ASAYİŞ - 09 Ocak 2025 Perşembe 12:58

Mardin’de Iraklı 5 kişinin öldürüldüğü silahlı saldırı davasında gerekçeli karar açıklandı

A
A
A
Mardin’de Iraklı 5 kişinin öldürüldüğü silahlı saldırı davasında gerekçeli karar açıklandı

Mardin’de 2 yıl önce Iraklı 5 kişinin öldürüldüğü silahlı saldırıyla ilgili tutuklu 2 sanığın 5’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 16 yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptrıldığı davanın gerekçeli kararı açıklandı. Gerekçeli kararda, sanıkların ’kasten öldürme’ ve ’nitelikli yağma’ suçunu ’iştirak’ içinde gerçekleştirdikleri belirtildi.


Mardin 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 14 Kasım 2024’te görülen karar duruşmasında 2’si tutuklu 5 sanık hakkında verilen hükümler hakkında gerekçeli karar açıklandı. Tutuklu sanıklar Abdullah Kaplan ve Faris Akseven’in 5’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 16 yıl 6’şar ay hapisle cezalandırıldığı davanın gerekçeli kararında, sanıkların ve saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarının soruşturma ve dava aşamalarındaki ifadeleri yer aldı. Sanıklar Kaplan ve Akseven’in 18 Ocak 2023’te saat 23.50 sıralarında dinlenme tesisinden çıkış yapan ve içerisinde Hındreen Abdullah Salih (39), Waheda Haedar Jasim (63), Abdullah Saleh Mustafa (69), Chiman Shaheen Khalid (75) ve Ahmed Jalaladeen İbrahim’in (45) bulunduğu cipi 40 dakika takip ettikleri belirtilen kararda, daha sonra maktullerin bulunduğu cipe yaklaştıkları, lastiğin patladığına dair el işareti yaparak cipi yol kenarına çekmeyi sağladıkları belirtildi. Gerekçeli kararda, sanıkların tabanca ile öldürdükleri maktullerin üzerini aradıktan sonra 350 lirayı alıp olay yerini terk ettikleri kaydedildi. Kararda, termal kamera görüntü inceleme tutanağı da yer aldı. 18 Ocak 2023’te saat 23.55 sıralarında D-400 karayolu Güneyli yol ayrımına gelmeden iki aracın arka arkaya yolun sağında durduklarının görüldüğü ifade edilen tutanakta şu ifadeler yer aldı:


"Arkada bulunan aracın kapılarının açık olduğu, öndeki araçtan bir kişinin koşarak arkada bulunan aracın arka kısmına doğru geldiği, elinde çanta gibi bir malzeme olduğu, çanta ya da poşet olduğu tahmin edilen malzemeyi ağzına koyduğu ve aracın sağ arkasında bulunan ikinci kişiyle yol üstünde yatmakta olan bir kişiyi yerde sürükleyerek aracın arka kısmına yol kenarına doğru getirdiği belirlenmiştir. 2 kişinin yaklaşık 10 saniye kadar sürükleyerek getirdikleri kişinin üzerinde bir şeyler aradıkları, sonra birinin kendi aracına doğru koşarak gittiği ve tekrar geri geldiği, diğer kişinin aynı yerde eğilmiş vaziyette bir şeyler yaptığı görülmüştür. Kendi aracına koşarak gelen kişinin kapıları açık olan aracın ön ve arka kısmında bir şeyler aradığı, yolun kenarına doğru bir malzeme attığı, aracın ön ve arka kısmına doğru hareketleri görüldüğü için araçta bir şeyler aradığı değerlendirilmiştir. Sürükleyerek getirilen kişinin yanında çömelen ikinci kişinin daha sonra kalkarak aracın ön ve arkasına doğru hareketlendiği (bir şeyler arar gibi), bir kişinin koşarak önde şoför yerine oturduğu, aracın içerisinde bir müddet daha oyalandıktan sonra arkadan kamyon geldiğini fark etmesine müteakip elinde bir malzeme ile koşarak geldikleri aracın sağ kısmına oturduğu ve aracın


Kızıltepe ilçesi istikametine doğru hareket ettiğinin görüldüğü, diğer aracın kapıları açık yolun sağında durduğu tespit edildi."



"Takdiri indirim nedenlerinin koşullarının oluşmadığına kanaat getirilmiştir"


Gerekçeli kararda, Artuklu Jandarma Oğuz Karakol Komutanlığının tutanağı ile suçta kullanılan tabancanın tutuksuz sanık Çiğdem B.’nin üzerinde ele geçirildiği kaydedildi. Kararda şu değerlendirmeler yer aldı:


"Olayda sanıklar Kaplan ve Akseven’in birlikte hareket ettikleri, takip ve öldürme sırasında birbirlerinden haberdar oldukları, eylemlerinin aynı amaca yöneldiği dikkate alındığında birlikte suç işleme kararına sahip oldukları ve suçun işlenişi üzerinde birlikte hakimiyet kurdukları belirlendi. Böylece aktif eylemi bulunan sanıkların ’kasten öldürme’ ve ’nitelikli yağma’ suçunu TCK’nın 37/1’inci maddesinde yer aldığı haliyle ’iştirak’ içinde gerçekleştirdikleri anlaşılmıştır. Sanıkların kastının öldürmeye yönelik olduğu ve kasten öldürme suçunun manevi unsurunun gerçekleşeceği konusunda tereddüt yoktur. Sanıkların tabanca ile maktullerin hayati bölgelerine yakın mesafeden ateş etmeleri ’kasten öldürme’ suçunun maddi unsuruna vücut verdiği sabittir. Olayda ayrı ayrı ’kasten öldürme’ suçunun oluştuğu değerlendirilmiştir. Olayda kullanılan tabancayı sanıkların tutuksuz sanık İbrahim D.’den satın aldığı ve ’ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma’ suçunu oluşturduğuna kanaat getirilmiştir. Hem silah hem de fişek bulundurmaları da bir teşdit (bir suçun cezasının bazı nedenlerle ağırlaştırılması) sebebi olarak değerlendirilmiştir. Sanıkların pişmanlığını gösteren davranışlarının mahkeme heyetince gözlemlenmediği için takdiri indirim nedenlerinin koşullarının oluşmadığına kanaat getirilmiştir."



Olay


Mardin’de Artuklu-Nusaybin karayolu Yeniköy mevkisinde 19 Ocak 2023’te Irak plakalı cip durdurulmuş, düzenlenen silahlı saldırıda araçta bulunan Hındreen Abdullah Salih, Waheda Haedar Jasim, Abdullah Saleh Mustafa olay yerinde, yaralanan Chiman Shaheen Khalid ve Ahmed Jalaladeen İbrahim ise kaldırıldıkları hastanede hayatını kaybetmişti. Mahkeme heyetinin 14 Kasım 2024’teki duruşmada oy birliğiyle aldığı kararda, tutuklu sanıklar Abdullah Kaplan ve Faris Akseven’in "kasten öldürme" suçundan 5’er kez ağırlaştırılmış müebbet, "nitelikli yağma" ve "ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma" suçlarından 16 yıl 6’şar ay hapse çarptırılmasına karar verilmişti. Heyet, tutuksuz sanık Çiğdem B. hakkında "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 6 ay 20 gün hapis cezası vererek, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, tutuksuz sanık Murat Y’nin üzerine atılı suçları işlediğine dair dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı nitelikte delil elde edilemediğinden beraatına, tutuksuz sanık İbrahim D. hakkında da dosyasının ayrılmasına hükmetmişti.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.