GENEL - 02 Ekim 2017 Pazartesi 15:40

Anadolu’da müziğin başlangıcı Kırşehirli Yusuf’la 1411 tarihine kadar uzanıyor

A
A
A
Anadolu’da müziğin başlangıcı Kırşehirli Yusuf’la 1411 tarihine kadar uzanıyor

Anadolu’da müziğin başlangıcının Kırşehirli Yusuf’la birlikte 1411 tarihine kadar uzandığını söyleyen İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı, Müzik Teorisi Bölümü Öğretim Görevlisi Nilgün Doğrusöz, 1469 yılında yazılmış Türkçe yazmaya Paris’te ulaştığını söyledi.

Anadolu’da müziğin başlangıcının Kırşehirli Yusuf’la birlikte 1411 tarihine kadar uzandığını söyleyen İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı, Müzik Teorisi Bölümü Öğretim Görevlisi Nilgün Doğrusöz, 1469 yılında yazılmış Türkçe yazmaya Paris’te ulaştığını söyledi.


15. yüzyılda yazılmış çok önemli bir kitabın varlığından bahseden Prof. Dr. Nilgün Doğrusöz, “Hepimizi heyecanlandıran kitaplardan bir tanesi, Kırşehirli Yusuf’a ait. Yusuf, 1411 tarihinde kitabını Farsça kaleme almış ve kitapta müziği anlatıyor” dedi.


Yusufi’nin Mevlevi tarikatına mensup da olduğunu belirten Doğrusöz, “1469 yılında yazılmış Paris’te bir nüsha var. Herkes anlasın diye Kırşehir edvarından tercüme ettiğini anlatıyor bu çok önemli bir kaynak.


Sanat Tarihçilerimiz bu işi daha da iyi yapabilirler. Burada bir Mevlevi dergahının da olduğunu düşünüyorum. Kırşehir’de Hacı Bektaş, Ahi Evran gibi çok kıymetli değerler var. Fakat Kırşehir’de müziğin mazisi çok eskilere dayanıyor. Müziği Kırşehir’de 1411 tarihine götürebiliyoruz.


Anadolu edvar geleneği diyoruz. Edvar; ‘dairelerle müziğin anlatımının yapıldığı kitaplar’ demek. Bunu Anadolu’da yazan ilk kişi ise Kırşehirli Yusuf’tur. Elimizdeki kaynaklarla bu müziğin başlangıcını 15. Yüzyıla götürmemiz ve Kırşehir’e mâl etmemiz çok olağan. Tarihsel gerçekler böyle söylüyor” diye konuştu.



“Sanatta yeterlilik çalışması kapsamında kitaba ulaştı”


Sanatta yeterlilik çalışması kapsamında milli kütüphanede de bir yazma ile karşılaştığını anlatan Doğrusöz, “Sanatta yeterlilik çalışmam kapsamında milli kütüphanede bir yazma ile karşılaştım. Bu, 18. yüzyılın bir kopyası idi. Sonra Paris’te bir nüshadan haberdar oldum. Bu nüsha Kırşehir’den bir çeviri olduğunu söylüyor. Dili de Anadolu Türkçesi, yazmanın içerisinde ki güftelere bakıldığında ise Fatih dönemine denk geliyor. Hariri Bin Muhammed tarafından çevrilmiş bir kitaptı bu, bu da bize bu yüzyılda Kırşehir’de müzikten makamdan, sazlardan o dönemin türlerinden söz edebiliyoruz. Ne bir sanat müziği, ne bir halk müziği ulusalcı yaklaşımlar bu dönem içerisinde yok. Bugünkü terimlerle halk müziği, sanat müziği ikisinin de referans kaynağı bu kitaplar” ifadelerini kullandı.



“Kırşehir Valiliği araştırmaların yapıldığı eseri kitaplaştırdı”


Kırşehir Valiliği tarafından yapılan inceleme ve araştırma sonrası ‘Kırşehir Valiliği Kültür Hizmetleri’ kapsamında Nilgün Doğrusöz’e ait kitap 2012 yılında bastırılarak ‘Yusuf Kırşehri’nin Müzik Teorisi’ başlığı adı altında hizmete sunuldu.


