ASAYİŞ - 09 Mart 2017 Perşembe 16:20

2. Ordu Kurmay ve Garnizon eski Başkanı Tümgeneral Avni Angun:

A
A
A
2. Ordu Kurmay ve Garnizon eski Başkanı Tümgeneral Avni Angun:

76 sanıklı FETÖ/PDY davasında 2.

76 sanıklı FETÖ/PDY davasında 2. Ordu Kurmay ve Garnizon eski Başkanı Tümgeneral Avni Angun savunma yaptı.
Eski Ordu Komutanı Adem Huduti’nin savunmasının ardından mahkemenin öğleden sonraki celsesinde davanın 2 numaralı sanığı olarak yargılanan 2. Ordu Kurmay ve Garnizon eski Başkanı Avni Angun’un savunmasına geçildi.
15 Temmuz darbe girişiminde Yurtta Sulh Konseyi tarafından hazırlanan yönetim kadrosunda Malatya’da sıkı yönetim komutanı olarak gösterilen Avni Angun, savunmasına Adem Huduti gibi darbe girişimini kınayarak başladı. Angun, “Hiçbir şekilde içerisinde yer almadığım ve hayatım pahasına mücadele ettiğim asla tasvip etmediğim bu darbe girişiminde hayatını kaybedenlere rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum” diye konuştu.
36 yıl askerlik mesleği içerisinde bulunduğunu ifade eden Angun, 2015 askeri şurası ile Malatya 2. Ordu Komutanlığındaki görevine tekrar atandığına şaşırdığını söyledi. Darbe girişiminde basın yolu ile suçluymuş gibi gösterilmeye çalışıldığını ve işlenen suçların şahsına mal edildiğini iddia eden Angun, iddianamede yer alan suçlamalara cevap verdi.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile hiçbir bağlantısının olmadığını ileri süren Angun, “Ben veya çocuklarım bunların dershanelerine gitmedik, bankalarını kullanmadık, yardım yapmadık, toplantılarına iştirak etmedim abilere katılmadım. Gazete, kitap temin veya takip etmedim yurt dışı birimlerini ziyaret etmedim. MİT’in açıkladığı Byloock kullanıcısı listesinde yokum. Ev ve iş yerlerinde tüm malzemelerim hatta akrabalarım da bu işe tabi tutulmuş ancak bir şey bulunamamış” dedi.
Albay rütbesinde iken ilk 3 sicil numarasında olmasına rağmen sancağı olan alay yerine komutan yardımcılığına atandığını ileri süren Angun, “2008’de generalliğe terfi etmeme rağmen 1 yıl daha bekletilerek cezalandırıldım. Hemen hemen herkesin yurt dışına göreve gönderildiği zaman ben gönderilmedim. Üniversite sınav sorularının çalındığı yıl çocuğum üniversite sınavını kazanamadı. Alınan örgütün üyesi olsaydım bu tür konularda kendime destek sağlanması lazımdı. Somut delile dayalı bir işlem bulunamamıştır. Ankara’daki iddianamede yurt sulh konseyinde ismim bulunmamıştır” ifadelerin kullandı.
Meslekten ihracının hukuksuz bir işlem olduğunu ileri süren Angun, “Başkalarının eyleminin cezası bana çektirtilmeye çalışılmıştır. Bu konuda ilgili mahkemelere itiraz başvurum bekletilmektedir. Alınan örgüt ile ilişkim yok iken iddia makamı hangi delile göre bunu öne sürmüştür” dedi.
Hayatı boyunca FETÖ/PDY terör örgütü ile bir ilişkisinin olmadığını öne süren Angun, “Kaldı ki o gece kanunlara karşı olanlara direndiğim için 3 kez ölümün direğinden dönmüşümdür” ifadesini kullandı.
15 Temmuz darbe girişimini tesadüfen saat 23.00 sıralarında televizyondan öğrendiğini iddia eden Angun, “Ben olayları öğrendiğimde askeri hareketliliğin üzerinden 3 saat geçmişti. Herkesin hatırlayacağı üzere bu durumun bir takım askerlerin kalkışması ile oluştuğu ve başarısızlık ile sonuçlandığı ortadaydı. Bunun karşısında biran önce komutanları arayarak silah ve mühimmatlara sahip çıkmasını istedim” dedi.
