KÜLTÜR SANAT
Sarıkamış Kayak Merkezi’nde hafta sonu yoğunluğu 28 Aralık 2025 Pazar - 15:54:32 Dünyada sadece Alpler’de ve Sarıkamış’ta görülen eşsiz kristal kar yapısı ve sarıçam ormanları arasındaki güvenli pistleriyle ünlü Sarıkamış Kayak Merkezi, Aralık ayının son hafta sonunda yerli ve yabancı turistlerin akınına uğradı. Son yağan kar ile birlikte pistlerinde 80 santim kar bulunan Sarıkamış Kayak Merkezi yerli ve yabancı kayak severleri ağırlıyor. 2 bin 634 rakımlı kayak merkezinde vatandaşlar bir taraftan kayak kayarken, diğer yandan da güneşli havanın tadını çıkarıyor. Sarıkamış Kayak Merkezi’nde kar kalitesinin kayak ve snowboard için en üst seviyede olması, çevre iller başta olmak üzere İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerden gelen tatilcilerin akına uğradı. Hafta sonunu değerlendirdiklerini ifade eden kayak severler, "Dünya da nadir görülen kristal karın yağdığı Sarıkamış’a geldik. Pistler çok güzel, orman içinde kaymak çok güzel, tatilin keyfini çıkarıyoruz" dediler. Sarıkamış’ta çığ tehlikesi olmadan kaydıklarını belirten kayak severler, "Ortam çok kalabalık, çok güzel, çok güzel bugün burası, herkesi de bekleriz" şeklinde konuştular. Öte yandan kayakseverler, 5 telesiyej ve toplam 30 kilometreyi bulan farklı zorluk derecelerindeki 10 pistte güneşli havanın tadını çıkardı. Sadece kayakçılar değil, çocuklarıyla gelen aileler de kızak pistlerinde yoğunluk oluşturdu. Bölgedeki otellerin doluluk oranlarının hafta sonu itibarıyla yüzde 90 seviyelerine ulaştı. Bazı otellerde ise akşam saatlerinde meşaleli kayak gösterileri ve Kafkas halk oyunları performansları sergileniyor.
28 Aralık 2025 Pazar - 11:48 Alzheimer hastaları sanat terapisiyle hayata tutunuyor Mersin Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı bünyesinde hizmet veren Gülümse Alzheimer Yaşam Merkezi, Alzheimer hastaları ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini artırmaya yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Merkezde gerçekleştirilen sanatsal, zihinsel ve fiziksel aktivitelerle hastalığın seyrinin yavaşlatılması hedeflenirken, son olarak Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileriyle birlikte sanat terapisi etkinliği düzenlendi. Gün boyu farklı etkinliklerle dolu dolu vakit geçiren Alzheimer hastaları, örgü çalışması eşliğinde gerçekleştirilen sanat terapisiyle hem keyifli anlar yaşadı hem de zihinsel becerilerini geliştirme fırsatı buldu. Workshop kapsamında yapılan örgü etkinliğinde, tekrar tekniğiyle hafıza ve el-göz koordinasyonunun desteklenmesi amaçlandı. Merkezden faydalanan vatandaşlar, sabah servisle evlerinden alınarak merkeze getiriliyor. Haftanın belirli günlerinde fizyoterapist eşliğinde egzersiz yapan hastalar, gün içerisinde müzikli aktiviteler, zihinsel oyunlar ve sanatsal çalışmalarla sosyalleşme imkanı da yakalıyor. Hastalar merkezde zaman geçirirken, hasta yakınları da kendilerine özel zaman ayırabiliyor. "Hastalığın seyrini yavaşlatmayı amaçlıyoruz" Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığında gerontolog olarak görev yapan Cihan Tanrıverdi, Alzheimeriın tedavisi olmayan bir hastalık olduğunu belirterek, verilen hizmetlerin önemine dikkat çekti. Tanrıverdi, "Burada verdiğimiz hizmetlerle hastalığın seyrini yavaşlatmayı amaçlıyoruz. Hastalarımız gün boyunca sanatsal, fiziksel ve mental etkinlikler yapıyor, aynı zamanda sosyalleşiyor. Bu süreçte hasta yakınları da kendilerine zaman ayırabiliyor" dedi. Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileriyle gerçekleştirilen etkinliğin sanat terapisi niteliği taşıdığını ifade eden Tanrıverdi, "Örgü üzerine bir workshop yaptık. Etkinlik sonrası hastalarımızdan ve hasta yakınlarımızdan çok güzel geri dönüşler alıyoruz" diye konuştu. "Sanat terapisi, zihinsel ve psikolojik açıdan önemli" Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü Öğretim Görevlisi Yeşim Özkan ise sanat terapisinin Alzheimer hastaları üzerindeki olumlu etkilerine değindi. Özkan, "Örgü etkinliği, tekrar yoluyla bireylerin hatırlama düzeyini artırmayı ve parasempatik becerilerini geliştirmeyi hedefliyor. Sanat sayesinde bireylerin stres kontrolünü sağlamayı ve kendilerine olan güvenlerini artırmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı. Etkinliğin yoğun katılımla gerçekleştiğini belirten Özkan, "Katılımcıların etkinliğin devamını talep etmesi bizi çok mutlu etti. Burada yapılan çalışmalar, gelecekte yapılacak projeler için önemli bir referans olacaktır" dedi. "Burada aile ortamını hissediyoruz" Merkezden faydalanan Alzheimer hastalarından Figen Akkaya, "Burada günlerimiz çok güzel geçiyor. Aile gibiyiz. Daha önce ciddi rahatsızlıklarım vardı ama buraya gelmemle birlikte her şey değişmeye başladı" şeklinde konuştu. Aysel Duru ise etkinliklerden memnun olduğunu belirterek, "Eve gittiğimizde sıkılıyoruz. Burada günümüz daha iyi geçiyor, bugün de örgü yapmayı öğreniyoruz" dedi.
28 Aralık 2025 Pazar - 11:42 Rönesans’tan Mersin’e kültür ve sanat yolculuğu Mersin Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Mersin’e Değer Katanlar Kurulu (MEDEKA), kentin kültürel mirasına katkı sunan söyleşilerine bir yenisini daha ekledi. ’Kültürel Rönesans’ başlıklı söyleşide, Rönesans kültüründen Mersin tarihine uzanan geniş bir perspektifte değerlendirmeler yapıldı. Kültür, Sanat ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı koordinasyonunda düzenlenen söyleşide, Mersinli Ressam Ahmet Yeşil ile Gazeteci-Yazar Mirza Turgut, kent belleği, kültürel dönüşüm ve sanat-toplum ilişkisi üzerine görüşlerini paylaştı. Etkinlik, sanat ve kültürle ilgilenen çok sayıda kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Söyleşide, ’yeniden doğuş’ anlamına gelen Rönesans kavramının dünya tarihindeki etkileri ele alınırken, kentlerin sanat toplumu olma sürecinde izleyebileceği yollar da değerlendirildi. Mersin’in tarihsel gelişimi, geçmişte yaşadığı altın çağlar ve kültürel birikimi, geleceğe ışık tutacak yönleriyle masaya yatırıldı. Ressam Ahmet Yeşil, sanatın toplumların dönüşümündeki rolüne dikkat çekerek, gelişmiş ülkelerin sanat politikaları üzerinden örnekler verdi. Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarının batıya ilham kaynağı olduğunu vurgulayan Yeşil, Mersin gibi kültürel çeşitliliğe sahip kentlerin bu anlamda önemli bir potansiyel barındırdığını ifade etti. Gazeteci-Yazar Mirza Turgut ise Mersin’in tarihsel sürecini eğitim, siyaset ve toplumsal olaylar çerçevesinde değerlendirerek, kentin sahip olduğu potansiyele dikkat çekti. Turgut, son yıllarda Mersin’de yaşanan olumlu değişimlerde Mersin Büyükşehir Belediyesinin kapsayıcı ve birleştirici yerel yönetim anlayışının etkili olduğunu söyledi. "Bilgi paylaşımları kültür politikalarımıza katkı sunuyor" Mersin Büyükşehir Belediyesi Kültür, Sanat ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Koordinatörü ve Opera Sanatçısı Bengi İspir Özdülger, söyleşilerin kent kültürü açısından büyük önem taşıdığını belirterek, "Bu tür buluşmalar, hem deneyim aktarımı sağlıyor hem de kültür politikalarımızın yol haritasına katkı sunuyor. Kentimizin değerleriyle bir araya gelmek bizim için çok kıymetli" dedi. "Kentin belleği olan isimlerle yapılan çalışmalar çok değerli" İçel Sanat Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Alkar ise etkinliğin son derece bilgilendirici olduğunu ifade ederek, "MEDEKA ve Mersin Büyükşehir Belediyesinin bu çalışmaları çok kıymetli. Kentin belleği olan isimlerle bu tür söyleşilerin yapılması, Mersin’in kültürel geleceği açısından büyük önem taşıyor" diye konuştu.
Maraş Çöreği AB tescili aldı
01 Aralık 2025 Pazartesi - 12:00 Maraş Çöreği AB tescili aldı Kahramanmaraş’ın yöresel lezzetlerinden Maraş Çöreği Avrupa Birliği tarafından tescil edildi. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, şehrin yöresel lezzetleri ve geleneksel el sanatlarını ulusal ve uluslararası alanda daha görünür kılmak amacıyla sürdürdüğü tescil çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Çağlayancerit Cevizi ve Maraş Tarhanası’nın ardından, şehrin önemli gastronomi ürünlerinden Maraş Çöreği de Avrupa Birliği (AB) tarafından tescillendi. Çörek Kahramanmaraş’ın AB Coğrafi İşaretli üçüncü ürünü oldu. Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında 2018 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan coğrafi işaret tescili alınan Maraş Çöreği, 1 Aralık 2025 tarihinde AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanarak Avrupa Birliği nezdinde de resmiyet kazandı. Kahramanmaraş Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği iş birliğiyle gerçekleştirilen tescil ile birlikte Maraş Çöreği’nin üretim metodu, kalite standartları ve geleneksel özellikleri uluslararası alanda koruma altına alınmış oldu. Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, "Şehrimizin kadim mutfak kültürü ve yöresel değerlerini uluslararası arenada hak ettiği noktaya taşımak için yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Bu kapsamda, Maraş Tarhanası ve Çağlayancerit Cevizi’nin ardından Maraş Çöreği’mizin de Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaretle tescillenmesi bizim için büyük bir gurur kaynağı. Bu tescil, sadece bir ürünün değil, Kahramanmaraş’ın kültürel mirasının, emeğinin ve ustalık geleneğinin Avrupa tarafından tanınması anlamına geliyor. Aynı zamanda yerel üreticimizin el emeğiyle ortaya koyduğu bu değerli ürünün uluslararası pazarda daha güçlü bir şekilde yer almasının