GENEL - 25 Kasım 2017 Cumartesi 14:16

Eski Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün: "1982 Anayasanın ruhu henüz ortada kalkmış değildir"

A
A
A
Eski Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün: "1982 Anayasanın ruhu henüz ortada kalkmış değildir"

Eski Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, "1982 anayasanın ruhu henüz ortada kalkmış değildir.

Eski Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, "1982 anayasanın ruhu henüz ortada kalkmış değildir. Onun içindeki ruh halen kendi varlığını kurumaktadır. O ruh hala bireyi önemsemeyen, devleti bireyin önünde tutan, farklılıkları önemsemeyen, mümkün olduğu kadar tek tip bir toplum meydana getirmeye çalışan unsurlar mevcut" dedi.


Bilgi Yolu Eğitim Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (BİLSAM) Kültür Kuşağı Konferanslar Dizisi için Malatya’ya gelen eski Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Malatya da sivil toplum örgütleriyle buluştu.


Söyleşide konuşan Ergün, "Farklılıklar son derece tabii olaylar ve ilahi bir hikmetin gereği olduğunu biliyoruz. Bizim kendi kaynaklarımızda şunu çok rahatlıkça görebiliyoruz. Mesele Kur’an-ı Kerim’de bunu görmek mümkün; ’isteseydim sizi tek bir ümmet yapardım’, ’İsteseydim hepiniz aynı şeye inanırdınız’ ama istemedi. İlahi irade farklılıkların kendi iradesi olduğunu ortaya koyuyor ve bunların ortadan kaldırılması teşebbüsünü de kendisine karşı girişilmiş bir teşebbüs olarak görüyor. Bu böyle olacaktır, yeryüzünde insanlar birbirinden farklı düşünerek, birbirinden farklı inanarak, birbirinden farklı yaşayarak yeryüzünü geliştirecekler ve herkes bu farklılıkları son derece doğal ve son derece ilahi bir hikmetin gereği olarak görecek ki, bu inkişafı sağlayabilelim. Yoksa farklılıkları tahammül edilemez şeyler, ortadan kaldırılması gereken şeyler olarak görürsek, o zaman bizim yeryüzünü imar ve inşa etmemiz, huzur ve barış içerisinde bir dünya oluşturmamız da mümkün olmayacaktır. Kuşkusuz hepimiz bir sınavdayız, yeryüzünden belirli bir süre yaşıyoruz, bir imtihan veriyoruz. Bu imtihanlardan birisi de bu farklılığımızı yeryüzünün imar ve inşasında nasıl kullandığımızdır. Hayatın ve ölümün niçin yaratıldığını gördüğümüz zaman şu dikkatimizi çekiyor; bakalım hanginiz daha güzel işler yapacak. Bunun için hayat ve ölüm bu gaye ile olmuştur. Ömür denilen hadise bunun için bize verilmiştir" şeklinde konuştu.



"Anayasal metinlerin farklılıkları koruyan, gözeten metinler olması icap eder"


1982 anayasasının ruhunun henüz ortadan kalkmadığını ifade eden Ergün, "Mesele bizim 82 Anayasamız, bu nedenle sürekli eleştirilen, sürekli tadilat görmesi gereken bir Anayasa niteliğinde olmuştur. Çünkü bir toplumsal mutabakatın sonucunda oluşmuş bir Anayasa değildir. İyi ama bunun arkasında yüzde 92 oy var, e o yüzde 92 oyun arkasında nasıl olduğunu hepimiz biliyoruz. O Anayasayı eleştirmenin, ona karşı çıkmanın yanlış olduğunu söylemenin yasak olduğu, takibata uğradığını söyleyenlerin sürecin sonunda bu yüzden 92 oluştu. Üstelik de bir ihtilalin arkasından geldiği için bir an evvel normal düzene geçme arzusunun da olduğu bir süreçte oy kullanırken ise, kabul oylarının ve red oylarının neredeyse görülebilir bir şeffaflıkta zarfların kullanıldığı, yani seçime bile bir gölge düşürebilecek şekilde yapılmış bir referandumun sonunda o yüzde 92 çıktı. Yoksa normal bir tartışma olsaydı, halkın katılımı sağlansaydı, gerçek iradeler belirlenebilseydi, farklı bir tablo çıkabilirdi. Nihayetinde de eleştiriden kurtulamadı. Uzun dönem eleştirildi ve hala da eleştiriliyor. 82 Anayasasının ruhu henüz ortadan kalkmış değil. Onun içindeki ruh hala kendi varlığını korumaktadır. Çünkü o ruh hala bireyi önemsemeyen, devleti bireyin önünde tutan, farklılıkları önemsemeyen, mümkün olduğu kadar tek tip bir toplum meydana getirmeye çalışan unsurlar mevcut. Bu nedenle Anayasal metinlerin farklılıkları koruyan, gözeten metinler olması icap eder" dedi.


