YEREL HABERLER - 04 Aralık 2016 Pazar 10:08

Meclis-i Nisa sonuç bildirgesi yayımlandı

A
A
A
Meclis-i Nisa sonuç bildirgesi yayımlandı

Konya’nın merkez Meram İlçe Belediyesi tarafından uluslararası ölçekte düzenlenen “İslam ve Kadın” temalı Meclis-i Nisa toplantısının sonuç bildirgesi yayımlandı.
Meram Belediyesi’nin ev sahipliğinde Konya’da düzenlenen ve açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın da katıldığı Meclis-i Nisa toplantısında önemli mesajlar verildi. İki oturum halinde yapılan, yurt içi ve yurt dışından çok sayıda akademisyen, gazeteci ve aktivistin katıldığı toplantıda “İslam’da Kadın”, “Dünya’nın Müslüman Kadına Bakışı”, “Tarih ve Medeniyet Ekseninde Müslüman Kadın”, “İslam Coğrafyasında Savaş ve Kadın”, “İslamofobi ve Medyada Müslüman Kadın” ve “Aile ve Sosyal Yaşamda Müslüman Kadının Duruşu” başlığı altında sunumlar gerçekleştirildi, sorunlar masaya yatırıldı, öneriler geliştirildi. Meclis-i Nisa programı sonrasında öneriler ve temennilerin sonuç bildirgesi olarak kamuoyuna deklare edilmesi uygun görüldü. Meclis-i Nisa toplantısının sonuç bildirgesi şöyle:
“İnsan hakları ve insan yaşamının, onurunun ve özgürlüklerinin garanti altına alındığı bir dünyanın politik söylemlerle değil pratiğe kavuşmuş politikalarla mümkün olacağına inanıyoruz. Beş güvenlik konseyi üyesinin çıkarlarını savunan uluslararası sistemin tüm dünya kadınlarına acı ve gözyaşı getirdiğini görüyoruz. Uluslararası kurumları, karar vericileri, politika yapıcıları çağrımıza kulak vermeye davet ediyoruz. Halep’te gerçekleşen abluka ve katliamları telin ediyoruz. Ablukanın kaldırılması, katliamların durdurulması, sivillerin korunmaya alınması, insani yardımların ulaştırılması için basın güvenliğinin sağlanarak, haberleşme kanallarının açılması, ulusal ve uluslararası topluluğun sorumluluğundadır. Kadın sivil toplum kuruluşlarının da bu insanlık krizi karşısında acilen inisiyatif almaları gerekmektedir. Ortak vicdan ve ortak aklın harekete geçmesi gerekmektedir. Tüm kişi ve kurumları Halep’e insani yardım yapmaya çağırıyoruz. Hastaneler, okullar, fırınlar, içme suyu kaynakları imha edilen Halep’te 300 bin kişiye sadece 3 fırın hizmet vermeye çalışmaktadır. Çocuklar ekmek ve temiz su ihtiyacı çekmektedir. Halep’e acilen doktor ve tıbbi yardım ulaştırılması için harekete geçilmelidir. Arakan’da zulüm sistematik bir şekilde devam etmektedir. Zulmün son bulması için vicdan sahibi tüm halklar harekete geçmelidir. Arakan’daki kriz bölgelerine basın ve yardım kuruluşlarının girişine yönelik Myanmar Hükümeti’nin koyduğu tüm yasak ve engeller de kaldırılmalıdır. Tunus’ta anti demokratik dönemde kadınların aleyhine yaşanmış başta başörtüsü yasağı, tecavüz, taciz ve işkence zulümlerini görmüş kadınların mağduriyetleri zaman aşımına uğratılmadan adalet tecelli etmelidir. Avrupa’da yükselen İslam aleyhtarlığının geldiği sınır nefret suçu tanımına ulaşmıştır. AB ve Avrupa Parlamentosu, inanç özgürlüğü ve kişi güvenliğini teminat almakla yükümlüdür. Müslümanların kamusal özgürlükleri, ibadetleri ve ibadethaneleri saldırı ve tehdit altındadır. Buna son verilmelidir. Avrupa’da mültecilere yönelik insan onuruna yakışmayan muameleleri kınıyoruz. Kaybolmasına göz yumulan mülteci çocukların akıbeti acilen dünya kamuoyuyla paylaşılmalıdır. BM, Unicef ve AB Parlamentosu bu konudaki sorumluluğunu yerine getirmelidir. İslam düşmanlığı da tıpkı anti semitizm gibi ceza-i müeyyide gerektiren bir suçtur. Bu konuda gerekli farkındalığı oluşturacak ve vaka tespitleri gerçekleştirecek izleme komiteleri kurulmalıdır. Suriye ve Myanmar’da halen devam eden ve uluslararası savaş suçu sayılan, kadın ve çocuklara yönelik tecavüz, taciz, işkence suçlarının derhal durdurulup sorumluların acilen cezalandırılması talebimizdir. Sömürgeci politikalar eşliğinde ezilen Afrikalı kadınların güçlendirilmesi için siyasi, ekonomik, hukuk, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim konularında iş birliği yapılmalıdır. Filistin’de; Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’teki İsrail hapishanelerinde esir tutulan tüm kadın ve çocuklar derhal serbest bırakılmalıdır. Gazze’ye uygulanan insanlık