EKONOMİ - 23 Mart 2020 Pazartesi 11:32

Konya Şeker’in toplam pancar bedeli ödemesi 1,1 milyar TL’ye ulaştı

A
A
A
Konya Şeker’in toplam pancar bedeli ödemesi 1,1 milyar TL’ye ulaştı

Konya Şeker 2019-20 Kampanya Döneminde sözleşmeli ekimini yaptırdığı 15 bin 782 üreticiden 3 milyar 124 milyon 737 bin 815 kg şeker pancarı alımı gerçekleştirdi ve üreticisine pancar bedeli olarak 1 milyar 134 milyon 121 bin TL ödeme yaptı.

Konya Şeker 2019-20 Kampanya Döneminde sözleşmeli ekimini yaptırdığı 15 bin 782 üreticiden 3 milyar 124 milyon 737 bin 815 kg şeker pancarı alımı gerçekleştirdi ve üreticisine pancar bedeli olarak 1 milyar 134 milyon 121 bin TL ödeme yaptı.


Pancar parası ödemesine pancarı teslim almadan avans ödemeleri ile başlayan Konya Şeker 668 milyon 53 bin TL ayni ve nakdi avans ödemesi gerçekleştirerek üreticisine ekimden, çapaya, sulamadan hasada kadar uzanan 8-10 aylık süreçte hasat öncesi finansman desteği sağlarken üreticisini yaklaşık 92 milyon TL finansman maliyetinden de kurtardı. Avans ödemeleri sonrası kalan 466 milyon 68 bin TL tutarındaki pancar bedeli ödemesini bugün (23 Mart 2020 Pazartesi) tek seferde üreticilerinin hesabına yatıran Konya Şeker’in toplam pancar bedeli ödemesi 2019-20 Kampanya Döneminde milyar sınırını aşarak 1 milyar 134 milyon 121 Bin TL’ye ulaştı. Türkiye’de üretilen şekerin yaklaşık yüzde 20’sini Konya ve Çumra Şeker Fabrikalarında üreten Konya Şeker, 2019-2020 Kampanya Döneminde, alımını gerçekleştirdiği 3 milyar 124 milyon 737 bin 815 kg pancardan 442 milyon 150 bin kg şeker üretti. Kampanya Döneminde 120 milyon 327 bin kg melas üreten Konya Şeker, yaptığı 695 milyon 223 bin 960 kg küspe üretimi ile de bölge hayvancılığının kaba yem ihtiyacının önemli bir kısmını karşıladı. 2019-2020 Kampanya Döneminde Konya Şeker hinterlandında ortalama polar 17,20 olarak gerçekleşirken, ödenen primlerle birlikte üreticiye A pancarı için ortalama olarak ton başına 373,20 TL ödeme yapıldı. 2019-2020 Kampanya Döneminde 8 bölge ve 227 köydeki 15 bin 782 sözleşmeli üreticiye 495 bin 15 dekarlık alanda şeker pancarı ürettiren Konya Şeker, pancar tesliminde 36 kantarıyla yedi gün yirmi dört saat üreticiden pancar alımı gerçekleştirdi. Konya Şeker’in ekim sahasında dekarda ortalama 6 bin 312 kg pancar hasat edildi. Yüksek polarlı pancar üreten ve geç söküm, nakliye ve temiz pancar gibi primleri de alan 100’ün üzerinde üreticinin pancarına ton başına 430 TL’nin üzerinde ödeme yapan Konya Şeker, en yüksek ödemeyi ise 499,65 TL/ton pancar fiyatıyla Altınekin bölgesinde üretim yapan bir üreticisine gerçekleştirdi. Konya Şeker’in kampanya süresi 123 gün oldu.



