Son Dakika
|
Kremlin: "Dmitriev, ABD önerileri hakkında Putin’e bilgi verecek"
Leyla Mizrahi hayatını kaybetti
Yatırım danışmanlığı yoluyla dolandırıcılık yapan çeteye operasyon
Bahçelievler’de 6 katlı binada yangın çıktı, içeride mahsur kalanları itfaiye kurtardı
Öfkeli sürücü, meclis üyesine saldırdı
CHP'den istifa eden Çakır'dan sitem dolu sözler!
Sadettin Saran, Adli Tıp Kurumu’nda saç ve kan örneği verdi
Galatasaray ile Kasımpaşa 43. randevuda
ABD, Yeşil Kart programını süresiz askıya aldı
Trump: "Venezuela ile savaş ihtimalini dışlamıyorum"
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Radon Thermal Springs Near Bishkek Attract Visitors Year-Round
Kremlin: "Dmitriev, ABD önerileri hakkında Putin’e bilgi verecek"
Almanya’da bu yıl binden fazla yasa dışı İHA uçuşu tespit edildi
Yusuf Güney sağlık kontrolünden geçirildi
Leyla Mizrahi hayatını kaybetti
Evleri soyan 2 kadın yakalandı: 700 bin TL’lik vurgun yapmışlar
Göztepe devreyi Avrupa hattında tamamladı
Cevdet Yılmaz'dan enflasyon açıklaması: "Tek haneli rakamları hedefliyoruz"
KÜLTÜR SANAT
İş Sanat Anadolu Sergileri İznik’te düzenlendi
22 Aralık 2025 Pazartesi - 13:55:13
Türkiye İş Bankası İznik Şubesi’nde sergilenen "Mavinin Sırları" seçkisi usta sanatçıların çiniden ilham aldıkları eserleri bir araya getirdi. Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndan yapılan tematik seçkileri sanatseverlerle buluşturan Anadolu Sergileri’nin 2025 yılındaki son durağı, 20-21 Aralık’ta Bursa’nın İznik ilçesi oldu. Osmanlı çini sanatının merkezlerinden İznik’teki İş Bankası şubesinde sergilenen "Mavinin Sırları" seçkisinde Şerif Renkgörür, Şevket Dağ, Feyhaman Duran, Selahattin Teoman, Zeki Fındıkoğlu, Nazlı Ecevit, İbrahim Çallı, Melahat Üren, Söbütay Özer, Hulusi Mercan gibi sanatçılar çini motiflerden ilham alan kompozisyonlarına Füreya Koral’ın üçlü yuvarlak panosu eşlik etti. Çininin Türk resim sanatındaki yansımalarına odaklanan sergide, sanat tarihçisi ve eleştirmen Nazlı Pektaş eserler hakkında ziyaretçilere bilgi verdi. Ziyaretçilerin büyük bir ilgiyle izlediği sergide çocuklara yönelik sanat atölyesi de düzenlendi. Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin öğrenme programlarının düzenli faaliyetlerinden biri olan Anadolu Sergileri ilk altı ayında 6 bini aşkın sanatsevere ulaştı. İbrahim Çallı’nın eserlerini Çal ilçesindeki izleyicilerle buluşturan seçkiyle başlayan Anadolu Sergileri, Hocalar ve Öğrenciler (Milas), Mavinin İzinde (Gelibolu), Büyük Zafer (Kocatepe), Aşina Yüzler (Antakya), Çarşı-Pazar (Midyat) ve Ege Havası (Edremit) gibi farklı seçkileri sanatseverlere sundu. MarCom, Sardis, Toplumsal Fayda Ödülleri ve İstanbul Marketing Awards platformlarının farklı kategorilerinde ödüllere layık görülen Anadolu Sergileri, 2026 yılında da ortak kültürel mirasın doğduğu topraklarda bugünün kuşaklarıyla buluşturmayı sürdürecek. Anadolu Sergileri’nin Ocak ayındaki durağı Mersin’in Pozcu ilçesindeki Türkiye İş Bankası şubesi olacak.
22 Aralık 2025 Pazartesi - 13:28
6 yaşında başladığı bakırcılığı neredeyse yarım asırdır sürdürüyor
Siirt’te 50 yaşındaki Fatih Bakırcı, 6 yaşında öğrendiği bakırcılık mesleğini ilk günkü heyecanla sürdürüyor. Fatih Bakırcı, çekirdekten yetişerek baba mesleğini devam ettiriyor. Yaklaşık 5 yıl önce babasını kaybeden Bakırcı, babasının da işi dedesinden öğrendiğini söyledi. Yaklaşık 100 yıldır bu işin aile içinde yapıldığını kaydeden Bakırcı, "Hatta daha fazla. 6-7 yaşından beri babamın yanına dükkana gidip geliyordum, bu zamana kadar. Şu anda bakırın bir sürü farklı modeli var. Çünkü çok yayıldı, kullanılıyor. Birde sağlıklı bir ürün. İçinde pişen yemek çok lezzetli olduğu için yoğun bir talep var bakıra’’ dedi. İşinin baba mesleği olduğunu ve bu zanaatı ayakta tutmaya çalıştığını kaydeden Bakırcı, "4 tane çocuğum var. Buradaki kazancımla aşımı sağlamaya çakıyorum. Bu iş zaten terkedilmeye yüz tutmuş, zanaatlar kategorisinde fakat baba, dede mesleği olduğu için bunu ayakta tutmaya çalışıyoruz. Burada kalabalığı olmadığı için bakır üzerine rağbet oluşturamıyoruz" diye konuştu. Yaklaşık 30 sene önce her evde sadece bakır kullanıldığını aktaran Bakırcı, "Şu an çelik veya farklı çeşitler kullanılıyor. Ticaret Meslek Lisesi mezunuyum. Burada yıllardır zanaatla iç içeyiz. Bu zanaat üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığından bana verilmiş bir belge var. Devlet zanaatkarıyım kendi alanım üzerinde. Büyükşehirlerde Türkiye genelinde bakıra çok fazla rağbet var. Fakat bir iki handikapı var. Bakırda kalay problemi var. Gelen müşteriler bayanlar, ‘Rengi kararıyor, kalaycı nerede bulurum?’ diyor. O olmazsa bakırın önünü kimse tutamaz. Bayanların ona kesinlikle takılmaması lazım. Bakır ürünleri makinaya atamayacaklar, tellemeyecekler. Süngerle yıkacaklar bu şekilde yıkayacaklar. Bakırın en büyük özelliği iletken olması ve aynı ölçüde stresi çekiyor olmasıdır. Avrupa’da son birkaç yıldır kadınlar ev döşedikleri zaman bir çıtadan bakır çekiyorlar hastalığı stresi çeksin diye. Ağabeyimle yaklaşık 50 seneden beri bu işin içindeyiz" şeklinde konuştu.