dışı abluka kaldırılmalıdır. PKK terörünün oluşturduğu şiddet sarmalında can güvenliği risk altında olan anneler ve çocukların hayatlarının güvenli hale getirilmesi talebimizdir. Müslüman toplumlarda kadınlarla ilgili gelenekselleşmiş yanlış inanış ve uygulamalarla mücadele edilmelidir. Kadın haklarını korumak tıpkı insan haklarını korumak gibi devletlerin, resmi ve sivil tüm kişi ve kurumların sorumluluğudur. Müslüman kadın aleyhine oluşturulan olumsuz medya algısıyla mücadele edilmelidir. Görsel, yazılı ve sosyal medyada algı mühendisliği aracılığı ile oluşturulan olumsuz imajla mücadele edecek izleme ve denetim merkezleri kurulmalıdır. Darbelere karşı özgürlükleri savunan ve 15 Temmuz gecesi bu aziz mücadelede canını ortaya koyan ve tankların önüne bedenlerini siper ederek şehit düşen kadınlarımızı rahmetle anıyoruz.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Osmaniye MPS hastası kuzenler, yaşlarına rağmen gelişmeyen vücutlarıyla hayat mücadelesi veriyor Osmaniye’de yaşayan Mümine-Mine kardeşler ve kuzenleri Muhammed Kayra Kalkan ender görülen Mukopolisakkaridoz (MPS) hastalığı ile hayat mücadelesi veriyor. Osmaniye’de yaşayan Ayşe ve Mehmet Kalkan çifti, 25 yaşındaki Mümine ve 21 yaşındaki Mine’nin 5 yaşına geldiklerine yaşıtlarına oranla bedensel gelişimlerinin geri olduğunu fark etti. Kalkan ailesi, kızlarını götürdükleri hastanede evlatlarının 200 bin kişide bir görülen MPS hastası olduğunu öğrendi. MPS hastalığına karşı mücadeleleri 5 yaşında başlayan kardeşlerin kuzeni olan 16 yaşındaki Muhammed Kayra Kalkan’da da aynı hastalık teşhis edildi. İlerleyen yaşlarına rağmen 2 kardeş ve 1 kuzenin vücut iskeletleri gelişmedi. Bakanlık tarafından verilen ilaçları yürüsün veya yürümesin bütün MPS hastalarının almasını istediklerini söyleyen baba Mehmet Kalkan, "İki MPS hastası kızım var, Mümine Kalkan, Mine Kalkan bir de yeğenim Muhammed Kayra Kalkan bunlar üçü de MPS hastası. MPS hastası Mukopolisakkaridoz, 200 binde bir kişide görülen bir hastalıktır. Kemik bozukluğu, iskelet bozukluğu iç organlar büyüyor ama bedenen büyümüyor. Nefes darlığı var, astımı var, yürümede sıkıntı yaşıyorlar, elinden tutmasak zaten yürüme şansı yok. 5 yaşından sonra meydana çıktı rahatsızlıkları, tedavisi şu an için yok. Bu hastalığın sadece hastalığın ileri gitmemesi için, geriye düşmemesi için bu aldığımız ilacı kullanıyoruz. Yurt dış ilaçlarımız var, Sağlık Bakanlığı’ndan bize Ankara’dan kargoyla evimize kadar geliyor. Şu an için bir tanesi 900 euro olarak belirlenmiş haftada 20 doz kullanıyoruz. 20 flokum, 11 flokum birine kullanıyoruz, 9 flokum birine kullanıyoruz. Rapor alırken yürüme testine giriyoruz, merdivene çıkma testine giriyoruz, salonun testine giriyoruz. Bunlar onaylanmasa zaten bize yurt dışı ilaçları da veremiyorlar. Bütün MPS hastalarının bu ilaçlarını yürüsün veya yürümesin, hepsini almasını istiyoruz" dedi. Hayalinin üniversiteye gidip psikoloji veya öğretmenlik okumak olduğunu söyleyen Mine Kalkan, "MPS hastasıyım, bu hastalıktan dolayı pandemi döneminde kalp rahatsızlığımız, daha öncesinde astım, alerjik rahatsızlıklarımız çıktı. Bazen çok uzun konuşamıyoruz, kelimelerimiz yetmiyor. Bazen de nefes alıp verme konusunda sıkıntılarımızı yaşıyoruz. Yürürken birinin desteğiyle yürüyoruz. Yani yanımızda biri olmayınca kendimizi güvende hissetmiyoruz veya her an düşecek gibi oluyoruz. Rapor alırken sürekli bir sıkıntı yaşıyoruz, yürüme testinde biz büyük zorluk yaşıyoruz. Pandemi döneminde liseyi bitirdim, üniversite hayalim vardı o da sağlık sorunlarım nedeniyle sınava giremedim. Bu yüzden de üniversitede okuyamadım sağlıklı olsaydım eğer psikoloji bölümünde okumak isterdim veya öğretmenlik bölümünde okumak isterdim" diye konuştu. Kuzenleri Mümine ve Mine gibi Mukopolisakkaridoz (MPS) ile mücadele eden, hastalığın ilerlemesini durduran ilacı yürüyemediği için kullanamayan Muhammed Kayra Kalkan (16) ise, "Şu an açıktan okuyorum, pandemi oldu işte, deprem oldu. Onlardan dolayı sınavlara giremedim. Günümün çoğunu televizyon izleyerek ve telefonda oyun oynayarak geçiriyorum. Onun dışında bir şey yapamıyorum. Küçüklükten beri hayalim beyin cerrahı olmaktı" dedi.