisi çok iyi zeminlere yapılmış olmasıdır. Diğer nedeni ise tabii ki tünel kalıp sistemiyle yapılmış olmasıdır. Orada farklı bir sistem kullanılmış olmasıdır. Her tarafının betonarme perde yapılardan oluşmuş olmasıdır. Bu da TOKİ binalarını sağlam yapıyor ve depreme karşı dirençli hale getiriyor” dedi.



“Her dönüştürülen bina ile yüzlerce insanı kurtarabiliriz aslında”


Her dönüştürülen binayla yüzlerce insanı kurtarabileceklerini belirten Bilgehan, “1923 yılında yaşanan deprem sonrasında 100 bin vatandaşını kaybeden Japonlar, bir uyanış gerçekleştirerek, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünerek bütün mevzuatlarını değiştirmişlerdir. Çok sıkı kurallara bağlamışlar inşaatların yapımını. Şu anda da çok ciddi mesafe ve yol aldıklarını görüyoruz. Bizimde ciddi anlamda böyle bir uyanışa ihtiyacımız var. Depreme dirençli kentlerin yapılması anlamında bazı ilerlemeler sağlandı. Her dönüştürülen bina kurtaracağımız 100-150-200 kişiyi ifade ediyor aslında. Bunu kent anlamında düşündüğümüzde o kentteki insanları kurtarma anlamında çok faydalı dönüşümler yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ben, bu dönüşümde geç kalındığını ve biraz daha yavaş ilerlediğini düşünüyorum. Bunu biraz daha hızlı bir şekilde bazı hukuksal engelleri de aşarak daha hızlı bir şekilde yapılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü şu anda beklediğimiz bir İstanbul depremi var. Bu da 7.5 ya da 7.6 şiddetinde olacağı düşünülüyor. Dikkatli bakıldığında bu şiddetin Japonya’da binaları nasıl sarstığını görebilirsiniz, bu depremin İstanbul’da olduğunu düşündüğümüzde çok fazla bir yıkımın ve can kaybının meydana gelebileceğini tahmin edebiliriz. Bu yüzden yıkımın olmamasını istiyorsak, kentsel dönüşümle binaları dönüştürmeye, kötü binaların iyi binalar haline getirilmesine çok fazla hız vermemiz gerekiyor” diye konuştu.



“Elektrik borularının kirişler ve kolonlar kırılarak içerisinden geçirildiğini gördük”


Deprem bölgesindeki incelemelerinde çok büyük ihmaller gördüklerini kaydeden Prof. Dr. Bilgehan, “Elektrik borularının kirişler ve kolonlar kırılarak içerisinden geçirildiğini gördük. Eski binalarda zaten vardı ama yeni binalarda olması açıkçası beni şaşırttı. Buna dikkat edilmesi gerektiğinii bu kadar depremden sonra halen öğrenemediysek açıkçası bizim daha kat etmemiz gereken çok fazla yol olduğunu gösterir. Yeni binalarımızı eğer biz, yeni yönetmeliğe göre uygun şekilde yaparsak depreme karşı herhangi bir sorunun meydana gelmeyeceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bu noktada Japonya, zemin etüdünü çok iyi yapıyor, binalarını iyi zeminler üzerine kuruyor. Türkiye’de ise zemin etüdü eksiğimiz var. Yani binaya özel zemin etütleri yapılması gerekiyor. Her bir bina için zemin etüdü yapılması lazım. Ardından o zemine göre binaları tasarlamamız gerekiyor. Biz kötü zeminlere binalar inşa etmişiz, fay hattı üzerine inşa etmişiz, bunlar doğru, çünkü bizler iyi yerlere binalarımızı inşa etmiyoruz. Bir şehre bakıyoruz, o şehir tamamen alüvyon zemin üzerine kurulmuş. Alüvyon zemin üzerine kurulduğu zaman deprem geldiğinde o binaları kolaylıkla yıkar. O yüzden binalarımızı uygun zeminlere yapmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.



