GENEL - 20 Mart 2012 Salı 10:30

DOĞMADAN ÖLÜR DENİLEN ELİF BEBEK YAŞAMA TUTUNDU

A
A
A
DOĞMADAN ÖLÜR DENİLEN ELİF BEBEK YAŞAMA TUTUNDU

Konya’da doğmadan önce bir hastanede doktorların "yaşamaz, ölür dediği" Elif Nur bebek, başka bir hastanede tıbbi müdahalelerle 6 ay bir haftalıkken 37 santim boyunda, 860 gram ağırlığında dünyaya geldi. El bebek, doktorların 35 gün süren çabası sonucu yaşam savaşını kazandı ve ilk defa annesiyle buluştu.
Konya’da 35 yaşındaki anne Selma Karagülle 3. çocuğuna hamile kaldı. Hamileliğin 26. haftası içerisindeyken anne Selma Karagülle rahatsızlandı. Kocası Salim Karagülle tarafından hastaneye kaldırılan Selma Karagülle’ye bebeğin gelişiminin durduğu, yaşamasının mümkün olmadığı söylenerek isterseniz başka bir doktora gidin denildi. Bunun üzerine Karagülle çifti Konya Farabi Hastanesi’ne geldi. Doktorlar, bebeğin yaşaması için yaptıkları müdahalelerle erken doğumu biraz geciktirdi ve Elif Nur bebek 27
haftalık olunca 37 santim boyunda ve 860 gram ağırlığında el büyüklüğünde dünyaya geldi. Doktorlar bebeği yaşatmak için yenidoğan bakım ünitesinde kuvöze aldı. Kuvözde yaklaşık 1,5 ay kalan Elif Nur bebek bugün yaşam savaşını kazandı.
BEBEĞİNİ İLK DEFA KUCAĞINA ALDI
Yaşam savaşını kazanan Elif Nur bebek bugün kuvözden bir süreliğine çıkartılarak annesi Selma Karagülle’nin kucağına verildi. Heyecanlanan anne bebeğini severken, baba Salim Karagülle yakından görme şansı buldu. Rahatsızlanması sonucu hastaneye gittiklerini ifade eden anne, "O gün, bebeğin yaşamaz ölür dediler. Biz ise eşimle Farabi Hastanesi’ne geldik. Burada doktorlarımız çok yakından ilgilendi ve doğumu biraz geciktirdi. Yine de erken doğan bebeğimiz kuvöze alındı ve yaşam savaşını kazandı. Bugün ilk
defa kucağıma alıyorum, çok heyecanlı ve mutluyum" şeklinde konuştu.
Hastaneden her telefon geldiğinde bebeğimize bir şey olduğunu zannediyordum diyen baba Salim Karagülle ise, "Doktorların mücadelesi sonucu bebeğimiz her geçen gün iyiye gitti. Bebeğimi yakından gördüm mutluyum. Bize başka bir hastanede bebeğiniz ölü dünyaya gelir denildiğinde çok üzülmüştüm ama ümidimizi yitirmedik. Buraya geldik ve doktorların müdahalesiyle bebeğimiz dünyaya geldi. Şimdi daha iyi inşallah daha da iyi olur" dedi.
Elif Nur bebeğin durumu ile ilgili bilgi veren Konya Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Cevat Özpınar da, "Elif bebek, riskli bir bebekti. 860 gram dünyaya geldi, yani el gibi bir bebekti. Risk durumu son derece yüksekti. Elif bebek yoğun bakım hizmetleri sonucu 1360 grama ulaştı ve yüksek risk grubundan düşük risk gurubuna geçti ve bu bizi çok mutlu etti. Ülkemizde her geçen gün bebek ölümünün hızla düşmesi gurur verici bir tablo. Ülkelerin sağlık düzeyini göstermekte en önemli etken bebek ölüm
hızıdır. Bizim ülkemizde bebek ölüm hızı 1970 yıllarda binde 134 iken bugün ise binde 17’lere düşmüştür. Bu çok sevindirici bir gelişmedir" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta kadınlar kâğıt rölyef kursuyla aile bütçesine katkı sağlıyor Muşlu kadınlar, kâğıt rölyef kursunda meslek öğrenip el emeği ürünlerle aile bütçesine katkı sağlıyor. Muş Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nce açılan kağıt rölyef kursuna katılan kadınlar, aldıkları eğitimlerle hem meslek öğreniyor hem de ürettikleri ürünlerle aile ekonomisine katkı sağlıyor. Eğitmenler eşliğinde kağıt rölyef tekniğini uygulamalı olarak öğrenen kursiyerler, çeşitli tablolar ve dekoratif ürünler ortaya çıkarıyor. Kursiyerlerin aldıkları ders saatlerini tamamlamalarının ardından belgeleriyle birlikte sınavlara girdiklerini kaydeden usta öğretici Ayşe Özçelik, "Üniversite mezunuyum, el sanatları bölümünden mezun oldum. Dört yıldır Muş’ta yaşıyorum ve Muş’u da çok sevdim. Eşimin görevi dolayısıyla burada ikamet ediyorum. Kağıt