ASAYİŞ - 07 Kasım 2025 Cuma 17:25

Dolandırıldıklarını iddia eden kuyumcu mağdurları dükkan önünde toplandı

A
A
A

Manisa’nın Şehzadeler ilçesinde bir grup vatandaş, altın ve emanet para verdikleri kuyumcu tarafından dolandırıldıklarını iddia ederek iş yeri önünde toplandı.

Olay, Şehzadeler ilçesi Dr. Ahmet Sadık Caddesi üzerinde faaliyet gösteren kuyumcuda yaşandı. İddiaya göre, çok sayıda vatandaş kuyumcuya senet ve kaşeli kartvizit karşılığında altın ve nakit para emanet etti. Ancak bir süre sonra iş yerinin kapalı olduğunu gören vatandaşlar, dolandırıldıklarını öne sürerek hukuki yollara başvurdu.

Mağdurlar, verdikleri altın ve paraların geri ödenmediğini, hukuki sürecin de sonuçsuz kaldığını ifade etti. Sorumluların halen dışarıda serbestçe dolaştığını söyleyen vatandaşlar, adaletin bir an önce tecelli etmesini istediklerini belirtti.

Kuyumcu önünde bir araya gelen mağdurlar, yaşadıkları mağduriyeti basın mensuplarına anlatarak yetkililerden yardım talebinde bulundu.

Kuyumcu T.Ö. ile bir arkadaşı vasıtasıyla tanıştığını söyleyen mağdurlardan İbrahim Karahan, "Bir arkadaş vasıtasıyla tanıştım. T.Ö.’ye gelerek altın almak için para verdik. Yüklü olduğu için dedi ki ‘Bir süreç olması gerekiyor bir 10 gün, 15 gün içinde ben veririm’ dedi. Biz de verdik buna. Ondan sonra bir duyum aldım. Sıkıntılar olmuş. Geldim buraya bizzat kendisiyle konuştum. WhatsApp görüşmeleri de var yazılı olarak. ‘Benim altınım var, benim gümüşüm var, benim malım, mülküm var. Ben bir yere kaçmıyorum. Kaçan şerefsizdir, namussuzdur’ bu terimleri kullanan şahıs. Bir zamandan sonra bizi oyaladı, oyaladı. Bir süreden sonra emniyet güçleri tarafından gözaltına alındı bu şahıs" dedi.

"Biz paramızı verdikten sonra para uçtu gitti"

Kuyumcudan herhangi gelir beklemediğini kendisinde emanet olan parayla altın almak istediğini söyleyen Karahan, "Ben kuyumcuya herhangi bir gelir sağlasın diye vermedim. Bunlar emanet malı. Bundan ablamdan gelen ondan sonra baldızımdan gelen emanetler ‘Biliyorum. Sıkıntı yok. Ben her türlü halledeceğim’ dedi. Biz paramızı verdikten sonra para uçtu gitti" diye konuştu.

170 kişinin şikayetçi olduğunu belirten Karahan, yasal yolların ilerlemediği iddiasında bulunarak "Resmi olarak 170 kişi şu anda şikayette bulunan var ama gayri şikayet etmeyenler toplamında 300’ü geçkin mağdur olan şahıs var. Ondan dolayı bu mağduriyetinin giderilmesini istiyoruz. Yasal yollar ilerlemiyor" ifadelerini kullandı.

"Bizi daha mağdur duruma sokmak niyetinde"

Dükkanı kapatan kuyumcu T.Ö.’nün avukatları tarafından kendilerini rahatsız ettikleri gerekçesiyle haklarında suç duyuruları açıldığını savunan Karahan, "Şahıslar biz mağdurken bizi halen daha mağdur duruma sokmak niyetinde. Kendi avukatlarıyla, kendi yakın çevresindeki akrabalarıyla bizim adımıza halen suç duyurusunda bulunuyorlar. Suç duyurusundan ziyade bizden halen para istiyorlar. İşte şu kadar para verin bu mahkememizden vazgeçelim. Şu kadar para verin şu mahkememizden vazgeçelim. Bu yollara başvurmuşlar. Biz tehdit etmişiz. Biz onların yerinden yurdundan etmişiz. Kendi verdikleri ikram ettikleri meyveden bile bizi hırsızlıkla suçlamaya başladılar. Bundan dolayı yani biz de artık ne yapacağımızı bilemedik" dedi.