Konya şeker pancar üreticisine dekar başına 1.351 tl avans verdi çiftçiyi finansman maliyetinden kurtardı


Konya Şeker, tohum tarlaya düşmeden pancar üreticisini avanslarla desteklemeye başlıyor. Pancar üreticisine tohum, gübre, ilaç, motorin ve nakit avans desteği sağlayan Konya Şeker, şeker pancarı üretimi için üreticisine toplamda 1 milyar 134 milyon 121 bin TL ödeme yaparken bu bedelin 668 milyon 53 Bin Lirasını pancar tarladan kalkmadan avans olarak verdi. Bu çerçevede, 2019-20 Kampanya Döneminde Konya Şeker’in avans desteği dekar başına ortalama 1.351 TL olurken bölgede çiftçi başına pancar ekim alanı ortalaması olan 31,36 dekar ekim yapan çiftçi 42 bin 300 TL avans desteği aldı. 2019-20 Kampanya Dönemi için ilk avans ödemesini 2019 Şubat ayında yapan Konya Şeker, peyder pey verdiği ve 668 milyon 53 bin TL’yi bulan avans desteği ile pancar üreticisini yaklaşık 92 milyon TL’lik finansman maliyetinden kurtardı. Konya Şeker, Konya merkezde bulunan fabrikası ile günlük 10 bin ton pancar işlerken, Çumra Şeker Fabrikası 18 bin ton günlük pancar işledi. Çumra Şeker Entegre Tesislerinde pancarın yan ürünlerini de işleyen Konya Şeker, 442 bin 150 Tonluk şeker üretiminin yanı sıra melas, küspe, yem, biyoetanol, kuru buz gibi yan ürünler ile sıvı şeker, arı yemi gibi ürünlerin üretimini de gerçekleştirdi.



“Konya için, Konya çiftçisi için şeker pancarı tarımsal üretimin kapısını açan anahtar gibidir”


Konya Şeker’in bütün yatırımlarının şeker pancarı üretiminin Konya Ovasında devamlılığını sağlamak için yapıldığını vurgulayan 25. ve 26 Dönem AK Parti Karaman Milletvekili ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, “Pancar şekerini işleyip katma değerli mamul ürün üreten tesislerimiz de, pancarın yan ürünlerini işleyen tesislerimiz de, hatta diğer sektörlerdeki yatırımlarımız da bizim göz bebeğimiz şeker pancarını muhafaza etmek için oluşturduğumuz tahkimatlardır. O savunma hatları pancarı şartlar ne olursa olsun üretebilmemizin garantileridir. Biz pancar şekerimizi çikolatada, bisküvide, kekte, gofrette, fındık kremasında değerlendireceğiz ki hem pancar şekerinin üzerinden oluşan katma değerden pancar üreticisi faydalanacak hem de başka alternatif tatlandırıcıların kullanımı daralacak ve pancar üretilmeye devam edebilecek. Yaşadık gördük, biz şekerin bir ileri aşaması olan mamul ürünler pazarında olmadığımız zaman pancar şekerinin alternatifleri o alanı dolduruyor. Bizim şekerin kullanıldığı ürünleri üretmemiz ve ürünlerimizde pancar şekeri kullandığımızı ilan etmemiz bizim dışımızdaki şekerli mamul üreticilerini de pancar şekeri kullanmaya özendiriyor ya da sevk ediyor. İşin de en önemli noktası zaten budur. Konya için, Konya çiftçisi için şeker pancarı tarımsal üretimin kapısını açan anahtar gibidir. O anahtar bütün kilitleri açar. Pancar avanslarından buğday, mısır, patates, ayçiçeği de nasibini alır, hayvancılığa da o destekler ilaç gibi gelir. Biz bu sene pancar üreticisine daha pancarı almadan 668 Milyon 53 Bin TL ayni ve nakdi avans ödemesi yaptık. Avans desteğimiz pancar üretimi için arazinin hazırlanması ile birlikte başladı. Üretici aldığı mazot avansı ile hem pancar tarlasını, hem diğer ürünleri ekeceği arazileri ekime hazırladı. Nakit avanslarla diğer ürünlerin üretimi için de eli rahatladı. Pancar avansı sadece pancarı yeşertmekle kalmaz Konya Ovası’nda, diğer ürünler için de can suyu olur. Pancar Konya için altın madeni gibidir. Çiftçi kazanır, Konya ekonomisi her avansta her ürün bedeli ödemesinde bir başka canlanır. Tüm dünya gibi ülkemizin de içinden geçtiği zor süreçte şeker pancarının ve milli sanayinin ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu gördük. Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel pandemi ilan edilen korona virüsün bulaşmasını engellemek için normal zamanlara göre büyük miktarda dezenfektan ve kolonyaya duyulan ihtiyacı pancar üretebildiğimiz ve ürettiğimiz pancarın melasından etanol üretecek tesislere sahip olduğumuz için dünyada kimseye muhtaç olmadan karşılayabildik. Para versek de ithalat yoluyla temin edemeyeceğimiz etanolü küçük bir piyasa düzenlemesi ile milletimizin sağlığını muhafaza etmek için ayırabildik. Bugünde salgın nedeniyle ekonomik aktivitelerin azaldığı bir dönemde yüklü miktardaki pancar bedeli ödemesiyle ekonomiye can suyu veriyoruz. Yani birkaç gün önce sağlık için etanol lazımdı piyasaya arz ettik, ekonomi için nakit lazımdı pancar ödemesi ile o görevimizi de yaptık” dedi.


