GENEL - 31 Aralık 2018 Pazartesi 12:20

Kütahya’da 6 asırlık helva çekme geleneği

A
A
A
Kütahya’da 6 asırlık helva çekme geleneği

Kütahya’da emekli öğretmen Şükrü Atakan’ın organizatörlüğünde oğullarını, gelinlerini, torunlarını ve yakın akrabaları ile bir araya gelerek asırlık ’helva çekme’ geleneğini bir kez daha yaşattılar.

Kütahya’da emekli öğretmen Şükrü Atakan’ın organizatörlüğünde oğullarını, gelinlerini, torunlarını ve yakın akrabaları ile bir araya gelerek asırlık ’helva çekme’ geleneğini bir kez daha yaşattılar.


Kütahya’da uzun kış gecelerinde bir araya gelen akraba ve gezek gruplarının olmazsa olmazı pişmaniye (Çekme helva) geleneğini, Şükrü ve Fatma Atakan ev sahipliğinde gerçekleştirildi.


Şükrü Atakan, çekme helvanın yapılışını ve hikayesini şöyle anlattı."Asırlar evvelinden gelen helva çekme geleneğinde önce büyük bir kap içerisinde un, tereyağı ile kavrulur. Buna miyane denir. Başka bir kapta da su, şeker ve limon tuzu belli bir kıvama gelinceye kadar kaynatılır. (Bunu ustası belirler) Ocaktan alınan bu mablak soğuk bir ortamda defalarca uzatılıp, katlanır. Belli bir kıvama gelince halka yapılıp, büyük bir zini içeresine alınıp miyanenin üzerine konur. 3-4 kişi mablağın etrafını dağılıp belli bir büyüklüğü gelince kadar 2 iki elleriyle sıkılarak çevrilirler. Usta olan bunu zaman zaman alt üst yapar. Bu çekme ve alt üst yapma işlemi en az 20 defadır. Her çevirmede ve çekmede mablak katlana katlana 20 sayıya gelindiğinde tel tel ayrılarak ve miyaneyi içine alarak, ince tel halini alır. Bu lokmalar haline getirilerek büyük bir tepsi içerisinde veya yer sofrasında fıstıkla beraber afiyetle yenir. Lokmalar içine yüzük veya başka bir madde konur. Yenme sırasında bu kime çıkarsa bir daha ki sefere bu helva çekme işlemi o nun evinde yapılır."


Atakan, helva çekme geleneğinin Kütahya’da 6 asır öncesine dayanan bir adet olduğunu sözlerine ekledi.(EFE)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”