22 Aralık 2025 Pazartesi - 13:23
6 yaşında başladığı bakırcılığı neredeyse yarım asırdır sürdürüyor
Siirt’te 6 yaşlarında babasının yanında bakırcılık mesleği öğrenen 50 yaşındaki Fatih Bakırcı, yaklaşık 44 yıldır bakır dövüyor. Fatih Bakırcı, çekirdekten yetişerek baba mesleğini devam ettiriyor. Yaklaşık 5 yıl önce babasını kaybeden Bakırcı, babasının da işi dedesinden öğrendiğini söyledi. Yaklaşık 100 yıldır bu işin aile içinde yapıldığını kaydeden Bakırcı, "Hatta daha fazla. 6-7 yaşından beri babamın yanına dükkana gidip geliyordum, bu zamana kadar. Şu anda bakırın bir sürü farklı modeli var. Çünkü çok yayıldı, kullanılıyor. Birde sağlıklı bir ürün. İçinde pişen yemek çok lezzetli olduğu için yoğun bir talep var bakıra’’ dedi. İşinin baba mesleği olduğunu ve bu zanaatı ayakta tutmaya çalıştığını kaydeden Bakırcı, "4 tane çocuğum var. Buradaki kazancımla aşımı sağlamaya çakıyorum. Bu iş zaten terkedilmeye yüz tutmuş, zanaatlar kategorisinde fakat baba, dede mesleği olduğu için bunu ayakta tutmaya çalışıyoruz. Burada kalabalığı olmadığı için bakır üzerine rağbet oluşturamıyoruz" diye konuştu. Yaklaşık 30 sene önce her evde sadece bakır kullanıldığını aktaran Bakırcı, "Şu an çelik veya farklı çeşitler kullanılıyor. Ticaret Meslek Lisesi mezunuyum. Burada yıllardır zanaatla iç içeyiz. Bu zanaat üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığından bana verilmiş bir belge var. Devlet zanaatkarıyım kendi alanım üzerinde. Büyükşehirlerde Türkiye genelinde bakıra çok fazla rağbet var. Fakat bir iki handikapı var. Bakırda kalay problemi var. Gelen müşteriler bayanlar, ‘Rengi kararıyor, kalaycı nerede bulurum?’ diyor. O olmazsa bakırın önünü kimse tutamaz. Bayanların ona kesinlikle takılmaması lazım. Bakır ürünleri makinaya atamayacaklar, tellemeyecekler. Süngerle yıkacaklar bu şekilde yıkayacaklar. Bakırın en büyük özelliği iletken olması ve aynı ölçüde stresi çekiyor olmasıdır. Avrupa’da son birkaç yıldır bayanlar ev falan döşedikleri zaman bir çıtadan bakır çekiyorlar hastalığı stresi çeksin diye. Ağabeyimle yaklaşık 50 seneden beri bu işin içindeyiz" şeklinde konuştu.
22 Aralık 2025 Pazartesi - 12:40
Kültepe’de 2025 kazıları verimli geçti
Kayseri tarihini 6 bin yıl öncesine dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı ve ’Anadolu tarihinin başladığı yer’ olarak bilinen Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri’nde 2025 yılı kazıları sona ererken, Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu sezonun çok verimli geçtiğini söyledi. Kazı sezonunu değerlendiren Prof. Dr. Kulakoğlu; "Bu sene yaptığımız kazılarda bir sokak, sokak etrafında bir yerleşimin varlığını tespit ettik" dedi. Kayseri-Sivas kara yolu üzerinde bulunan ve 77 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin en uzun arkeolojik kazılarından olan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri’nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle devam ediyor. 1948 yılında başlayan ve aralıksız devam eden kazılarda 2025 sezonunda önemli veriler elde edildi. Bu yılki kazıların geniş bir ekiple yapıldığını aktaran Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "2025 yılı Kültepe kazılarının sonuna geldik. Mayıs ayında başladığımız çalışmalar günümüze kadar devam etti. Kazılar 6 ayı aşkın süredir sürdü. Yapılan kazılarda bu sene özellikle belirli sorularımız vardı, bunlara yönelik olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kazılar zaten bir soruyu aydınlatmak için yapılır. Biz de bu manada bütün çalışmalarımızı bu şekilde sürdürüyoruz. Ekibimiz kalabalık bir ekipti, ortalama 40-45 kişi civarında ekip üyesi ile beraber çalıştık. Çeşitli ülkelerden ekip üyeleri katıldı. Türkiye’deki üniversitelerden gelen hoca ve öğrencilerin yanında aynı zamanda Almanya’dan, Amerika’dan, Avusturya’dan, Kore’den, Japonya’ya kadar giden geniş bir ekibimiz var. Bu sene ilk kez Kore Ulusal, Kültürel Miras Araştırma Enstitüsü ile kazılar yaptık. Bakanlıklar arası yapılan bir protokol gereğince bu kurum üyeleri kazılarımıza katıldı. Türk hoca ve öğrencilerle birlikte ortaklaşa bir çalışma yürüttük" dedi. "İlk kez mozaik altyapısının izlerini gördük" Bu yılki kazılarda höyüğün doğusunda ilk kez çalışma yapıldığını ve bu çalışmalarda geniş bir yerleşim yeriyle karşılaştıklarının altını çizen Prof. Dr. Kulakoğlu, ilk kez mozaik altyapısıyla karşılaştıklarını belirtti. Kulakoğlu, "Kültepe tarihi yaklaşık olarak Helenistik, Roma Çağları’ndan başlayarak 1. yüzyıldan başlayarak geriye 5 bin 500, 6 bin yıl öncesine kadar giden bir tabakamız var. Burada Helenistik dönemle ilgili olarak Koreli meslektaşlarla birlikte bir proje yürüttük. Höyüğün doğusuna yakın kısımda el değmemiş, daha önceki kazıcılar tarafından tahrip edilmemiş alanda ön çalışmalara başladık. Buna önümüzdeki yıllarda devam edeceğiz. Bu araştırmalar sırasında gerçekten Kültepe’nin doğu kısmında geniş bir Helenistik yerleşimle karşılaştık. İlk defa bu kadar geniş bir yerleşimle karşılaştık. Toprak altında ne olduğunu bilmek kolay değil ama bazı yerlerde mozaik altyapısının izlerini gördük. Önümüzdeki yıllarda burada mozaikli evleri bulma imkanı da olacaktır. Onun ötesinde bizim en başta gelen sorumuz Asurlu tüccarların geldiği döneme ilişkin veriler. Bunlarla ilgili olarak da hem Karum