Konya Şeker üreticisinin 2019-20 Kampanya Döneminde de Türkiye ortalamasının üstünde verim rakamlarını yakaladığını vurgulayan Genel Başkan Recep Konuk, “Allah’a şükür bu sene Konya’nın polar ortalaması Türkiye geneline göre çok iyi. Üretici ile ziraat biriminin sıkı işbirliği şeker pancarı tarımında Konya’yı hem ülke içinde hem Avrupa’da birkaç adım öne çıkarıyor. Bunda kaliteli ve verimli pancarı ödüllendiren artık yerleşmiş yıllardır uyguladığımız fiyat politikasının etkisi büyük. Üreticimize bu sene nakliye, küspe bedeli, temiz pancar gibi Konya Şeker’in sağladığı ilave avantajları da eklediğimizde A pancarı için ton başına ortalama 373,2 TL ödeme yapmış olduk” şeklinde konuştu.



“Konya şeker, 300 bin kişinin geçimine katkı yapıyor”


2000’li yılların başında tek şeker fabrikasına sahipken 1.236 kişiyi istihdam edebilen Konya Şeker, Konya’da kurduğu üretim tesisleri sayesinde istihdam rakamını yaklaşık 12 kat arttırarak yaklaşık 15 bine çıkardı. Doğrudan istihdamdan daha büyük bir katkıyı tarımsal istihdam ve yan sektörlerde sağlayan Konya Şeker, 15.782 çiftçiye pancar ekimi yaptırırken, alımını yaptığı diğer 32 ürün ile birlikte düşünüldüğünde ise 50 bin üreticiden doğrudan tarımsal ürün alımı gerçekleştiriyor. Aile işçiliğinin yaygın olduğu sektörde ortalama her aileden 3 kişinin tarımsal faaliyete katılımı düşünüldüğünde (mevsimlik tarım işçileri ve yevmiyeciler hariç) Konya Şeker bölgede yaklaşık 150 bin tarımsal istihdam sağlıyor. Konya’daki tarım ve sanayi ile ilgili ve ilintili yan sektörlerin iş hacminin büyümesini de sağlayan Konya Şeker’in sadece nakliye sektöründeki iş hacminin büyümesine yaptığı katkı bile pek çok fabrikanın yaptığı istihdam katkısından fazla. 2000’li yılların başında ürettiği 210 Bin 425 Ton şekeri toptan pazarlayan, şeker sanayinin yan ürünü küspe ve melası ticari işletmelere ve kısa mesafedeki hayvancılık işletmelerine intikal ettiren Konya Şeker’in tüm ürün ve yan ürünlerinin nakliyesi 30 Bin kamyon/seferlik bir iş hacminden ibaretken, 2019 itibarıyla bu rakam (mamul ürün sevkiyatı, hammadde sevkiyatı vb.) 380 Bin kamyon/seferlik bir büyüklüğe ulaştı. Bölgede yaklaşık 19 bin kamyona iş alanı açan Konya Şeker, bölgedeki nakliye sektörü için 2019 yılı itibarıyla 300 Milyon TL’lik iş hacmi oluşturdu.