BİLSAM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Gezer, "Bir toplumsal gelişme olarak çoğulculuk ve farklılıkların yönetimi konusunda istişarelerimiz olacaktır. Bizim kendi medeniyetimiz de temelde çoğulcu bir medeniyet. Belki bu özelliğiyle diğer medeniyetlerden ayrılan bir tarafı var. Diğer medeniyetler incelendiğinde tek bir ulus tarafında, tek bir toplum tarafında, tek bir bölge tarafından kurulduğu görülür. Ama bizim medeniyetimiz daha çoğulcu topluluklar tarafından kurulmuştur. Bugün İslam dünyasında çok ciddi bir çoğulculuk meselesini çözememe gibi bir sorunla karşı karşıyayız. Farklılıkların yönetimi konusunda ciddi sorunlarımız var. Oysa çoğulculuk tarihin en önemli toplumsal gelişme dinamiğidir. Adalet gereği ya da hakkaniyet gereği çoğulculuğa dikkat edilmesinde çoğulculuk bir zenginleşme, bir serpilme unsurudur. Hatta bir düşünürün ifadesiyle, bir yerde herkes birbirine benziyorsa aslında orada kimse yok demektir. Dolayısıyla çoğulculuğu, hele de Anadolu’nun da geçmişine baktığımızda bunun çok rahatlıkla bir zenginliğe dönüştürmemiz gerekirdi. Bazı sorunlarımız var ama en azından bundan sonra bunun üzerine konuşmamız gerekir diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Başkan Tutdere’den su kesintisi açıklaması Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, yaşanan su kesintisiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Başkan Tutdere, yıkımdan dolayı su kesintisine neden olan firma hakkında işlem başlattıklarını duyurdu. Adıyaman Belediye Başkanı Tutdere, usulsüz yıkım nedeniyle su kesintisine neden olan firma hakkında gerekli yasal işlemlerin başlatıldığını ve birkaç saatlik süren kesintisinin yapılan çalışmalar sonrası sona erdiğini belirtti. Yıkım alanına gelerek durum hakkında bilgiler alan Başkan Tutdere, su arızasına müdahale eden belediye çalışanlarına kolaylıklar dileyerek halkın mağdur olmaması için işi hızlandırılmasını ve tamiratın sağlam bir şekilde yapılmasını istedi. Başkan Tutdere, “Dün gece Hoca Ömer Mahallesi Atatürk Bulvarı üzerinde yıkım esnasında gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması ve usulsüz yıkım nedeniyle bina yola devrilerek su şebekesine zarar verdi. Adıyaman Belediyesi ekipleri de gece olaya müdahale ederek saat 01.00’da su kesintisi yaşanan mahallelere su arzını sağladı. Ancak su arzının sağlanmasının ardından aynı noktada meydana gelen yeni şebeke arızaları nedeniyle bu kez de Hoca Ömer, Kap Camii, Ulu Cami, Bahçelievler, Yunus Emre, Bahçecik, Ali Taşı, Mara ve Varlık Mahallelerinde su kesintisi meydana geldi. Yapılan çalışmalar sonucunda su yeniden şebeke hattına verildi. Vatandaşlarımızı mağdur eden firma hakkında gerekli yasal çalışmalar başlatıldı ve tutanak tutuldu. Bize düşen kısmıyla ilgili olarak kıymetli hemşerilerimizden özür diliyor, anlayışları ve sabırları için teşekkür ediyorum. Ekiplerimiz olay yerinde canhıraş bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Enkazın kaldırılmasıyla birlikte tüm mahallelerimize su arzını sağlayacağız” diye konuştu.
