SAĞLIK - 19 Ocak 2019 Cumartesi 09:01

Tıpta sembol bilmecesi

A
A
A
Tıpta sembol bilmecesi

Manisa’da Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı olarak görev yapan Dr.

Manisa’da Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı olarak görev yapan Dr. Mehmet Mustafa Açıl, yaptığı araştırmalar sonucu Türk Tabipler Birliği ve Sağlık Bakanlığı amblemlerinde kullanılan asa etrafına dolanmış çift yılan figürünün tıp ile ilişkisi olmadığını savundu. Dr. Açıl, yeni logoda yer alan figürün Yunan mitolojisinde hırsızlık ve ticaret tanrısı olarak bilinen Hermes’in ’caduseus’ adlı asasından esinlendiğini ve bu yanlışın acilen düzeltilmesi gerektiğini belirtti.


Manisa’da özel bir hastanede görevli Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Mehmet Mustafa Açıl, hobi olarak başladığı klasik Yunan mitolojisiyle uzun süredir ilgileniyor. Dr. Açıl, 3 yıllık araştırmalarının sonucunda ilginç bir şekilde yanlışı ortaya çıkardı. Klasik Yunan mitolojisiyle ilgilenen uzman ve arkeologların görüşünü de alan Dr. Açıl, yaptığı araştırmalar sonucu Türk Tabipler Birliği ve Sağlık Bakanlığı amblemlerinde kullanılan figürün tıp ile ilişkisi olmadığını kanıtladı. Türk Tabipler Birliği ve Sağlık Bakanlığı amblemlerinde yer alan figürün, klasik Yunan mitolojisinde hırsızlıkla, tüccarlıkla, kurnazlıkla anılan tanrıya ait olduğu görüşünü savunan Açıl, tıbbın tüm değerleriyle çelişen bu özelliklere sahip bir asanın kullanılmasının son derece yanlış olduğunu söyledi.



"Tıp sembolüyle ilgili bir yanlışı düzeltmek istedik"


Dr. Açıl, amblemlerde kullanılan logonun asa etrafında dolanan tek yılanın olması gerektiğine dikkat çekerek, "Yaklaşık 3 yıldır klasik Yunan mitolojisiyle yakından ilgileniyorum. Bu hobi olmaktan çıktı, artık iddialı girişimler arasında bulunuyorum. Bazı güzel bilgiler edindiğimiz gibi yanlış uygulamaların da farkına varıyoruz. Bununla ilgili en yanlış uygulama halen daha ülkemizde de kullanılan ve dünya üzerindeki kullanımı azalmakla beraber halen daha devam eden tıp sembolüyle ilgili bir yanlışı düzeltmek istedik. Bayraklar, amblemler ve flamalar toplumları ve kuruluşları temsil eden en önemli olgulardan biridir. Amblemler ve bayraklar üzerindeki her bir işaretin ve rengin ayrı bir anlamı vardır. Şu anda Türk Tabipler Birliği amblemine ve Sağlık Bakanlığının yeni logosunda kullanılan figüre bakıldığı zaman bir asa etrafına dolanmış iki yılan görüntüsü görüyorsunuz. Bu asada ayrıca kanat benzeri iki tane yapı görüyorsunuz. Klasik Yunan mitolojisiyle ilgilenen uzmanların ve arkeologların görüşünü de alarak bu amblemin Yunan mitolojisindeki en büyük 13 tanrıdan biri olan Hermes’in, ’caduseus’ adlı asasından kaynaklandığını ortaya çıkardık. Bu asa ulak asasıdır. Bu ulak asasını kullanan Hermes’in aslında tıp ile ilişkisi olmayan hatta tıbbın içerdiği bazı etik değerlerle tamamen çelişen bir tanrı olduğu görülmektedir. Hermes’in görevi tanrılar arasındaki iletişimi sağlayan bir ulak tanrısıdır. Aynı zamanda doğumundan hemen sonra Apollon’un sürülerini çaldığı zaman aynı zamanda hırsızlık tanrısıdır. Kurnaz olan bu tanrı, aynı zamanda tüccarların da tanrısıdır. Tıpta görev yapan hekimlerin, sağlık hizmeti sunan personelin hırsızlıkla ve ticaretle anılması çok uygun değil. Oysa tıp tanrısı çok farklı. Apollon’un oğlu Asklepios’tur. Asklepios’un bir asası vardır. Asasında sarılı tek bir yılan bulunmaktadır" diye konuştu.