Silahlı askerler tarafından evinin basıldığını ve can güvenliğinin olmadığını savunan Angun, karargahta da olduğu süre zarfında makamında tek başıma kalamayacağını düşünerek ordu komutanının odasına gittiğini söyledi. Güvenlik kamerası görüntülerini de yansıyan kendisine karargah koridorunda silah çekilmesi olayını anlatan Angun, “Silahı almak için hamle yaptım ancak beni iteledi, ateş etmesin diye sakin olsun diye geri çekildim ve oradan kurtuldum. Bu sırada orada bulunan diğer rütbeliler müdahale etmedi kimse engel olmadı” İfadelerini kullandı.

Darbecilerin derdest edilmesi teklifinde bulunduğunu savundu
Darbe gecesi eski Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti’ye darbecilerin derdest edilmesi teklifinde bulunduğunu savunan Angun, “Söz ve emirleri dinlemeyenleri oturup bekleyecek halimiz yok. Bunların önlenmesi gerekiyor. Bunların ellerini ayaklarını bağlayıp derdest edelim dedim. 3-4 güçlü personel gerekiyordu. Biz tabiri yerindeyse iki tane yaşlı adamız, bizim fiziki olarak mücadele edecek durumumuz yok. 3-4 adam istedim güçlü ve kelepçeli. Aradan zaman geçmesine rağmen kimse gelmeyince dışarı çıkıp baktım” dedi.
Albay Bahadır Erdemli’nin ellerini kelepçelediğini ve 5 saat boyunca alıkonulduğunu savunan Angun, “Benim içerideki faaliyetlerimi öğreniyorlar. Bir astın bir üstüne bu şekilde bir emir verir gibi konuşması temayüllere de aykırı. Albay Bahadır Erdemli bana silahı doğrulttu yakın mesafeden, emir subaylardan biri koluna girerek sakinleştirdi. Sadece maruz kaldığım bu muameleler bile darbe teşebbüsünde bulunanlarla bir olmadığımızın en açık göstergesidir” diye konuştu.

“Bilgi ve rızam dışında ismim sıkı yönetim komutanı olarak yazılmıştır"
İddianamede de yer alan isminin Yurtta Sulh Konseyi tarafından sıkı yönetim komutanı olarak yazılmasından habersiz olduğunu sunan Angun, “Bilgi ve rızam dışında ismim sıkı yönetim komutanı olarak yazılmıştır. Bu listeyi kimlerin oluşturduğunu bilmiyorum. Bu düzmece sahte bir evraktır. Her ne kadar sahte listeye ismim yazılmışsa da kanunlara bağlı biri olarak darbeye karşı duruşumu sürdürdüm. Daima kanunların yanında oldum, bu çizgiden hiç çıkmadım” diye konuştu.
Darbe girişimi sırasında karargahtan kimlerin kalkışmada yer aldığını bilmediğini ileri süren Angun, “Darbe girişimcilerini tek tek derdest edebilmek için destek istedik ancak destek gelmedi. Elde ettiğim bilgileri il jandarma komutan vekiline telefonla ilettim. As birliklerine benim ismimi görseniz bile sesli emrimi almadan hareket etmeyeceksiniz diyerek emir verdim” ifadelerine yer verdi.
İddianamede imkanı olduğu halde darbecileri derdest etmediği algısının oluşturulduğunu savunan Angun, “Sayın Vali o gece 30 kişi ile nizamiyede 1 kişiyi derdest edemiyor da ben 1 kişi olarak 30 kişiyi nasıl derdest edeyim. Ben can güvenliği olmadığı için ordu komutanının odasına sığınan birisiyim” şeklinde konuştu.