da önünü açıyor. Bizler, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi olarak şehrimizin tüm yöresel lezzetleri ve geleneksel el sanatları için hem ulusal hem de Avrupa Birliği düzeyinde tescil süreçlerini sürdürüyoruz. Amacımız; şehrimizin eşsiz mirasını korumak, dünyaya tanıtmak ve gelecek nesillere en doğru şekilde aktarmak. Emeği geçen tüm kurumlarımıza, esnafımıza ve üreticilerimize gönülden teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Tescilli Adana Kebabı Ustalık Eğitimini 12’si kadın 50 kursiyer başarıyla tamamladı
01 Aralık 2025 Pazartesi - 11:58 Tescilli Adana Kebabı Ustalık Eğitimini 12’si kadın 50 kursiyer başarıyla tamamladı Adana’da 12’si kadın 50 kursiyer Tescilli Adana Kebabı Ustalık Eğitimi aldı. Adana Ticaret Odası (ATO) ile Adana Lokantacılar ve Kebapçılar Esnaf Odası iş birliğinde, ATO Sosyal Hizmetler ve Eğitim Vakfı’nda düzenlenen Tescilli Adana Kebabı Ustalık Eğitimi, bu yıl da yoğun ilgiyle gerçekleştirildi. Geleneksel hale gelen ve 16’ncısı yapılan program, Adana’nın dünya çapında bilinen lezzetinin doğru tekniklerle üretilmesi ve gelecek nesillere aktarılması için gerçekleştirildi. Eğitim süresince kursiyerlere, Adana Kebabı’nda kullanılacak etin seçimi ve hazırlanması, zırhla çekilmesi, gramaj ve standartlar, şiş hazırlığı, kömür kullanımı ve pişirme teknikleri, servis yöntemleri alanında uzman eğitmenler tarafından hem teorik hem de uygulamalı olarak aktarıldı. Ayrıca kebap sunumunun ayrılmaz parçası olan salatanın hazırlanışı da uygulamalı olarak gösterildi. Toplamda 12’si kadın olmak üzere 50 kursiyer, eğitimi başarıyla tamamlayarak ustalık belgesi almaya hak kazandı. Törende belgeler ATO Yönetim Kurulu Başkanı Yücel Bayram ile diğer davetliler tarafından takdim edildi. Bu yılki eğitimde ATO Meclis Üyeleri Niyazi Sertkalaycı ve Mehmet Yılmaz’ın da eğitime katılarak ustalık belgesi almaya hak kazandığı ifade edildi. "Adana Şalgamı AB Coğrafi İşaret Tescilini aldı" Belge töreninde konuşan ATO Yönetim Kurulu Başkanı Yücel Bayram, coğrafi işaretin bölge tanıtımındaki önemine değinerek şunları söyledi: "Gıda bizim için stratejik bir alan ve özellikle coğrafi işaretli ürünümüz olan Adana Kebabı, odamızın gurur kaynaklarından biri. Bu yıl da eğitimimizi başarıyla tamamladık. Kebabın yanına şalgam yakışır. Adana Şalgamı’nın Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Tescil Belgesini aldık. Bu başarı hepimiz için büyük bir gurur kaynağı. Belge almaya hak kazanan tüm kursiyerlerimizi tebrik ediyorum. Eğitimin ticarete dönüşen güzel işlere vesile olmasını diliyorum." Lokantacılar ve Kebapçılar Esnaf Odası Başkanı Şefik Aslan ise Adana Kebabı’nın tek bir standartta üretilmesinin önemine dikkat çekerek, "Adana Kebabı’nın coğrafi işaretle tescillenmesi büyük bir kazanım. Bu standartların korunması amacıyla ATO ile birlikte eğitimleri sürdürüyoruz. İki günde kebap ustası yetiştirilmez ama kursiyerler tüm püf noktalarını öğreniyor. Eğitimlere restoran çalışanları, ustalar, usta yardımcıları ve bu alanda ticari faaliyette bulunanlar katılıyor. Evinde doğru şekilde Adana kebabı yapmak isteyenler bile büyük ilgi gösteriyor" dedi.
