EĞİTİM - 01 Ağustos 2025 Cuma 10:38

Üniversite tercih dönemi başladı, adaylara altın değerinde uyarılar

A
A
A
Üniversite tercih dönemi başladı, adaylara altın değerinde uyarılar

Üniversite tercih dönemi başlarken, yüzbinlerce öğrenci için geleceklerini şekillendirecek tercihleri doğru yapmak son derece önemli. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü ve Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) eski Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Elmas, "Üniversite tercihi sadece bölüm seçimi değil, geleceği doğru okumaktır. Gideceği üniversite, diploma dışında kendisine ne verecek buna bakmalı" dedi.


Prof. Dr. Muzaffer Elmas, değişen dünyada üniversite eğitiminin yönünü ve adayların dikkat etmesi gereken yeni kriterleri değerlendirdi. Elmas "Dünyamız artık yeni bir değişim dönemine girdi. Bu dönem 25-30 sene devam edecek bir dönem. Özellikle son 10-15 senedir yüksek öğretim yetkilileri, rektörler, hocalar, hep ‘geleceğin üniversiteleri, geleceğin meslekleri, geleceğin yetkinlikleri’ derdik. Bana göre artık gelecek gelmiştir. Yükseköğretimi bugünün bilgileriyle yeniden dizayn etmemiz gerekiyor. YÖK’ün bu konuda yaptığı önemli çalışmalar ve hedefler var. Geleneksel yapının dönüştüğü bir dönemin tam içindeyiz" dedi.



"Bu akşam yapay zeka eğitimine başlayın"


Yapay zekanın bazı bölümlerde değil tüm bölümlerde olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Muzaffer Elmas, "Tüm bölümler, hocalar, tüm idari personel topyekun yapay zeka ile tanışmalı. Ben bu kadar birikimimle şöyle bir cümle kullanıyorum herkese. ’Bu akşam yapay zeka eğitimine başlayın’ diyorum. Ben de başladım. Bu artık kaçınılmaz bir şey. Bunun yaşla, süreyle, makamla bir ilgisi yok" diye konuştu.


"Yapay zekayla desteklenmeyen bir eğitim artık eksik kalıyor" diyen Elmas, "Biz, tüm bölümlere bu bakış açısını yerleştirdik. İşletme, hemşirelik ya da diş hekimliği fark etmiyor; her alan yapay zeka ile tanışmalı" şeklinde konuştu.



"Meslekler kaybolmayacak, dönüşecek"


Elmas, şöyle devam etti:


"Şu meslekler kaybolacak, geleceğin meslekleri şunlar gibi ifadeler kullanılıyor. Mesela ’Yazılım mühendisliğini artık yapay zeka yapacak’ gibi cümleler tamamen yanlış. Teknolojinin bir araç olduğunu bilmemiz gerekiyor. Aslında biz Türkiye olarak bunları daha önce yaşadık. Yüksek öğretime geleceğin meslekleri diye monte edilen birçok bölümün şimdi adı sanı duyulmuyor. Aslında meslekler kaybolmayacak, dönüşecek. Her meslek gerekli donanıma sahip olduğunda her zaman geçerliliğini koruyor"



"Sağlık alanı dünyanın her yerinde geçerli"


Sağlık ve teknoloji odaklı bölümlerin öneminin arttığını vurgulayan Elmas, hem Türkiye’de hem Avrupa’da bu alanların güçlü istihdam imkanları sunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Muzaffer Elmas, "Diş hekimliği, hemşirelik, fizyoterapi ve ebelik gibi sağlık meslekleri her geçen gün daha popüler hale geliyor. Mezunlar yabancı dil bilgisiyle Avrupa’da kolaylıkla iş bulabilir" dedi.



"Meslek yüksek okulları mezunlarının iş bulma oranları yüksek"


Elmas, meslek yüksekokullarının iş dünyasıyla entegre olması durumunda mezunların büyük avantaj yakaladığını belirterek, "İyi yetişmiş MYO mezunlarının iş bulma oranları yüzde 80-90’a ulaşıyor. Biz bu şekilde yetiştirdiğimiz mezunlarımızı takip ediyoruz, iş bulma oranları çok yüksek" diye konuştu.



