- 08 Mart 2023 Çarşamba 09:43

Mahire teyze: "Devlet yok diyeni Allah kör eder"

A
A
A
Mahire teyze: "Devlet yok diyeni Allah kör eder"

Van Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanı Selma Biçek koordinesindeki ekipler, konteyner kentlerde ikamet eden depremzedeleri ziyaret ederek yalnız bırakmıyor.

Van Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanı Selma Biçek koordinesindeki ekipler, konteyner kentlerde ikamet eden depremzedeleri ziyaret ederek yalnız bırakmıyor.


Kahramanmaraş merkezli depremin ardından Malatya’da depremden etkilenen vatandaşlar için depremin ilk gününden bu güne kadar çalışmalarını aralıksız sürdüren Van Valiliği ve Van Büyükşehir Belediyesi ekipleri, halktan büyük takdir görüyor. Van Valiliği ve Van Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ekipler, farklı alanlarda depremzedeler hizmet sunarken, Van Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanı Selma Biçek koordinesindeki ekipler, konteyner kente ikamet eden aileler ile birebir ilgilenerek sorun ve taleplerini dinliyorlar. Ziyaret çalışmaları esnasında Mahire Kaya isimli depremzede kadın, Van Valisi Dr.Ozan Balcı ve aralarında geçen diyaloğu anlattı. Vali Balcı’ya sobası olduğunu fakat yakıt ihtiyacının olduğunu söyleyen Kaya, "Konuyu vali beye söylemem ile birlikte yanındakilere talimat verip hemen yakıt geldi. Yardım gelmiyor, devlet yok diyenleri Allah kör eder. Bak işte ekiplerin biri gidiyor, biri geliyor Allah Cumhurbaşkanımızı, devletimizi başımızdan eksik etmesin. İslam’ı biliyor, dinini biliyor. Devletimize bir kez daha dua ediyoruz ilk günden beri buradalar Allah razı olsun" dedi.


Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanı Selma Biçek, "Her gün gün boyu konteyner kentleri geziyoruz vatandaşlarımızın taleplerini dinliyoruz. Vatandaşlarımız devletimizin sunduğu imkanlardan çok memnun,. Gün boyu Cumhurbaşkanımıza dualar ediliyor. Bizler yaptığımız yardımların yanı sıra depremden etkilenen çocuklarımız başta olmak üzere psikososyal destek de veriyoruz. Ayrıca yaşlı bakım evlerinizi ziyaret edip oradaki yaşlılarımızı ve hastalarımızı da yalnız bırakmıyoruz. Van Valimiz ve Van Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekilimiz Dr.Ozan Balcı öncülüğünde çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Uğur Mumcu’nun ismi Manisa Şehir Tiyatrosu’nda yaşayacak Uğradığı suikast sonrası katledilen gazeteci, yazar Uğur Mumcu, ölümünün 32. yıl dönümünde, Manisa Büyükşehir Belediyesi, Yunusemre ve Şehzadeler belediyeleri ile Atatürkçü Düşünce Derneği Manisa Şubesi iş birliğiyle düzenlenen programla anıldı. Program, Uğur Mumcu’nun ismi verilen Manisa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Sahnesi’nde gerçekleştirildi. Yalnızca gazeteciliğiyle değil, aynı zamanda demokrasi, özgür düşünce ve hukuk devleti uğruna verdiği mücadeleyle Türkiye’nin aydınlık geleceği için simge isimlerden olan Uğur Mumcu, suikast sonrası öldürülmesinin 32’nci yılında Manisa’da anıldı. Gerçekleştirilen programla Mumcu’nun aydınlık mücadelesi bir kez daha hatırlandı. Programa; CHP Eski Genel Başkanı Altan Öymen, CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, CHP İl Başkanı İlksen Özalper, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, Atatürkçü Düşünce Derneği Manisa Şubesi Başkanı Hamza Kopal, siyasi parti temsilcileri ile yurttaşlar katıldı. Anma programı öncesinde protokol üyeleri, Uğur Mumcu’nun isim tabelasının ve Gürsel Gökçe’nin hazırladığı ‘Sönmeyen Işık: Uğur Mumcu’ isimli fotoğraf sergisinin açılışını yaptı. Program, Uğur Mumcu Sahnesi’nde yapılan belgesel gösterimi ve söyleşilerle devam etti. “Karanlıkların üzerine cesaretle giden bir fikir neferiydi” Programın açılış konuşmasını yapan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, büyük bedellerle, benzeri görülmemiş mücadeleyle, halkın azim ve kararlılığıyla kazanılan bu ülkeyi koruyup kollamak için canı pahasına gözünü kırpmadan ölüme gidenler olduğunu hatırlatarak “Bugün o kahramanların başında gelen, demokrasi, adalet ve özgürlük mücadelesi veren, kalemiyle karanlığa ışık tutan Uğur Mumcu’yu anmak için bir aradayız. 