ÇEVRE - 07 Ocak 2025 Salı 13:03

Uzmanından önemli müsilaj açıklaması: "Yapmamız gereken en ivedi konu"

A
A
A

Marmara Denizi’nde yeniden görülmeye başlanan müsilaja ilişkin önemli uyarılarda bulunan Prof. Dr. Mehmet Çakmakcı, "Yapmamız gereken en ivedi konu, ön arıtma tesislerini ileri biyolojik atık arıtma su tesislerine, biyolojik arıtma tesislerini de ileri biyolojik atık su arıtma tesislerine dönüştürmek" dedi.

Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Çakmakcı, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İSU Genel Müdürlüğü tarafından kente kazandırılan Başiskele Kullar İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nde incelemelerde bulundu. Çakmakcı, tesiste yürütülen çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi aldı.

"Marmara Denizi’ne deşarj edilen atık suların yüzde 53’ünün ön arıtmadan kaynaklı"

İncelemelerinin ardından İHA Muhabirine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mehmet Çakmakcı, Marmara Denizi’nde 2021’de görülen müsilajın ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 22 maddelik eylem planı hazırlandığını ve birçok maddede gelişme kaydedildiğini vurguladı. Prof. Dr. Mehmet Çakmakcı, "Gelişme kaydedilemeyen en önemli maddelerden biri, Marmara Denizi’nde azot ve fosfor yükünü azaltacak noktasal kaynaklarda ileri biyolojik atık su arıtma tesisi kurulması konusunda oldu. Aslında o 22 maddelik eylem planında, Marmara Denizi’ne deşarj edilen atık suların yüzde 53’ünün ön arıtmadan kaynaklı olduğu, yani azot ve fosfor giderinin olmadığı tesislerden kaynaklı olduğu da bir nevi belirtilmiş oldu. Şuanda Marmara Denizi’ne yüzde 53 ön arıtma, yüzde 42 biyolojik arıtma ve yüzde 5’de sadece biyolojik arıtmadan geçen sular verilmektedir. Bu eylem planının maddelerinde şu da belirtilmişti: ’2024 yılı sonu itibariyle tüm tesislerimiz ileri biyolojik atık su arıtma tesislerine dönüştürülecektir. Bu konuda Bakanlığımız hem teknik hem de maddi destek sağlayacaktır’ ama 3 yıllık periyoda baktığımızda çok ciddi bir gelişme kaydetmediğimizi görmekteyiz" dedi.

Uzmanından önemli müsilaj açıklaması:

"Bizim için çok ciddi bir risk konusudur"

Halk arasında "deniz salyası" olarak bilinen müsilajın, denizdeki biyolojik üretimin ilk basamağını oluşturan bitkisel planktonların (fitoplankton) çevresel faktörlerle aşırı çoğalmasıyla oluştuğunu kaydeden Prof. Dr. Mehmet Çakmakcı, "Baktığımızda yapışkan ve şeffaf bir sıvı görürüz ama bunlar deniz tabanında canlı yaşamını da sıfıra indirmektedir. Tamamen tahrip etmektedir. Bizim için çok ciddi bir risk konusudur" diye konuştu.

"Marmara Denizi’ne en düşük miktarda azotlu ve fosforlu suları vermemiz gerekiyor"

Çakmakcı, müsilaj oluşumuna karşı alınabilecek önlemlere ilişkin de bilgilendirmelerde bulunarak, "Müsilaj oluşumuna karşı müdahale edebileceğimiz 3 faktör var. Birincisi deniz suyunun sıcaklığının değişimi (artırılması), ikincisi su kütlelerinin durağanlığı, üçüncüsü de azot ve fosfor yükünün azaltılmasıdır. Biz burada azot ve fosfor yükünün azaltmak için öncelikli olarak noktasal kaynaklarımızı, evsel su arıtma tesislerimizi, endüstriyel su arıtma tesislerimizi ileri biyolojik su arıtma tesisine dönüştürerek bunları gidermeyi sağlamalıyız. Böylelikle Marmara Denizi’ne en düşük miktarda azotlu ve fosforlu suları vermemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.

Uzmanından önemli müsilaj açıklaması:

"Bu tesislerin sayısını artırmalıyız"

22 maddelik eylem planında suların geri kazanımına da dikkat çekildiğinin altını çizen Prof. Dr. Mehmet Çakmakcı, "Bugün yaptığımız teknik incelemelerde Başiskele Kullar İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’ni gördük. Tesisin son kademesinde 17 bin metreküp/gün kapasiteli bir geri kazanım ünitesi olduğunu gördük. 17 bin metreküp/gün suyun bir kısmı peyzaj ve endüstriyel tesislerde kullanılmaktadır. Sulara ikinci kez kullanım hakkı tanıyan böyle tesislerin sayısını artırmalıyız" ifadelerini kullandı.

