POLİTİKA - 06 Şubat 2024 Salı 16:20

Bakan Ersoy: “Malatya’da toplam hasarlı bina sayısı 35 bin 907”

A
A
A
Bakan Ersoy: “Malatya’da toplam hasarlı bina sayısı 35 bin 907”

Asrın felaketinde koordinatör Bakan olarak atandığı Malatya’da katıldığı 6 Şubat Depremleri Anma Programı’nda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Deprem sonucunda, Malatya’da hasarlı bina sayısı 35 bin 907, orta hasarlı bina sayısı 2 bin 525 olarak kayıtlara geçti. Şubat ayı itibariyle yıkılan bina sayısı da 28 bin 483 oldu” dedi.


Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ‘asrın felaketi’ olarak nitelendirilen depremin ardından koordinatör Bakan olarak atandığı Malatya’da bir dizi programa katıldı. Depremin yıl dönümü sebebi ile Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde 6 Şubat Depremleri Anma Programı’na da katılan Bakan Ersoy, burada bir konuşma gerçekleştirdi. Programa Malatya Valisi Ersin Yazıcı, AK Parti Malatya Milletvekilleri Bülent Tüfenkci, İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak ve Abdurrahman Babacan da katıldı.



“Hemşehrilerimizin moralini yükseltmeye gayret ediyoruz”


Programda konuşan Malatya Valisi Ersin Yazıcı, “Malatya, 11 il içerisinde en çok zarar gören ikinci vilayet. Şehrimiz, sizlerin gücü ile dışarıdaki hemşehrilerimizin birlik, beraberlik ve gücüyle inşallah olumlu bir şekilde umutları kaybetmeden yoluna devam ediyor. Devletimiz, hükümetimiz büyük. Yaptıklarımız ve hızlı bir şekilde yapmaya çalıştıklarımızla kentimiz ve hemşehrilerimizin moralini yükseltmeye gayret ediyoruz” dedi.



“Malatya’da yıkılan bina sayısı 28 bin 483 oldu”


Malatya’daki hasarlı ve Şubat ayı itibari ile yıkılan bina sayısı hakkında bilgi veren Bakan Ersoy, “6 Şubat depremi, 11 ilde 14 milyon vatandaşımızı etkiledi. Depremin acısını ise 85 milyon vatandaşımızla hep birlikte hissettik. Ama elbette en büyük acıyı bölgedeki vatandaşlarımız, sizler yaşadınız. Kahramanmaraş merkezli; Malatya, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Elazığ ve Şanlıurfa’yı etkileyen 2 büyük deprem dünyanın en şiddetli depremleri arasında yer aldı. Deprem sonucunda, Malatya’da hasarlı bina sayısı 35 bin 907, orta hasarlı bina sayısı 2 bin 525 olarak kayıtlara geçti. Şubat ayı itibariyle yıkılan bina sayısı da 28 bin 483 oldu. Depremden etkilenen bütün illerdeki yaraları sarmak için devlet-millet ele ele seferber olduk. Enkazdan kurtarılan her bir can bize yeni bir umut oldu. Bütün bu yaşananların ardından şehrimizi yeniden ayağa kaldırmak ve eskisinden daha iyi hale getirme çabalarımız devam ediyor. İlk andan itibaren, kardeşlerimizin yarasını sarmak için gece gündüz demeden çalışıyoruz" şeklinde konuştu.



“Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı, en büyük konut seferberliği”


Ersoy, “Depremin hemen ardından başlattığımız konut seferberliği, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı, en büyük konut seferberliğidir. Hamdolsun, gün gün vatandaşlarımızın sorunlarını çözüyoruz. En son geçtiğimiz hafta sonu, Sayın Cumhurbaşkanımız Hatay’da yeni konutların bir bölümünün dağıtımını gerçekleştirdi. Önümüzdeki dönemde de anahtar teslimleri artarak devam edecek. Malatya’da son duruma dair bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Depremden etkilenen şehrimizde bugüne kadar, 6 Şubat itibarıyla Toplu Konut İdaremizce 14 bin 636 konut ihale edildi. İhale edilen konutların tamamının yapımına başlandı. 14 bin 636 konut, dükkanlar ve caminin yapımı devam etmekte. Konutların bir bölümü 2+1 ve diğer büyük bir bölümü ise 3+1 olarak tasarlandı. Son bir yılda, depremden etkilenen diğer şehirlerimizde olduğu gibi Malatya’da da canla başla çalıştık. Yüzlerce yılda bir gelebilecek bu felaketin yaralarını en hızlı biçimde sarabilmek için her ama her şeyi seferber ettik. Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde Malatya’nın koordinasyonundan sorumlu kardeşiniz olarak, depremin ilk saatlerinden itibaren burada hemşerilerimizle, kamu görevlilerimizle, STK’larımızla, yerli ve yabancı arama kurtarma ekiplerimizle çalıştık” dedi.



“Zarar gören tarihi ve kültürel doku alanında da çalışmalarımıza devam ediyoruz”


Bakan Ersoy, "Bakanlığımızın faaliyet alanına ilişkin birkaç bilgiyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk günden itibaren de çalışmalarını kesintisiz sürdürüyor. Öte yandan, bilindiği gibi deprem, 11 ilimizdeki tarihi ve kültürel dokuya da büyük zarar verdi. Bu alanda da çalışmalarımızı aralıksız devam ediyor. Malatya’da da bu doğrultuda çalışıyoruz. “Malatya Arkeoloji Müzesi”nde 6 Şubat sonrası yapılan ihaleyle depremin etkileri siliniyor. “Beşkonaklar Etnografya Müzesi ve Geleneksel Malatya Evi”nde de onarım ve tadilat işlemleri sürüyor. Yine, “Atatürk Anı Evi ve Etnografya Müzesi”nin onarım ve tadilat işlemleri ilerliyor. Tadilat ve onarımlarda gerçekleşme oranı yüzde 50’ler civarında. İnşallah yaz aylarında, bütün işlemleri bitirmiş olacağız. Malatya’mızı da diğer şehirlerimizi de ayağa kaldırıyoruz. Şehirlerimizi tarihiyle, kültürüyle, demografisiyle, sanayisi ve ticaretiyle her gün biraz daha normale döndürüyoruz. Mevcut binaları güçlendirirken, yeni yerleşim birimlerini de en doğru yerlere kurup, Allah göstermesin bir daha böylesi afetlerde olabilecek en az zararı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.


Bakan Ersoy bu programın ardından, Kongre ve Kültür Merkezi içerisinde kurulan deprem konulu fotoğraf-resim sergisini de gezdi.



Bakan Ersoy: “Malatya’da toplam hasarlı bina sayısı 35 bin 907”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."