“Konya şeker, 15 yılda yaklaşık 4 milyar dolarlık yatırım yaptı”


İstanbul Sanayi Odası’nın 2019 yılında hazırladığı Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nda 44. sırada yer alan Konya Şeker, asıl sürprizi ise listeye kendisinin yanı sıra 3 şirketi daha katma başarısını göstererek yapmıştı. AB Holding çatısı altındaki Konya Şeker’in yanı sıra Panagro Tarım Hayvancılık ve Gıda San. Tic. AŞ 134’üncü, Soma Termik Santral Elektrik Üretim AŞ 177’nci, Kangal Termik Santral Elektrik Üretim AŞ 356’ncı sıradan İSO 500 listesine girdi. İhracatta 100 Milyon Dolar bandını da aşan Konya Şeker, 2018’de yaklaşık 70 ülkeye 78 Milyon 351 Bin 664 Dolar İhracat yaparken 2019 verilerine göre ise ihracat yapılan ülke sayısı 100’ün üzerine, ihracat rakamını ise 101 Milyon 206 Bin 98 Dolara çıkarmış oldu. 15 yılda yaklaşık 4 Milyar Dolarlık yatırım projesini tamamlayan Konya Şeker’in, 45 üretim tesisi ve bir de üniversitesi bulunuyor. Konya Şeker, 2019 yılında çiftçiden 32 kalem ürün alımı yaparken bunun karşılığında da üreticilerine 2 Milyar 547 Milyon 216 Bin 503 TL ödeme yaptı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 13’üncü Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapıldı "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13. Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda yapıldı. "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13’üncü Çalışma Meclisi, 29-30 Nisan tarihlerinde gerçekleşti. 4 oturumda düzenlenen Çalışma Meclisi’nde “Çalışma Hayatında İnsana Yakışır İş, Yeşil ve Dijital Dönüşümün İşgücü Piyasasına Etkileri ve Adil Geçiş, Sendikal Örgütlenmede Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Toplu Pazarlık Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Yolları” başlıkları ele alındı. İki gün boyunca devam eden programda, işçi, kamu görevlileri ve işveren sendika konfederasyonlarının başkanları, oda ve borsa birliklerinin başkanları, sivil toplum kuruluşlularının başkanları ile akademisyenlerin katılımıyla çalışma hayatına ilişkin istişarelerde ve çözüm önerilerinde bulunuldu. İkinci gününde de devam eden program, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle düzenlenen yemekle sona erdi. Burada konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, çalışma hayatında; sosyal diyalog mekanizmalarının etkin bir biçimde işletilmesinin Bakanlık açısından çok önemli ve faydalı gördüklerine vurgu yaparak, “Geçtiğimiz yıl içerisinde çalışma hayatında katılımcı sosyal diyalog anlayışının en önemli temsil mekanizmalarından olan; Üçlü Danışma Kurulu’nu, Kamu Personeli Danışma Kurulu’nu ve Ortak Paylaşım Platformu’nu gerçekleştirdik. Çalışma Meclisi ise bu platformlar arasında, en kapsamlı ve en kritik öneme sahip istişare mekanizmalarından biridir. Bu çerçevede; ilgili bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, işçi, işveren, ve kamu görevlileri sendikaları/konfederasyonları, akademisyenler, iş dünyası, uluslararası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan geniş katılımlı yapısı ile; Çalışma Meclisi toplantılarımızı, sosyal diyalogun hayata geçirilmesi vizyonuyla gerçekleştirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, çalışma meclislerinin en önemli hedefleridir” Işıkhan, Türkiye Yüzyılı’nın ilk Çalışma Meclisi olan bu seneki programın ‘Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği’ temasıyla gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarına dikkati çekerek, “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak işbirliği alanının oluşturulması, mevcut durum hakkındaki değerlendirmelerin yapılması, sorunların karşılıklı olarak, tartışılarak, ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, Çalışma Meclislerinin en önemli hedefleridir. Dün ve bugün gerçekleştirilen toplantı ve panellerimiz ile çalışma hayatına dair güncel konular yanında, geleceğe dair fırsatlar ve zorluklarla ilgili istişarelerde bulunduk. İki gün boyunca gerçekleştirilen panelde; çalışma hayatının geleceği, insana yakışır iş, ikiz dönüşüm ve adil geçiş konuları yanında; sendikal