Dünya üzerindeki söz sahibi en önemli kuruluşlar olan Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Veterinerler Örgütü ve Dünya Tabipler Birliğinin amblemlerinde tek yılanlı asayı kullandığına dikkat çeken Dr. Açıl, "Ne yazık ki Sağlık Bakanlığının açıkladığı yeni logosunda halen daha yanlış logoyu kullanmaktayız. Talebim tıp etiğiyle uyuşmayan kurnazlık, hırsızlık, ticaret gibi anlamları içeren bir tıp amblemi olarak kullanılmaya karşıyız. Mutlaka değiştirilmesini talep ediyoruz. İlk olarak Türk Tabipler Birliğine dilekçe olarak verdim. Konu üzerinde olumsuz yanıt aldığımız durumunda hukuksal anlamda değerlendirmeler yapmayı düşünüyoruz. Türk Tabipler Birliğine yaptığım başvuru süreci devam ediyor. Gelecek cevabın ardından Sağlık Bakanlığına da müracaat edeceğim” dedi.


Dr. Açıl, Türkiye gibi Somali ve Hindistan’ın da aynı yanlış amblemi kullandığını da sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çankırı Turistik Tuz Ekspresi yolcuları Çankırı’ya hayran kaldı Çankırı’da 1934 yılındaki Tenezzüh Treni’nin 90 yıl sonraki devamı niteliğinde olarak başlatılan “Turistik Tuz Ekspresi” ile Çankırı’yı ziyaret eden günübirlik turistler, şehre hayran kaldı. Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, turistik tuz ekspresine yönelik gösterilen yoğun talebin kendilerini çok memnun ettiğini söyledi. Çankırı’da 1934 yılında başlatılan ve 4 yıl sefer düzenledikten sonra kaldırılan “Tenezzüh (Gezinti) Treni” seferleri, Çankırı Valiliği koordinasyonunda Çankırı Belediyesi, TCDD, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA), Çankırı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çankırı Konfederasyonu ve TÜRSAB Orta Anadolu Bölge Temsil Kuruluna bağlı seyahat acentelerinin iş birliğiyle “Turistik Tuz Ekspresi” olarak 90 yılın ardından yeniden başlatıldı. Çankırı Milletvekili Muhammed Emin Akbaşoğlu’nun işaretiyle Ankara Garı’ndan saat 07.50’de hareket eden ilk “Turistik Tuz Ekspresi”, 3 saatlik bir yolculuğun ardından Çankırı’ya ulaştı. “Turistik Tuz Ekspresi” yolcuları, "kaya tuzunun başkenti" olarak nitelendirilen Çankırı’da, büyüleyici yer altı tuz şehrini ziyaret etti. 250 yolcunun bulunduğu trende seyahat edenler, dünyanın en büyük tuz mağarası olması özelliğini taşıyan ve yerin 150 metre altında bulunan, Türkiye’nin endüstriyel mirasları arasındaki yer altı tuz şehrini gezdi. Yer altı tuz şehrine hayran kalan turistik tren ekspresi yolcuları, daha sonra Çankırı’nın önemli tarihi eserleri arasında yer alan tıbbın ve eczacılığın sembollerinin doğduğu mekan olan Taş Mescit ve Çankırı Mevlevihanesi, Buğday Pazarı Medresesi, Çivitçioğlu Medresesi, Sultan Süleyman Camii (Ulu Cami) ile tarihi Çankırı sokaklarında zamanda tarihi bir yolculuk yapma fırsatı buldu. Şehrin ilgi çekici mekanlarından olan Ferit Akalın Radyo ve İletişim Müzesinde iletişim tarihini keşfeden ziyaretçiler, 8 milyon yıllık fosillere ev sahipliği yapan Çankırı Müzesini ve imece kültürünün sergilendiği Tarihi Çamaşırhane Müzesini de gezdi. Çankırı’nın coğrafi işaretli geleneksel lezzetlerini de deneyimleme imkanı bulan ziyaretçiler, Yöresel Mutfak ve Kültür