32 yıl önce bu toprakların yetiştirdiği en cesur gazetecilerden birini maalesef kaybettik. Uğur Mumcu’yu saygı, özlem ve minnetle anıyorum. 32 yıl önce gerçekleşen hain saldırıyla yalnızca Uğur Mumcu’yu değil, aynı zamanda hakikatin peşinden koşan, bunları ilke edinmiş, düşüncesiyle ve bağımsız Türkiye hedefiyle yola çıkmış bir neferimizi kaybettik. Mumcu, aradan geçen karanlık yıllara rağmen eserleriyle, fikirleriyle ve mücadele azmiyle bizleri aydınlatmaya devam ediyor. Uğur Mumcu’yu ve onunla birlikte bu topraklarda bağımsızlık, özgürlük ve adalet için mücadele eden tüm demokrasi şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız” ifadelerini kullandı. “Şehir Tiyatrosu Uğur Mumcu Sahnesi olarak ismini değiştirdik” Laik ve demokratik Cumhuriyeti, basın özgürlüğünü savunmanın, yalnızca bir siyasi duruş değil, aynı zamanda bu ülkenin aydınlık geleceği için bir zorunluluk olduğunu dile getiren Başkan Zeyrek, bu mücadelenin en önemli temsilcilerinden birinin Uğur Mumcu olduğunu hatırlattı. Zeyrek, Manisa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde Ocak ayında aldıkları karara dikkat çekerek, “Sahnemizin ismini Cumhuriyet Halk Partisi’nin önergesi ile ‘Şehir Tiyatrosu Uğur Mumcu Sahnesi’ olarak değiştirdik. Bunun mutluluğunu yaşıyorum. Uğur Mumcu’nun bu güzel şehirde anılması, buna vesile olmak, bizlere ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne nasip oldu” diye konuştu. Başkan Zeyrek ayrıca 24 Ocak’ta aramızdan ayrılan Türk siyasetinin önemli isimlerinden İsmail Cem’i ve halkın gönlünde taht kurmuş Gaffar Okkan’ı da saygıyla andığını belirtti. Açılış konuşmasının ardından anma programı ‘Kurşunun Kırdığı Kalemler’ isimli video gösterimi ve Uğur Mumcu’nun özgürlük, adalet ve aydınlanma mücadelesini simgeleyen fotoğrafının sahneye taşınması ile devam etti. Katılımcılar, Mumcu’nun anısını onurlandırmak için sahneye karanfil bıraktı. Programda Nebil Özgentürk’ün Uğur Mumcu Belgeseli de gösterildi. Gösterimin ardından Nebil Özgentürk, Uğur Mumcu ile ilgili anekdotlar aktardı. Özgentürk, Uğur Mumcu’yu ilk kez Manisa’da tanıdığını söyleyerek, “1987 yılında SODEP Genel Başkanı Erdal Bey’i izliyorduk. Çanakkale’den çıkmışız, Manisa’da konaklayıp Fethiye’ye gideceğiz. Yukarı çıktık, nasıl neşeli, nasıl güzel bir yürek. Burada tanıdım ve onun dayanışmacı ruhunu, yürek zenginliğini gördüm. Biz bugün Uğur Mumcu için toplandıysak, Türkiye’nin dört bir yanında pek çok Uğur Mumcu anması yapılıyorsa, bir insanın onuru ancak böyle anlaşılabilir” ifadelerini kullandı. Okan Toygar’ın yönettiği Uğur Mumcu’lu Günler isimli söyleşide, Cumhuriyet Halk Partisi önceki genel başkanlarından gazeteci yazar Altan Öymen, duayen gazeteciye dair konuştu. Öymen, sahneye Uğur Mumcu’nun adının verilmesinden duyduğu memnuniyeti belirterek, “Salonlara adının konulmasıyla Uğur Mumcu bugün Türkiye’nin en fazla tanınan, şükran duyulan insanlarından olarak anılmaya devam ediyor” diye konuştu. Eren Aysan’ın yönetimindeki Aydınlanma Devrimi ve Uğur Mumcu başlıklı söyleşide konuşan gazeteci yazar Zeynep Oral, Uğur Mumcu’nun toplumu uyardığı için herkesten önce öldürüldüğünü söyledi. Daha önceki yıllarda Akhisar’da Uğur Mumcu’yu andıklarını söyleyen gazeteci yazar Miyase İlknur ise “Manisa’yı alırız, orada da yaparız demişlerdi. Hayaldi, gerçek oldu” dedi.