"Sevdiğiniz bölümü seçin, çok yönlü olun"


Adaylara, "Sevdiğiniz bölümü seçin" tavsiyesinde bulunan Elmas, "Aksi bir durumda okulu bırakma, bölüm değiştirme oranları hızla artıyor. Bunun yanında farklı alanlardan dersler alarak kendinize yeni beceriler katmaya çalışın. Üniversite tercihi sadece bölüm seçimi değil, geleceği doğru okumaktır. Gideceği üniversite, diploma dışında kendisine ne verecek buna bakmalı" şeklinde konuştu.



"Yapay zeka destekli esnek öğrenme modeli kurguladık"


Ayrıca, üniversite adaylarının iş dünyasının beklentilerine göre kendilerini yetiştirmesi gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Elmas, sözlerini şöyle tamamladı:


"Artık dünyanın her yerinde işe girişte diplomanın yanında sertifikaların önemi gün geçtikçe artmaktadır. Mesela 10 sene önce yetkinliklerin, sertifikaların işe kabuldeki etkisi yüzde 10 iken şu anda yüzde 50’lere kadar çıktı. Diplomanın yanında sertifika istenme oranının 10 sene içinde yüzde 70-80’lere çıkması bekleniyor. Bu nedenle eğitim sürecinde öğrencilere yetkinlik kazandıracak sistemleri kurmalısınız. Biz yapay zeka destekli esnek öğrenme modeli kurguladık. Üniversite tercihi sadece bölüm seçimi değil geleceği doğru okumaktır. Adaylar, gittiğim üniversite diploma dışında bana ne kazandıracak? Kendi alanım dışında bana ne verecek? Bunlara bakmalı. Bugün çok popüler olan meslekler dahil herkes kendini aşmak, başka koridorlara gitmek, başka bölümlerle ilişki kurmak zorunda olacak. Başka yetkinlikler kazanan, sertifikalarla kendisini donatan mezunlar dünyanın her yerinde, her zaman ayakta kalabilir, iş bulabilir"