alanında kazılar yaptık, hem tepede yaşamış insanların evlerini kazmaya başladık. Oldukça ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Daha önceki yıllarda tepede özel evlerin çok fazla olmadığına inanılmaktaydı. Bu sene yaptığımız kazılarda bir sokak, sokak etrafında bir yerleşimin varlığını tespit ettik. Bu anlamda güzel oldu" ifadelerini kullandı. "Açığa çıkan sarayın altında daha büyük yapılar ortaya çıkmaya başladı" Daha önceki yapılan kazılarda ortaya çıkartılan sarayın altından bu yılki kazılarla birlikte daha büyük yapıların çıktığını aktaran Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Daha erken dönemleri de araştırıyoruz tabii ki. Tüccarlar gelmeden önce Anadolu nasıldı, Anadolu’yla beraber Kültepe nasıldı? Bunlara ışık tutan araştırmalarımız vardı. Bu sene de yine aynı soruyla ilgili olarak çalışmalarımızı sürdürdük. Gerçekten de Asurlu tüccarlar gelmeden öncesinde yaklaşık günümüzden 5 bin yıl öncesinde burada çok anıtsal yapıların varlığını bir kez daha doğruladık. Daha önceden açığa çıkardığımız saray yapısı vardı. Sarayın altında da Sümerler dediğimiz döneme ilişkin daha da büyük yapılar çıkmaya başladı. Tabii bunları hemen hepsini açamadık ama izlerini gördük. En azından bazı duvarlarını gördük. Anadolu’nun tüccarların gelmeden önceki çağda da güçlü krallıklarla yönetildiğini söylemek mümkün oldu. Kültepe’nin en erken dönemine ilişkin bilgimiz vardı, bilgilerimiz sınırlıydı. Bu erken tabakalara ilişkin çok veri elde edememiştik. Ama bu sene yaptığımız kazılarda büyük, kalın, kerpiç duvarlara sahip, yer yer 3,5 metre korunmuş yükseklikteki bu bina Kültepe’nin şu anda en erken dönemini oluşturmakta. Dönem olarak da günümüzden önce 6 bini geçmiş bir tarih söyleyebilirim. Dolayısıyla bu dönemki kazılar çok verimli geçti" diye konuştu. Çalışmaların laboratuvar ortamında devam edeceğini de sözlerine ekleyen Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Buradaki laboratuvar çalışmalarında da paleobotanik anlamında şimdiye kadar karşılaşmadığımız çeşitli bitkilere ait örneklerin tohumlarını ya da onların polenlerini tespit edebildik. Kültepe her dönemde, her kazı sezonunda muhakkak önemli sonuçlar doğuran bir kazıdır" dedi.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
20 Aralık 2025 Cumartesi- 17:53
Kütahya’da ’Şalvar Gecesi’yle gelenekler yaşatıldı
2
17 Aralık 2025 Çarşamba- 12:52
’Al Fadimem’ türküsünün gerçek hikayesi ortaya çıkarıldı
3
18 Aralık 2025 Perşembe- 11:29
Mardin Büyükşehir Belediyesinden 65 yaş üstü bireyler için "Sağlıklı Yaşam Çay Saati" etkinliği
4
16 Aralık 2025 Salı- 12:09
Şemdinli’nin gizemli taşları araştırılmayı bekliyor
5
29 Temmuz 2025 Salı- 10:23
Terme’de bin 350 çocuk yaz okullarında hem eğleniyor hem öğreniyor
16 Ekim 2025 Perşembe - 15:24
Erzurum Yazarlık Mektebine başvurular başlıyor
Erzurum Büyükşehir Belediyesi, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum şubesinin ortaklaşa düzenlediği "Erzurum Yazarlık Mektebi" başlıyor. Yazarlık Mektebine başvurular 27 Ekim’e kadar sürecek. Konuyla ilgili bir açıklama yapan TDED Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş "Erzurum Yazarlık Mektebi"’nin, 1 Kasım 2025’te başlayıp 27 Aralık 2025’e kadar süreceğini, 9 haftalık eğitimde seminerlerin ve atölye çalışmaların yapılacağını söyledi. TDED Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş açıklamalarına şöyle devam etti: "Yazarlık Mektebi eğitimlerinin sonunda Millî Eğitim Bakanlığı’ndan onaylı "e-sertifika" verilecektir" Kontenjan sınırlı Erzurum Yazarlık Mektebi"nin kontenjanı sınırlı olduğundan 27 Ekim 2025’te ön kayıtların tamamlanmasının ardından 28-30 Ekim 2025 tarihleri arasında EBB Dil ve Edebiyat Konağı’nda yüz yüze mülakatlar yapılacak ve Erzurum yazarlık Mektebi’ne kabul edilecek katılımcılar belirlenecek. Kimler katılabilir? Başkan Ertaş katılımla alakalı şu bilgileri verdi, "Edebiyata, yazmaya ve nitelikli okur olmaya ilgi duyan, yazarlık becerilerini geliştirmek isteyen herkes katılabilir. Katılım için önceden herhangi bir türde yazıyor olma şartı aranmaz. Metin üreten ve metinlerini geliştirmek isteyenler iştirak edebilir. Eğitim, 15 yaş üstü herkese açıktır" Başvurular internet üzerinden yapılacak Ertaş daha sonra şöyle dedi, "Ön kayıt için https://forms.gle/qTUh8ygqfynYKB3dA adresindeki formu doldurmak yeterlidir. Ön kayıt süreci tamamlandıktan sonra, kayıt yaptıranlara 28-30 Ekim 2025 tarihleri arasında mülakat randevusu verilecek ve mülakatlar, Mirza Mehmet, Sait Efendi Sk. No:5, 25030 Yakutiye/Erzurum adresindeki EBB Dil ve Edebiyat Konağı’nda (Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi) yüz yüze gerçekleştirilecektir. Yüz yüze dersler cumartesi günleri, 13.00-16.00 saatleri arasında EBB Dil ve Edebiyat Konağı’nda yapılacak, atölye çalışmaları ve çevrim içi dersler ise haftanın diğer günlerinde planlanacaktır. Yazarlık Mektebi’nin program koordinatörlüğünü eğitimci Muhammed Emin Kaptan yapacak." Başkan Mehmet Sekmen’e Teşekkür TDED Erzurum Şube Başkanı Murat Ertaş konuşmasını sosyal belediyecilikte tüm Türkiye’ye örnek çalışmalar yapan ve Erzurum Yazarlık Mektebi’ne de destek olan Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e, İl Milli Eğitim Müdürü Süleyman Ekici’ye, EBB Kültür Daire Başkanı Ergün Engin’e teşekkür ederek tamamladı.