"Bir türlü sonuca ulaşamıyoruz"

Bugüne kadar böyle bir şey yaşamadığını söyleyen Karahan, "Şimdi Kuyumcular Çarşısı’na girdiğin zaman bir mal almaya gidiyorsun. Kartvizit veriyorlar. Kartvizitin arkasında ya da senet veriyorlar. Senedin meblağı neyse onu veriyorlar. Orada yazılı çizili alacağın emanet yazıyor. Onu verdiler. Biz de tabii böyle bir şey başımıza gelmemişti bugüne kadar. Gelmediği için de biz de bilmiyoruz. Sadece iyi niyetle gittik. Dediler ‘40 40 yıllık 50 yıllık esnaftır. Bütün insanlar bundan alışveriş yapıyor. Güvenle gidip malınızı teslim edebilirsiniz, verip de alabilirsiniz’ diye terimlerde bulundular. Ben de bir arkadaşın tavsiyesiyle geldim zaten o malı verdim emaneti almak için. Ama bir türlü sonuca ulaşamıyoruz" diye konuştu.

Oğlunun tazminat parasını kuyumcuya emanet ettiğini ancak geri alamadığını iddia eden mağdurlardan İsmail Vural ise mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini istedi.

Bir başka mağdur ise kendilerinin sürekli oyalandığını sahte senetlerle dolandırıldıklarını iddia etti.