rölyef kursumuz var. Öğrencilerimiz genelde bayanlardan oluşuyor. Haftanın beş günü öğleden sonra burada kurs veriyoruz. Burada kâğıtları üst üste koyarak, yapıştırarak ve belli işlemlerden geçirerek tablolar yapıyoruz. Alanı çok geniş; isteyen çiçek, isteyen tablo, isteyen portre gibi bir sürü çalışma yapıyor. Tepsi de yapabiliyoruz. Buradan aldığımız ders saatine göre öğrenciler, belgeleriyle birlikte belli bir süreyi tamamladıktan sonra sınavlara giriyorlar. Üç-dört aşamalı sınavlardan geçiyorlar ve bu aşamaların ardından kendileri de usta öğretici olarak görev yapabiliyorlar" dedi. Ders saatlerini tamamladıktan sonra sertifika almayı hedeflediğini dile getiren kursiyer Yıldız Selek ise, "İlk defa Halk Eğitim kursuna katıldım. Arkadaşımın tavsiyesiyle geldim ve gerçekten çok memnun kaldım. Asıl amacım dikiş kursuna gitmekti ama buraya tesadüfen girdim. Şu an çok memnunum. Arkadaşlarla birlikte tablolar yapıyoruz. Saatimi tamamladıktan sonra sertifika almak istiyorum. Hem güzel bir arkadaş ortamı var hem de insana el becerisi kazandırıyor. Ayşe hocam gibi ben de ilerleyen zamanlarda böyle bir kurs açmayı düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Rölyef kursunu daha önce sadece duyduğunu ancak hiç yakından görmediğini dile getiren Nursel Ayan da, üç boyutlu çalışmaların dikkatini çektiğini söyleyerek, "Bu kursa hobi amaçlı katıldım. Eşim burada görev yaptığı için canım sıkılıyordu ve değerlendirmek istedim. Aslında Türkçe öğretmeniyim. Rölyef kursu varmış, duymuştum ancak hiç gelip görmemiştim. Üç boyutlu çalışmalar yapılıyor. Resimleri üst üste koyarak, silikonlarla yapıştırarak oluşturduğumuz tablolar var. Öncelikle kendi evime hoş bir görüntü katması için uygun tablolar yapmak istiyorum. Ayrıca sevdiklerime de tablolar hazırlayacağım. Ticari amaçla düşünmüyorum. Hocamız çok yardımcı oluyor, bu konuda kendisine çok teşekkür ederiz. Ben yeni kayıt oldum ve bu kısa sürede bana birçok şey öğretti. Buradan kendisine tekrar teşekkür ederim" şeklinde konuştu.
Rize Rize’de ayı 30 Anzer balı peteğini telef etti, Anzer balı üreticisi yaşadığı soruna isyan etti Rize’nin dünyaca ünlü Anzer Yaylası’nda arılığa giren ayı, kovanları telef edince arılığın sahibi "Arıyı da ayı gibi koruma altına alın da bal yiyelim biraz" diyerek tepki gösterdi. İklim değişikliği nedeniyle kış uykusuna yatmakta geciken ayılar vatandaşların yaşam alanlarına girerek zarar vermeye devam ediyor. Rize’nin İkizdere ilçesine bağlı dünyaca ünlü Anzer Yaylası’nda yaşayan Muzaffer Turgut da ayıdan nasibini aldı. Turgutlar mahallesinde yaşayan Muzaffer Turgut’un arılığına giren ayı içeride bulunan arı kovanlarını telef etti. Bununla da yetinmeyen ayı arılığın hemen yanında bulunan seranın içerisinde bulunan tüm mahsule de da zarar vererek bölgeden öyle ayrıldı. Ayının 30 peteğini telef ettiğini dile getiren Turgut "Bu yıl mahallemize bir ayı dadandı. Değil demirden çelikten kafes hiç bir şey fayda etmiyor ayıya. Balkonun bir tarafında demirden korkuluk yaptık, ona da tırmandı yukarıya çıktı. 30 peteği telef etti. Bir tane ne arı kaldı, ne kovan kaldı, ne bal kaldı! Böyle bir şey olur mu, bizi evden alacak. Devlet buna bir çare bulsun. Vurması da yasak. Artık değil bal, dükkanımızı yiyecek. Gelsin jandarma bu vaziyetimizi bir görsün. Gelsin buna bir çare bulsunlar. Bu ayı arıcılığı Anzer’de mahvetti. 500 bin TL masraf ettim bir şey kalmadı. Servetimi buraya yatırdım yine fayda etmedi" dedi. Arının da ayı gibi koruma altına alınması gerektiğini savunan Turgut "Ufak bir sera etmiştim onu da yedi. İçerisinde yeter ki bir canlı olsun içerisinde hemen kırıyor. Beton döktük betonu kopardı. Tel örgü yaptık, spiralle ile kesemezsin, ayı dişiyle kesti. Arıyı da ayı gibi koruma altına alında bal yiyelim biraz" şeklinde konuştu.