Prof. Dr. Bilgehan: "Bizde büyük yıkıma neden olan depremin Japonya’da çok büyük bir yıkıma neden olmamaması yapı stokundan kaynaklanıyor"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Çocuklar atölye temelli eğitimlerle geleceğe hazırlanıyor Yenişehir Belediyesi Akademi’de çocuklar, atölye temelli eğitimlerle geleceğe hazırlanıyor. Mersin Yenişehir Belediyesi, birçok eğitim projesini yürüttüğü Yenişehir Belediyesi Akademi’de atölye temelli eğitimlerle çocukların gelişimine destek veriyor. Eğitim projeleriyle çocukları geleceğe hazırlayan Yenişehir Belediyesi, robotik kodlama ve satranç kurslarıyla çocukların analitik düşünme ve problem çözme becerilerini geliştiriyor. Robotik kodlama kursları, çocukların teknolojiyle erken yaşta tanışmalarını ve temel programlama becerilerini öğrenmelerini sağlarken, satranç kursları da strateji geliştirme ve odaklanma yeteneklerini güçlendiriyor. Akademide ayrıca sanat atölyeleri, müzik eğitimleri ve el sanatları çeşitli alanlarda da farklı yaş gruplarına göre eğitimler veriliyor. Bu sayede çocuklar sadece akademik değil, aynı zamanda sanatsal alanlarda da kendilerini geliştirme fırsatı buluyorlar. Aileler de eğitim sürecine katılıyor Yenişehir Belediyesi, eğitim programlarına aileleri de dahil ederek çocukların eğitim sürecinde destek almalarını sağlıyor. Böylece aileler, çocuklarıyla daha yakın ilişki kurma ve onların gelişimini yakından takip etme fırsatı yakalıyor. Yenişehir Belediyesi, akademide verdiği tüm eğitimleri ücretsiz olarak çocuklar ve yetişkinlerin özverileriyle buluşturuyor. Merkezde bulunan Ülkü Ongun Kütüphanesi de hem ders çalışma alanı, hem de bilgiye erişim açısından çocuklara ve gençlere kolaylık sağlıyor. "Eğitimler, çocuklarımızın geleceğe güvenle adım atmalarını sağlayacak" Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, 2019’dan bu yana çocukların sağlıklı şekilde büyümeleri ve geleceğe hazırlanmaları için önemli adımlar attıklarını belirtti. Yürüttükleri eğitim projeleriyle, çocukların gelişimine destek olmak ve onların potansiyellerini ortaya çıkarmak için var güçleriyle çalıştıklarını ifade eden Özyiğit, "Özellikle Erken Çocukluk Gelişimi Projesi ve Yenişehir Belediyesi Akademi çatısı altında verdiğimiz eğitimler, çocuklarımızın geleceğe güvenle adım atmalarını sağlayacak çalışmaları içeriyor. Çocuklarımız hayal gücünü keşfediyor, yeni yetenekler kazanıyor ve sosyalleşme imkanı buluyor. Tüm aileleri eğitim çalışmalarımıza dahil olmaya çağırıyorum" ifadelerini kullandı.
İstanbul Muud’da nisan ayının en çok dinlenenleri açıklandı Türk Telekom’un dijital müzik platformu Muud’da nisan ayının en çok dinlenenleri açıklandı. Türk Telekom’un dijital müzik platformu Muud’da nisan ayının en çok dinlenen isimleri ve albüm listeleri belli oldu. Muud kullanıcılarının son aylarda en çok dinlediği isimler arasında yer alan Zeynep Bastık, parçası “Lan” ile bu ay da en çok dinlenen yerli single listesinin lideri oldu. Ayın en çok dinlenen yerli sanatçısı ise Semicenk oldu. Nisan ayında en çok dinlenen albüm ise pop müziğin sevilen ismi Serdar Ortaç’ın şarkılarının yer aldığı “Serdar Ortaç Şarkıları Vol. 1” isimli albümü oldu. Ayın en iyi çıkış yapanları Muud’da nisan ayının en iyi çıkış yapanları listesinde Sefo, “İmparator” adlı şarkısıyla zirvenin sahibi oldu. Sefo’nun ardından Allame’nin “Ölüm” isimli albümü ile geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybeden sevilen rapçi Beta Berk Bayındır’ın birçok ünlü isimle düet olarak yayınlanan “Anka” isimli albümü ayın en iyi çıkış yapanları listesinde yer alıyor. Normani ise en iyi çıkış yapan yabancı sanatçılar arasında yerini aldı. Taylor Swift yabancı listelerin birincisi Platformda nisan ayının en çok dinlenen yabancı albüm ve sanatçı listelerinde zirvenin sahibi