Evi’nde Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar ile bir araya geldi. Vali Taşolur ile bir süre sohbet eden ziyaretçiler, Çankırı gezisini tamamladıktan sonra Çankırı Tren Garı’ndan saat 19.40’da Ankara’ya dönüş yapmak üzere hareket etti. İlk seferinde yoğun talep gören Turistik Tuz Ekspresi, Ankara-Çankırı-Ankara güzergahında 25 Mayıs, 1 Haziran ve 8 Haziran tarihlerinde günübirlik olarak ziyaret gerçekleştirebilecek. "İkinci tren seferinde de yüzde 80 doluluğa ulaşmış bulunuyoruz” Düzenlenen turdan duyduğu memnuniyeti dile getiren Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, “Turistik Tuz Ekspresinin yolcularını ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Herkes adına bu projenin hayata geçirilmesinden dolayı teşekkür ediyorum. Ben, 12 yıl Ankara’da yaşamış birisi olarak hep günübirlik Safranbolu’ya, Beypazarı’na ve Amasya’ya geçerek kendi adıma bunu turist olarak yaşamıştım. Bundan sonra Çankırı’nın, Ankaralıların iç turizmi olarak günübirlik ziyaret edebilecekleri bir merkez olabileceğini gördükten sonra bu anlamda hep beraber çalışmalara başladık. Bugün de bunun ilk meyvesini topluyoruz. İnşallah bundan sonrası için özellikle Ankara’da yaşayan misafirlerimiz için Çankırı’nın güzel bir turizm merkezi olmasını ümit ediyoruz” dedi. "İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı" Çankırı Valiliği olarak Ankara’dan Çankırı’ya 4 sefer yapılması üzerine turistik tuz treni seferi planladıklarını belirten Vali Taşolar, “Bu seferler birer hafta ara ile Cumartesi günleri olacak. İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı. Diğer tren seferlerinde de doluluk oranına ulaşacağımıza inanıyorum. Seferlerin duyurulmasında da basının bizlere desteği oldu. Ümit ediyoruz ki Çankırı, iç turizm anlamında hak ettiği yerlere gelecektir” diye konuştu. “Hititlerden günümüze kadar gelen yer altı tuz mağarasının turizme açılmasından mutluluk duydum” Ankara’dan Çankırı’yı gezmek için gelen Şirin Doğan ise, “Turistik trenle geldik. Çankırı’nın tarihi ve turistik yerlerinin tanıtılması için iyi bir fırsat olmuş. Aslında geç kalınmış bir proje. İnşallah bundan sonrası için Çankırı’nın gelişmesine ivme kazandıracaktır. Şehir de çok güzel, çok beğendim, tuz mağarasını da çok beğendim. Hititlerden bu yana bir mağaranın turizme açılmasını destekliyorum. Tuz mağarasının ambiyansı çok güzel, verilen bilgiler oldukça faydalı, hem sağlık hem kültür turizmi açısından oldukça verimli buldum” şeklinde konuştu. Ziyaretçilerden Ahmet Mahmut Şen de, “Bu bir gezinti treniydi. Ankara’dan Çankırı’ya 90 yıl sonra aynı tren ile yolculuk yaparak Çankırı’yı keşfetmek güzeldi. Çankırı’nın güzelliklerini tüm Türkiye’ye tanıtmamız gerekiyor. Öncelikle en yakınımızdaki başkent Ankara’ya tanıtmamız lazım. Ben bu kadar büyük ve devasa bir tuz mağarası olduğunu tahmin etmiyordum. Devasa kamyonların buradan geçebileceğini gördüm. Hititler döneminden itibaren kullanılan bir tuz mağarası olduğundan bahsettiler. Şu anda yerin 150 metre altındayız. Dünyanın en büyük tuz mağarasının içerisinde bulunuyoruz. Heyecanlanmamak elde değil gerçekten” şeklinde konuştu.