GÜNDEM - 11 Temmuz 2024 Perşembe 10:08

15 Temmuz şehidi Muhsin Kiremitçi’nin babası: "Muhsin’imin şehadeti kalbime düştü"

A
A
A

 15 Temmuz 2016'da Ankara Gölbaşı'nda şehit olan Komiser Yardımcısı Muhsin Kiremitçi'nin acılı babası, çok fazla bedel ödediklerini ifade ederek, “Oğlumun şehit olduğu yerde Gölbaşı'nda mezun olduğunda resimler çekildik. Mezuniyet töreninde zaten ‘eyvah' dedim, Muhsin'imin şehadeti benim kalbime düştü. Şehitlerimize sahip çıkalım ki ülkemiz, çocuklarımız ve dünyamız yaşayabilsin” dedi.

Lise döneminden beri istediği polislik mesleğini azimle özel hareket polisi olarak devam ettiren Muhsin Kiremitçi, 15 Temmuz günü mesaisi bittikten sonra göreve çağrıldı. 8 aylık hamile olan eşini tanıdıklarına emanet eden Kiremitçi, koşarak Gölbaşı'nda Özel Hareket Daire Başkanlığı'na geldi. Kiremitçi, burada arkadaşlarına çelik yeleklerini giymelerini hatırlattığı sırada düzenlenen ikinci bombalı saldırıda şehit düştü. Kiremitçi'nin cenazesi Ankara'da bir kadın doğum hastanesinin morguna götürüldü. Ankara'daki tüm hastanelere bakan fakat kadın doğum hastanesinde olma ihtimalini düşünmeyen aile, Kiremitçi'yi 3 gün boyunca bulamadı. Şehidin mesai arkadaşının verdiği bilgiler üzerine hastaneye giden Kiremitçi'nin ağabeyi ve kardeşi, DNA testi sonucunda Muhsin Kiremitçi'yi teşhis etti. Konya'nın Seydişehir ilçesinde defnedilen Muhsin Kiremitçi'nin cenaze törenine binlerce kişi katıldı. Muhsin'in şehadetinden sonra ise bir kızı dünyaya geldi.

15 Temmuz şehidi Muhsin Kiremitçi’nin babası:

Muhsin'imin şehadeti benim kalbime düştü”

Acısının ilk günkü gibi taze olduğunu ifade eden Muhsin Kiremitçi'nin babası Hüseyin Kiremitçi, “Muhsin polis oldu. Polis okulunu bitirdikten sonra özel hareket olmak istediğini belirtti. Ben askerliğimi komando olarak yaptım ve özel hareket ile birlikte geçti zamanım. Bu yüzden zor olduğunu biliyordum. O yüzden ilk başlarda hayır, sana izin vermiyorum diyordum. Muhsin çok ısrar edince de hakkımı helal etmem dedim. Daha sonra 3 sene Tekirdağ'da Çevik Kuvvet olarak göreve başladı. 3 yıl sonunda tayini çıkacağı zamanlar tekrardan bu konu açıldı. Bu sefer biz de izin verdik. Sınavlarına girdi ve kazandı. Oğlumun şehit olduğu yerde Gölbaşı'nda mezun olduğunda resimler çekildik. Mezuniyet töreninde zaten ‘eyvah' dedim. Muhsin'imin şehadeti benim kalbime düştü. 3 yıl Gümüşhane'de oradan Isparta'ya gitti. Isparta'da görevliyken de Hendek operasyonlarına katıldı. Cizre'de 75 gün çatışıyor. Annesi ile benim bir şeyden haberimiz yok. Kardeşleri ile hepsini paylaşmış. Orada o sıkıntının içerisinde sınavlarına çalışıyor. Daha sonrasında da komiserliği kazandı” şeklinde konuştu.

15 Temmuz şehidi Muhsin Kiremitçi’nin babası:

“Akşam saatlerinde arayıp darbe var diye çağırıyorlar”