Eker Sipariş Elemanları Günü kutlandı
01 Aralık 2025 Pazartesi - 11:55 Eker Sipariş Elemanları Günü kutlandı Eker Süt Ürünleri tarafından 26 Kasım’da düzenlenen Eker Sipariş Elemanları Günü’nde, sipariş elemanlarının markanın başarısındaki kritik rolüne dikkat çekildi. Eker, sevilen ürünlerinin tüketiciye en taze ve en doğru şekilde ulaşmasını sağlayan sipariş elemanlarını onurlandırmak amacıyla bu yıl da "Eker Sipariş Elemanları Günü"nü kutladı. 26 Kasım 2025 Çarşamba günü gerçekleştirilen etkinlik kapsamında Türkiye genelindeki perakende kanallarında görev yapan sipariş elemanlarıyla bir araya gelinirken, şirketin farklı birimlerinden yöneticiler ve çalışanlar da sahaya çıkarak bu özel güne ortak oldu. Bu yılki kutlamalarda, markanın yıllardır sürdürdüğü dayanışma kültürü ve ekip ruhuna dikkat çekildi. Şirketin farklı departmanlarından katılımla ekipler arasında birliktelik örneği sergilendi. Üst yönetim de dahil olmak üzere birçok ekip üyesi, sipariş elemanlarıyla birlikte satış noktalarını ziyaret ederek hem onların günlük çalışmalarına eşlik etti hem de sahadaki operasyonlara doğrudan destek verdi. "Eker’deki her başarının ardında bir ekip ruhu var" Eker Sipariş Elemanları Günü vesilesiyle bir mesaj paylaşan Eker Süt Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Nevra Eker, sipariş elemanlarının markanın tüketici gözündeki algısında kritik bir rol üstlendiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "Eker’deki her başarının ardında bir ekip ruhu var. Sipariş elemanlarımızın emeği, bu ruhun sahadaki en güçlü ifadesi. Onların azmi ve emeği, markamızın büyümesine eşsiz bir katkı sağlıyor. Tüm ekibimiz adına, verdikleri emek ve kattıkları değer için sipariş elemanlarımıza yürekten teşekkür ediyorum." Bu anlamlı günde kendilerine verilen destekten memnuniyet duyan sipariş elemanları ise Eker ekibine teşekkür ederek, birlikte atılan her adımın markayı daha da güçlendirdiğini ifade etti.
İzmit’in su medeniyeti zamana direniyor
01 Aralık 2025 Pazartesi - 10:27 İzmit’in su medeniyeti zamana direniyor Anadolu’da Roma’ya başkentlik yapmış tek şehir olan İzmit, İmparator Trajan döneminde inşa edilen mühendislik harikası su kemerlerinden, Osmanlı döneminin ince işçilikli hayratlarına uzanan zengin su yapılarıyla tarihe tanıklık ediyor. Tarih boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan geçmişiyle "katmanlı şehir" özelliği taşıyan İzmit (Nikomedia), tarihi su yapılarıyla dikkati çekiyor. Roma döneminde kente hayat veren devasa su kemerlerinden, Osmanlı döneminde mahalle kültürünün merkezi haline gelen zarif çeşmelere kadar uzanan "su medeniyeti", kentin sokaklarında varlığını sürdürüyor. Özellikle Orhan, Akçakoca ve Hacı Hasan mahallelerinde yoğunlaşan tarihi yapılar, yıkıcı depremlere rağmen ayakta kalarak geçmişi bugüne taşıyor. Roma İmparatorluğu’na 46 yıl başkentlik yapan kent Art Nicomedia Kültür Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Akın