örgütlenmede ve toplu pazarlık süreçlerinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini kapsamlı olarak ele aldık” diye konuştu. “Temel hedefimiz, refahtan herkesin pay alabildiği, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir” Bakanlıkların, sosyal tarafların, sivil toplum kuruluşlarının ve uluslararası kuruluşların temsilcileri ile akademisyenlerin katkıları doğrultusunda etkin ve verimli bir Çalışma Meclisi toplantısını gerçekleştirdiklerini aktaran Bakan Işıkhan, şu ifadelere yer verdi: “Temel hedefimiz, sadece üreterek büyüyen ve istihdamı arttıran bir Türkiye değil; aynı zamanda; ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ temel değeriyle; refahtan herkesin pay alabildiği, hakkın ve adaletin korunduğu, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir. Bu noktada; Çalışma Meclisi gibi çözüm odaklı platformlar; çalışma hayatının hem yapısal hem de fonksiyonel sorunlarının çözüme kavuşturulabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu meclisin çıktıları, özellikle; kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ücret, çalışma koşulları, iş sağlığı ve güvenliği gibi çalışma hayatının öncelikli sorun alanlarının kalıcı olarak çözüme kavuşturulması için bizlere, geleceğe ait önemli fırsatlar sunacaktır.” “Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Günü’dür” Işıkhan, Türkiye’nin 21 yılda sosyal güvenlikten sendikal örgütlenmeye kadar çalışma hayatını ilgilendiren her alanda çok büyük mesafeler kat edildiğini belirterek, “Geçmişte; hak ettiği ilgiyi göremeyen sendikacılık ile işçi, memur ve işveren ilişkilerini düzenleyen sosyal diyalog mekanizmaları son 21 yılda etkin bir şekilde işletilmiştir. Özellikle; örgütlü emek mücadelesinin kendine en rahat yaşam alanı bulduğu dönem, hükümetlerimiz, dönemidir. Çünkü; emek ve alın teri bizim hem maddi hem de manevi dünyamızda derin karşılıkları olan kavramlardır. Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’dür. Daha önce kanlı olaylarla anılan ve toplumda büyük endişelere yol açan 1 Mayıs; Başbakanlığı döneminde; Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2009 yılında resmi tatil ilan edilmiştir. 1 Mayıs resmi tatil yapıldıktan sonra hem kutlamalar tüm Türkiye’ye yayılmış; hem de toplumun tüm kesimlerince kutlanmaya başlanmıştır” dedi. Işıkhan, Türkiye’nin her yerinde 1 Mayıs’ın barışçıl gösterilerle, anlamına uygun olarak kutlandığını söyleyerek, “Daha önce belli başlı marjinal gruplar tarafından sahip çıkılan 1 Mayıs; günümüz itibariyle tüm emekçilerimize bir bayram olarak teslim edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; işçimizin, memurumuzun ve tüm emekçilerimizin hakkının korunması, her zaman öncelikli meselemiz olmaya devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu. Programda Jandarma Genel Komutanlığı’nda temizlik işçisi olarak çalışan evli ve iki çocuk sahibi Saadet Tom da bir konuşma yaptı. Tom, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak, “Bugün burada, 2018 yılında taşeron işçi olarak çalışırken kadroya geçirilmiş bir kardeşiniz olarak bulunuyorum. Hepiniz çok iyi biliyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımız bizlere kadro verdi. Emekçiler olarak istediğimiz hastanelere gidemediğimiz günlerden, SSK hastanelerinde ilaç kuyruklarında beklemekten bugün istediğimiz hastanelerde muayene olacak bir sosyal güvenlik sistemine sayenizde sahip olduk. Çocuklarının ve ailesinin geleceği adına büyük kaygılar içerisinde evine helal lokma götürebilmenin telaşı içerisinde olan biz emekçiler olarak sizlere teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Bursa Ormanlık alanda gezintiye çıkan 3 genç mahsur kaldı, ekipler seferber oldu Bursa’nın Orhangazi ilçesinde dağlık arazide gezintiye çıkan ve dere kenarında mahsur kalan 3 genç, ekiplerin yaklaşık 3 saatlik çalışmasıyla kurtarıldı. Olay, Orhangazi’ye bağlı Sölöz mahallesi ile Bayırköy yolu üzerinde dağlık bir bölgenin içinde yer alan vadide meydana geldi. Alınan bilgilere göre, motosikletler ile Sölöz köyüne gelen Beyzanur A., Ali