GÜNDEM - 16 Haziran 2025 Pazartesi 13:23

Başkan Çolakbayrakdar: "Kocasinan, tarımda dünya sahnesine çıkıyor"

A
A
A
Başkan Çolakbayrakdar: "Kocasinan, tarımda dünya sahnesine çıkıyor"

Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar; tarımsal kalkınma ve yenilikçi üretim modelleriyle Kayseri’yi tarımda öncü kent hâline getirmek amacıyla, Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da düzenlenen GreenTech Amsterdam Fuarı’na katıldı. Ziyareti çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Hollanda Temsilcisi Ethem Tokgözlü ile bir araya gelen Başkan Çolakbayrakdar, "Kayseri’ye ve Kocasinan’a çağ atlatacak adımlar atıyoruz. Tarımda yeni bir çağ başlıyor." dedi.


Başkan Çolakbayrakdar, Elmalı Mahallesi’nde kurulmakta olan Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (OSB) için en yenilikçi ve çevre dostu teknolojileri yakından görmek amacıyla GreenTech Fuarı’nda temaslarda bulundu. Fuarda yerli ve millî firmaların güçlü temsiliyetinden gurur duyduklarını belirten Başkan Çolakbayrakdar, "Kendi firmalarımızın bu küresel arenada yer alması göğsümüzü kabartıyor. Coğrafi işaretli ürünlerimizin tanıtımı bizler için ayrı bir değer taşıyor. Kayseri’miz ve Kocasinan’ımız için en iyisini hedefliyoruz" dedi. Fuarda gerçekleştirdiği temasların ardından Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Hollanda Temsilcisi Ethem Tokgözlü ile görüşen Başkan Çolakbayrakdar; "Köyümde Hayat Var" ve "Tarımda Dijital Dönüşüm" projeleri, hububat eleme ve paketleme tesisi, millî ve yerli tohum çalışmaları, tıbbî ve aromatik bitkiler, aspir bitkisi üretimi, siyez ve gacer buğdayı üretimi gibi birçok projeyle Kayseri’yi tarım alanında da çağ atlattıklarını vurgulayarak, Kayseri’ye değer katacak projeler için çalışmaya devam edeceklerini belirtti. Kocasinan’ın, Kayseri’deki tarım üretiminin yüzde 20’sini tek başına gerçekleştirdiğine dikkat çeken Başkan Çolakbayrakdar, "Metropol bir ilçe olmamıza rağmen kırsal mahallelerimizde tarım ve hayvancılık önemli yer tutuyor. Bu potansiyeli artırmak ve gençleri tarıma özendirmek için projeler geliştiriyoruz" şeklinde konuştu. Kayseri’de, Kocasinan’ın diğer ilçeler içerisinde en fazla tarımsal üretim yapan ilçe olduğunun altını çizen Başkan Çolakbayrakdar; "Kayseri’de tarım, hayvancılık ve ziraatın yüzde 20’si Kocasinan bölgesinde yapılmaktadır. Geriye kalan yüzde 80’lik kısmı ise şehrin 15 ilçesi paylaşmaktadır. Bundan dolayı her alanda projeler geliştiriyoruz. Metropol ilçemiz olmasına rağmen, kırsal mahallelerimizde yoğun bir şekilde tarım, ziraat ve hayvancılıkla uğraşılıyor. Bu noktada kendimize bu işi görev edindik. Çiftçi kardeşlerimize daha fazla ne yapabiliriz? İşin diğer tarafında; sanayi, savunma ve enerji ne kadar kıymetliyse, gıda da o kadar kıymetli ve değerlidir. Bu doğrultuda, yereldeki imkânlarımızla bu potansiyeli daha fazla yaygınlaştırmak için yoğun gayret gösteriyoruz. Özellikle tarım işletmeleri aile işletmeleridir ve günden güne bu işletmeler küçülüyor, yok oluyor. Gençler tarımın içinde bulunmak istemiyorlar, köyde kalmak istemiyorlar. Hatta gittiğimiz köylerde genç çiftçilerimiz, ‘Başkanım, kız vermiyorlar.’ diyorlar. Bu doğrultuda gençlerimizi özendirmek ve tarımın içinde daha fazla yer almalarını sağlamak için ‘Köyümde Hayat Var Projesi’ni hayata geçirdik. Geleneksel yöntemlerle teknolojiyi buluşturarak, tarımın daha doğru bir şekilde yapılabileceği kanaatindeyiz. Bölgede yüksek gelir getirici tıbbî ve aromatik bitkilerin üretimini yaygınlaştırmak amacıyla 2017 yılında yetiştirdiğimiz; lavanta, adaçayı, melisa, yaban kekiği, ekinezya ve nane gibi ürünlerin hasadını yaptık. Amacımız, ürün çeşitliliğini artırarak çiftçimize ek gelir sağlamak; ardından şehrimizin ve bölgemizin ekonomisine, daha sonra ise makro ölçekte ülkemizin ekonomisine katkı sağlamaktır. Biliyoruz ki; Kocasinan’ın ticareti ve ekonomisinin büyümesi, ilçede yaşayanların refahının artması demek, Türkiye ekonomisinin büyümesi demektir. Yerelden hareketle Türkiye’ye model olacak işler yapıyoruz. Bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da her şartta ve her zaman çiftçilerimizin yanında ve destekçisiyiz" ifadelerini kullandı. Kayseri’nin, Türkiye’de ilk 10’da yer alan 24 ürünü olduğunu ve ekili alan büyüklüğünde Türkiye’de 5. sırada yer aldığını belirten Başkan Çolakbayrakdar, "Her defasında tarımın stratejik bir öneme sahip olduğunu dile getiriyorum. Günümüzde yaşanan olaylar, tarımın ne kadar önemli olduğunun ispatı niteliğindedir. Kocasinan Belediyesi olarak yıllardır yaptığımız hizmetlerle, Kayseri’nin eşi benzeri olmayan yöresel lezzetlerinden Cırgalan biberi, Yamula patlıcanı, Gömeç fasulyesi ve Erkilet’in kedi bacağı gibi değerlerini tarımsal desteklerimizle yaşatmaya çalışıyoruz. Ayrıca yıllardır devam ettirdiğimiz ‘Yüzde 100 Ekolojik Pazar’daki 32 çiftçimizin her birinin sertifikalı olması ayrı bir değer ve önem taşımaktadır. Bunların hepsi ilçemizin hem tarımsal hem de ekonomik değerleridir. Ayrıca ilçemizde şeker pancarı, arpa, buğday, ay çekirdeği, patates, fasulye, nohut, ceviz gibi ürünlerin yanı sıra yerel değerlerimize sahip çıkarak; onların tanıtılması, gelecek nesillere aktarılması, markalaşması ve ekonomiye kazandırılması hususunda elimizden gelen gayreti gösteriyoruz." diye konuştu.