Ülkü Sevinç, kentin su mimarisinin köklü bir geçmişe dayandığını belirtti. İzmit’in Roma İmparatorluğu’na 46 yıl başkentlik yaptığını hatırlatan Sevinç, kentin su ihtiyacının o dönemde kurulan mühendislik harikası sistemlerle karşılandığını anlattı. "İzmit’in yaklaşık 2700 yıllık bir tarihi geçmişi bulunuyor" Zaman içinde yaşanan büyük depremlerin kenti yerle bir ettiğini dile getiren Sevinç, bugün Nikomedia döneminden çok az yapının günümüze ulaşabildiğini vurguladı. Sevinç, "İzmit’in yaklaşık 2700 yıllık bir tarihi geçmişi bulunuyor. İlk yerleşim, Astakos denilen yerleşimle başlıyor. Milattan önce 8. yüzyılda Yunanistan’dan göç eden Megaralılar tarafından kurulan koloni, bölgede ilk yaşam izlerini oluşturuyor. Zaman içinde kent gelişiyor ve büyüyor. I. Nikomedes döneminde, Milattan önce 3. yüzyılda, Nikomedes’in kararıyla karşı tarafta başlayan ilk yerleşim bu bölgeye taşınıyor. Nicomedia olarak bilinen kent, bu alanda inşa edilmeye başlıyor. İmar faaliyetleri kapsamında çeşitli yapılar, kamu binaları ve kompleksler burada kuruluyor. Milattan sonra 284 yılında ise Roma İmparatoru Diocletianus tarafından Roma İmparatorluğu’nun başkenti ilan ediliyor" dedi. "Roma döneminde kentin su ihtiyacı, Paşasuyundan gelen suyla karşılanıyordu" Roma döneminde Bithynia Valisi Plinius’un girişimleriyle kente su getirildiğini ifade eden Sevinç, şu bilgileri paylaştı: "Bithynia Valisi Plinius, milattan sonra 2. yüzyılda İmparator Trajan’a yazdığı mektuplar sonucunda aldığı maddi desteklerle Paşasuyu bölgesinden şehir merkezine kilometrelerce uzunlukta bir antik su kemeri sistemi kurulmasını sağladı. Dünyadaki birçok antik kentte olduğu gibi bu sistem de su kaynağından merkeze su taşıyordu. Günümüzde bazı parçaları depremler nedeniyle yıkılmış durumda. Roma döneminde kentin su ihtiyacı, Paşasuyundan gelen suyla karşılanıyordu. Bu sistem, hem içme ve temiz su ihtiyacını hem de hamam ve tuvaletlerde hijyen amaçlı kullanım ihtiyacını karşılıyordu. Benzer sistemler o dönemde dünyadaki birçok kentte bulunuyordu." Saraylı kadınların imzası Roma’nın kitlesel su yapılarının ardından, Osmanlı döneminde suyun "hayrat" kültürüyle estetik bir hal aldığını vurgulayan Sevinç, özellikle Orhan, Akçakoca ve Hacı Hasan mahallelerinde çok sayıda tarihi çeşme bulunduğunu kaydetti. Akın Ülkü Sevinç, "İzmit’in özellikle Orhan, Akçakoca ve Hacı Hasan mahallelerinde çok sayıda hayrat çeşme bulunuyor. Şu anda bulunduğumuz Orhan Camisinin karşısında, 16. yüzyılda yapılmış Canfeda Ketuda Hatun Çeşmesi yer alıyor. III. Murat’ın annesi Nurbanu Sultan’ın cariyelerinden, sarayda görevli Canfeda Hatun tarafından yaptırılan bu çeşmeler hayrat olarak biliniyor. Canfeda Hatun’un bu bölgede birçok su hayratı bulunuyor. Sadece İzmit’te değil, Doğu Marmara bölgesi kapsamında Düzce, Sakarya ve Bolu gibi illerde de birçok çeşme yaptırmış. İzmit’te bu tür hayrat çeşmelerden onun üzerinde bulunuyor" diye konuştu.