Tercih dönemi 13 Ağustos’ta sona erecek


1 Ağustos’ta başlayacak tercih dönemi işlemleri 13 Ağustos’ta sona erecek. Adaylar ÖSYM’nin Aday İşlemleri Sistemi (AIS) veya mobil uygulaması üzerinden kılavuzda yer alan kurallara uygun şekilde tercihlerini yapacaklar.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul "Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" (SGT) Yarışması’nın 10’uncusu sonuçlandı Rönesans Holding’in, 10’uncusunu düzenlediği "Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" Yarışması bu yıl Esmiyor ve Impact Hub İstanbul iş birliği ile gerçekleşti. İklim değişikliği ile mücadele olarak belirlenen tema çerçevesinde ‘Azaltım’ veya ‘Uyum ve Dayanıklılık’ odağında projelerin kabul edildiği Sürdürülebilir Geleceği Tasarla Yarışması’nda yapı, ürün ve hizmet tasarımı kategorilerinde toplam dokuz proje ödül aldı. Rönesans Holding’in, gençlerin fonksiyonel, insan ihtiyaçlarını karşılayan ve bunun yanında doğaya saygılı çözümler sunan fikirler üretmelerini teşvik etmek ve daha iyi yaşam koşulları sağlanmasına katkıda bulunarak geleceği şekillendirmek amacıyla düzenlediği "Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" (SGT) Yarışması’nın 10’uncusu sonuçlandı. Esmiyor ve Impact Hub İstanbul iş birliği ile gerçekleştirilen ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerin ödüllendirildiği yarışmada, üç farklı kategoride toplam 9 proje ödül almaya hak kazandı. SGT Yarışması’nda finale kalan 14 ekip, 19 Aralık’ta jüri karşısına çıkarak projelerini sundu. Jüri değerlendirmesi sonucunda ‘Yapı Tasarımı’, ‘Ürün Tasarımı’ ve ‘Hizmet Tasarımı’ kategorilerinde dereceye giren ekipler belirlendi. Her kategoride birinci olan projeler 50 bin TL, ikinciler 40 bin TL, üçüncüler ise 30 bin TL’lik ödülün sahibi oldu. Üç kategoride dokuz proje ödüllendirildi Yapı Tasarımı kategorisinde; kriz anlarında dönüştürülebilir ve dayanışmayı güçlendiren modüler bir yapı sistemi öneren ‘Ekolojik Çekirdek Projesi’ birinci olurken, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla toplumsal güven ve farkındalık oluşturmayı hedefleyen ‘Ekinoks Projesi’ ikinci, doğal döngülerle sosyal etkileşimi bir araya getiren bütüncül yaşam alanı önerisi ‘DeepFlow Projesi’ ise üçüncü oldu. Ürün Tasarımı kategorisinde; tarımsal atıkları geri dönüştürerek çevre dostu bir gübre geliştirmeyi amaçlayan ‘BiyoPolTech’ birinci oldu. Jüri değerlendirmesinde alg teknolojisiyle oksijen üreten akıllı kent direği ‘Yeşil Direk’ ikinci, tek kullanımlık plastiklere alternatif olarak biyobozunur ambalaj sunan ‘Bak-pack Projesi’ ise üçüncü olarak seçildi. Hizmet Tasarımı kategorisinde ise atıkları hammaddeye dönüştüren blockchain tabanlı pazar yeri ‘Re-source’ birinci, iklim verilerinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini anlık izleyen ‘Sağlık Odaklı İklim Haritaları (SOİH)’ ikinci, binalar için şeffaf ve dijital bir çevresel performans sistemi sunan ‘Yeşilport Projesi’ ise üçüncülük ödülünü kazandı. 157 aday, 67 başvuru, yoğun bir gelişim süreci Toplam 157 aday sisteme giriş yaparken; 41’i hizmet tasarımı, 13’er tanesi ürün ve yapı tasarımı olmak üzere 67 başvuru alındı. Ön değerlendirme sonucunda seçilen 14 proje, iki aylık kapsamlı bir kapasite geliştirme programına dahil edildi. Program kapsamında ekipler; sürdürülebilirlik, değer önerisi geliştirme, varsayım doğrulama, proje planlama, hikâye anlatıcılığı ve etkili sunum teknikleri başlıklarında eğitimler aldı. Her projeye mentor ve uzman desteği sağlandı. Alanında uzman jüri kadrosu Yarışmanın jüri kadrosunda; akademi, özel sektör ve sivil toplumdan alanında uzman isimler yer aldı. Yapı Tasarımı Kategorisi’nde Rönesans Holding Sürdürülebilirlik ve Çevre Direktörü Evrim Atalas, Başkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nden Doç. Dr. Öğr. Üyesi Betül Bilge Özdamar, Rönesans Holding Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Baytan, PIN Architects Kurucu Ortağı Salih Küçüktuna jüri üyesi olarak yer aldı. Ürün Tasarımı Kategorisi’nde ise TOBB ETÜ, Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Aydın Öztoprak, Toyi Kurucu Ortağı ve Tasarımcısı Elif Atmaca, Airqoon Kurucu Ortağı Barış Can Üstündağ ve Doç. Dr. Engin Kapkın jüri üyeliği yaptı. Hizmet Tasarımı Kategorisinde ise Galatasaray Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Belgin Kaygan, Impact Hub İstanbul Kurucu Ortağı Ayşe Sabuncu, KODA Kurucusu ve Genel Koordinatörü Mine Ekinci, Pakt Ajans Kurucusu Anlamlandırıcı Serdar Paktin jüri üyesi olarak yer aldı. "Sürdürülebilir Geleceği Tasarla" 10 yılda, 150’nin üzerinde üniversite semineriyle 400 binden fazla öğrenciye yüz yüze, dijital kanallarla ise yılda ortalama 3 milyon öğrenciye ulaştı.
