SAĞLIK - 31 Mayıs 2023 Çarşamba 11:11

Tütün kullanımı yüzünden yılda 65 bin çocuk ölüyor

A
A
A
Tütün kullanımı yüzünden yılda 65 bin çocuk ölüyor

Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm.

Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Erol Karaca, Dünya Tütünsüz Günü’nde yaptığı açıklamada tütün kullanımı yüzünden her yıl 65 bin çocuğun öldüğünü söyledi.


Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Erol Karaca, “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 1,3 milyar kişi tütün ürünü kullanmaktadır. Ülkemizde 15 yaş üzeri nüfusta tütün ürünü kullanmayanlar, toplumun yaklaşık yüzde 70’ini oluşturmaktadır. Tütün ürünü kullanmayanlar toplumun ekseriyetini oluşturmasına rağmen, tütün ürünü kullanımının yaygınlığı ve görünürlüğü yüksektir. Dünyada her gün 22 bin kişi bir yılda 8 milyondan fazla kişi tütün ürünü kullanımına bağlı hastalıklar sebebiyle hayatını kaybetmektedir. Bu ölümlerin 7 milyondan fazlası doğrudan tütün kullanımının sonucu iken 1,2 milyondan fazla kişi de tütün ürünü kullandığı için değil, tütün ürünü dumanına maruz kaldığı için hayatını kaybetmektedir” dedi.


İl Sağlık Müdürü, “En yaygın kullanılan bağımlılık yapıcı madde olan tütün ürünleri; kanser, kalp damar hastalıkları, KOAH gibi pek çok önlenebilir hastalık ve erken ölüm sebepleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Tütün ürünü kullanımı, akciğer kanseri başta olmak üzere ağız ve gırtlak, soluk borusu, yemek borusu, mide, bağırsak, karaciğer, pankreas, böbrek, mesane, erkeklerde prostat, kadınlarda meme, rahim ağzı kanseri gibi vücudun pek çok yerinde pek çok kansere sebep olur” diyerek konunun önemini vurguladı.


“Tahminlere göre; dünyadaki çocukların yarısı tütün dumanıyla kirlenmiş havayı solumakta ve her yıl 65 bin çocuk pasif etkilenimin yol açtığı hastalıklar sebebiyle hayatını kaybetmektedir. Hamilelik döneminde tütün ürünü kullanmak, bebekler için ömür boyu sürecek çeşitli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Kısaca tütün ürünleri pasif etkilenim yoluyla, kullanmayanlar için de ölümcül zararlar vermektedir. Tütün ürünlerinin her türlüsü zararlıdır ve tütün dumanına maruz kalmanın güvenli bir düzeyi yoktur.” diyerek tütün kullanıcılarının sadece kendine zarar vermediğini hatırlattı.


Müdür Karaca, “Her yıl 31 Mayıs tarihinde çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. Bu sene Dünya Sağlık Örgütünün üye ülkelere önerdiği tema ’Tütüne değil yiyeceğe ihtiyacımız var’ dahilinde tütün tarımının ve tütün kullanımının çevreye, doğaya verdiği yıkıcı zararları da temas etmek istiyorum. Tütün ürünlerinin zehirli atıkları sınırlı ve değerli kaynakların zarar görmesine sebep olmaktadır. Her yıl, ekserisi plastik olan 2 milyon ton tütün ürünü ambalaj atığı oluşmakta ve bu atıklar çevreye zarar vermektedir” diye konuştu.


“Tütün üretimi pek çok tarım ürününden daha fazla su tüketimi gerektirmektedir" diyen Karaca, "Tek bir sigaranın tütününün yetiştirilmesi, üretimi, nakliyesi için yaklaşık 3,7 litre su kullanılmaktadır. Tütün endüstrisi dünyada her yıl yaklaşık 22 milyar ton yani 15 milyon olimpik yüzme havuzunun suyu kadar, su tüketimine sebep olmaktadır. Sigara izmaritleri, dünya çapında en yaygın atılan atıktır, sahillerde ve su kenarlarında en sık toplanan çöptür. Her yıl dünyada 4,5 trilyon sigara izmariti atığı oluşmaktadır. Ekseriyetle sigara izmaritlerinden oluşan tütün ürünü atıkları su kaynaklarına karışmakta ve zarar vermektedir. Tek bir sigara izmariti, ortalama 100 litre kadar suyu kirletmektedir. Sigara izmaritlerinde bulunan pek çok tehlikeli kimyasal madde atıkları sulara ve toprağa sızarak doğaya zarar vermektedir” diyerek çevre sağlığına dikkat çekti.