Taylor Swift oldu. 14 Grammy ödüllü sanatçının “The Tortured Poets Department: The Anthology” albümü en çok dinlenen yabancı albüm listesine birinci sıradan girdi. En çok dinlenen yerli single’lar Zeynep Bastık – Lan Ebru Yaşar & Siyam – Yoksun Semicenk - Eyvah Neye Yarar KÖFN & Simge - Yakışıklı Doğu Swag & Aleyna Tilki - Bir Gün Ol Yerimde Burak Bulut & Ebru Yaşar - Kehribar Mustafa Ceceli & Yıldız Tilbe - Aşktan Giderken Kurtuluş Kuş & Tuğçe Kandemir - Aç Gözünü Derya Uluğ & Asil Gök - Yansıma Melis Fis - Kara Kedi En çok dinlenen yerli albümler Çeşitli Sanatçılar - Serdar Ortaç Şarkıları, Vol. 1 Semicenk - Karışık Kaset Derya Uluğ - Nefes Mustafa Ceceli - İyi ki Sen Varsın Mabel Matiz - Fatih Emre Fel - VEDA TÜRKÜSÜ Simge - Ben Bazen Kibariye - İşte Ses İşte Yorum Alişan - Ve Kimselere Güvenmiyorum Müslüm Gürses – Küskünüm En çok dinlenen yerli sanatçılar Semicenk Zeynep Bastık İrem Derici Ebru Yaşar Mert Demir KÖFN Simge Aleyna Tilki İkilem Hande Yener En çok dinlenen yabancı albümler Taylor Swift - THE TORTURED POETS DEPARTMENT: THE ANTHOLOGY Beyoncé - COWBOY CARTER Harry Styles - Harry’s House Doja Cat – Scarlet Ariana Grande - eternal sunshine The Weeknd - The Highlights Eminem - Curtain Call: The Hits [Deluxe Edition] Future & Metro Boomin - WE DON’T YOU Justin Timberlake - Everything I Thought It Was Rema - Rave & Roses Ultra En çok dinlenen yabancı single’lar Isabel LaRosa – favorite The Weeknd & Madonna - Popular (feat. Playboi Carti) Tom Odell - Another Love Miley Cyrus - Flowers Pharrell Williams & Miley Cyrus - Doctor (Work It Out) Billie Eilish - What Was I Made For? Harry Styles - As It Was Rema & Selena Gomez - Calm Down Jain – Makeba Doja Cat - Paint The Town Red En çok dinlenen yabancı sanatçılar Taylor Swift The Weeknd Beyoncé Shakira Doja Cat Lana Del Rey Isabel LaRosa Billie Eilish Metallica Harry Styles Ayın en iyi çıkış yapanları Sefo - IMPARATOR pt.1 Allame – Ölüm Beta Berk Bayındır – ANKA Normani - 1:59 (feat. Gunna)
Eskişehir TÜGİAD’tan "Eskişehir’in turizmine ilçeler dahil edilmeli" önerisi Türkiye Genç İş İnsanları Derneği (TÜGİAD) Eskişehir Başkan Yardımcısı Ersen Çıra, “Eskişehir turizmi, ilçelerin katılımıyla büyümeli ve gelişmeli. Böylece şehrin doğal güzelliklerini keşfetmek turizm potansiyelini ortaya çıkartmak da ilçelerin rolü kritik bir öneme sahip olacak” dedi. Eskişehir’in turizm potansiyelini tam anlamıyla değerlendirebilmesi için ilçelerin öneminin altını çizen Ersen Çıra, "Eskişehir, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, farklı kültürlerin ve doğal güzelliklerin merkezinde bulunan bir şehirdir. Ancak ilçelerimizin potansiyelini ne kadar değerlendirdiğimiz konusu üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Örneğin, Mihalıççık’ta doğa turizmi, Çifteler’de dalış turizmi, Seyitgazi’de inanç ve tarih turizmi, Mihalgazi’de kaplıca turizmi, Sivrihisar’da ise tarih turizmi gibi birçok fırsat bulunmaktadır. Ancak, bu potansiyelden yeterince faydalanıp faydalanmadığımızı sorgulamalıyız" ifadelerini kullandı. “İlçelerin tanıtılması için iş birlikleri yapılmalı” Turistlerin ilçelerle daha yakından buluşması için yerel yönetimlerle iş birlikleri yapılması gerektiğini vurgulayan Çıra, konuşmasının devamında şunları söyledi: "Yerel yönetimlerin turizmi geliştirmeye dönük yapacakları lojistik hizmetler turizm için bir alt yapı oluşturacaktır. ilçelerin ve merkez yönetimlerinin birlikte çalışarak potansiyelleri en iyi şekilde değerlendirmesi, şehrin ulusal ve uluslararası turizm arenasında hak ettiği yeri almasını sağlayacaktır. Turizm, ekonomik büyüme ve istihdam oluşturma potansiyeline sahip önemli bir sektördür ve Eskişehir’in bu alandaki potansiyelini tam olarak değerlendirebilmesi için tüm paydaşların bir araya gelmesi gerekmektedir."