Aykut Yeniçağ - Önder Aydın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilmeye, geliştirilmeye her zaman açık bir sistem olduğunu söyleyerek, "İhtiyaçtan yeni ihtiyaçlar ortaya çıktıkça yeni değerlendirmeler yapıldıkça, dinamik bir şekilde kendini geliştiren bir yapı olduğunu ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı. Demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin olduğunu belirten Yılmaz, "Bunların hepsi demokratiktir ama yönetim sistemi olarak farklılık arz ederler. Başkanlık sistemi de vardır, parlamenter sistem de vardır, yarı başkanlık sistemi de vardır. Üçü de demokratik dünyada görülen sistemlerdir. Her birinin de farklı alt versiyonları olduğunu biliyoruz. Örneğin İngiltere’deki parlamenter sistemle kıta Avrupa’sındaki parlamenter sistem arasında da belli farklılıklar olduğunu biliyoruz. Nitekim bizim de önceki sistemimizin farklı bir parlamenter sistem olduğunu hep birlikte biliyoruz. Çok çeşitli zaafiyetler içeren bir sistem olduğunu biliyoruz. Halkımızın referandumda onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz Türkiye’nin özel koşullarına uygun, kültürüne uygun bir yapılanmayı gerçekleştirmiş durumdayız. Bu sistem yeni sistem birçok testten başarıyla geçti. Kim ne derse desin. Son beş altı yıl özellikle bir taraftan dünyada belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Risklerin belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Bölgemizde jeopolitik gelişmelerin, savaşların, çatışmaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Pandemi gibi tüm dünyayı sarsan bir hadisenin yaşandığı bir dönem oldu. İçeride yine asıl afeti dediğimiz tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Ekonomik şartlarla ilgili yine çeşitli süreçler yaşandı. Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin avantajını gördüğümüzü, yaşadığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Hızlı karar alan, uygulayan, etkin bir sistem olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendisini ispat etmiştir. Ama hep altını çiziyorum. Bugün de ifade edeceğim. Bu daha iyileştirilemeyeceği anlamına da gelmiyor. Daha da iyiye, daha gelişmiş bir yapıya doğru dönüşmeyeceği anlamına da gelmiyor. Tam aksine tecrübelerle yaşadığımız süreçlerle birlikte sistem iyileştirilmeye de her zaman açık bir sistem" şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: "İyi ki bu küresel ve bölgesel fırtınalı dönemde Cumhur İttifakı gibi güçlü bir ittifakımız var. İyi ki Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü, dirayetli, tecrübeli bir liderimiz var. Liderlik her zaman önemlidir. Ama fırtınalı zamanlarda zor zamanlarda bir kat daha önemlidir. Bugün Türkiye siyasi istikrarıyla dünyadan birçok alanda pozitif ayrışan bir ülkedir. Sorunlarımız da elbette var ama bu sorunları aşma kapasitemiz de var. Bunu da birçok vesileyle ortaya koymuş durumdayız. Cumhurbaşkanlığı’yla ilgili saray ifadesini kullanıyor değerli arkadaşlarımız muhalefetten. Tabii ki saray değil orası. Milletin evi. Biz milletin evi olarak görüyoruz ve orası bir gelip bir gün görürsünüz belki. Ziyaret ederseniz nasıl bir, kurgu var zihninizde bilmiyorum ben, ama orası bir çalışma mekanı. Orada bürokratlarımız var. Çalışanlarımız var. Kamu görevlileri var. Gece gündüz bir mesai harcanıyor. Birçok durumda mesai kavramına bakılmadan bu ülkenin ihtiyaç duyduğu çalışmalar, faaliyetler yürütülüyor. Orası hiçbir partiye ait değil. Hiçbir kişiye de ait değil. Milletin evidir. Milletin gönlüne giren külliyenin kapısından da girer. Milletin gönlüne giremeyen oranın bir saray olarak hayalini kurar." Yılmaz, "Bugünkü Cumhurbaşkanlığımız geçmişteki Cumhurbaşkanlığı değil, bazen karıştırılıyor. Sanki o eski sistemimizdeki Cumhurbaşkanlığı makamıymış gibi değerlendiriliyor. Öyle değil. Bugün yönetimimizin merkezi Cumhurbaşkanlığı. Yasamada milli iradenin tecelli Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz, gazi Meclisimiz. Yürütmede de milli iradenin tecelli ettiği makam Cumhurbaşkanlığı makamı. Eskiden doğrudan seçilmiyordu biliyorsunuz. Artık doğrudan halkımızın sandığa gidip seçtiği bir Cumhurbaşkanımız var. Milli iradenin doğrudan yansıdığı bir makam var. Ve burada yürütme makamı olarak Cumhurbaşkanlığı eski sistemdeki Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığının birleşmiş hali. Eskiden iki tane ayrı makam vardı biliyorsunuz. Dolayısıyla ayrı maliyetler, masraflar vardı. Aslında yeni sistem bunları sadeleştirmiş durumda. Yıllar itibariyle fark etmekle birlikte geçmişte Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığı bütçelerini birleştirirseniz toplam bütçenin binde üçüne dördüne denk gelirdi geçmişteki masrafla. Bugün binde biri seviyesinde. Binde bir, binde bir nokta bir, binde bin nokta iki seviyesinde. Geçmişe göre çok daha düşük maliyetle çalışan bir merkezden bir karargahtan bahsediyoruz. Yönetim sistemimizin kalbinden bahsediyoruz. Son derece makul düzeylerde bir maliyetle bu stratejik görevin yerine getirdiğini ifade etmek isterim" diye konuştu. Anayasa konusunda Yılmaz, "Burada bizim yaklaşımımız açıktır. Yeni sivil bir anayasayı savunuyoruz. Seçim beyannamemizde de var. Parti programımızda da var. Aslında bütün partilerin seçim beyannamelerinde bu var. Yani millete böyle daha iyi bir anayasa vaadi hemen hemen tüm partilerin seçim beyan namelerinde, politika belgelerinde var. Biz de bu yönde bir çalışmayı, mutfak çalışmasını sürdürüyoruz. Bütün partilere de çağrı yapıyoruz" dedi. Anayasada vesayetçi zihniyetin etkileri büyük oranda giderildiğini söyleyen Yılmaz, "Hala bazı kalıntıları olduğunu görüyoruz. Ancak çok sayıda değişiklikle iç tutarlılığı bir ölçüde zayıfladığını iç yapısında yeni daha tutarlı bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunlardan da belki daha önemlisi gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz. Bu anayasa hem devletin kurumlarını daha etkin çalıştıran daha uyumlu çalıştıran bir anayasa olmalı, hem de birey devlet ilişkilerini daha özgürlükçü, daha hak, hukuk temelli tanımlayan bir anayasa olmalı diye inanıyoruz. Ama bu bizim tek başına yapabileceğimiz veya Cumhur İttifakı olarak yapabileceğimiz bir konu değil. Diğer partilerle birlikte en geniş mutabakatı sağlayarak yapmamız gereken bir alan hem sistem eleştirileri yapıp hem de anayasa çalışmalarına girmeyiz diyenlerin çok tutarlı olduğunu ifade edemem doğrusu. Yani eğer gerçekten burada daha iyi bir anayasa, daha iyi bir sistem istiyorsanız buyurun çağrı yapıyoruz; gelin birlikte çalışalım, ortak akılla çalışalım" ifadelerini kullandı.