Tüm bu risklerin göz önünde bulundurarak, tütünle mücadelede sağlanan başarı ile bağımlılıktan uzak, sağlıklı nesillerin yetişmesi için Manisa’da faaliyet gösterdiklerini ifade eden Karaca, “Yeşil Dedektör Uygulaması, Alo 171, Alo 184 ve Sigara Bırakma Poliklinikleri’ni kullanarak verdiğimiz mücadelede en önemli paydaşımız vatandaşlarımız. Vatandaşlarımızın bize ulaşması, onlara yardımcı olmamızı kolaylaştırıyor. Toplumu pasif sigara dumanının zararlarından korumanın en büyük adımı sigara kullanımının bütün kapalı alanlarda yasaklanmasıdır. Dumansız Hava Sahası Denetim Sistemi (DHSDS) ile ihbar ve şikâyetlerin değerlendirilmesi, denetimlerin anlık olarak takibi ve raporlaması gerçekleşmektedir. İlimizde denetimler, tablet bilgisayarlarla ve il genelindeki 22 denetim ekibiyle yapılmaktadır” dedi.


Uzm. Dr. Erol Karaca il genelinde 2023 yılı içerisinde bugüne kadar toplam 23 bin 752 denetim gerçekleştiğini 28 kişi ve 91 kuruma bu denetimlerde para cezası uygulandığını dile getirirken “4207 sayılı Kanun ihlaline şahit olan vatandaşlarımızın ALO 184 SABİM, ALO 112 Acil Çağrı hatlarına ve Yeşil Dedektör uygulaması ile şikâyette bulunabilirler. Ekiplerimiz hafta sonu ve mesai saati sınırlaması olmadan çalışıyor” diyerek vatandaşları göreve çağırdı.