Olay gecesi Malatya Valisi Mustafa Toprak’ın kendisini aramadığını iddia eden Angun, “Sayın valimiz beni davet etmiş olsaydı çok etkin bir şekilde önlem alabilirdik. Ben kriz merkezinde olsaydım daha başarılı olurduk diye düşünüyorum. Karargahın her tarafını çok iyi bilirim, operasyonu bizzat yönetir gerekirse şehit olmaya razıydım. Ama karargahta bir tabanca ve 5 mermi ile bu işi tek yapamam. Ama dışarıda olsaydım 1 saat içerisinde bu operasyon biterdi. Kriz merkezinde bulunmayı gönülden isterdim. Adaletin yerini bulacağını ümit ediyorum” ifadelerine yer verdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Trump’ın Venezuela hamlesi küresel ticareti geriyor Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Donald Trump yönetiminin Venezuela’ya uyguladığı baskılar, Karayip Havzası’nda tansiyonu yükseltirken, Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Doç. Dr. Berat Akıncı, yaşananların bölgesel bir gerginliği küresel krize dönüştürebileceğini belirterek, ülkelerin güvenlik ve ticaret planlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacağını söyledi. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Trump yönetimi Aralık 2025’te Venezuela’nın petrol ticaretine karşı baskıyı sertleştirerek, yaptırımlı petrol tankerlerinin Venezuela’ya giriş-çıkışına ‘tam ve eksiksiz abluka’ emri verdiğini açıkladı. Bu kapsamda ABD’nin, Venezuela açıklarında uluslararası sularda bir tankeri durdurup denetlediği ve bunun "gölge filo" üzerinden yaptırımları delmeye karşı bir hamle olduğu aktarıldı; Venezuela ise adımı "uluslararası korsanlık" diye niteledi. Bölgede ABD’nin sadece Venezuela değil Karayip Havzası’ndaki birçok ülkede de yaptırımları arttırıyor. Ayrıca Trump, Venezuela petrolü ithal eden ülkelere yüzde 25’e kadar ek tarife uygulanabilmesini öngören kararnameyi de devreye alarak üçüncü ülkeler üzerinden ticareti caydırmayı amaçladı. Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Berat Akıncı, konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu. "Bölgesel kriz, küresel krize dönüşüyor" Doç. Dr. Akıncı, ABD Başkanı Donald Trump’ın Birleşmiş Milletler’e üye olan bir ülkeye dahi tehditler savurduğunu belirterek, "Trump’ın Amerikan dış politikasında Venezuela ile yaşadığı gerginlik, bölgesel gerginlik ortamından çıkarak küresel bir boyut kazandı. Artık Amerika’nın dış politikası, Trump’ın baş aktör olarak bu dış politikayı güç ekseninde değerlendirmesi ve Amerika’nın hegemonik gücünü diğer ülkelere baskılamasıyla bölgesel bir krizi küresel bir krize dönüştürme evresindeyiz" dedi. "Ülkeler ticaret ve güvenlik planlarını yeniden gözden geçiriyor" Trump’ın son dönemde içerik ve kullanılan ifadeler açısından bağımsız, Birleşmiş Milletler üyesi bir ülkeye müdahale niteliği taşıyan bir yaklaşım sergilediğini anlatan Akıncı, "Küresel olarak düşünüldüğünde ülkelerin kendi güvenlik ve kendi ticaret altyapılarını, ikili ticaret ilişkilerini yeniden baştan dikkate alacağı konuma eviriliyoruz. Bütün ülkeler artık Amerika Birleşik Devletleri’nin istemediği, onların kendi çıkarlarına uygun olmayan durumda biz ikili ticaret ilişkilerimizi nasıl dengeye oturacağız. Bu şu an ciddi anlamda belirsizlik oluşturuyor" ifadelerini kullandı. "Venezuela’nın rezervi büyük, payı sınırlı" Venezuela’nın küresel ölçekte en büyük petrol rezervlerine sahip ülkeler arasında yer aldığını, ancak istikrarsızlık nedeniyle pazardan sınırlı pay aldığını söyleyen Akıncı, "Her ne kadar Venezuela, küresel anlamda petrol ihracatçısı olmasa da aslında en büyük rezervlere sahip. Ancak bölgenin istikrarsızlaştırılması sonucu Venezuela minimize bir pay alıyor" diye konuştu. "Ticaret anlayışı ‘haydut devlet’ çizgisine