K., Ahmet Arda Ş. isimli 3 genç, yanlarına hiçbir koruyucu ve güvenlik malzemesi almadan yaya olarak ormanlık alanda gezintiye çıktı. Geldikleri yerden yaklaşık 1 kilometre uzaklaşan ve orman içindeki vadide yollarını kaybeden 3 genç, 112’den yardım istedi. Gençlerin bulunduğu bölgeye ihbar üzerine ilk olarak Orhangazi İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri sonrasında ise çok sayıda AFAD, JAK ve itfaiye personeli sevk edildi. Sölöz Mahallesi ile Bayırköy Mahallesi arasındaki yol üzerinden başlatılan çalışmayla ekipler yaklaşık 500 metre mesafeden aşağı indi. Yoğun akan bir derenin karşı tarafından yerleri tespit edilen 3 genç, ilk olarak derenin karşı tarafına alındı ve sonrasında ekiplerinde yardımı ile yukarı çıkarıldı. 3 saatlik bir çalışma ile mahsur kaldıkları yerden alınan ve sağlık durumları iyi olduğu öğrenilen gençler daha sonra yol üzerinde hazır bekletilen sağlık ekipleri tarafından tedbir amacıyla Orhangazi Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Elazığ Eğitmeninden ’astroloji’ vurgusu, ’medyum’ yanılgısı Astrologların medyum olarak görüldüğünü, astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık gibi yanlış bilginin geldiğini ifade eden astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, astrolojinin, M.Ö. 4000’li yıllara dayandığını söyledi. Astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, gökyüzü bilimi ve astroloji hakkında toplumda doğru olarak kabul edilen yanlışlar konusunda açıklamalarda bulundu. Öztürk, astrolojinin, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalı olduğunu kaydetti. Özellikle astrologların, medyum, falcı ve cadı olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu ifade eden Öztürk, yaşam koşullarını, hayat kalitesini ve yaşamın sürdürebilirliği için evrenle sürekli bağlantı halinde olunması için insanlara, astrolojiyi araştırma ve öğrenme önerilerinde bulundu. ’’Gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı’’ Astrolojinin tarihsel gelişimine değinen astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, ’’Astrologlar medyum olarak görülüyor. Batıya göre doğu tarafında astroloji hiç gelişmemiş. Astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık geliyor. Bizim yaşadığımız toplumda bizlere çok garip bir gözle bakılıyor. Batıda astroloji, bir ilim bir bilim olarak kabul edildi ama doğuda bu şekilde değil. Astroloji, haram bir şey olarak görülüyor. Aslında astroloji, Kur’an’da da geçen, fizikte de kanıtlanmış ve matematik hesapları ile ortaya çıkan bir bilim dalıdır. Astroloji, M.Ö. 4000’li yıllara dayanan, en büyük gelişimini İslamiyet sayesinde gerçekleştiren bir bilim dalıdır” dedi. Astrolojinin yıldızları inceleyen gökyüzü bilimi olduğunu belirten Öztürk, “Biz de uzman astrologlarımız gibi sürekli, depremleri, heyelanları, doğa olaylarını, insanların ruh halini ve hastalıklarını anlatıyorlar. Astroloji, yalan değildir. Astroloji, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalıdır. Örneğin, pandemi döneminde balık burcu dolunayı etkisi altındaydı. Balık burcu astrolojide sağlık demektir. Pandemi döneminde balık burcu dolunayı komple Türkiye ve dünyanın sağlığını derinden etkiledi. Depremlerin hepsi önceden gökyüzünde biliniyor. Çünkü gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı” şeklinde konuştu. ’’Evrenin hareketleri bizi etkiler’’ Astrolojinin araştırılması ve doğru bilinmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Bizim yaşam koşullarımız, hayat kalitemiz ve yaşamımızı sürdürebilmemiz için evrenle sürekli bağlantı halinde olmamız gerekmektedir. Evrenin hareketleri bizim günlük hayatımızı, duygularımız, düşüncelerimizi, ruh halimiz ve sağlığımızı çok derinden etkiler. Astrolojiyi, araştırmaktan öğrenmekten çekinmeyin. Astroloji, bir fal değildir veya medyumlarla alakalı bir şey değildir. Astroloji tamamen yıldız bilimidir, gökyüzü ile alakalıdır. İnsanlar, astrolojiyi araştırmaya, öğrenmeye daha çok meylederse doğuda da batıda da astroloji hayatımızın her alanında kolaylıklar sağlayacak bir ilimdir” diye konuştu.