"Elimizden geldiği kadar azot ve fosfor yükünü minimuma indirmeye çalışıyoruz"

Prof. Dr. Mehmet Çakmakcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Müsilaj, sadece son 5 yılda oluşan bir durum değil. Marmara Denizi’nin kirlenmesi uzun yıllara sahip bir konu. Eğer bugün tedbir almazsak, gelecek yıllarda Marmara Denizi’nin faydalı kullanımlarından istifade edemeyebiliriz. Bu üzücü bir durum. Şuanda birçok uzman tarafından çeşitli balık türlerinin yetişmediğini ifade ediyor. Bunların sebeplerinden biri de müsilaj olduğunu söyleyebiliriz. Bizler elimizden geldiği kadar azot ve fosfor yükünü minimuma indirmeye çalışıyoruz"

"Biyolojik arıtma tesisine dönüştürmek zorundayız"

Marmara Denizi’nde yeniden müsilaj görülmeye başlandığını da aktaran Çakmakcı, "Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından Marmara Denizi’nde son 3 ay içinde gözlemler ve deniz altında dalgıçlar tarafından incelemeler yapıldı. Hemen hemen Marmara Denizi’nin tüm kesimlerinde, Çanakkale’ye dökülme noktasına kadar müsilaj görüldüğü belirtiliyor. Yapmamız gereken en ivedi konu, ön arıtma tesislerini ileri biyolojik atık arıtma su tesislerine, biyolojik arıtma tesislerini de ileri biyolojik atık su arıtma tesislerine dönüştürmek. Bazı zorluklar olduğunu biliyoruz. Marmara’daki illerimizde kentleşme çok yoğun. Arıtma tesisi kurulacak alan bulunmasında da zorluk yaşanıyor ama örnek almamız gereken ülkelerden biri Japonya. 30 milyon insanın yaşadığı şehirde arıtma tesislerinin ne kadar dar alanlara ve meşakkatli şekilde yaptıklarını görüyoruz. Marmara’yı kurtarmak için en azından bizim bu durumları dikkate alarak yeni çözümler üretmemiz gerekiyor. Marmara Denizi’ni kirleten tek ülke biz değiliz. Tuna’dan, Karadeniz’den gelen kirletici yükler de olduğunu unutmamalıyız. Biz üzerimize düşeni yapmalıyız. Tedbir alırsak canlı türlerini artırma durumları söz konusu olacaktır" dedi.