16 Ekim 2025 Perşembe - 15:24
Çeşme Dalyanköy’de vatandaşa ücretsiz balık ziyafeti
Çeşme İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Dalyan Su Ürünleri Kooperatifi iş birliğiyle düzenlenen Dalyan Köy Balık Günü etkinliğinde, vatandaşlara ücretsiz ekmek arası balık ikramı yapıldı. Çeşme’nin Dalyanköy Mahallesi’nde gerçekleştirilen etkinliğe Çeşme Kaymakamı Mehmet Maraşlı, Çeşme Belediye Başkanı Lâl Denizli, Çeşme İlçe Tarım ve Orman Müdür Vekili Ahmet Keçeci, AK Parti Çeşme İlçe Başkanı Pınar Ayyıldız Özen, Dalyan Su Ürünleri Kooperatifi yöneticileri, üyeleri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Pişirilen 250 kg. taze sardalya balığı ekmek arası şeklinde vatandaşlara ikram edildi. Sıcak ve samimi bir atmosferde gerçekleşen etkinlikte, Dalyanköy sahilinde taze pişirilen balıkların kokusu tüm mahalleyi sardı. Protokol üyeleri de tezgahın başına geçerek görevlilere destek oldu, vatandaşlara balık dağıttı. Yetkililer, bu anlamlı etkinliğin her yıl geleneksel olarak devam edeceğini belirterek, Çeşme’nin deniz kültürünü ve balıkçılığını tanıtmayı amaçladıklarını ifade etti.
16 Ekim 2025 Perşembe - 15:03
Koza Buluşmaları’nda kadına yönelik şiddet ve edebiyat konuşuldu
Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği Koza Buluşmaları’nın konuğu olan ödüllü yazar Sibel K. Türker, "Kadın Cinayetleri Çağında Roman: Tanıklığın Etiği" başlıklı söyleşide okurlarıyla buluştu. Son romanı "Cennette Gibiyim" üzerinden kadına yönelik şiddeti ele alan Türker, edebiyatın tanıklık etme sorumluluğunu vurguladı. Nilüfer Belediyesi tarafından düzenlenen Koza Buluşmaları söyleşi serisinin son konuğu, ödüllü yazar Sibel K. Türker oldu. Koza Kütüphane’de gerçekleşen etkinlikte Türker, yazar Hakan Akdoğan’ın moderatörlüğünde "Kadın Cinayetleri Çağında Roman: Tanıklığın Etiği" başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşiye Nilüfer Belediye Başkanvekili Resul Tarman ile Nilüfer Belediye Meclis Üyeleri Gökçe Güney ve Ata Erk Şanlı da katılım gösterdi. Acıyı somut dile çevirmek Son romanı "Cennette Gibiyim" üzerinden kadınların toplumsal hayatta yaşadığı zorlukları, kadına yönelik şiddeti ve ataerkil dilin kadının toplumdaki yerine etkisini ele alan Türker, romanının yazdığı en zor metinlerden biri olduğunu belirtti. "Annesi, babası tarafından öldürülmüş bir genç kızın tanıklığını yazmaya, onun hikayesini anlatmaya çalıştım. Bu tanıklık aynı zamanda hayatta kalmanın utancını da taşıyor" diyen Türker, eserinde acıyı somut bir dile çevirmeye odaklandığını vurguladı. Yazar, romanını kaleme aldığı süreçte yaşanan kadın cinayetlerinin kendisinde yol açtığı çaresizlik duygusuna da değindi: "Romanı yazdığım süreçte birçok kadın cinayeti yaşandı. Burada, bende de bir iflas duygusu oluştu. Çünkü değişen bir şey olmuyordu. Bu nedenle romanı yazmayı bıraktığım zamanlar oldu. Ancak yine de romanın dünyasına sadık kalmaya çalıştım." Kadın dili ve erkek dili arasındaki farklar Edebiyata ilk başladığı dönemlerde "erkek dili" kullandığına yönelik eleştiriler aldığını paylaşan Türker, bu eleştirilerin ardından daha fazla kadın yazar okuduğunu söyledi. Kadın ve erkek dili arasındaki farka değinen yazar, "Erkek edebiyatında kazanmış, muktedir olmanın kibri var. Kadın dili ise daha paylaşımcı, sevgiden yana, el uzatan ve dostça. Bu açıdan bakıldığında kadın ve erkek yazarlar hemen fark ediliyor" değerlendirmesinde bulundu. Babası olmadan, annesi ve ailesindeki kadınlar tarafından yetiştirildiğini aktaran Türker, "Cennette Gibiyim" romanını yazış sürecinde kadın dünyasıyla olan bağının daha da güçlendiğini, bu süreçte kadının ataerkil toplumdaki rolüyle yeniden yüzleştiğini dile getirdi. Edebiyatı, insanları rahatsız etme sanatı olarak tanımlamadığını belirten Türker, romanında yer yer mizahi, yer yer sert bir dil kullanarak denge kurmaya çalıştığını ifade etti. Söyleşinin sonunda katılımcıların sorularını yanıtlayan Sibel K. Türker, okurları için "Cennette Gibiyim" romanını imzaladı. Nilüfer Belediye Başkanvekili Resul Tarman, günün anısına yazar Sibel K. Türker’e hediye takdim etti.
16 Ekim 2025 Perşembe - 14:57
"Son hamle: Uyanış" büyük ilgi gördü
Erzurum Büyükşehir Belediyesi (EBB) Şehir Tiyatrosu, 2025-2026 yeni tiyatro sezonunda perdelerini "Son Hamle: Uyanış" adlı oyunla açtı. Tek perdelik oyun, gösterildiği ilk günden itibaren izleyicilerden büyük ilgi gördü. Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Ergün Engin tarafından kaleme alınan oyun, İstiklâl Marşı’mızın yazarı Üstad Mehmet Akif Ersoy’un hayatını, fikir dünyasını ve milletimizin bağımsızlık mücadelesini konu alıyor. Yönetmenliğini Emrah Çılgı’nın üstlendiği "Son Hamle: Uyanış", izleyicilere hem duygusal hem de tarihî bir yolculuk yaşatıyor. Ergün Engin, Yakup Çağlayan, Şerif Avcı, Emrah Çılgı, Selçuk Ağırman, Ali Aras, Yakup Abdullahoğlu, Gonca Çılgı, Sencer Torun, Muhammet Ali Sarıkaya ve Yaşar Aksakal’ın rol aldığı oyunun reji asistanlığını Nazlı Handemirli, dekor tasarımını ise Evren Örs yaptı. Yusufcan Korkmaz’ın ışık tasarımını üstlendiği oyunda, teknik ekipte Rahmi Çubukçu ve Yavuz Sürmeli, müzik düzenlemelerinde de Sudenaz Aytekin ve Ayçelen Özcan görev aldı. Sahne amirliğini Fatih Tekin’in yaptığı oyunun kostüm tasarımı ise Arzugül Yavuz’a ait. Yeni tiyatro sezonunun açılışına katılan Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, oyun sonrası yaptığı açıklamada, "Erzurum, tarih boyunca vatanına, milletine ve inancına sadakatle bağlı olan bir kenttir. Ergün kardeşimizin kaleme aldığı bu eser, işte bu ruhun sahneye yansıyan en güzel örneklerinden biridir. İstiklâl Marşı’mızın şairi Üstad Mehmet Akif Ersoy’un hayatını anlatan bu değerli yapıt, bizlere bir kez daha istiklâl ruhunu, milletimizin iman gücü ve vatan sevgisini hatırlattı. ‘Kültür ve sanat, bir milletin hafızasıdır’ Biz de Erzurum olarak bu hafızayı diri tutmaya, sanatın her alanında şehrimize değer katmaya devam edeceğiz" dedi. Yazar Ergün Engin de, "Son Hamle: Uyanış yalnızca Mehmet Akif Ersoy’un hayatını değil, aynı zamanda bir milletin dirilişini, iman ve azimle yoğrulmuş mücadelesini sahneye taşıyor. Akif’in fikir dünyası, bugün de bize ışık tutan bir yol haritasıdır. Bu eseri Erzurum seyircisiyle buluşturmak bizim için büyük bir onurdur. Destekleriyle her zaman sanatın ve sanatçının yanında olan Şehr’ül Eminimiz Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Sekmen Beyefendi’ye şükranlarımı sunuyorum" kaydını düştü. Öte yandan "Son Hamle: Uyanış", ekim ayı boyunca her pazartesi ve salı günü saat:19.00’da İbrahim Erkal Dadaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde tiyatro severlerle buluşmaya devam edecek.