Muhsin Kiremitçi'nin şehit olduğu günü anlatan baba Hüseyin Kiremitçi, “Muhsin mesleğinde yükselmeyi çok istiyordu. Tayin dönemi geldiğinde sen yükselmek istiyor musun diye sordum. Muhsin de ‘evet deyince' Ankara'da kalmasını tavsiye ettim. Daha sonrasında Gölbaşı'na gitti. 15 Temmuz günü mesaiden eve geliyor. Misafirleri de var. Akşam saatlerinde arayıp darbe var diye çağırıyorlar. 2 tane silahı vardı. Biri üzerindeymiş, darbe var deyince hatun diğer silahımı da getir demiş. Daha sonrasında koşarak gitmiş. Göreve başlamışlar. Hatta o sırada ablası, ikinci patlama Gölbaşı olunca direkt Muhsin'i aramışlar. Muhsin telefonunu açmış ve arkadan ‘arkadaşlar çelik yeleklerinizi giyin' diyerek uyarıda bulunduğunu duymuşlar. Sonrasında ablası telefonu kapatıyor. Muhsin ile en son konuşma o. Daha sonrasında patlama oluyor ve 37 şehidimiz hayatını kaybediyor” diye konuştu.
Muhsin yaralandıktan sonra bir daha kimsenin nerede olduğunu bilmediğini anlatan baba Hüseyin Kiremitçi, 3 gün sonunda Ankara'da bulunan bir kadın doğumevinin morgunda oğlunu bulduklarını belirtti. Baba Kiremitçi, “Muhsin yaralanıyor, Gölbaşı Devlet Hastanesine götürüyorlar. O hastaneye girişi var, çıkışı yok. Nereye gittiği belli değil. 3 günde bütün şehitlerimiz tespit ediliyor. Benim şehidim gelmedi. 3. gün ikindi namazından sonra yeğenim polislere sorarken bir polis ben onu bir yerde gördüm demiş. Doğumevinde olduğunu söylemiş. Herkes hastanelere götürülmüş bu yavrumu tek başına doğumevine götürmüşler. Bana daha sonrasında telefon geldi, ‘baba kardeşimizi bulduk' diye. Biz hala bir yerde kaldı, kendini savunur mu diyorduk. Kızımı, gelimimi böyle avutuyorduk” ifadelerini kullandı.

15 Temmuz şehidi Muhsin Kiremitçi’nin babası:
Benim yavrum şimdi babasız olarak büyüyecek”

Baba Kiremitçi, “En acı taraf da Muhsin'in eşi 8 aylık hamile, Muhsin kızını göremedi. Şuanda kızı 8 yaşına girdi. Babasının şehadetinden sonra dünyaya geldi. Muhsin kızını görmeyi çok arzu ediyordu. Benim yavrum şimdi babasız olarak büyüyecek. Rabbim bizlere gösterdi sizlere göstermesin. Bizler bedel ödedik. Ülkemiz Çanakkale oldu. O kadar şehidimiz sayesinde Çanakkale geçilmez lafını tekrardan yazdırdık. Rabbim bütün şehitlerimizden razı olsun. Şehitlerimize sahip çıkalım ki ülkemiz, çocuklarımız ve dünyamız yaşayabilsin” dedi. 

Arda Akın Akkoca - Halil İbrahim Taha Taş

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TİKA, Pakistan’da el yazması ve nadir eserler kütüphanesini yeniledi Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Pakistan’da Yazma Eserlerin Korunmasına Yönelik Program kapsamında 22 binden fazla el yazması eserin yer aldığı Pencap Üniversitesi El Yazması ve Nadir Eserler Kütüphanesi’ni yeniledi. TİKA tarafından gerçekleştirilen proje kapsamında Pencap Üniversitesi El Yazması ve Nadir Eserler Kütüphanesi’nin arşiv bölümünde kompakt dolap sistemi, ışıklandırma ve iklimlendirme çalışmaları yapılarak, modern temizlik ekipmanları temin edildi ve kütüphane yazma eserlerin korunması için uygun hale getirildi. Kütaphanenin açılış töreni, Türkiye’nin Lahor Başkonsolos Vekili Ali Erbaş, Pencap Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Halit Mamud, TİKA İslamabad Koordinatörü Muhsin Balcı, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Kitap Şifahanesi ve Arşiv Daire Başkanı Dr. Nil Baydar, öğretim üyeleri ve basın mensuplarının katılımıyla gerçekleştirildi. Türkiye’nin Lahor Başkonsolos Vekili Erbaş, törende yaptığı konuşmada Pencap Üniversitesi’nin nadir el yazmaları koleksiyonuna sahip olduğunu belirterek, proje ile yazma eserlerin korunması ve dijitalleştirilmesinin İslam medeniyetine ait bilinmeyen birçok eserin gün yüzüne çıkmasına katkı sağlayacağını ifade etti. Pencap Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmud ise, 22 bin el yazması ile Pakistan’ın en büyük koleksiyonuna sahip olduklarını belirterek, projeyle eserlerin korunmasına verdikleri destek için TİKA’ya teşekkür etti.