Uzm. Dr. Erol Karaca açıklamasını şöyle tamamladı: “2023 yılı içerisinde sigara bırakma polikliniklerimize bin 160 kişi müracaat etti. Bin 128 kişiye sigara bırakma ilacı, 75 kişiye nikotin bandı dağıtıldı. Şu ana kadar 87 kişi sigarayı bırakmada başarı elde etti. Sağlıklı bir toplum için vatandaşlarımızı polikliniklerimize bekliyoruz. Size yardım etmemize izin verin.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Erzurum CİMER’de 40’ıncı sırada Erzurum’da Vali Mustafa Çiftçi başkanlığında, Tarımsal Araştırma Enstitüsü Toplantı Salonu’nda, Bölge ve İl Müdürleri Toplantısı düzenlendi. Toplantıda Vali Mustafa Çiftçi, kamu hizmetlerinin daha etkin, düzenli ve verimli yürütülmesine yönelik değerlendirmelerde bulunarak il müdürlerine çeşitli talimatlar verdi. Personel görevlendirmeleri konusunda, il müdürlüklerince yapılacak yer belirlemelerinde tek taraflı kararlar yerine, vali yardımcılarıyla birlikte istişare edilmesinin önemine dikkat çeken Vali Çiftçi, birimlerin ihtiyaç duyduğu personelin ortak değerlendirme ile belirlenmesi gerektiğini vurguladı. "Yetki sınırları gözetilmeden yapılan yazışmalar" Kamu kurumlarının fiziki şartlarına da değinen Vali Çiftçi; kurum binalarının bahçelerinden başlayarak iç mekânlarına kadar temiz, düzenli, bakımlı ve kurumsal bir görünüme sahip olmasının kamu hizmetinin saygınlığı açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. İmza yetkileri yönergesinin tüm kurumlarca dikkatle incelenmesi gerektiğini belirten Vali Çiftçi, yetki sınırları gözetilmeden yapılan yazışmaların aksamalara yol açtığını, her birimin yetkisi dâhilinde hareket etmesinin önemini vurguladı. Personelin bilgi ve donanımını artırmaya yönelik hizmet içi eğitimlere özel önem verdiklerini belirten Vali Çiftçi, Ocak ayından itibaren 12 aylık süreçte yöneticilere, mesleki gelişime ve kişisel gelişime yönelik 36 eğitim başlığının planlandığını ifade etti. İyi uygulama örnekleri raporlanacak Yıl sonuna yaklaşılırken, bölge ve il müdürlüklerince yürütülen başarılı çalışmaların, iyi uygulama örneklerinin ve projelerin faaliyet raporu hâline getirilerek Valiliğin kurumsal iletişim kanallarında kamuoyuyla paylaşılacağını belirtti. Kış mevsimi tedbirleri kapsamında; trafik güvenliği, ulaşımın aksamaması, yol kapanmaları ve yolda kalan vatandaşlara yönelik destek hizmetlerinde tüm kurumların AFAD koordinasyonunda hazırlıklı olması gerektiğini vurguladı. İlçelerde teşkilatı bulunan il müdürlüklerinin, ilçe birimlerini yerinde denetleyerek yıl sonu değerlendirmelerini yapmalarını isteyen Vali Mustafa Çiftçi, tespit edilen eksikliklerin raporlanarak ilgili mercilere iletilmesini talep etti. CİMER başvurularına verilen cevapların niteliğinin büyük önem taşıdığını belirten Vali Çiftçi, ilimizin 81 il arasında 40’ıncı sıraya yükseldiğini, hedefin ise ilk 10 il arasına girmek olduğunu ifade ederek bu konuda hassasiyet çağrısında bulundu. Toplantı, karşılıklı değerlendirmelerin ardından iyi dilek temennileriyle sona erdi.
Ordu ‘Karın ağrısı, şişkinlik ve gazın nedeni huzursuz bağırsaklar olabilir’ Huzursuz bağırsak sendromunun bağırsaklarda yapısal bir hasar olmadan gelişen fonksiyonel bir sindirim sistemi hastalığı olduğunu belirten Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Fuat Ekiz, "Karın ağrısı, gaz, şişkinlik, ishal veya kabızlık gibi sindirim sistemi şikayetleri, toplumda sık görülen ancak çoğu zaman ‘stres kaynaklı’ sanılarak göz ardı edilen irritabl bağırsak sendromu (huzursuz bağırsak sendromu) hastalığının habercisi olabilir" dedi. Medical Park Ordu Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Fuat Ekiz, ülkemizde huzursuz bağırsak sendromu olarak da bilinen irritabl bağırsak sendromunun (IBS) yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebileceğini belirterek, erken tanının önemine dikkat çekti. "Her karın ağrısı masum değil" Bu sendromun, bağırsaklarda yapısal bir hasar olmadan gelişen fonksiyonel bir sindirim sistemi hastalığı olduğunu belirten Doç. Dr. Fuat Ekiz, "İrritabl bağırsak sendromu, bağırsak hareketlerinin ve duyarlılığının bozulması sonucu ortaya çıkar. Hastalar çoğu zaman karın ağrısı, gaz, şişkinlik, ishal ya da kabızlık şikayetleriyle başvurur. Ancak bu belirtiler genellikle psikolojik kaynaklı sanılıp ihmal ediliyor. Oysa IBS, ciddi bir yaşam kalitesi kaybına neden olabilen kronik bir hastalıktır" diye konuştu. "Stres tek neden değil" Stresin, hastalığın belirtilerini artıran bir faktör olduğunu ancak tek başına neden olmadığını ifade eden Doç. Dr. Ekiz, "Stres, IBS’nin alevlenmesini tetikler fakat tek neden değildir. Genetik yatkınlık, beslenme alışkanlıkları, bağırsak mikrobiyotasındaki dengesizlikler ve geçirilmiş enfeksiyonlar da etkili olabilir. Bu yüzden hastalığı yalnızca ‘psikolojik’ görmek doğru değildir" ifadelerine yer verdi. "Tedavi hastaya özel planlanmalı" IBS’de tedavinin kişiye özel planlanması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Fuat Ekiz, "Tedavide hastanın semptomlarına, yaşam tarzına ve beslenme alışkanlıklarına göre yol izlenir. Diyet düzenlemesi, gaz yapan ve bağırsak hareketlerini etkileyen gıdaların azaltılması, gerekirse probiyotik ve lif takviyeleri kullanılabilir. Stres yönetimi ve düzenli egzersiz de tedavinin önemli parçalarıdır" şeklinde konuştu. "3 aydan uzun süren şikayetlerde uzman desteği alınmalı" Hastalığın genellikle dalgalı bir seyir izlediğini belirten Doç. Dr. Ekiz, uzun süren sindirim sistemi şikayetlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini söyleyerek, şu uyarıda bulundu: "Eğer karın ağrısı, gaz, şişkinlik veya dışkılama değişiklikleri 3 aydan uzun sürüyorsa mutlaka bir gastroenteroloji uzmanına başvurulmalıdır. Erken tanı, hem hastalığın kontrol altına alınmasını kolaylaştırır hem de gereksiz endişe ve yanlış tedavilerin önüne geçer." "Dengeli beslenme ve hareketli yaşam önemli" Bağırsak sağlığının korunması için dengeli beslenme, yeterli su tüketimi, düzenli egzersiz ve stres kontrolünün büyük önem taşıdığını belirten Doç. Dr. Fuat Ekiz, vatandaşlara bağırsak sağlığını korumaya yönelik yaşam tarzı değişiklikleri konusunda farkındalık çağrısında bulundu.