16 Ekim 2025 Perşembe - 14:34
Uluslararası Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması Sempozyumu
Erzincan’da Uluslararası Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması Sempozyumu düzenlendi. Sempozyumda, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından sırasıyla; Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu sanatçıları tarafından icra edilen Türk Müziği Dinletisi, Erzincan Evliyaları belgeseli tanıtım filmi gösterimi ve Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kavukcu öncülüğünde Ziya Gökalp İlkokulu öğrencileri ve üniversite öğrencilerinin katılımıyla hazırlanan "Nirengi Erzincan" adlı sanatsal faaliyetin gösterimi gerçekleştirildi. Sempozyum açılış programında konuşan Vali Hamza Aydoğdu, Erzincan’ın bir gönül şehri olduğuna değinerek "Erzincan, bir şehir değil; bir haldir. Taşında sabır, toprağında dua, rüzgârında tevazu vardır. Bu şehirde ilim, yalnız kitaplarda değil; annelerin duasında, ustaların alın terinde, dedelerimizin nefesinde, hocalarımızın tevazusunda, abdalların sazında yaşar." dedi. Konuşmasının devamında, Anadolu’nun kaderinin yalnızca bir fetihle değil, bir gönül inkılabıyla değiştiğini vurgulayan Vali Aydoğdu; "Türkleşme, bir toprağın el değiştirmesi değil, bir ruhun yerleşmesidir. Oğuz çadırlarının gölgesinde büyüyen çocuklar, yalnızca yeni bir yurt değil; yeni bir insanlık dili kurdular. O dilde merhamet vardı, adalet vardı, dua vardı. Anadolu, kılıçla değil; kalemle, gönülle, türküyle, nefesle Türkleşti." dedi. Açılış programı, Türk ve İslam Dünyasına Hizmet Ödülleri ve Sempozyum anısına plaket takdimi ile son buldu.
16 Ekim 2025 Perşembe - 14:23
Talas’ın Çanakkale Müzesi’nde 200 bininci ziyaretçi
Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın’ın vizyonuyla, genç nesillere Çanakkale ruhunu yaşatmak ve milli bilinci canlı tutmak amacıyla hayata geçirilen ‘Çanakkale’den Cumhuriyet’e 100. Yıl Müzesi’, açılışından bu yana 200 bininci ziyaretçisini ağırlamanın gururunu yaşadı. 200 bininci ziyaretçi olan Zeki Çakıralp’e, müze koordinatörü Ahmet Nedim Kilci tarafından günün anısına plaket takdim edildi. 9 Ocak 2024’te, Çanakkale Kara Savaşları Zaferi’nin yıl dönümünde hizmete giren müze, kısa sürede Türkiye’nin dört bir yanından gelen ziyaretçilerin ilgisini çekerek büyük bir başarıya imza attı. Açıldığı günden bu yana 200 bin kişinin gezdiği müze, milli ve manevi duyguların en yoğun yaşandığı mekanlardan biri haline geldi. Geçmişten geleceğe duygusal yolculuk Kiçiköy Mahallesi Gölbaşı Meydanı’ndaki tarihi Osmanlı Kültür Sokağı girişinde yer alan taş konakta kurulan müze, beş farklı bölümden oluşuyor. Ziyaretçilerini Çanakkale Savaşı’nın atmosferine taşıyan müzede 6 bin 400 orijinal eser, 2 kütüphane, 2 sergi salonu ve 1 seminer salonu bulunuyor. Müzede ayrıca, Millî Mücadele ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait eserlerle birlikte 5 bin 400 kitabın yer aldığı bir arşiv de ziyaretçilere ücretsiz olarak sunuluyor. Sergilenen her obje, ziyaretçilere tarihin duygusal derinliklerini hissettiren etkileyici bir yolculuk yaşatıyor. Müzeye ziyaretçi akını Özellikle 18 Mart Çanakkale Şehitleri Anma Günü, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gibi milli günlerde müzeye ilgi katlanarak artıyor. Geçtiğimiz 30 Ağustos’ta müzeyi bir günde 3 bin 580 kişi ziyaret etti. Müzeyi gezen vatandaşlar, sergilenen eserler karşısında duygu dolu anlar yaşadıklarını belirterek "sanki o günleri yeniden yaşadık" ifadelerini kullandı. Yeni düzenlemeyle daha geniş bir alan Artan ziyaretçi sayısının ardından Talas Belediyesi, müzeye olan ilgiyi karşılamak amacıyla yan binada genişletme çalışmalarına başladı. Yeni düzenlemeyle birlikte sergi ve eğitim alanlarının artırılması, müzenin daha fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapması hedefleniyor. "Bu müze, milli duygularımızın canlı hafızası" Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, müzenin 200 bininci ziyaretçisini ağırlamasının büyük bir mutluluk olduğunu belirterek şunları söyledi: "Bu müze sadece bir sergi alanı değil, milli duygularımızın canlı hafızasıdır. Gençlerimiz burada geçmişin fedakarlığını, vatan sevgisini ve Cumhuriyetimizin nasıl büyük bir bedelle kazanıldığını hissediyor. Böyle anlamlı bir mekânın her geçen gün daha fazla kişi tarafından ziyaret edilmesi, bizi hem gururlandırıyor hem de geleceğe dair umudumuzu artırıyor."