Paris’te ele geçen el yazmasının orijinal nüshalarına da kitap içerisinde yer verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Seralarda sıcak havada zorlu hasat Mersin’de havaların ısınmasıyla zor şartlar altında biber hasadı yapan tarım işçileri, sıcak havayla da mücadele ediyor. Akdeniz ilçesine bağlı Adanalıoğlu beldesindeki seralarda biber hasadı zor şartlar altında sürüyor. Havaların ısınmasıyla şartları daha da ağırlaşan işçiler, günün 8 saatini seralarda geçirmek zorunda kalıyor. Son günlerde hava sıcaklığı mevsim normallerinin üzerinde seyrederken, oluşan nemle birlikte seralar adeta ’hamam gibi’ olmaya başladı. Sabah erken saatlerden itibaren hasada başlayan işçiler, sıcak hava ve nem altında saat 14.00’e kadar özveriyle biber toplama işini sürdürüyorlar. Sıcaklık ve nemin dayanılmaz hale geldiği durumlarda ise sera sahipleri naylon örtülerin bazı bölümlerini açarak, seranın içini serinletmeye çalışıyor. İşçiler sıcak havadan şikayetçi Yaşadıkları zorlu şartlara rağmen, üretimin devamlılığı için hasat ve budama yapan tarım işçilerinden Hafize Demircan, "Havalar bayağı sıcak oldu, çalışma şartlarımız da zorlaştı. Artık sıcak olduğu için seranın altında olmak daha da zorlaştı. Ama biz bu duruma alıştık. Saat 06.00 başlayıp 14.00’te bıraktığımız için dinleniyoruz. Ertesi gün yine aynı şekilde devam ediyor" dedi. Zehra Demircan da serada çalışmanın zaten zor olduğunu belirterek, "Kışın çalışma şartları biraz daha kolaydı. Son iki haftadır havanın ısınmasıyla birlikte çalışma şartlarımız biraz daha zorlaştı. Öğleye doğru sera bayağı bir ısınıyor" diye konuştu. Tarım işçilerinden Şadiye Bulak ise "Havalar sıcak, nasıl sıcak olmasın. Mikanın altında sabahtan akşama kadar çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. Bu arada, bölgedeki seralarda günlük yevmiyenin 530 ila 667 lira arasında değiştiği öğrenildi.
Rize Özel öğrencilerden kendilerine özel pizza Rize’de özel eğitim öğrencileri kendi pizzalarını yapıp yemenin mutluluğunu yaşadı. Rize’de bir pizzacı, Merkez Cumhuriyet Orta Okulu’nda öğrenim gören özel eğitim sınıfı öğrencilerini ağırladı. İşletmeye öğretmenleri ile gelen 12 kişilik öğrenci gurubu kendileri için özenle hazırlanan alanda pizzalarını yaptılar. İlk önce hamur açan özel çocuklar ardından pizzalarının malzemelerini ekledi. Ardından işletme çalışanlarının yardımıyla pişen pizzalar hep birlikte tüketildi. Pizza yapan 12 özel miniğin mutlulukları ise yüzlerinden okundu. Cumhuriyet Orta Okulu Özel Eğitim Öğretmeni Havvanur Avcı etkinlik ile ilgili yaptığı açıklamada “Çocuklarımız ilk defa pizza yapıyorlar. Onlar mutlu oldukça biz de çok mutlu oluyoruz. Çok eğlendik. Bugünü çok bekliyordular, çok mutlular. Onlar mutlu olunca bizde çok mutlu olduk. Her şey çok güzeldi. Bizi buraya davet ettikleri için çok teşekkür ederiz. Bizim için en önemli olan dış etkinlikler. Bizim için daha çok güzel oluyor. Bizde çocuklarımız için daha çok etkinlikler düzenleyeceğiz” dedi. Cumhuriyet Orta Okulu Özel Eğitim Öğretmeni Elif Sarı, özel öğrencelerin temel yaşam becerilerini geliştirmeleri için bu tip etkinliklerin önemli olduğunun altını çizerek “12 öğrencimizle bugün bu etkinliğimizi gerçekleştirdik. Kendi yaptıkları pizzaları yiyecekler. Hayatlarında ilk defa pizza yaptılar. Çok mutlular ve heyecanlı bir şekilde geldiler. Burada öğrencilerimizin temel yaşam becerilerini, mutfak becerilerini geliştirmeyi amaçladık. Özel eğitim öğrencilerimiz için bunlar çok önemli şeyler. Bunu hayatlarına yaymaları, özellikle temel yaşam becerilerini geliştirmeleri çok önemli. Özellikle havalar ısındığı zaman öğrencilerimizi o okul ortamından çıkararak biraz daha hayata karıştırmayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı. İşletme çalışanı Elif Özcan Mahmut ise işletmelerinde sadece kadınların çalıştığını hatırlatarak bu tip etkinliklerle çocukların hayatında önemli ve olumlu izler bırakmayı hedeflediklerini ifade ederek “Bizim için önemli olan çocukları gülümsetebilmek, çocukların mutlu olduğunu görebilmek. Çocuklar burada bize katılıp etkinlik yapıyorlarsa, biz gelişimlerine, o anki mutluluklarına şahit olabiliyorsak bizim için bu yeterli zaten. Burada hep kadınlar çalışıyor. Biz bir projede bir başarılı olmak istiyoruz. Özel çocuklarımız için hatta bütün çocuklar için öncü olmak istiyoruz. Sadece biz değil herkesin bu yolda yürümesini de isteriz. Bu konuda destek de istiyoruz. Diğer işletmeler neden yapmasın? Sadece biz değil. Bütün Türkiye özel çocukların yanında olabilir. Biz çocukların potansiyelini keşfetmelerini istiyoruz. Daha çok böyle kendilerini keşfetsinler. Buraya gelip bir şeyleri deneyip özgüvenlerini kazansınlar istiyoruz. İnşallah başarabilmişizdir diye düşünüyorum. Bu tip etkinlikleri daha çok yapacağız” şeklinde konuştu.