SPOR - 23 Mart 2019 Cumartesi 14:45

Üniversiteler Arası Türkiye Kick Boks Turnuvası

A
A
A
Üniversiteler Arası Türkiye Kick Boks Turnuvası

Antalya Lara’da 12-17 Mart 2019 tarihleri arasında düzenlenen Üniversiteler Arası Türkiye Kick Boks Turnuvası’nda Spor Bilimleri Fakültesi’nden Fatih Kürşat Aygün 63 kilo ile Türkiye ikincisi oldu.

Antalya Lara’da 12-17 Mart 2019 tarihleri arasında düzenlenen Üniversiteler Arası Türkiye Kick Boks Turnuvası’nda Spor Bilimleri Fakültesi’nden Fatih Kürşat Aygün 63 kilo ile Türkiye ikincisi oldu.


11 yıldır Kick Boks ve Tekvando sporlarıyla uğraşan, ayrıca Türkiye Kick Boks Milli Takım sporcusu olan Spor Bilimleri Fakültesi öğrencisi Türkiye İkincisi Fatih Kürşat Aygün 7 defa Kick Boks Türkiye Şampiyonluğunu kazandı. 2 defa da Uluslararası Avrupa Kupası Şampiyonluğu kazanan Aygün, “Bu başarıları kazanmamda başta beni yetiştiren ve benim buraya gelmemdeki en büyük etken olan Milli Takım Antrenörü, Milli Takım Teknik Kurulu Üyesi babam Mehmet Ali Aygün’e çok teşekkür ediyorum. Bu maçta bize imkan sağlayan, fırsat sunan Rektörümüze, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanımız Ömer Çelik’e ve maç boyunca bize her türlü desteğini veren takım antrenörümüz Cengiz Eren Sayın’a teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.


Üniversiteler Arası Türkiye Kick Boks Turnuvası’na nasıl hazırlandıklarını belirten Aygün, “Bu maç için çok büyük emekler verdik. Haftanın üç günü en az antrenman yapıyorduk. Eleme maçları yapıldığında Türkiye’den birçok kişi gelmişti. Önce çeyrek final maçı, yarı final maçı en son final maçına kadar geldim. Finalde de ufak tefek aksilikler oldu ama yine de güzel bir maçtı. Ben bu maçta başarı gösteren rakibimi de tebrik ediyorum. Ayrıca sporun bana hem fiziksel hem de ruhsal gelişimim açısından katkısı çok oldu. Okulumu bitirip beden eğitimi öğretmeni olmayı düşünüyorum. Onun haricinde spor salonumuzda kendim gibi şampiyon ve ahlaklı öğrenciler yetiştirmek hedefimdir” dedi.


Kick Boks Antrenörü olan Cengiz Erensayın, her yıl Antalya’da düzenlenen Üniversiteler Arası Kick Boks Şampiyonasına katıldıklarını ve bu sene de Türkiye Kick Boks Turnuvası’nda ikinci geldiklerini belirterek, “İnönü Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesinden Beden Eğitimi Öğretmenliği okuyan Fatih Kürşat Aygün Üniversiteler Arası Kick Boks Şampiyonası’nda 63 kilo ile Türkiye ikincisi oldu. Sporcularımız elinden geleni yaparak üniversitemizi en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyor. Spor herkes için önemlidir ama sağlık için daha önemli bir yeri vardır. Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı olarak da barınma, yemek, sosyal, kültürel etkinlikler ve spor aktivasyonlarında öğrencilerimize her türlü desteği vermekteyiz. Üniversitemiz, yarışmalara gitmeden önce maddi manevi her konuda bizi ve sporcularımızı destelemektedir. Biz de öğrencilerimizin boş zamanlarını değerlendirmeleri için her türlü desteği veriyoruz” ifadelerini kullandı.