Fehime Kartal - Osman Ayaydın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Kadınlarla ilgili meseleyi LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara haksızlık yapıyorsunuz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz" dedi. TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2026 yılı bütçesi kabul edildi. Genel Kurulda, bütçeler üzerindeki konuşmaların tamamlanmasının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Milletvekilleri tarafından sorulan soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Rakamlar sizi doğrulamıyor. Az önce söyledim. Binde 1,1 ya da 1,2 civarında harcama söz konusu. Eski sisteme göre daha düşük bir harcama. Kaldı ki şunu da söylemek zorundayım. Cumhur İttifakı’nın adayı olan Cumhurbaşkanımız değil de rakibi seçilmiş olsaydı, şimdi 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı. Kim bilir kaç tane bakan olacaktı; 90’lı yıllarda koalisyon hükümetleri dönemlerinde 35, 36’ları bulmuş. Muhtemelen 30’un üstünde de bakan olurdu. Asıl o zaman cumhurbaşkanlığı makamı israf noktasına dönüşürdü. Bir de resmi resmi ilan edilen cumhurbaşkanı yardımcılarının dışında da kimlere cumhurbaşkanı yardımcılığı sözü verildi onu da bilmiyoruz. Onları da eklerseniz çok daha fazla olur" dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hakkındaki eleştirilere cevap veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Ben ısrarla aynı şeyi söylüyorum. Bir defa orada bir cami var. Cuma dahil namazlar kılınıyor ve herkes geliyor. Kütüphane 7 gün 24 saat açık. Kongre Merkezi açık. Ayrıca, Külliye’nin daha resmi bölümlerini gezmek isteyenler için belki Ali Mahir (Başarır) Bey de gezmek isteyebilir. O yüzden adresi söyleyeyim: ziyaret.tccb.gov.tr/. Turist olsun, vatandaşımız olsun herkes bu siteye girebilir. ’Gezmek istiyorum’ diyebilir ve bunlar belli bir sistem içinde gezdiriliyorlar. Yani ’vatandaşa açık değil’ ifadeniz doğru değil. Lütfen gezmek istiyorsanız bu siteye girebilirsiniz veya benden randevu istersiniz ben gezdiririm" diye konuştu. Genel bütçenin 10 binde beşinin kullanıldığını vurgulayan Yılmaz, "Nedir bu sınır? ’Bütçe başlangıç ödeneğinin binde 5’ini geçemez’ demiş kanunlarımız. Geçen yıl itibarıyla, 2024 yılında, genel bütçe başlangıç ödeneğinin 10 binde beşini kullanmış Cumhurbaşkanımız. 10 kat daha altında limitin bir kullanım söz konusu. Bu yıl itibarıyla 10 binde üç civarında kullanım. Öyle ifade ettiğiniz gibi sanki bütçenin tamamı büyük bir kısmı bu işlere harcanıyormuş gibi ifadeler doğru değil ama ihtiyaç oldukça da elbette kullanılacak. Tüm ülkelerin kullandığı gibi" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığındaki taşıt sayıları hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığında ihtiyaç çıkabilir, acil bir şey olabilir diye 20 taşıt koyuyoruz. Doğru. Ama 2024 yılında sadece 7 taşıt alınmış. 2025 yılında yine 20 taşıt koymuşuz. Şu ana kadar bir tane bile alınmamış. NATO zirvesi geliyor, belki onun için bir ihtiyaç olursa bir alım yapılabilir. Yapılmaz demiyorum ama genelde bu 20 taşıt konuyor. Bir ihtiyat ödeneği olarak konuyor. Acil bir ihtiyaç çıkar kullanılabilir diye konuyor. Ama geçmişe baktığınız zaman bunun pek de kullanılmadığını görüyoruz" ifadelerini kullandı. Kadınlarla ilgili meselelerin sadece LGBT üzerinden tartışılmasının haksızlık olduğuna değinen Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz. Bu uzun bir entelektüel tartışma. Ama bakış açınıza hiçbir şekilde katılmadığımı, Kürt halkının da sizin bu bakış açınıza en küçük bir prim vermeyeceğini de buradan ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu. Türkiye’de açlık sınırının sadece TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar olduğundan bahseden Yılmaz, "Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırı dediğiniz TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar. Yoksulluk olarak hesapladığı geçen ay gördüm televizyonlardan 97 bin lira. Yani neredeyse 2 bin 500 dolara yakın bir geliri olanı yoksul olarak tarif ediyor. Siz 5 bin dolar da dersiniz. Açık arttırmaya da çıkabilirsiniz. Tüm toplumu da yoksul ilan edebilirsiniz. Ama bir uluslararası ölçüte, istatistiğe dayalı bir yaklaşım değil bu. Sendikal olarak hazırlanmış muhtemelen sendikal taleplerine baz teşkil etmek üzere yapılan çalışmalar. Biz elbette en küçük yoksulluk oranıyla da mücadele etmeye devam edeceğiz. Güçlü bir sosyal politikayla yolumuza devam edeceğiz" dedi. Soru-cevabın ardından Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşimi, yarın saat 11.00’de toplanmak için kapattı.
Kocaeli Kocaeli’de silahlı saldırı: 1’i futbolcu 3 yaralı Kocaeli’de meydana gelen silahlı saldırıda 3 kişi silahla vurularak yaralandı. Yaralılardan birinin Kocaelili futbolcu Uğurcan Bekçi olduğu öğrenildi. Olay, İzmit ilçesi Sanayi Mahallesi Ömer Türkçakal Bulvarı’nda meydana geldi. Henüz bilinmeyen sebeple iki grup arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi ile çıkan kavgada Sultanbeyli Belediyesporlu Uğurcan Bekçi (27), E.K.B. (27) ve İ.A. (31) silahla yaralandı. 3 kişi kanlar içinde yerde kalırken, durum 112 Acil Çağrı Merkezi’ne haber verildi. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri, biri ağır olmak üzere yaralan 3 kişiyi yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırdı. Kağıtspor, Körfez Spor Kulübü, Kocaeli Güneşspor, Belediye Derincespor, 24 Erzincaspor, Ankara Keçiörengücü, Adıyaman 1954 gibi önemli takımlarda forma giyen 27 yaşındaki kanat oyuncusu Uğurcan Bekçi’nin ayağından yaralandığı, durumunun ağır olduğu ve ameliyata alındığı öğrenildi. Polis olay yerinde delil aradı Öte yandan bölgeye çok sayıda polis ekibi de sevk edildi. Olayın Sefa Sirmen Sanayi Sitesi’nin yakınlarında başladığı, sahil yolu boyunca da sürdüğü öğrenildi. Polis ekipleri olayın yaşandığı noktalarda mermi ve delil aradı. Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro ekipleri, çok yönlü araştırma başlatırken, zanlı veya zanlıların yakalanması için çalışmalar sürüyor.