Adıyaman Milletvekili Alkayış, muhtarlar ve köylülerle bir araya geldi AK Parti Adıyaman Milletvekili Mustafa Alkayış, Külafhöyük Köyü’nde bölge muhtarları ve vatandaşlarla bir araya geldi. Vatandaşlar ve muhtarlarla bir araya gelen Milletvekili Mustafa Alkayış, şu ana kadar yapılan ve bundan sonraki süreçte yapılacak olan icraatlar ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Adıyaman’ın Külafhöyük Köyü’nde muhtarlar ve vatandaşlarla bir araya gelerek 6 Şubat depremi sonrasında ortaya konulan icraatlar hakkında önemli bilgiler veren AK Parti Adıyaman Milletvekili Mustafa Alkayış, talepleri de dinledi. 6 Şubat depreminin Adıyaman genelinde can ve mal kaybına yola açtığını ve il merkezi ve köylerde deprem yaralarının sarılmaya devam ettiğini belirten Alkayış, bölgede köy konutlarının bir kısmının inşa faaliyetlerinin hızla sürdüğünü, bir kısmının tamamlanmaya yakın olduğunu ve bir kısmının ise bitirilerek vatandaşların aileleriyle beraber konutlarında oturmaya başladıklarını vurguladı. Alkayış, "6 Şubat depreminde her ne kadar köylerimizde daha önceden yapılmış olan altyapı, kilitli parke, üstyapı, içme suyu, çöplerin toplanması gibi çalışmalar sekteye uğrasa da gerek il genel meclisimizin üstün gayretleri gerekse muhtarlarımızın yoğun mesaileri sonucunda köylerimiz eski güzelliğini yeniden yakaladı, inşa ve ihya açısından önemli bir ivme kazandı” dedi.
Ankara Bolu’daki yangın faciası yangın tüpleri fiyatlarını alevlendirdi Bolu Kartalkaya’da yaşanan Grand Otel yangının ardından fahiş fiyatlarla satılan yangın tüplerine ilişkin angın söndürme sistemleri üreticisi Ahmet Kılavuz açıklamalarda bulundu. Bolu Kartalkaya’da yaşanan Grand Otel yangının ardından yangın söndürme teçhizatlarına talep arttı. Durumu fırsata çeviren bazı satıcılar ise yangın tüpü, yangın battaniyesi ve duman detektörü gibi ürünlerin fiyatlarını artırmaya başladı. Fırsatçı satıcılar, yangın tüplerini piyasa ortalamasının 2 katına satmaya başladı. Konu üzerine yangın söndürme tüpü ve yangın söndürme sistemleri üreticisi Ahmet Kılavuz, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine yangın söndürme sistemlerinin fiyatları ve kullanımıyla ilgili açıklamalarda bulundu. “Bizim gibi büyük firmalar denetleniyor” Kılavuz, yangın güvenlik sektörünün Türkiye’de çok gelişmiş bir sektör olmadığını ve belirli firmalar arasında rekabet sağlanacak kadar fiyatlar uygulandığını belirterek, “Sektörde Yani güçlü firmalar yok. Bizim gibi KOBİ’ler var. Bunlar da yüzde 10’unu filan oluşturuyor. Yüzde 96’ı merdiven altı diyeceğimiz, çantacı diyebileceğimiz küçük firmalardan oluşuyor ve bunlar denetlenemiyor. Bizim gibi büyük firmalar denetleniyor sağ olsun. İtfaiyeler, Sanayi Bakanlığı, Yangın Yönetmeliği var. Yönetmeliğe uygun olup olmadığını iş müfettişleri, iş güvenliği açısından denetleniyor. Denetlenen yerler, belli başlı kurumlar, fabrikalar, işletmeler, rekabeti oluşturuyorlar. Teklif alıyorlar, değişik firmalarla görüşüyorlar, alıyorlar. Fakat vatandaşlar, bunların dışındaki kişisel tüketiciler, apartmanlar, küçük işletmeler gelenden, pazarlamacıdan aldıkları için fahiş fiyat sorulmadığı için, dikkat edilmediği için oralarda çalışıyor herhalde. Ama bizim çalıştığımız yerlerde bir rekabet var aramızda. Fahiş fiyat da olmuyor” açıklamasında bulundu. “Yangın söndürmede ‘TSE’ standart mecburiyeti var, CE belgeli ürünler kalitesiz olabiliyor” Denetlenemeyen kurumların ürettikleri ürünlerde kalitesizlik olabileceğini de dikkati çeken Kılavuz, “1 birim söndüren yangın söndürücü de var, 5 birim söndüren yangın söndürücü de var. Bunları arasında araştırmak, incelemek lazım, piyasada hepsi var. Yangın söndürmede ‘TSE’ standart mecburiyeti var. Fakat ‘CE’ belgeli bazı ürünlerinde yurt dışından getirilip piyasaya sürülebiliyor. CE belgesi de uluslararası anlaşmalara, Avrupa Birliği uyum yasalarına uygun olarak Türkiye’de satılabilen bir şey. Bunlarda bir kalitesizlik var” diye konuştu. “Ortalama fiyatları 900 lira, bin lira, bin 100 lira, bunun üzerindeki fiyatlar abartılı” Yangın söndürme tüplerinin fiyatlarına ilişkin medyada birçok farklı rakamın konuşulduğunu ve birçoğunun gerçeği yansıtmadığı dile getiren Kılavuz, “Fiyatlar çok kabarık değil. Satılan ürünlerin yüzde 90’ı 6 kiloluk dediğimiz, yani 50 santim boyunda, 15 santim çapında, 9 buçuk 10 kilo ağırlığında gelir. Ortalama fiyatları 900 lira, bin lira, bin 100 lira. Bunun üzerindeki fiyatlar abartılı. Fiyatlardan bu tüpleri alabilirler. Bir boy büyükleri çok kullanılmıyor, yüzde 90’ı 6 kilogram kuru kimyevi, insanın rahat kaldırıp, rahatça kullanabileceği ve başlangıç yangınlarını söndürebilecek tüp budur. Bunun büyükleri 12, 25, 50 kilogramlık tüpler var. Mesela 12 kilogramlık tüpler 2 bin lira, 25 kilogramlık tüpler 4 bin lira, 50 kilogramlık tüpler 8 bin lira gibi ortalama rakamları var. Bunların üzerindeki fiyatlar abartılıdır. Yani çok altındaki fiyatlar da kalitesizdir” ifadelerine yer verdi. Yangın tüplerinin türlerine göre sınıflandığını aktaran Kılavuz, kuru kimyevi tozlu köpüklü sıvı bazlı ve gazlı söndürücülerin olduğunu kaydetti. Kılavuz, genellikle karbondioksit veya HFC halon türevi gazları içeren yangın söndürücü tüplerin tercih edildiğini de sözlerine ekledi. “Yangın Yönetmelik’inin 99’uncu maddesinde yangın söndürme tüplerinin nerede ne kadar bulundurulacağı yazıyor” Kılavuz, binaların veya işletmelerin ‘Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik’te yer aldığı gibi önlemler alınmasının çok önemli olduğuna işaret ederek, “Yönetmeliğin 99’uncu maddesinde yangın söndürme tüplerinin nerede ne kadar bulundurulacağı yazıyor. Artı, bağlı olduğu itfaiye müdürlükleri de ne kadar yangın cihazı kullanması, bulundurması gerektiğini işletmelere çağırıldığı zaman bilgi veriyor. Bolu Otel’de olduğu gibi çağırdıkları zaman eksik noksanları tespit ediyorlar. Bunu da işletme veya bina sahiplerine bildiriyor” bilgisini paylaştı. “Vatandaşlar düzgün firmalardan yangın söndürme tüplerini alsın” Vatandaşların yangın söndürme tüplerini araştırarak doğru yerden almasını öneren Kılavuz, “Yani internetten bakıp orada gördüğü fiyatlardan almasın vatandaş. Veya kapıya çantacı, pazarlamacı geldiği yerdekinden almasın. Yani üreticiden mümkün olduğu kadar düzgün sağlam firmalardan araştırsın. Bunu da kendi itfaiye birimlerine sorabilir. Olmadı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı Ölçüler ve Standartlar Genel Müdürlüğü bizleri denetliyor. Orada da arkadaşlar bu işleri biliyorlar. Oralara sorup, araştırıp almasında veya etrafında bulunan ciddi kurumlara bakılsın. Yani artık resmi kurumlar, okullar, yurtlar, oteller öyle ayakaltındaki çantacı firmalardan alışveriş etmiyor. Gidiyor sağlam firmaları buluyor. Vatandaşlar da öyle bir yerden eşinden dostundan referans istesin. Düzgün firmalardan biraz araştırıp alsın” şeklinde konuştu. “Yangın alarm sistemi birinci öncelik” Yangın söndürme tüplerinin yangınlarda ilk müdahale aracı olduğunu fakat sadece yangın söndürme tüpleriyle müdahalenin yeterli olmadığını bildiren Kılavuz, “Yangın tüpü yangının piyadesidir. Yani sonucu o belirler. İlk müdahale aracıdır ama bunun yanında yangın alarm sistemi birinci öncelik. Binalarda işletmenin büyüklüğüne yangın alarm sistemi, en azından kırbas buton siren haber edilecek veya otomatik algılama sistemi bulunması gerekiyor” diye konuştu.