16 Ekim 2025 Perşembe - 13:00
Darende Belediye Başkanı Bozkurt’tan Aslantaş tepkisi: "Aslantaşlar yerinde kalacak, taş yerinde ağırdır"
Malatya’nın Darende ilçesinde bulunan ve M.Ö. 1000’li yıllara tarihlenen Aslantaşların Malatya Müzesi’ne taşınması yönündeki karara tepkiler sürüyor. Darende Belediye Başkanı Alican Bozkurt, Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun aldığı taşınma kararına karşı olduklarını belirterek, "Aslantaşlar yerinde kalacak, taş yerinde ağırdır" dedi. Yeniköy Mahallesi’nde bulunan ve yaklaşık 3 bin yıllık olduğu değerlendirilen Aslantaşların yerinden alınarak müzeye götürülmesi kararına tepki gösteren Bozkurt, bölgede açıklamalarda bulundu. "Bu kararı kabul etmiyoruz" Darende’nin tarihiyle ön plana çıkan bir ilçe olduğunu vurgulayan Başkan Bozkurt, "Darende, 7000 yıllık geçmişi ve tarihi derinlikleriyle öne çıkan bir ilçemiz. İçinden D300 karayolu geçen nadir ilçelerden biriyiz. Yeniköy bölgesinde M.Ö. 1000’li yıllara, yani yaklaşık 3000 yıl öncesine ait Aslantaşlarımız var. Eylül ayında alınan bu taşınma kararını kesinlikle kabul etmiyoruz" dedi. "Gerekirse tüm Darende’yi buraya yığarız" Aslantaşların Darende’nin simgelerinden biri olduğunu vurgulayan Bozkurt, "Aslantaşlar yerinde kalacak, taş yerinde ağırdır. İtirazımızı yazılı olarak yaptık, üst kurulda görüşeceğiz ve sonuna kadar takipçisi olacağız. Darende’nin bu tarihi eserini hiçbir yere göndermeyeceğiz. Gerekirse bütün Darende’yi buraya yığar, yine de Aslantaşlarımızı vermeyiz" ifadelerini kullandı. Bölgede kazı çalışmaları başlıyor Aslantaşların bulunduğu bölgede arkeolojik kazı çalışmalarının başlayacağını da açıklayan Başkan Bozkurt, "Kazı çalışmaları Aslantaşlara zarar vermeden rahat bir şekilde yürütülebilir. Ülkemizde son dönemde birçok bölgede arkeolojik kazılar başladı, Göbeklitepe bunun örneği. Belki burada da benzer şekilde kazılar başlar ve çok değerli bulgular ortaya çıkar" dedi. Ulaşım ve tanıtım çalışmaları hız kazanacak Bölgeye ulaşımın kolaylaştırılması için belediye olarak çalışma yürüttüklerini söyleyen Bozkurt, "Göreve geldiğimizde yol yetersizdi. Yolun bakım ve düzenlemesini yaptık. Bununla da sınırlı kalmayacağız. Tabelaları sıklaştıracağız, yolu daha iyi hale getireceğiz. Kazı çalışmaları başladığında ekiplerin rahat ulaşabilmesi için yolu en kısa sürede tamamlayacağız" şeklinde konuştu. "Üç bin yıl kendini koruyan Aslan yine korur" Bölge halkının Aslantaşlara sahip çıktığını belirten Bozkurt, "Turizm rotaları oluşturuyoruz. Bu rotalar içerisinde Aslantaşlarımız da yer alacak. Görülmeye değer bir alanımız var. Kararda Aslanların korunması için taşınması gerektiği belirtilmişti. Oysa üç bin yıldır kendini koruyan Aslan, üç bin yıl daha korur. Bölge halkı da sahiplenmiş durumda. Yeniköy ve Palanga mahallelerimiz bu konuda çok duyarlı. Biz de onların yanındayız" diye konuştu.
16 Ekim 2025 Perşembe - 12:59
Cuntacılar cezaevine dönüştürmüştü, Numan Efendi Kütüphanesi olarak hizmete açıldı
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, çocukların ve gençlerin kültürel kapasitelerinin arttırılmasına dönük yürütülen tüm çalışmalara destek olmaya devam edeceklerini söyledi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy Sivas’ta bir dizi açılış ve ziyaretlerde bulundu. Sivas Valiliğini ziyaret edip Vali Dr. Yılmaz Şimşek’ten brifing alan Ersoy, Sivas Belediye Başkanlığını da ziyaret edip başkan Dr. Adem Uzun ile görüştü. Ardından, Abdülhamit han döneminde inşa ettirilen Hamidiye mektebi 1961 yılında Cunta yönetimi döneminde cezaevine dönüştürülmüştü, 2021 yılında müze şimdi ise önce müze, bugün düzenlenen törenle, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ‘un da katılımıyla, Numan Efendi Kütüphanesi olarak hizmete açıldı. Açılış törenine ayrıca Sivas Valisi Dr. Yılmaz Şimşek, AK Parti Grup Başkanı Sivas Milletvekili Abdullah Güler, Sivas Belediye Başkanı Dr. Adem Uzun ve diğer il protokolü katıldı. 30 bin kitap yer alacak Numan Efendi Kütüphanesi’nin açılış töreninde konuşan Ersoy, açılışı yapılan kütüphanede 30 bin kitabın yer alacağını belirtip, "Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz Sivas Numan Efendi Halk Kütüphanesi de geçmişin güçlü mirasını geleceğe taşımak adına atılmış önemli bir adımdır. Bakanlık olarak, bu kadim mirası geleceğe taşımak, bilgiye erişimi kolaylaştırmak ve her yaştan vatandaşımızı kütüphanelerle buluşturmak için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Geçmişte Sanayi Mektebi olarak kullanılan bu tescilli yapı, Bakanlığımız tarafından yürütülen itinalı çalışmalar sonrasında Sivas Numan Efendi Halk Kütüphanesi olarak yeniden hizmete kazandırılmıştır. Bin 483 metrekare alana sahip olan bu son derece özel ve nitelikli yapı; 250 kişilik oturma kapasitesi, 50 kişilik konferans salonu, kent arşivi, multimedya salonu, engelsiz erişim alanı ve eğitim alanlarıyla çok yönlü bir hizmet sunacaktır. Kompakt arşiv sistemiyle birlikte 30 bin kitaplık koleksiyon kapasitesi bulunmaktadır" dedi. Gençlerin kültürel kapasitelerinin arttırılmasına dönük çalışmalar desteklenecek Ersoy, çocukların ve gençlerin kültürel kapasitelerinin arttırılmasına dönük yürütülen tüm çalışmalara destek olmaya devam edeceklerini kaydedip şunları söyledi. " Gençlerimizin kültür ve sanat dünyasına dahil olmaları için müzeleri, kütüphaneleri, sanat merkezlerini, sergi ve sinema salonlarını, kütüphaneleri daha da yaygınlaştıracağız. Çocuklarımızı kitapla buluşturmak, zamanlarını kütüphanelerde daha nitelikli geçirmelerini; sanatla, edebiyatla, sinemayla, müzikle, düşünceyle temaslarını sağlamak bizi hem heyecanlandırıyor hem de gururlandırıyor. Bunun için çocuklarımız ve gençlerimizin kültürel kapasitelerinin arttırılmasına dönük yürütülen tüm bu çalışmalara destek olmaya devam edeceğiz" Darbeciler cezaevine dönüştürmüştü Açılışı yapılan kütüphanenin yer aldığı bina 1902 yılında Sivas Valisi Reşid Akif Paşa tarafından Abdülhamit hana izafeten Hamidiye Mektebi olarak inşa edilmişti. 1961 yılından darbe yönetimi tarafından yarı açık ceza evi olarak kullanılmaya başlamıştı. Bina 2021 yılında ise Sanayi Mektebi Müzesine dönüştürüldü. Şimdi ise Numan Efendi Kütüphanesi olarak hizmet açıldı. Numan efendi kimdir Sivas’ın Sarı Hatip Oğulları ailesine mensup olan Numan Efendi (1768-1883), Sivas’ta dünyaya geldi. Döneminde Sivas müftülüğü yaptı. Sivas’ta ‘Yılancık Baba’ veya ‘Yılancık Evliyası’ olarak bilinir. Rivayete göre; Sivas’ta dolaştığı bir gün yılanlar çevresini sarar. Ancak yılanlar ona zarar vermez. Yılancık ismi bu rivayetten gelmektedir. Yöre halkı, türbenin yılancık hastalığını iyileştirdiğine inanmaktadır.