Malatya’da yetişen ve spor yapan öğrencilerin başka üniversitelerde başarı sağladıklarını ifade eden Eren sayın, “Bizim üniversitemizde özellikle Spor Bilimleri Fakültesi öğrenci aldığı zaman özgeçmişine bakmadan alıyor. Bu nedenle bu sporlarla uğraşan öğrenciler başka üniversitelere gidiyorlar. Bu şekilde dışarıda çok sporcumuz var. Biz de üniversitemizde bu problemin çözülmesini özellikle talep ediyoruz. Spor Bilimleri Fakültesinin özgeçmişi ile sporcu almasını istiyoruz. Rektör Hocamız da bu konu hakkında bizimle ilgileniyor. Sporu sadece Spor Bilimleri Fakültesi’ndeki öğrenciler yapacak diye bir şey yok. Diğer fakültelerden öğrenciler gelebilir ve ortamı herkes görebilir” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Folkart, Türkiye’nin en iyi işverenleri listesinde Great Place To Work Sertifikası sahibi işverenlerin dahil olduğu Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi açıklandı. Folkart, 250-499 Çalışan Sayısı Kategorisi’nde Türkiye’nin En İyi İşverenleri arasında yer aldı. Daha önce iki kez üst üstte Ege’nin En İyi İşverenleri Listesi’nde yer alan Folkart, Harika İşyeri Ünvanı’nı son başarısı ile taçlandırdı. Saya Grup İnsan Kaynakları Direktörü Kezban Sancak, ödül nedeniyle Folkart çalışanlarına teşekkür etti. Folkart İnsan Kaynakları Müdürü Adile Kutludağ ise iki yıl üst üste Ege’nin en iyileri arasında olduktan sonra, Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi’ne girerek, başarılı serüvenlerini taçlandırdıklarını söyledi. Çalışan deneyimi İşyeri kültürü ve çalışan deneyimi konusunda global otorite kabul edilen Great Place To Work, 2024 senesinin Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi’ni açıkladı. Bu yıl, globalde 20 binin üzerinde organizasyonun nabzını tutan Great Place To Work, Türkiye raporu için bilgi teknolojileri, üretim, finans, perakende, ilaç ve diğer sektörlerden 600’den fazla şirketi analiz etti. Yılın En İyi İşverenleri Listesi, bu 600’ün üzerindeki şirketteki iş yeri kültürü ve çalışan deneyimini ölçümleyen Trust Index anketine dahil olan 160 bin çalışanın yanıtlarına göre oluşturuldu. Çalışan deneyiminin, tüm çalışanlar için ortak pozitif bir deneyim yaşanması anlamına gelen “ForAll” kriterlerinde, en iyi performansı gösteren şirketler listede yer buldu. Başarı taçlandı The Grand Tarabya Otel’de düzenlenen ödül törenine Saya Grup İnsan Kaynakları Direktörü Kezban Sancak Elay ve Folkart İnsan Kaynakları Müdürü Adile Kutludağ ile şirket çalışanları katıldı. Bu yıl Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi, şirketlerin çalışan sayısına göre altı kategori üzerinden açıkladı. Folkart, 250-499 Çalışan Sayısı Kategorisinde Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi’nde yer aldı. Daha önce iki kez üst üstte Ege’nin En İyi İşverenleri Listesi’nde yer alan Folkart, Harika İşyeri Ünvanı’nı daha da ileriye taşıdı.
İstanbul Hac kurası bekleyenler önce bu türbeyi ve camiyi ziyaret ediyor Osmanlı Cihan Devleti Dönemi’nde İslam dininde kutsal sayılan, cennetten indirildiğine inanılan ve ana parçası Kabe’de bulunan Hacer-ül Esved taşının 5 parçası İstanbul’a getirildi. Hacer-ül Esved’in Türkiye’deki en büyük parçası Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nde, 4 parçası ise Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İstanbul Türbeler Müzeler Müdürü Vekili Ebuzer Gümüş, "16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında 5 parçanın düşmesi sonucu taşlar İstanbul’a getirilmiş. Bugün Kabe’de bulunan Hacer-ül Esved orijinal ve Kabe’nin en eski parçası. Bugün ondan düşen 5 parça da onun gibi dünyada özgün olan tek Hacer-ül Esved” dedi. İslam dininde kutsal sayılan, cennetten geldiğine inanılan ve ana parçası Kabe’de yer alan Hacer-ül Esved taşının 1 parçası Fatih’teki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nde, 4 parçası ise Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camisi’nde yer alıyor. Kabe’de 16. yüzyılda gerçekleştirilen bakım ve onarım çalışmaları sırasında Hacer-ül Esved taşından düşen 5 parçayı bir harem ağası İstanbul’a getirdi. Tarih boyunca çeşitli nedenlerden dolayı parçalanan Hacer-ül Esved taşı birleştirilerek aynı haline getirilirken, kopan taşları İstanbul’a getiren harem ağası bu nedenle cezalandırıldı. Kabe’ye tekrar gönderilmesine karar verilen Hacer-ül Esved, Mimar Sinan’ın uzun uğraşları sonucunda İstanbul’da kaldı. Mimar Sinan tarafından bu taşlardan 