Türkiye’nin en kapsamlı ’sahte eser sergisi’ Diyarbakır’da açıldı
01 Aralık 2025 Pazartesi - 10:04 Türkiye’nin en kapsamlı ’sahte eser sergisi’ Diyarbakır’da açıldı Diyarbakır İçkale Müzesi’nde, jandarma ve polis ekiplerinin farklı dönemlerde gerçekleştirdikleri operasyonlarda ele geçirilen 593 adet ’sahte tarihi eser’, özel olarak hazırlanan tematik sergi alanında ziyarete açıldı. Türkiye’nin şu ana kadar hazırlanan en kapsamlı ’sahte eserler sergisi’ olma özelliğini taşıyan sergi, ziyaretçilere sahte ile gerçeği ayırt etmenin ne kadar güç olduğunu göstermeyi amaçlıyor. Müzenin tematik sergi salonunun alt katında oluşturulan alanda, para, heykel, çanak çömlek, boncuk gibi birçok kategoriden sahte eserler yer alıyor. Farklı dönemlere ve çeşitli medeniyetlere ait örneklerin bulunduğu sergide hem küçük hem büyük boyutlu eserler geniş bir yelpazede sunuluyor. Eserler, güvenlik birimlerince müsadere edildikten sonra müze uzmanları ve restoratörler tarafından incelenerek sergiye uygun hale getirildi. Birçoğunun geçmişte dolandırıcılık amacıyla kullanıldığı bilinen ’sahte’ eserler, vatandaşların bu alandaki farkındalığını artırmayı hedefliyor. Sergi, öğrenci grupları ve tüm ziyaretçilere açık olurken, kültür varlıklarının korunması ile sahte ve kaçak eser sorununa dikkat çekmeyi amaçlıyor. Ziyaretçiler, sergi sayesinde yalnızca uzmanların ayırt edebildiği sahte-gerçek ayrımını yerinde görme fırsatı buluyor. "Amacımız sahte eser kaçakçılığı konusunda erken yaşta farkındalık oluşturmak" Diyarbakır Müze Müdür Vekili Müjdat Gizligöl, Diyarbakır İçkale’de bulunan müzede 14 yapının yer adlığı bu yapılardan birinin de tematik sergi salonu olarak kullandığını söyledi. Burada öğrencilere ve çocuklara yönelik bir eğitim atölyesi ile eğitim salonunun olduğunu dile getiren Gizligöl, "Çocuklar bu salonda zaman zaman çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyor. Amacımız, çocuklara kültür varlıklarını bilinçli şekilde tanıtmak, tarihi eser kaçakçılığı ve sahte eser kaçakçılığı konularında erken yaşlarda farkındalık kazandırmak. Bu amaçla salonumuzda çok güzel niş alanları oluşturduk. Bu nişlerde, jandarma ve polisin farklı zamanlarda müsadere yoluyla müzemize getirdiği 593 adet sahte eser tematik sergi salonumuzun alt katındaki eğitim atölyesinde sergilenmeye başlandı. Eğitime gelen çocuklarımız bu sahte eserler sergisini gezebilecekler. Türkiye’nin en kapsamlı ve en geniş sahte eserler sergisi olma özelliğini taşıyan bu alanda, toplam 593 eserin kopyaları yer alıyor. Bu eserlerin büyük bölümünün geçmişte dolandırıcılık amacıyla kullanıldığı ve defalarca aynı amaçla el değiştirdiği biliniyor. Müsadere yoluyla müzeye kazandırılan bu eserlerin işlemleri tamamlandıktan sonra restoratörlerimiz ve müze personelimiz tarafından titizlikle hazırlanarak sergiye uygun hale getirildi. Artık eğitime katılan çocuklarımız, okullardan gelen öğrenci grupları ve tüm ziyaretçiler bu sergiyi gezebilecek" dedi. Sergide, müzede bulunan eserlerin neredeyse birebir benzeri olan çok geniş bir yelpaze olduğunu aktaran Gizligöl, şu ifadeleri kullandı: "Paradan heykellere, çanak çömlekten boncuklara kadar hem küçük hem büyük boyutlu sahte eserler sergileniyor. Farklı dönemlere ve çeşitli medeniyetlere ait sahte eserlerin yer aldığı bu sergi, ziyaretçilere sahte ile gerçeği ayırt etmenin ne kadar güç olduğunu da gösteriyor. Bu ayrımı ancak uzmanların yapabileceği açık bir şekilde görülüyor. Dolayısıyla vatandaşlarımızın bu sergiyi gezerek sahte eser ve tarihi eser kaçakçılığına karşı daha duyarlı ve bilinçli hale gelmeleri büyük önem taşıyor. Çünkü ülkemizde ne yazık ki hem sahte eser kaçakçılığı hem de tarihi eser kaçakçılığı oldukça yaygın. Bu sergi, toplumun bu konuda farkındalık kazanmasına önemli bir katkı sunuyor."