Türkiye’de 40 yaşın üzerindeki her 10 erkekten 7’sinin hayatının belirli döneminde sertleşme sorunu ile karşı karşıya kaldığı, bu durumun sanılanın aksine psikolojik değil, tedavi edilebilen fiziksel sorunlardan kaynaklandığı bildirildi.
Mersin Yenişehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Sadullah Özdemir, sertleşme sorunu veya tıptaki ismiyle erektildisfonksiyonun, yaşam boyu her 2 erkekten birini etkileyen yaygın bir problem olduğunu söyledi. Bu sorunun uzun süre devam etmesi halinde tıbbi yardım aranması gerektiğine dikkat çeken Özdemir, "Türkiye’de 40 yaşın üzerindeki 10 erkekten 7’si bir şekilde hayatının bir döneminde başlayan sertleşme sorununu yaşıyor. Performansında sıkıntı yaşayan erkeklerin sayısı zannedildiğinin kat ve kat üzerinde. Sertleşme sorunu olan erkeklerin yarısından fazlasında sorun psikolojik değil fizikseldir. Oysa pek çok erkek problemin günlük strese, kafa yorgunluğuna, gerginliğe bağlı olduğunu düşünüp uzun süre sorunun kendiliğinden geçeceğini ümit eder. Maalesef sertleşme sorunu çoğu vakada anatomik problemlere, penis damar ve sinirlerinde yetmezliğe, hormon eksikliğine bağlı gelişiyor" dedi.
Cinselliğin, insan hayatında biyolojik olarak üreme fonksiyonunun ötesinde, yaşam kalitesini etkileyen önemli bir unsur olduğunu vurgulayan Özdemir, "Bu nedenle cinsellik ile ilgili yaşanan sorunlar sosyal ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu konu ara sıra karşılaşılan sertleşme sorunundan tamamıyla yitirilen sertleşme fonksiyonuna kadar uzanan geniş bir yelpazeyi içerir. Çoğu erkek hayatının belli bir döneminde, özellikle stres altındayken veya ciddi bir hastalık geçirdiği zamanlarda sertleşmeyle ilgili sorunlar yaşar" diye konuştu.
40 yaş üzeri erkeklerin yarısından fazlasında hafif, orta veya şiddetli biçimde sertleşme sorunlarının olduğunu kaydeden Özdemir; "İlerleyen yaşla beraber sertleşme sorununun görülme sıklığı ve şiddeti artış gösterir, ancak genellikle yaş ile ortaya çıkan normal bir olay gibi kabul edilerek veya utanma nedeni ile tedavi yolu aranmamaktadır. Sigara ve alkol tüketimi, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kan yağlarında yükseklik, kalp hastalığı, depresyon ve bu hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar sertleşme sorunu açısından risk faktörü oluşturur” ifadelerini kullandı.
Şok dalgasıyla kısa sürede etkin tedavi
Bu gibi rahatsızlığı olanlar için vücut dışından uygulanan düşük yoğunluklu şok dalgası (LSW) tedavisi ile vücudun doğal iyileşme mekanizmalarının harekete geçirildiğini ifade eden Özdemir, şöyle devam etti; "Hücre düzeyinde uyarılarla dokuda yeni damar oluşumunu sağlayarak kanlanmayı arttırmaktadır. Bu yeni yöntemle erkeklerin korkulu rüyası olan sertleşme problemi kısa sürede, yan etkisiz tedavi edilebilmektedir. Son teknolojik gelişmeler, tıbbın birçok alanında olduğu gibi erektildisfonksiyon tedavisinde de yeni gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Daha önce kullanılan tedavilerin yanı sıra non- invaziv yeni bir tedavi metodu olan ’Linear şok dalga tedavisi’ bu tür şikayeti olan hastalar için önemli bir gelişmedir."
Yetersiz kanlanma kaynaklı tüm sertleşme problemlerinde etkili olan bu yöntemle, hafif ve orta dereceli hastalarda başarının yüzde 80’in üzerinde, ağır derece hastalarda ise yüzde 60’ın üzerinde olduğunu dile getiren Özdemir, bu işlem için düşük yoğunluklu şok dalgalarından yararlanıldığını belirtti.
Tedavi ile kısa sürede iyileşme mümkün
Linear özelliği sayesinde sadece 4 bölgeye uygulanarak, hastaların sadece 4 hafta boyunca ve 4 seans olarak yapılan tedavi süresinde iyileşmenin sağlandığını söyleyen Özdemir, tedavinin hiçbir cerrahi müdahale ve girişim olmadan, ilaç kullanımına gerek duyulmadan yapıldığını belirterek, şu bilgileri verdi; "Tedavi sırasında ve sonrasında bugüne kadar bildirilen bir yan etki olmamıştır ve her seans sonrasında hastalar günlük hayatlarına dönmektedir. Tedavi olan hastalar, ikinci haftadan sonra iyileşme gösterdiklerini ve tedavi bitiminden 1 ay sonra daha iyi yanıt aldıklarını belirtmektedir. Kalıcı etki ise 4 seansın bitiminden itibaren, yeni damarların oluşumuyla gerçekleşmektedir. Dünyada son 2 yıldır klinik kullanıma giren bu LSWT tedavisi ile hastalarda elde edilen başarının 2 senedir devam ettiği gösterilmiştir.”