Nevşehir Kapadokya’nın lezzetleri ‘Kapadokya’da Bahar Sofraları’ etkinliğinde görücüye çıktı Kapadokya bölgesinin önemli organizasyonlarından biri olan ’Kapadokya Gastronomi Festivali’ bu yıl ’Kapadokya’da Bahar Sofraları’ adı altında Kapadokya Üniversitesi’nin ev sahipliğinde başladı. İlki 2022 yılında yapıldığında Kapadokya bölgesinde gastronomi rüzgarını başlatan festival; yine insan, tarih ve doğa temaları üzerinden yürütülüyor. Tarih boyunca kadim topraklarda yaşamış çeşitli kültür ve inançlara sahip insanların baharın gelişini, şifa, bolluk ve bereket beklentileriyle anlamlandırarak kutladıkları Hıdırellez’in geleneksel lezzetleri öne çıkartılıyor. Katılımcılar doğanın uyanışı ile insanın yeşeren umutlarının bütünleştiği, mevsimsellik ve yerelliğin ön planda tutulduğu Kapadokya’da Bahar Sofraları etkinliği ile gastronomi alanında kanaat önderleri Kapadokya’nın gastronomi mirası ile tanışma imkânı buldu. Nevşehir Valiliği himayesinde Kapadokya Üniversitesi, Ürgüp Kaymakamlığı, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), Ahiler Kalkınma Ajansı (AHİKA) ve Kapadokya Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (KAPTİD) iş birliği ile düzenlenen festival, Kapadokya Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Bölümü ile Kapadokya bölgesinin değerli şeflerinin öncülüğünde hazırlanan ve ’Kapadokya’da Bahar Sofraları’ sloganı ile sunulan öğle yemeği ile başladı. Kapadokya Üniversitesi Gastronomi bölümü mutfağında hazırlanan ve bölgeye özgü birbirinden farlı tatların bir araya getirildiği festivalde, özellikle küllü mısırlı ısırgan çorbası ve tatlı su balığından yapılan fava tabağı dikkat çekti. Kapadokya yöresinde yetişen bitkilerden yapılan yemeklerin ön plana çıktığı etkinlikte katılımcılara, taze otlu, asma yapraklı, bölgeye özgü bulgur pilavı ile sunulan kuzu yahninin yanı sıra, bazlama üzerinde karamelize edilmiş soğan ile sunulan kuzu ciğeri ve bölgede yetişen otlarla yapılan gözlemeler ikram edildi. Tıbbi ve aromatik bitkiler uzmanı Saniye Gezer, bölgede yenilenebilir otlardan bir araya getirdiği su ritüeli hazırladı. Bölge özgü yemeklerin sunumunun yapıldığı festivalde konuşan Anadolu Halk Mutfakları Araştırmacısı ve Program Yapımcısı Adnan Şahin, "Kapadokya’da bu yıl 3.’sü yapılan bu festivalin gecikmiş bir festival olduğunu düşünüyorum. Bölgenin gastronomik zenginliğinin öne çıkması konusunda çok önemli bir çalışma" dedi. Akademisyen şef ve TV yapımcısı Asuman Kerkez de yenilen yemeğin damağa imza atması gerektiğini söyledi. Kerkez, "Bu festival gerçekten çok önemli, belki de yüz yıllar önceki reçeteleri burada tatma ve deneyimleme şansınız oluyor. Kapadokya’yı çok seviyoruz. Her sene buraya keyifle geliyoruz. Eskiyle yeniyi bir araya getirmeyi çok iyi başarıyorlar. İçeride birbirinden güzel nefis şeyler tattık. Özellikle tatlı su balığından yapılan bir fava tabağı var. O tabak benim favorimdi. Bunun üzerine yetiğin hiçbir şey o tadı değiştiremedi. Yemek böyledir, damağınıza imza atar. Yıllar sonra bile hatırlarsınız" ifadelerini kullandı.