4’ü, dönemin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa adına yaptırılan Sokullu Mehmet Paşa Camii’ne konuldu. Altın çerçeve ile kaplanan parçalar, caminin giriş kapısı üzerindeki mermer taşların ortasında, mihrabın üst kısmında, minbere giriş kapısının üzerinde ve minber kubbesinin altında yer alıyor. Türkiye’deki en büyük parçası ise Mimar Sinan tarafından Süleymaniye Külliyesi içindeki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nin girişindeki kemerin kilit taşına yerleştirildi. “Kabe dışında sadece İstanbul’da parçaları bulunuyor" Hacer-ül Esved taşıyla ilgili bilgi veren Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İstanbul Türbeler Müzeler Müdürü Vekili Ebuzer Gümüş, “Hacer-ül Esved, İslam alemi için önemli bir yere sahip olan bir taş. Arapça ‘kara taş’ anlamına gelmektedir. Bu adı da renginin siyaha yakın, koyu kırmızı rengi olması nedeniyle almıştır. İslam’da ‘cennetten indirildiğine’, ‘Nuh Tufanı’nda Mekke’deki Ebu Kuveys Dağı’nda saklanılan daha sonra Kabe’nin yeniden inşası sırasında Hz. İbrahim ve Hz. İsmail tarafından getirilerek, Kabe’nin güney doğu köşesine yerleştirilen bir taş. Hem şu an Kabe’nin en eski parçası olması hem de cennetten indirildiğine inanılan bu taşın İslam alemi için mukaddes bir yeri var. Bugün bu taşın, Kabe dışında sadece İstanbul’da parçaları bulunuyor. Kabe’deki özgün parçasının dışında kalan diğer özgün parçalar sadece Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde ve Kanuni Sultan Süleyman Han Türbesi’nin girişinde bulunan kemerin kilit taşında” dedi. “16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında 5 parçanın düşmesi sonucu bunlar İstanbul’a getirilmiş” Hacer-ül Esved taşlarının Kabe’den, İstanbul’a getirilmesini anlatan Gümüş, “Kabe’de tarih boyunca çeşitli dönemlerde bakım-onarım çalışmaları oluyor. Bu esnada Hacer-ül Esved taşı da onarılıyor. Tabii sel, yangın, savaş gibi çeşitli nedenlerle zarar gördüğü de olmuş. Bu nedenle birkaç parçaya ayrılmış. Ancak her defasında bu parçalar birleştirilerek tekrar yerine koyulmuş. Osmanlı Dönemi’nde 16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında Hacer-ül Esved’den düşen 5 parça, bir harem ağası tarafından İstanbul’a getiriliyor. Bu harem ağası cezalandırılmış ve taşların Kabe’ye gönderilmesi istenmiş. Ancak Mimar Sinan’ın uzun uğraşları sonucunda bu taşlar İstanbul’da kalmış. Mimar Sinan bu taşlardan 4 tanesi Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde, 1 tanesini de bugün bulunduğumuz Kanuni Sultan Süleyman Han Türbesi’nin girişindeki kemerin kilit taşına yerleştirmiştir. 16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında 5 parçanın düşmesi sonucu bunlar İstanbul’a getirilmiş. Bugün Kabe’de bulunan Hacer-ül Esved orijinal ve Kabe’nin en eski parçası. Bugün ondan düşen 5 parça da onun gibi dünyada özgün olan tek Hacer-ül Esved” ifadelerini kullandı. “Onu ziyaret edenlerin, manevi kamerasıyla çekime girdiği ve bize şahitlik edeceğine inanıyoruz” Sokullu Mehmet Paşa Camii cemaatinden Kemal Gözsüz, “Bu camide uzun yıllar görev yapmış müezzinin oğluyum. Babam şu anda hayatta değil. Babamın emekli olduktan sonra da burada toplam 52 yıl bir görevi oldu. 1 Haziran 1963 yılından beri babam burada görev yapıyordu. Yine buraya geliyoruz. Buradaki resmi kadronun dışında en kıdemlisi benim diyebilirim. Hacer-ül Esved taşı Müslümanlarca kutsal sayılan, önemli bir taş. Biz onu ziyaret edenlerin, manevi kamerasıyla çekime girdiği ve bize şahitlik edeceğine inanıyoruz. Düşüncemiz bu yönde. Peygamber Efendimiz (Sallallahü teala aleyhi ve sellem) de elini sürdüğü için ondan sonra da diğer halifeler döneminde olsun özellikle de Hz. Ömer ona daha bir ihtimam göstererek ehemmiyetini ortaya koymuştur. Hacer-ül Esved taşının Sokullu Mehmet Paşa Camii’ne gelmesinin en önemli sebebi, bu camiyi Sokullu Mehmet Paşa adına 2. Selim’in kızı İsmihan Sultan’ın yaptırmış olmasıdır. Bundan dolayıdır diye düşünüyorum. Sarayda da kalabilirdi ama Mimar Sinan tarafından buraya koyulması uygun görülmüş. Her gün Hacer-ül Esved’i görüyoruz. Her içeriye girişimizde gözümüz onlara takılıyor. Ziyaretçilerimiz geldiği zaman ona el sürme gibi bir hasletleri var ama burada Kabe’deki gibi sünnet olan vazife olmuyor. Selamlamak bir gerekmiyor. Sadece ona bakılacak ve salavat getirilecek. İnsanlar el sürmek istediği için tedbirler alındı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü bir camekan koydu” şeklinde konuştu.