GENEL - 25 Ocak 2012 Çarşamba 12:50

16 YILDIR YEMEK YİYEMEYEN GENÇ KIZIN DRAMI SONA ERDİ

A
A
A
16 YILDIR YEMEK YİYEMEYEN GENÇ KIZIN DRAMI SONA ERDİ

İki yaşındayken geçirdiği bir kaza sonucu çene kemiği kırılan ve buna bağlı olarak 16 yıldır sadece sıvı gıdalarla beslenen lise son sınıf öğrencisi Meryem Avcı, Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü’nde gerçekleşen başarılı bir ameliyatla sağlığına kavuştu. Avcı, "Hemen hemen tüm yiyeceklerle ilk kez tanıştım. En çok da çileğin tadını beğendim" dedi.
Mersin’in Mut ilçesinde 2 yaşındayken yüksekten düşme sonucu çene kemiğinin ciddi şekilde kırıldığını ve ardından eklemlerin yanlış kaynaması sonucu ağzın açılıp kapanma yeteneğini kaybettiğini anlatan 18 yaşındaki Meryem Avcı, "2 yaşımdan beri hemen hemen her şeyi sıvı halde alarak beslenmek zorunda kaldım. Katı gıdaları ise nadiren çok küçük püreler haline getirerek ve ağızdan ittirme yoluyla beslendim. Bunları güçlükle de olsa çiğnemeden yutmak zorunda kalıyordum. Çiğneyemediğim için hiçbir katı
gıdanın tadını alamadım. İnsanlar nasıl beslendiğimi görünce bana şaşkın halde bakıyorlardı. Bu durum psikolojimi bozdu ve yıllarca okul da dahil başkalarının yanında yemek yiyemedim. Bu durum büyüdükçe bana utanç vermeye başlamıştı" dedi.
KONUŞMA BOZUKLUĞU DA YAŞADI
Ağzını açamadığı için konuşmasında da bir takım bozukluklar meydana geldiğini anlatan Avcı, "Daha önce Ankara’da birkaç hastanede 5 kez çene ameliyatı oldum. Ancak hiç birinde başarı sağlanamadı. Bir yakınımın tavsiyesi ile Selçuk Üniversitesi bünyesindeki Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesi’ne geldik. Doğrusu buraya gelirken hiçbir umudum yoktu. Ancak gerek hastane yönetimi, gerekse doktorlarım beni çok motive ettiler" şeklinde konuştu.
HER ŞEYİN TADINI YENİ ALIYORUM
4 ay önce gerçekleştirilen ameliyatın ve devamındaki tedavi sürecinin başarıyla sonuçlandığını ve artık istediği tüm katı gıdaları yiyebildiğini anlatan Avcı, "Doktorlarım bana etin tadını özleyip özlemediğimi sordular. Ancak ben daha önce hiç et yemediğimi söyleyince onlar da etkilendiler. Tedavi sürecinin tamamlanmasının ardından ilk olarak tadını çok merak ettiğim için çilek yedim. Tadını çok beğendim. Şimdi yeniden doğmuş gibiyim. Her şeyi yiyebiliyor ve tadını alabiliyorum. Üstelik konuşmamdaki
bozukluk da tamamen tedavi edildi. Bu benim için inanılmaz bir mutluluk" dedi.
3.5 SAATLİK OPERASYONLA HAYATI DEĞİŞTİ
Meryem’e ’Çene Eklemi Ankilozu’ operasyonu yapıldığını ifade eden Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekeriya Tosun, "3.5 saatlik başarılı bir operasyonla kaynayan eklem kemiklerinin serbestleştirilerek yeniden fonksiyon kazanmasını sağladık ve ameliyat sonrası yoğun bir de fizik tedavi uyguladık. Artık hastamızın gerek konuşmasında, gerekse yemek yemesinde hiçbir sıkıntı yok. Tamamen sağlığına kavuştuğunu
söyleyebilirim. Meryem’in artık rahatlıkla yemek yemesi ve konuşması bizim için de büyük bir mutluluk kaynağı oldu" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”