ASAYİŞ - 18 Ekim 2024 Cuma 11:26

Kadın hukukçudan hadım yorumu: "Amerika’da olduğu gibi Türkiye’de de hadım cezasının uygulanması gerekiyor"

A
A
A
Kadın hukukçudan hadım yorumu: "Amerika’da olduğu gibi Türkiye’de de hadım cezasının uygulanması gerekiyor"

Çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin önüne geçmek için 6284 sayılı kanun ve hadım meselesine değinen Avukat Buket Tekışık, "Amerika’da olduğu gibi Türkiye’de de hadım cezasının uygulanması gerekiyor" dedi.


Buket Aydın’a konuk olan Avukat Buket Nurşah Tekışık, ’Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’ ile hadım tartışmalarına değindi. 6284 sayılı kanunun etkin uygulanması konusundaki eksikliğe değinen Tekışık, "6284 sayılı kanun, kadına şiddete dair alınan bir tedbirdir. Bir kadın takibe uğradığını ya da sosyal medyadan tehdit aldığını belirttiğinde, onun için koruma getiriliyor. Bu gibi durumlarda kişi mahkemeye başvururken veya kolluktan yardım isterken gizlilik kararı getirebiliyor. Yani TC kimlik numarasını gizleyebiliyor veya şiddet gören kadın kendi adresini belirtmek istemiyorsa Aile Mahkemesi’nden gizlilik kararı talep edebiliyor" diye konuştu.



"Bazı kesimler idamın geri getirilmesini istiyor"


Tekışık, "Ülkede idam cezası yok. İdam cezası 2004 yılında kaldırıldı. Bazı kesimler idamın geri getirilmesini istiyor. İdam neye göre geri gelsin? 2004 yılında idam kaldırıldı çünkü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun değildi ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş süreci vardı. İdam cezasının geri gelmesi demek, çok fazla açığın olması demek. Özellikle çocuklara karşı işlenen suçlar ve cinsel suçlar için idam istiyorlar ama bunun ne ölçüde genişleyeceğini ne siyasiler bilebilir ne de Türk halkı bilebilir. Bu yüzden idam cezasını geri getirmek, kontrol edilemez bir süreci başlatabilir. Hadım cezası, Amerika’da aktif olarak uygulanabilen bir yöntem. Cerrahi hadım ve kimyasal hadım olarak ikiye ayrılmış durumda. Cerrahi hadımda, kişinin cinsel organları alınıyor. Kimyasal hadımda ise belirli iğnelerle kişinin cinsel dürtüleri azaltılıyor. Bence Türkiye’de de kimyasal hadım aktif olarak kullanılabilir. Çünkü son dönemde cinsel suçların arttığını görüyoruz ve bu tür suçlar için çözüm olabileceğini düşünüyorum. Tabii ki cerrahi hadım yerine kimyasal hadım tercih edilmeli. Cerrahi hadım, birçok ülkede ciddi karışıklıklara yol açabilir ve daha geri kalmış bir yöntem olarak değerlendiriliyor. Amerika’da bile daha çok kimyasal hadım tercih ediliyor. Bence infaz kanunları bir an önce düzenlenmeli ve cinsel suçlar için hadım cezası uygulanmalıdır. Cinsel suçlara karşı en azından kimyasal hadımın uygulanması gerektiğini savunuyorum" diye konuştu.



"Bu sıkıntılar yalnızca Türkiye’de yaşanıyormuş gibi görünüyor ancak dünya genelinde de benzer olaylar yaşanıyor"


İstismarda sadece bir kişinin suçlu olmadığını, aile ortamının da bu sıkıntının parçası olduğunun altını çizen Tekışık, "Bu tür vakalarda anne rolü de sorgulanmalı. Nasıl bir anne böyle durumda sessiz kalır? Bu vakaları izlerken ben dehşete düşüyorum. Bu sorunlar yalnızca Türkiye’de yaşanıyormuş gibi görünüyor ancak dünya genelinde de benzer olaylar yaşanıyor. Türkiye’nin her bölgesinde bu tür vakalar meydana geliyor. Örneğin, Tekirdağ’da yaşanan olay, Karadeniz’de ya da Güneydoğu’da da yaşanabiliyor. Bu sorunlara çözüm bulmak için ne yapılabilir? Herkes sağcılar, solcular, iktidar ve muhalefet olarak ayrılıyor. Hayır, Türk toplumu olarak bu meseleye bakmalıyız. Ben anne değilim ama bir gün anne olursam, çocuğumu yalnızca mahalleye ya da adalet sistemine bırakmak istemem. Bugün babalar bile kız çocuklarını severken çekingen davranıyor. Çocuk farklı bir şey hisseder mi diye endişeleniyorlar. Türkiye’de herkesin kendi çekirdek ailesini savunması gerektiğini görüyoruz. Çocuklar, sosyal medya platformlarında pornografik içeriklerle tehdit ediliyor. Ancak hâlâ çaresiz kız çocukları görüyoruz, anne babalarından korkuyorlar. Anne babaların çocuklarına dostane şekilde yaklaşması, onlara arkadaşça davranmaları gerekiyor. Ne yazık ki toplumda şiddete karşı duyarsızlık artıyor" ifadelerini kullandı.



"Cinayetlerin hepsi sistematiktir"


Şiddet gören kadının yapması gerekenleri anlatan Buket, "Öncelikle bunu sevgi gösterisi olarak görmemek gerekiyor. Örneğin, eşim yapar gibi anlayışı bırakmaları gerekiyor. Cinayetlerin hepsi sistematiktir. Normal cinayetlerde ya bir ilişki ya da bir boşanma davası vardır. Tokatla başlayan ilişkiyi kesinlikle devam ettirmesinler. Kadın sığınma evlerine sığınabilirler. Kesinlikle telefonlarında KADES uygulamasının olması gerekiyor. Uygulamada o tuşa basıldığı anda konumunuz tespit edilerek en yakın ekip size yönlendiriliyor. Çalışmama gibi ihtimali kesinlikle yok. Muhakkak her kadının, her kız çocuğunun telefonunda KADES uygulamasının olması gerekiyor. Daha sonrasında küçük tokatta ’dur’ dediğinizde orada o adam şiddet göstermekten vazgeçecek. Sen ’dur’ diyerek orada onu sensizlikle cezalandırdın, şikayetçi olmasanız bile lütfen darp raporlarınızı muhakkak alın. ’Kocam cezaevine girer, ekonomik olarak özgürlüğüm gider’ diye asla düşünmeyin. Darp raporunuz elinizde olduğu sürece daha sonrasında da şikayet edebilirsiniz. Şikayetinizden sakın vazgeçmeyin çünkü o adam size bir kere şiddet uyguladığında onun arkası kesinlikle gelecek" sözlerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.