SAĞLIK - 25 Haziran 2025 Çarşamba 10:52

Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalık riski o kadar azalır

A
A
A
Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalık riski o kadar azalır

Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Hafsa Sultan Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şebnem Şenol Akar, yaz aylarında artış gösteren Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına karşı vatandaşları uyardı.


Kenelerin vücuttan mümkün olan en kısa sürede çıkarılmasının hayati öneme sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Akar, "Unutmayın. Kene vücuttan ne kadar erken çıkarılırsa KKKA hastalık riski o kadar azalır. Kendinizi ve çevrenizdekileri korumak için bu bilgiler hayat kurtarıcı olabilir" dedi.


Hastalığın özellikle kırsal bölgelerde bahar ve yaz aylarında sık görüldüğüne dikkat çeken Akar, KKKA’nın kenelerin yanı sıra enfekte hayvanların kanı, eti, dokusu ve sıvılarıyla temasla da bulaşabileceğini vurguladı. Aynı zamanda hastanın kan ve vücut sıvılarıyla temasta bulunan sağlık çalışanlarının da risk altında olduğunu söyleyen Akar, uygun korunma önlemleri alınmadığında hastanelerde dahi damlacık yoluyla bulaşmanın mümkün olabileceğine dikkat çekti.



Sokak hayvanları da risk taşıyor


Sokak hayvanlarının da hastalık açısından risk oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Akar, "Sokak hayvanları keneleri taşıyabilir ve özellikle kenelerin yoğun olduğu kırsal alanlarda risk artar. Bu nedenle temas ederken dikkatli olunmalı, düzenli kontrol sağlanmalıdır" dedi.



Her kene virüs taşımıyor


Her kenenin KKKA virüsü taşımadığını dile getiren Akar, "Sığır, manda gibi büyükbaş hayvanlar, koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanlar, tavşan, kirpi, kemirgenler, geyik ve domuz gibi yabani hayvanlar, ayrıca kümes ve yabani kuşlar enfekte kenelere ara konak olabilir. Bu hayvanlar hastalanmaz, fakat virüsü taşır ve kenelerin döngüsüne katkı sağlarlar" şeklinde konuştu.



KKKA’nın belirtileri neler?


Hastalığın aniden başlayan yüksek ateş, baş ağrısı, halsizlik, yaygın vücut ve eklem ağrıları gibi belirtilerle ortaya çıktığını belirten Doç. Dr. Akar, "İleri evrelerde burun, ağız, diş etleri ve deri altında kanamalar görülebilir. Kırsal bölgede yaşayan ya da hayvan teması olan kişiler bu belirtileri yaşıyorsa zaman kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurmalı" dedi.



Tedavide kesin ilaç ve aşı yok


Hastalığın kesin bir ilacı ya da yaygın kullanılan bir aşısının olmadığını ifade eden Akar, "Tedavide destekleyici yaklaşımlar ön planda. Ribavirin adlı antiviral bazı durumlarda kullanılabilir, fakat etkinliği kesin değil. Aşı çalışmaları sürüyor ancak henüz rutin kullanımda bir aşı yok" diye konuştu.



"Manisa’da hastalık 20 yıldır görülüyor"


KKKA hastalığının Manisa’da yaklaşık 20 yıldır görüldüğünü belirten Doç. Dr. Şebnem Şenol Akar, "Bazı yıllar hiç vaka görülmese de genellikle yılda 1-2 vakayı geçmiyor. Ancak Türkiye genelinde artış söz konusu. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2002-2024 yılları arasında ülke genelinde 17 bin 132 vaka ve 819 ölüm kaydedildi. Manisa özelinde ise vaka sayısı oldukça düşük" dedi.



Korunmak için neler yapılmalı?


Doç. Dr. Akar, kenelerden korunmak için şu önerilerde bulundu:


"Uzun kollu ve paçaları çorap içine sokulmuş kıyafetler tercih edin. Açık renkli giysiler giyin ki keneyi fark etmek kolay olsun. Vücudu kulak arkası, koltuk altı, kasık gibi bölgelerde kontrol edin. Keneyi çıplak elle değil, eldiven ya da naylon poşetle çıkarın. Çıkarılan keneyi alkol içeren bir kavanoza koyun. Kene çıkarıldıktan sonra 10 gün boyunca vücut belirtilerini takip edin."



Hayvanlar da korunmalı


Kenelerin sadece insanları değil hayvanları da etkilediğini belirten Akar, "Hayvan barınakları düzenli temizlenmeli, veteriner kontrolünde kene ilaçlamaları yapılmalı. Hayvan tüyleri düzenli kontrol edilmeli ve keneler uygun şekilde uzaklaştırılmalı. Mezbaha ve hayvan pazarlarında da önlemler artırılmalı. Hayvanlarda hastalık genellikle belirti göstermiyor, bu nedenle koruyucu önlemler ön planda tutulmalı" ifadelerini kullandı.



Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalık riski o kadar azalır

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da kurtlar ahıra girdi: 10 koyun telef oldu, 10 koyun yaralandı Erzincan’ın Otlukbeli ilçesinde kurtların ahıra girmesi sonucu 10 koyun telef oldu, 10 koyun yaralandı. Hayvan sahibi, kurtların yerleşim yerleri için tehdit oluşturduğunu söyledi. Otlukbeli ilçesinde yaşanan kurt saldırısı, hayvan yetiştiricilerini tedirgin etti. İlçede Yasin Yıldırım’a ait ahıra giren kurtlar, 10 koyunu telef ederken 10 koyunu da yaraladı. Edinilen bilgilere göre, kurtlar ahıra girerek kısa sürede büyük zarara yol açtı. Sabah saatlerinde hayvanlarının telef olduğunu gören Yıldırım, yaşanan durum karşısında büyük üzüntü yaşadı. Hayvan sahibi Yasin Yıldırım, kurtların artık insanlardan kaçmadığını belirterek, "Kurtlar köpeklerimizi bile kaçırıp öldürüyor. İnsanlara ve yerleşim yerlerine çok yakınlar. Doğaya salınan ve insanlara alışmış bu hayvanlar yıl boyunca bizim için ciddi bir tehdit oluşturuyor" dedi. Sürü sahibi Yasin Yıldırım açıklamasında şunları söyledi; "Erzincan Otlukbeli Küçük Otlukbeli’nde küçükbaş hayvancılık yapıyorum. 6 yıldır burada hayvancılık yapıyorum. İki senedir, bu son iki senedir bu yırtıcı hayvanlar yani kurtlara karşı mücadele veriyoruz ama mücadelemiz hep yarım kalıyor. Geçen sene iki defa çadırlarıma girdi. Biz bir şekilde uyandık çıkardık, yani üç beş tane telefat verdik. Köpeklerimizi alıp götürüyorlar, geçen sene iki tane köpeğimi götürdü. Şu an gördüğünüz gibi gece girip içeriye girmiş. 10’a yakın hayvanım telef oldu. 10’a yakın hayvanım da içeride, onlar da yaralı yani onların kurtulma şansları da yok. Biz bir türlü bunlara önlem alamıyoruz. Önlem alamamamızın sebebi sopayla kovalıyoruz çünkü bunların avlanması, vurulması yasak. Ama yani biz baş edemiyoruz çünkü meraya gittiği zaman hayvanımız, haftada 3-4 tane hayvanımızı çalıp götürüyorlar. Köpekler baş edemiyor, çok akıllı hayvanlar oldukları için bir tanesi köpekleri alıp götürüyor, bir tanesi çobanı oyalıyor, diğeri de hayvanı alıp götürüyorlar. Yani yaklaşık ben diyeyim, iki yılda benim 200-300 hayvan varlığım yani üç beş üç beş şeklinde katledildi ve öldürüldü. Şu anda gördüğünüz gibi içeride de 15-20 tane hayvanım telef oldu. Yani 10 tane telef oldu, 10 tane de yaralı, onlar da telef olacaklar. Biz buna karşı bir önlem alamıyoruz. Aldığımız önlem şurada, bu sene 3 tane çadır Ankara’dan sipariş ettik. İşte bunlarda sıkıntı yok ama o diğerlerinde maliyetin altında olduğumuz için yani maliyeti çok yüksek olduğu için biz bir türlü yani bunu da seneye artık evvelki seneye bir şekilde toparlamaya çalışacağız ama yetkililerden bir önlem istiyoruz. Yoksa durumumuz kötü çünkü bugün bunu yaptı, yarın bir daha gelecek, öbür gün bir daha gelecek. Şimdi biz de sabahtan akşama kadar hayvanla uğraşıyoruz, akşam da işte yorgun düşüp yatıyoruz. Gece de nöbet tutuyoruz ama bu her gün böyle gidemez." Bölgede benzer olayların sıkça yaşandığını ifade eden Yıldırım, yetkililerden önlem alınmasını talep ederek, hem hayvanların hem de vatandaşların can güvenliğinden endişe duyduklarını sözlerine ekledi.
Trabzon Türk sinemasının usta ismi Hülya Koçyiğit Trabzon’da Türk sinemasının usta ismi Hülya Koçyiğit, "Trabzon Film Festivali" dolayısıyla geldiği Trabzon’da Kadın Yaşam ve İstihdam Merkezi’ni ziyaret etti. Burada atölyeleri gezen Koçyiğit’e Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in eşi Arzu Genç eşlik ederken, Koçyiğit, kadınların sergilediği ürünleri hayranlıkla inceledi. Koçyiğit, Karadeniz yöresinin geleneksel ve yöresel dokumaları arasında yerini alan yaklaşık bir asırdan beri kullanılan coğrafi işaretli keşanı dokumaya çalışması dikkat çekti. Koçyiğit, Trabzon’a ilk kez 5 yaşında geldiğini belirterek, "Trabzon’a ilk kez 5 yaşındayken gelmiştim ve ömür boyu birçok kez geldim. O nedenle bu gelişim ilk değil ama Trabzon’da ilk kez bir Film Festivali düzenleniyor. ’İlk’ demek biraz cesaret demek. Dilerim başladığı gibi bol bereketiyle inşallah hem şehrimize hem de sinemamıza çok büyük katkılarda bulunur bu festival. O nedenle bugün buradayım, çok da mutluyum. İyi ki bu seferki gelişimde böylesine faydalı bir mekânı ziyaret etmişim. Her biri birbirinden değerli geleneksel el sanatlarımız burada tekrardan hayat buluyor. Genç kadınlar burada bu mesleği, bu sanatı öğreniyor ve yaşatmaya devam ediyorlar. Bu beni çok gururlandırdı. Hepsinin ellerine, emeklerine sağlık. Burası bir yaşam merkezi. Buradan istifade eden bütün kadınları sevgiyle selamlıyorum. Daha nice nice kadınımızın bu imkânlardan yararlanmasını diliyorum" dedi.