Başkan Çolakbayrakdar, 5 milyar TL’lik yatırımla hayata geçirilecek Elmalı Mahallesi’ndeki Tarıma Dayalı İhtisas OSB projesine de değinerek, Türkiye’nin en iddialı tarım projelerinden biri olduğunu belirterek; "5 milyar TL’lik bu dev yatırım sadece Kocasinan’ın değil, Kayseri’nin, hatta Türkiye’nin tarımsal üretim haritasını değiştirecek. Kapalı sistem seralarda katma değeri yüksek ürünlerin üretimiyle birlikte sadece iç piyasa değil, Avrupa başta olmak üzere dünya pazarları da hedefleniyor. Bu, kırsalda kalkınmanın ve gençlerin yeniden toprağa dönüşünün yolunu açacak" dedi. Hollanda temaslarının ardından Almanya’nın Stuttgart kentine geçen Başkan Çolakbayrakdar, burada yaşayan Kayserili gurbetçilerle bir araya geldi. Sıcak ve samimi bir atmosferde gerçekleşen ve yoğun ilgi gören buluşmada hemşehrileriyle hasret gideren Başkan Çolakbayrakdar, "Vatana hasretle yaşayan hemşehrilerimizle bir arada olmak bizler için büyük mutluluk. Sıla-i rahim yapan vatandaşlarımızla buluşmak bizleri de duygulandırıyor" ifadelerine yer verdi.



Başkan Çolakbayrakdar: "Kocasinan, tarımda dünya sahnesine çıkıyor"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."