Eskişehir Yurt dışından telefon alışverişi devri kapanıyor Yurt dışından bireysel olarak getirilen cep telefonlarının pasaport kayıt harcının 2026 yılında 57 bin 241 TL 26 kuruş olması bekleniyor. Eskişehir’de uzun zamandır telefon tamiri ve satışı yapan Yiğit Aytekin ise bu durumda yurt dışından yapılan telefon alışveriş devrinin biteceğini belirtti. Halihazırda 45 bin 614 TL olan kayıt ücretinin, yeni yılda 57 bin 241 TL kuruş seviyesine çıkması öngörülüyor. Bu durumun yurt dışı telefon pazarını tamamen bitirme noktasına getireceği belirtiliyor. Öte yandan ise oluşan bu yüksek kayıt ücretine karşılık bazı vatandaşlar, piyasada 5-6 bin liraya satılan cihazlara daha önce kayıt ettirilmiş cihazların numaralarının kopyalanması gibi illegal yöntemlere yönelme eğilimi gösteriyor. Uzun yıllardır Eskişehir’de telefon satışı ve tamiri yapan Yiğit Aytekin ise telefonlarda bu yönetim bir durum ve suç teşkil ettiğini kesin bir dille hatırlattı. Yasa dışı pasaport numara kopyalama işlemlerinin büyük idari ve maddi cezalara neden olduğunu belirten Aytekin, güvenlik risklerine de dikkat çekti. "Kayıt ücreti 45 bin TL’den 57 bin TL’ye çıkacak" Yeni yılda artan kayıt ücreti hakkında konuşan esnaf Yiğit Aytekin, "Yurt dışından getirilen telefonların kayıt harçları hakkında önemli bir güncelleme bulunmaktadır. 2025 yılında bu harç ücretleri 45 bin 614 TL iken, bu ücretin 2026 yılında 57 bin 241 TL 26 kuruş olarak güncellenmesi beklenmektedir. Vatandaşlara bu konuda önerimiz şudur, yılbaşından evvel, bu zamlı fiyattan etkilenmemek adına, pasaport kayıt harçlarını mevcut fiyattan yapabilirler. Geçtiğimiz yıllarda pasaport kayıt harçları çok daha düşüktü 3 bin TL, 6 bin TL gibi. Bu dönemlerde insanlar yurt dışına çok gidip telefon getiriyordu; hatta tur şirketleri vizesiz, sadece kimlikle gidilebilen ülkelere "telefon turları" düzenliyordu. Oradan, özellikle pahalı olan, çok satılan telefonları alıyorlardı. Ancak, ücretin 45 bin 614 TL’ye çıkmasıyla bu durum zaten neredeyse tamamen bitirildi. Şimdi ücretin 57 bin TL seviyesine çıkmasıyla birlikte, yurt dışından telefon getirip kaydettirmek artık çok mantıklı olmayacak. Bu durum, yurt dışı telefon pazarını neredeyse bitirecektir. Böylelikle, iç pazarda Türkiye’ye resmi yollarla getirilen telefonlar daha fazla satış görecektir" dedi. "Vatandaşların yasa dışı yollara yönelmemesini tavsiye ediyoruz" Artan ücretler yüzünden illegal yollara yönelmeyi düşünen kullanıcılara uyarılarda bulunan Aytekin, "Vatandaşlar bu yüksek ücrete karşılık farklı çözüm yolları arayabiliyorlar. Piyasada 5-6 bin liraya satılan cihazlara kayıt numarası kopyalamak gibi kaçak yöntemlere yönelmek söz konusu olabiliyor. Bazı cihazlarda bu kayıt numaraları değiştirilebiliyor, lakin bu illegal bir durum ve suç teşkil ediyor. Bu işlemi yapmanın hem büyük idari cezaları hem de parasal cezaları vardır. İnsanların bu tür yasa dışı ürünlere yönelmemesini tavsiye ederiz. Ayrıca bu işlemler yapılırken cihazların güvenlik duvarları kaldırıldığı için, telefonlar çok güvensiz hale geliyor. Bazı cihazlarda ise, sim kart takılıp telefona bağlanan harici cihazlar var. Bu cihazda sim kartınızı takıyor, uygulamasını kuruyorsunuz ve bağlantılı bir şekilde çalışıyor. Ancak bu, iki tane telefon taşıyormuşsunuz gibi bir durum oluşturduğu için tek telefon kullanmak adına sağlıklı değildir" ifadelerini kullandı. "Kullanıcılar bankalarındaki tüm parayı kaybetme riskiyle karşı karşıya" Bu illegal yolların ise telefonlara zararlı yazılım bulaştırabileceği ve bu durumun banka uygulamalarına kadar uzanabileceğini aktaran Yiğit Aytekin, "Bu tarz bilinmeyen yazılımları yüklemenin cihaza zararı olabilir. Son zamanlarda piyasada çokça duyulan reklam virüsü gibi virüsler, bu uygulamalarla birlikte telefonlara gönderilebiliyor. Bu virüslerle herkese mesaj gidebilir. Android cihazlarda ise o virüslü uygulamayı yükledikten sonra, banka uygulamasına girilip dolandırıcılık bile yapılabiliyor. Bundan kaynaklı olarak, hem bilmediğimiz uygulamalar indirilmemeli hem de bilmediğimiz cihazlar kullanılmamalıdır. Vatandaşlar 40 bin liradan kaçarken, bu yasa dışı yöntemlerle bankalarındaki tüm parayı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilirler" şeklinde konuştu.