16 Ekim 2025 Perşembe - 12:58
Bakan Ersoy: "Gezici kütüphanelerimiz ile yola çıktığımız günden bu yana bin 57 farklı noktada vatandaşlarımızla buluştuk"
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Gezici kütüphanelerimiz ile yola çıktığımız günden bu yana bin 57 farklı noktada vatandaşlarımızla buluştuk. Her ay ortalama 21 bin 551 km, yılda yaklaşık 250 bin km yol katettik" dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, gezici kütüphanelerle Türkiye’nin dört bir yanına ulaşarak vatandaşları bilgi ve kültürle buluşturmaya devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal hesabından yaptığı paylaşımda, gezici kütüphanelerin ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuyla bilgiye erişimin en önemli örneklerinden biri olduğunu vurguladı. Ayrıca Bakan Ersoy, Bakanlık bünyesinde 78 gezici kütüphanenin hizmet verdiğini ve bu kütüphanelerin bin 57 farklı noktaya ulaştığını belirtti. "Gezici kütüphanelerimiz, bilgiye açılan en güzel kapılarımız" Bakan Ersoy, çocuklara okuma sevgisini aşılamak için her türlü fedakarlığa ve hizmete açık olduklarını belirterek, "Gezici kütüphanelerimiz, bilgiye açılan en güzel kapılarımız. 78 gezici kütüphane, 277 bin 744 kitap ve 456 süreli yayın. Gezici kütüphanelerimiz ile yola çıktığımız günden bu yana bin 57 farklı noktada vatandaşlarımızla buluştuk, her ay ortalama 21 bin 551 km, yılda yaklaşık 250 bin km yol katettik. Köylerden kasabalara, şehirlerden yaylalara uzanan bu yolculukta çocuklarımıza okuma sevgisi kazandırdık, gençlerimizi araştırmaya teşvik ettik ve vatandaşlarımızı kültürle buluşturduk. Sadece kitap değil, umut ve bilginin ışığını da taşıdık. Dün olduğu gibi Türkiye Yüzyılı’nda da bilgi ve kültürü ülkemizin en ücra köşelerine ulaştırmayı sürdüreceğiz" açıklamalarında bulundu.
16 Ekim 2025 Perşembe - 12:50
Kocaeli Şehir Tiyatrosu, ekim ayında sanatseverlerle buluşuyor
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, ekim ayı içerisinde birçok farklı oyunu sanatseverlerle buluşturacak. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, ekim ayında sanatseverleri dopdolu bir programla buluşturuyor. Süleyman Demirel Kültür Merkezi, Gebze Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi, Başiskele Türkiye Yüzyılı Gençlik Merkezi ve Gölcük Kaşıklı Kervansaray Sahnesi’nde hem yetişkinler hem de çocuklar için birbirinden özel oyunlar sahnelenecek. Yeni sezonun perdesi 9 Ekim Perşembe günü, "Kusursuz Dünyaya Yolculuk" adlı çocuk müzikal oyunuyla Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde açılmıştı. Büyük ilgi gören oyun; 10, 11 ve 12 Ekim tarihlerinde de aynı sahnede tiyatroseverlerle buluştu. Eğlenceli olduğu kadar düşündürücü hikayesiyle de çocuklara umut olan "Kusursuz Dünyaya Yolculuk", Gebze Osman Hamdi Bey Sahnesi’nde 22 Ekim çarşamba günü bu kez Gebzeli çocuklar için sahnelenecek. "Radyo-yu Hümayun" Büyükşehir belediyesi, sanatla nefes alan ve sahneyle büyüyen kültür dolu "Mutlu Şehir" mottosunu düzenlediği etkinlikler ve oyunlarla devam ettiriyor. Bu kapsamda kült klasiklerden ilham alan "Radyo-yu Hümayun" oyunu 16, 17 ve 18 Ekim tarihlerinde Gebze Osman Hamdi Bey Sahnesi’nde perde açacak. Radyo tiyatrosu atmosferini canlı sahneye taşıyan oyun, nostalji ile mizahı harmanlayarak seyircilere keyifli dakikalar vaat ediyor. "Üç Jokerli Konken" ve "Çöp Atlas" sahnede Kocaeli Şehir Tiyatroları, Ekim ayında yetişkinleri "Üç Jokerli Konken" adlı oyunla güldürürken, çocukları da "Çöp Atlas" ile çevre bilinci aşılayan bir yolculuğa çıkaracak. "Üç Jokerli Konken" 23, 24 ve 25 Ekim’de Başiskele Türkiye Yüzyılı Gençlik Merkezi’nde sahnelenecek. "Çöp Atlas" çocuk oyunu ise 19 Ekim Pazar günü yine Başiskele’de minik tiyatroseverlerle buluşacak. "Sinan" isimli oyun, Şehir Tiyatroları tarafından dünya prömiyeriyle ilk kez tiyatroseverlerle buluşacak 30 Ekim Perşembe günü Süleyman Demirel Kültür Merkezi Büyük Sahne, tiyatro tarihine geçecek olaya ev sahipliği yapacak. Türk mimarlık tarihinin dahisi Mimar Sinan’ın yaşamı, eserleri ve felsefesi günümüz perspektifinden sahneye taşınıyor. Yetişkinlere yönelik olarak hazırlanan "Sinan" isimli oyun, Şehir Tiyatroları tarafından dünya prömiyeriyle ilk kez tiyatroseverlerle buluşacak. Oyun, Hatay depreminde enkazda kalmış mimarlık öğrencisi bir gencin günümüz mimari yapısını ve Mimar Sinan’ı düşünmesini konu alıyor.