evriliyor" Trump’ın "kural tanımayan ve belirsiz" dış politika anlayışının hem bölgesel hem de küresel ticareti sorgulattığını kaydeden Doç. Dr. Berat Akıncı, "Uluslararası ticaret hukukunu ve ulus devletlerinin bağımsız ticaret yapabilme özgürlüğünü de sınırlayan bir hale dönüştü. Burada özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin ticaret anlayışını ‘haydut devlet’ üzerine kurduğu bir noktaya eviriliyoruz. Bu aslında Birleşmiş Milletlere üye bütün ulus devletlerinin sorunu haline geliyor. Şu anda Latin Amerika’da, Karayip Denizi’nde veya bize uzak gibi gözüken bölgesel krizler, bir bakışa uluslararası ticaret hükümlerini yeniden dizayn eden bir noktaya evriliyor" dedi. "Kısa vadede petrol fiyatlarında sert etki yok" Bölgeye yönelik yaptırımların şimdiye kadar petrol fiyatlarında ciddi bir sıçrama üretmediğine işaret eden Akıncı, "Bu bölgeye yönelik yapılan yaptırımların çok etkisini görmedik. Petrol fiyatlarının çok artmadığını görüyoruz. OPEC üyelerinin bu tür şoklara karşı üretimi arttırma kapasitesi var. Venezuela’nın rezervi çok ama bunları işleyip satma noktasında küresel pazardan çok pay alamıyor. Özellikle petrol rezervlerinin talebi karşılamasından dolayı şu anda bölgede oluşan savaş tehdidi fiyatları etkilemiyor. Kısa vadede böyle ama orta ve uzun vadede OPEC üyeleri petrol rezervlerini arttırma kapasitesine sahip. Tedbir alacaklardır" şeklinde konuştu. "Küresel sistem belirsizlik dönemine giriyor" Uluslararası ortamda ülkelerin ardı ardına yaşanan krizlerden yorulduğunu vurgulayan Doç. Dr. Akıncı, daha sonra şunları söyledi: "Orta Doğu’daki gelişmeler, Ukrayna-Rusya savaşı ve son yaşanan bu olaylar ulus devletlerinin istemediği durumlar. Ticaretin önündeki engellerin kaldırılması konuşulması lazımken küresel sistemin oyuncusu olan Amerika Birleşik Devletleri’nin ulus devletlerinin serbestçe yapabileceği ticareti de kendi çıkarları doğrultusunda evrimleştirilebildiği ve küresel ticaret anlamında bir belirsizlik dönemine ilerliyoruz."
Ankara 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçısı yakalandı, 112’si tutuklandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 14 ilde son 2 haftada jandarma tarafından göçmen kaçakçılığına yönelik düzenlenen operasyonlar ile 156 şüpheli göçmen kaçakçısının yakalandığını ve 112’sinin tutuklandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, Jandarma Genel Komutanlığı Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti ile Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Edirne, Muğla, Aydın, Balıkesir, İzmir, Çanakkale, Tekirdağ, Antalya, Mersin, Van, Şanlıurfa, Erzurum, Hatay ve Gaziantep olmak üzere 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlar düzenlendi. Son 2 haftada Jandarma İnsansız Hava Araçları (JİHA) ile havadan, İl Jandarma Komutanlıklarınca karadan yapılan çalışmalar sonucu düzenlenen operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı. Şüphelilerden 112’si tutuklanırken 44’ü hakkında ise adli kontrol hükümleri uygulandı. Ayrıca yapılan operasyonlar sonucu 120 adet araç ile 13 adet bot ele geçirildi. Bakan Yerlikaya yaptığı paylaşımda göç yönetimine dikkati çekerek, "Göç yönetiminin güvenlik boyutunu; insan ticareti, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı ile mücadele alanlarında hukuk devleti ilkeleri ve insan haklarına riayet temelinde yürütülen etkin çalışmalar oluşturmaktadır. Bu kapsamda sınır güvenliği, üstün teknolojilerden ve gelişmiş izleme-denetim sistemlerinden yararlanılarak güçlendirilmekte; yasa dışı göç yollarını teşvik eden ve organize eden yapılara karşı hem sahada hem de hukuki zeminde güçlü ve caydırıcı mekanizmalar işletilmektedir" ifadelerine yer verdi.