16 Ekim 2025 Perşembe - 12:34
LC Waikiki’nin yeni sezon reklam filmi yayınlandı
LC Waikiki, yeni sezon reklam filminde modanın sınırlarını kaldırarak herkesi aynı hikayede bir araya getiriyor. Farklı tarzlardan kişilerin yer aldığı film, modanın birleştirici, sıcak ve içten yönünü öne çıkarıyor. Marka, "Trendler. Hepimiz için." söylemiyle modayı toplumun tüm kesimleriyle buluşturuyor. LC Waikiki, yeni sezon reklam filminde modanın kapsayıcı ve herkese hitap eden yönünü vurguluyor. "Trendler. Hepimiz için." sloganıyla hazırlanan film, her bireyin kendi tarzını bulabileceği, kendini modanın içinde görebileceği bir dünyanın kapılarını aralıyor. Enerjisiyle dikkat çeken film, farklı tarzlardan kişilerin bir araya geldiği karelerle markanın samimi, pozitif ve hayatın içinden gelen moda anlayışını içten bir dille yansıtıyor. "Hem yeni sezonun modasını hem de modaya dair vizyonumuzu yansıttık" LC Waikiki Müşteri İçgörüleri ve Pazarlama İletişiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sinem Akgül, yeni sezon reklam filmine ilişkin şunları söyledi: "Günümüzde modayı yalnızca iyi giyinmekle sınırlamıyoruz. Moda dediğimizde trendleri yakından takip etmek, güncel kalmak ve bu kültüre ait hissetmek de öne çıkıyor. Bu içgörüden yola çıkarak modayı herkes için ulaşılabilir kılmak ve reklam filmimizde de bunu göstermek istedik. ‘Trendler. Hepimiz için.’ söylemimizle de hem yeni sezonun modasını hem de modaya dair vizyonumuzu ekranlara yansıttık."
16 Ekim 2025 Perşembe - 11:07
L’Oréal Türkiye cesur bilim kadınlarının hikayelerini okuyucularla buluşturdu
L’Oréal Türkiye cesur bilim kadınlarının hikayelerini geniş kitlelere duyurmak ve tanınmalarına destek olmak için Kırmızı Kedi Yayınevi iş birliğiyle "Bilimin İzinde Cesur Türk Kadınlarının Hikâyesi" adlı eseri okuyucularıyla buluşturdu. 34 bilim kadınının deneyimlerini, mücadelelerini ve başarılarını bir araya getiren kitabın satışından elde edilecek tüm telif gelirleri 8-12 yaş aralığındaki çocukların robotlarla geleceğe yönelik çözümler üretmesine destek olacak Bilim Kahramanları Derneği’ne bağışlanacak. L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Millî Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü ve bu yıl 23. yılına ulaşan "Bilim Kadınları İçin" programı kapsamında bugüne kadar ödül alan bilim kadınlarının hikayeleri kitaplaştırılarak gelecek nesillerle buluşuyor. Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından hazırlanan "Bilimin İzinde Cesur Türk Kadınlarının Hikâyesi" adlı eser, bilimin dönüştürücü gücünü ve kadınların bu alandaki öncü rolünü görünür kılmayı amaçlıyor. Kitap, Türkiye’nin dört bir yanından çıkıp bilimin ışığında dünyayı değiştiren kadın bilim insanlarının hikâyelerini bir araya getiriyor. Kadınların bilimdeki gücüne saygı duruşu L’Oréal Türkiye, bugüne kadar 128 bilim kadınının projelerini ödüllendirdi. Programdan ödül alan 128 bilim kadınının 100’ü bugün profesör veya doçent olarak kariyerlerine devam ediyor. 128 bilim kadınının 34’ü deneyimlerini, mücadelelerini ve başarılarını "Bilimin İzinde Cesur Türk Kadınlarının Hikâyesi" kitabında anlatıyor. Sosyal sorumluluk ve dayanışma Kitabın satışından elde edilecek tüm telif gelirleri, 8-12 yaş aralığındaki çocukların robotlarla geleceğe yönelik çözümler üretmesine destek olacak Bilim Kahramanları Derneği’ne bağışlanacak. Kitabın arka kapağında ise şu ifadeler kullanıldı: "Unutma sen de yapabilirsin!.. Bilim, kimi zaman bir mikroskobun merceğinde, kimi zaman gece yarısı yanıp sönen bir laboratuvar ışığında, kimi zaman da bir genç kızın kalbinde filizlenen merakla doğar. Ama her zaman cesaret ister… L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü ve 23. yılına ulaşan ’Bilim Kadınları İçin’ Programının desteklediği bu kitap, genç kızlara ’Sen de yapabilirsin!’ demeyi, yeni nesillere yol göstermeyi ve bilimin cinsiyet kalıplarıyla sınırlanamayacağını bir kez daha hatırlatmayı amaçlıyor. Bilimin İzinde Cesur Türk Kadınlarının Hikâyesi, L’Oréal Türkiye’nin ’Bilim Kadınları İçin’ Programından ödül alan, cesaretleri ile bilim yolunda ilerleyen bilim kadınlarının yolculuğunu anlatıyor. Onlar, toplumun görünmez duvarlarını aşarak kendi ışıklarını çoğaltan, bilime tutkuyla bağlanan ve geride umut dolu bir iz bırakan kadınlar. Her biri kendi alanında çığır açarken, aynı zamanda gelecek kuşaklara ’sen de yapabilirsin’ diyor. Çünkü bu hikâyeler yalnızca bilimsel başarıların değil; sabrın, inancın, hayallerin ve eşitlik arayışının hikâyeleri… Bu kitap, bilimin yalnızca akılla değil; yürekle, azimle ve umudun en saf haliyle var olduğunu hatırlatıyor. Her sayfa, bilime adanmış bir ömrün yankısını taşırken, aynı zamanda yarını kuracak genç kızlara fısıldıyor: ’Hayallerinin peşinden git, çünkü senin bilime, bilimin de kadınlara yani sana ihtiyacı var.’"
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder