POLİTİKA - 20 Haziran 2018 Çarşamba 21:04

İnce: "Yorgun adam gidecek, Türkiye’nin başına taze bir kan gelecek"

A
A
A
İnce: "Yorgun adam gidecek, Türkiye’nin başına taze bir kan gelecek"

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, tepeden tırnağa bir rüzgar, bir dip dalgası, bir halk hareketi yaşadıklarını belirterek, "Oldu bu iş.

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, tepeden tırnağa bir rüzgar, bir dip dalgası, bir halk hareketi yaşadıklarını belirterek, "Oldu bu iş. Allah’ın izni, milletimizin isteği ile yorgun adam gidecek, Türkiye’nin başına taze bir kan gelecek" dedi.


Mersin’de Tevfik Sırrı Gür Stadyumu önünde düzenlenen mitingde halka hitap eden İnce, gördüğü kalabalıktan duyduğu memnuniyeti, "Ben mi yanlış görüyorum, yoksa bir kilometre uzunluk mu var? Harikasın Mersin" şeklinde dile getirdi. Kalabalığı selamlayarak kürsüye çıkan İnce, 104. mitingini Mersin’de gerçekleştirdiğini söyledi.



"Allah’ın izni, milletimizin isteği ile yorgun adam gidecek, Türkiye’nin başına taze bir kan gelecek"


Bir deneyimli siyasetçinin sözlerini aktararak konuşmasına başlayan İnce, "’Meydanlar doluysa sevinebilirsin, balkonlar doluysa işler iyi demektir, çatılar da doluysa kazandın demektir’ diyor. Bir değişimin önünden giden lider, ortasından giden durumu kavramış, arkasından giden sürüklenmiş olur ama bir değişimin karşısına çıkan mutlaka yok olur. Bir değişim rüzgarı bu, tepeden tırnağa bir rüzgar bu, bir dip dalgası bu, bir halk hareketi bu, oldu bu iş oldu bu iş. Allah’ın izni, milletimizin isteği ile yorgun adam gidecek, Türkiye’nin başına taze bir kan gelecek" diye konuştu.



"Bu seçim saraylılarla milletin evladı arasında geçecek"


Bugün Mersin’de 104. mitingini yaptığını, yarın İzmir’de 105, öbür gün Ankara’da 106 ve cumartesi günü son olarak İstanbul mitingi ile bitireceklerini kaydeden İnce, "İstanbul, Ankara ve İzmir, bu 3 miting için medyaya bir çağrıda bulunuyorum ve vatandaşlarımıza bir çağrıda bulunuyorum. Ben konuşurken benim mitingimi kestiniz, aday olmayan Binali Yıldırım’a bağlandınız. Binali Yıldırım, pazar günü aday değil, başbakanlık ortadan kalkıyor, cumhurbaşkanı adayını kesip Binali Yıldırım’a bağlandınız. Erdoğan, şimdi Mardin’de saatlerdir mitingini bekletiyor. Neden? Ben başlatayım, hemen sahneye çıkacak, beni göstermeyecek onu gösterecekler. Bu nedir biliyor musunuz? Tarzan zorda. Televizyonları uyarıyorum. Bakın 104 mitingime yanlış yaptınız. Şimdi geriye kaldı 3 büyük kentin mitingi. Ben de meydanlara gönlünü koyan, yüreğini koyan, beni dinlemeye gelen vatandaşlarıma sesleniyorum. Eğer aynı numarayı İstanbul, Ankara ve İzmir’de de yaparlarsa, miting meydanından kanalların önüne gideceğiz hep birlikte. Bakalım el mi yaman bey mi yaman. Manşet atan Erdoğan televizyonlara program yapan Erdoğan, manşetlere direne direne gelen ben. Saraylı Erdoğan, devletin uçağı ile gezen Erdoğan, devletin parasını harcayan Erdoğan, milletin parası ile miting yapan ben. Bu seçim saraylılarla milletin evladı arasında geçecek" ifadelerini kullandı.



"Türkiye’nin el atıp da bozmadıkları hiçbir şeyi kalmadı"


48 gündür meydanlarda ekmek, aş, gelecek, bacaları tüten fabrikalar, bereketli topraklar, nitelikli eğitim, kuantum, uzay madenciliği, enerji savaşları dediğini hatırlatan İnce, "Türkiye’nin eğitim sistemini rezil ettiler. Bakın ayın 22’sinde sınav sonucunu açıklayacaklardı, açıklamıyor 26’sına alıyorlar. Neden? Çünkü veliler, öğrenciler ağlayacak biliyorlar. Türkiye’nin dış politikasını rezil ettiler, kavgalı olmadığımız kimse yok. 4 milyon Suriyeli Türkiye’de yaşıyor, 40 milyar dolar para harcadık. Neden? Erdoğan’ın kaprisleri yüzünden. Kişisel kavgası yüzünden, Esad ile kavgası yüzünden. ’Rus uçağını düşürdüm, ben talimat verdim’ dedi, sonra vazgeçti ’Davutoğlu yaptı’ dedi. Sonra Hava Kuvvetleri Komutanı yaptı dediler, sonra pilota kadar geldi iş. Türkiye’nin el atıp da bozmadıkları hiçbir şeyi kalmadı. Her şeyini bozdular. Biz yeni dönemde Türkiye’nin her şeyini yeniden toparlamamız lazım" şeklinde konuştu.



"Benim cumhurbaşkanlığım, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına benzemeyecek"


Bu seçimin Türkiye’deki bütün diğer seçimlerden farklı olacağını savunan İnce, şöyle devam etti: "Bu seçimin kaybedeni olmayacak. Muharrem İnce cumhurbaşkanı olduğunda, AK Parti’li kardeşlerim de kazanacak. Çünkü Türkiye’ye huzur gelecek, barış gelecek, güven gelecek, dolar düşecek, faiz düşecek. Evlatlarımızı iyi yetiştireceğiz, onlara matematik öğreteceğiz, yabancı dil öğreteceğiz, okullarımız nitelikli olacak, olimpiyatlarda madalya kazanan sporcularımız olacak, gelir adaletsizliğine son vereceğiz, işsizliği yüzde 5’in altına düşüreceğiz. Turizmde 60 milyon turist, 60 milyar dolar gelir hedefini koyacağız milletin önüne. Benim cumhurbaşkanlığım, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına benzemeyecek. O camdan konuşacak, ben küçük notlar alıp candan konuşacağım. Kimseyi ayırmayacağım, kimseyi kayırmayacağım, milletin parasını savurmayacağım. Saraylarda yaşamayacağım, Ankara’da bin 150 odalı saray yetmedi, İstanbul’da 5 saray daha kendine tahsis etti, o da yetmedi Marmaris’te yazlık saray yaptırıyor. Herkes duysun, Marmaris’teki yazlık sarayı ben kullanmayacağım, engellilere tahsis edeceğim. Hakkını bilen, haddini bilen, halkını bilen bir cumhurbaşkanı olacağım. Haddini bilen bir cumhurbaşkanı ama gerekirse de bazılarına haddini bildiren bir cumhurbaşkanı olacağım."



"Yüreğin varsa, cesaretin varsa gel televizyonda ekonomi tartışalım"


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi ile televizyon programına çıkmamasını da eleştiren İnce, "Benimle televizyona çıkmaya korkuyor. Erdoğan diyor ya ’Ben ustayım, dünya lideriyim’ diyor. Bence çakma bir dünya lideri o. Gerçekten dünya lideri olsa bunu kabul eder. Ben diyorum ki, istediğin bir televizyonda, istediğin bir saatte gel seninle ekonomi tartışalım, yüreğin varsa, bilgin varsa, cesaretin varsa gel Erdoğan. Meydanlarda kuantum diyorum, endüstri 4.0 diyorum, 3-5 sene içinde yeni meslekler ortaya çıkacak, bu kullandığınız telefonları 2020’den sonra kullanamayacaksınız, bunlar bitecek diyorum. Uzayda turizm gelişecek, sürücüsüz arabalar olacak, duvarlarda kağıt değişecek, oradan haberleşme olacak diyorum, o da diyor ki, ’Ben kıraathane açacağım, çay var, kek var’ diyor. Sen şeker fabrikalarını sattın, kekler bile şekersiz olacak" dedi.



"Senin yanından FETÖ’cüler hala gitmemiş, FETÖ’cüler seni kandırıyor. Yanındaki FETÖ’cülere dikkat et, bak sana yalan söylüyorlar"


Konuşmasında Erdoğan’ın kendisi ile ilgili Niğde ziyareti sırasında Ömer Halisdemir’in kabrini ziyaret etmediği yönündeki eleştirilerine fotoğraflarla yanıt veren İnce, şu ifadeleri kullandı: "Şu fotoğrafı bir gösterelim. Erdoğan, senin yanından FETÖ’cüler hala gitmemiş, FETÖ’cüler seni kandırıyor. Yanındaki FETÖ’cülere dikkat et, bak sana yalan söylüyorlar. Fatiha okumasını bilmiyor derken ayıp ediyorsun. Senin derdin Fatiha değil, senin derdin ayet değil, senin derdin Kur’an-ı Kerim değil. Senin derdin o olsa ’Bakara makara’ diyen adamı tutup kulağından atardın partiden, hadi oradan. Haddini bileceksin. Seçim yaklaşınca camiden çıkmaz olmuşum. Benim öyle bir iddiam yok. Ben kimseye yalan söylemedim. 5 vakit namaz kıldığım falan da yok. Ama 15 yaşından beri Cuma namazlarına gidiyorum. Cumhurbaşkanı adayı olmadan önce de gidiyordum, öğrenci iken de gidiyordum, öğretmen iken de gidiyordum, milletvekili iken de giriyordum, şimdi de gidiyorum, senden izin mi alacağım. Sen kimsin? Ayıp, meydanlarda bunları konuşma."


Bazı vali ve kaymakamlar ile ilçe milli eğitim müdürlerinin de AK Parti’nin il başkanları gibi hareket ettiklerini öne süren İnce, bunların hepsini not ettiklerini ve zamanı geldiğinde hepsinin hesabının sorulacağını söyledi.



"Erdoğan, heyecanını yitirmiş, yorgun bir adam artık"


Erdoğan’dan millete hayır gelmeyeceğini iddia eden İnce, şöyle devam etti: "2002 yılının Kasım ayında milletvekili oldum. 16 yıldır TBMM’deyim. Erdoğan benden 5 ay sonra meclise geldi, 2003 yılının Mart ayında geldi. Gelir gelmez, ’Milletvekilleri lojmanlarda oturmayacak, halkın arasında oturacak’ dedi. Herkes alkışladı. ’Ben de Keçiören’de bir apartman dairesine gidiyorum’ dedi, aynen de yaptı bunu. Herkes şokta. Lojmanları kapattı. Ama bir iki sene geçti, mütevazi hayattan sıkıldı. Sonra gitti kendine bir saray yaptırdı, bin 150 odalı. Sonra İstanbul’da 5 saray, sonra Marmaris’te yazlık saray. Sonu gelmiyor. Bu bir. İki, ’Rizeliyim’ diyor, doğru Rizeli ama Rizelinin siyah çayını içmiyor. Kilosu 4 bin 500 liraya beyaz çay içiyor. 2002’de ’dostum, arkadaşım, kardeşim’ dediği insanlar vardı. Şu anda yanında hiç kimse yok. 2002’de yola çıktıklarından bugün yanında hiç kimse yok. Erdoğan, heyecanını yitirmiş, yorgun bir adam, hayalleri olmayan, heyecansız bir adam. İnsanlara tepeden bakan, arkadaşlarına sırt çeviren, kibirli bir adam. Siyaset insana dokunma sanatıdır, artık dokunamıyor, anlayamıyor halkı. Çay-simit hesabı yapardı, artık yapamıyor, simidini bile beyaz çay gibi olanını yiyor. Sizin gibi değil artık. O imam hatip lisesinde okurken ütüsüz pantolonlarla gezdiği günlerdeki gibi değil, caminin içine bile 150 koruma ile giriyor, o sizden biri değil. 2002’de meydanlarda ’adalet, kalkınma’ diyordu şimdi bunlardan bahsetmiyor. Meydanlarda dolar, euro, ekonomi dediğini hiç duydunuz mu? Bunları konuşmuyor. Hayalleri yok gelecek ile ilgili. Benim 30 sene önce yazdığım şiir kitabını eleştiriyor, ’burada müstehcen kelimeler var’ diyor. O şiirleri ben yazdım, itirazın mı var. Ben o şiir kitabı ile okuduğum ilkokula fen bilgisi laboratuarı yaptırdım. Şiir bu şiir, sen şiirden anlamıyorsan ben ne yapayım."



İnce, ilk 100 günden yapacaklarını açıkladı


Muharrem İnce, konuşmasının son bölümünde cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda ilk 100 günde yapacaklarını ise şu şekilde sıraladı: "48 saat içinde OHAL’i kaldıracağız. 100 gün içinde Merkez Bankası yönetimi bağımsız olacak. PKK gibi, IŞİD gibi, FETÖ gibi örgütlerle amansız mücadele edeceğiz. 2002’de iktidara geldiklerinde Türkiye Dünya Kupası’nda 3. idi, şu anda Dünya Kupası’na katılamadı. Neden? Futbol kulüplerinin yönetimine karıştılar, futbol siyasallaştı. Olimpiyatlarda madalya yok, çünkü başarı yok ortada. 100 gün içinde Passolig’i kaldıracağım, söz. Hemen 1 hafta ile 100 gün içinde Suriye’ye büyükelçi atayacağım. Barışı sağlayıp 4 milyon Suriyeliyi güle oynaya, davul zurna ile memleketlerini göndereceğim. Hemen yargıda düzenlemelere başlayacağız. Tarafsız, bağımsız bir yargı, 81 milyonun güvendiği bir yargı oluşturacağız. Yargı düzelmeden ekonomi düzelmez. Hak arama ve özel hayatın gizliliği. Size şeref ve namus sözüdür, cumhurbaşkanlığımızın 100. gününde kimsenin telefonu dinlenmeyecek. Size bu konuda mağdur olmuş bir kimse olarak söylüyorum. KHK ile işten atılmış insanlar var. Haklarında dava açılmışsa davanın sonucunu bekleyeceğiz, ama dava açılmayanları derhal görevine iade edeceğiz. FETÖ’cü var diye askeri okulları kapattılar. İlk 100 gün içinde başta Kuleli Askeri Lisesi olmak üzere hepsini açacağız. Medya ile ilgili yasal düzenlemeler yapacağız. Bugün Tayyip Erdoğan’a yalakalık yapıyorlar, yarın bana yapacaklar. Ben istemiyorum. Bağımsız medya olacak. Masala TRT, hepimizden vergi alıyor ama sadece Erdoğan’ı gösteriyor. Biz Sünniler, Alevilere haksızlık yapıyoruz. Aleviler vergi veriyor mu? Veriyor. Askere gidiyor mu, şehit oluyor mu? Oluyor. Camilere devlet yardım ediyor da cemevlerine neden etmiyor? Bu haksızlık. Bu haksızlığı gidermek için Alevi olmak gerekmez, insan olmak yeter. 100 gün içinde cemevlerinin statüsünü halledeceğiz. 100 gün içinde kamu yönetiminin kuralları olacak. Kamuda yükselmenin kurallarını koyacağız. Kurallar belli, etnik kökenine, inancına, cinsiyetine, sağcı-solcu mu diye bakılmayacak, başı açık mı kapalı mı bakılmayacak, sadece ehliyetine bakılacak. Hiçbir şekilde ayırmayacağım, savurmayacağım. Başörtüsünü nerede isterse orada takabilecek. Böyle bir derdimiz olmayacak. 100 gün içinde öğretmenlere, polislere, hemşirelere, din görevlilerine 3600 ek gösterge sözünü verdim, sözümün arkasındayım. Ekonomiyi düzenleyen kurumların özerkliğini yasal düzenleme ile sağlayacağız. Kamu bankalarını yeniden düzenleyeceğiz. AB ile müzakerelere hemen başlayacağız. Cumhurbaşkanı olur olmaz, Avrupa’daki bütün ülkelerin başkentlerini gezeceğiz. 100 gün içinde bölünen üniversiteleri yeniden birleştireceğim. 19 Mayıs, 29 Ekim’de bütün üniversite öğrencileri gençlik ve cumhuriyet bursunu karşılıksız olarak alacaklar. Çiftçiye mazot 3 lira, asgari ücret 2 bin 200 lira, en düşük emekli maaşı bin 500 TL olacak. 24 Kasım’da öğretmenlere bir maaş ikramiye vereceğiz. Kamuda işe alımlarda mülakat var. Mülakat varsa liyakat yoktur, mülakatı kaldıracağız. Bazı mesleklerde mülakat zorunluluksa o da kayıt altına alınacak. Yine emeklilere bir maaş ikramiye dedik, bin lira dediler ama herkes bin lira almadı. Önümüzde Kurban Bayramı var, Allah’ın izni ile o zaman cumhurbaşkanıyım. Emeklilere bir asgari ücret vereceğiz. Emeklilikte yaşa takılanların sorununu 100 gün içinde çözeceğiz. Çocuk bezindeki KDV’yi indireceğiz. Önümüzde iki seçenek var ya yorgun adam kazanacak ya taze kan kazanacak. Taze kan kazanırsa faizler düşecek, dolar düşecek, enflasyon düşecek, milli gelir artacak, devlet kemer sıkacak. Taze kan kazanırsa Suriyeliler evine gidecek. Yorgun adam kazanırsa panik artacak, faiz, dolar yükselecek, kavga devam edecek. Ve yorgun adam kindar nesil yetiştirecek, biz özgür nesil yetiştireceğiz."


Konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a televizyon programı çağrısını yineleyen İnce, "Gel karşıma çık da havan olsun biraz" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kaza süsü verilen cinayette sanıklar hakim karşısına çıktı AK Parti Develi İlçe Başkan Yardımcısı Eyüp Aslantürk’ü kaza süsü vererek öldüren sanıkların yargılanmasına başladı. Sanık B.E., "Maktulü aracın şoför koltuğuna taşıdık. F.P. maktulün kucağına, yan koltuğa da K.S.Y’nin oturdu. Ben de kendi aracımla takip ettim. Aracın vitesi boşta kaldığı için bir süre gidip su kanalına devrildi" dedi. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar B.E., K.S.Y., F.P. ve B.G. ile tutuksuz sanıklar M.T. ve A.T. ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada savunma veren tutuklu sanık B.E. annesi hakkında asılsız ve çirkin sözler sarf ettiğini öne sürdüğü maktulü, kardeşi K.S.Y, bacanağı F.P. ve arkadaşı B.G. ile evinden alıp, korkutup bırakmayı amaçladığını söyledi. Olay günü, K.S.Y, F.P. ve B.G. ile maktulün evinin bulunduğu yere bırakıp iş yerine döndüğünü ifade eden B.E, diğer 3 sanığın evin elektriğinin bağlı olduğu trafonun kablosunu kestiğini, tanınmamak için kar maskesi takarak eve gittikleri ve maktulü aldıklarını ifade etti. Daha sonra maktulü kendi aracına bindiren 3 sanık ile yolda karşılaştıkları iddia eden B.E, "Maktulü bağ evine götürdük. Bende kar maskesi yoktu. Maktul beni tanıdığı için aracımdan inmedim, yüzümü görmesini istemedim. B.G. veya F.P. maktulün nefes almadığını söyledi. Baktım, nabzı atmıyordu. Daha önceden hastanede çalışmamdan dolayı bildiğim için, maktulü sert bir yere yatırarak kalp masajına başladım ve suni teneffüs yaptım. Kardeşim de ara ara bana yardım etti. Kaburgasındaki kırık kalp masajı esnasında oldu. Kendisini darp ettiğimiz iddiası doğru değildir. Panik yaptığımız için 112’yi aramak aklımıza gelmedi. Bulunduğumuz yer Erciyes yoluna yakın olduğu için aracıyla oraya bırakalım dedim. Farlarını açık bırakalım, trafik yoğun olduğu için yoldan geçenler görür yardım eder diye düşündük. Maktulü aracın şoför koltuğuna taşıdık. F.P. maktulün kucağına, yan koltuğa da K.S.Y’nin oturdu. Ben de kendi aracımla takip ettim. Aracın vitesi boşta kaldığı için bir süre gidip su kanalına devrildi. Biz şehir merkezine döndük" dedi. Sanık K.S.Y. ise maktulün annesi hakkında ağza alınmayacak laflar sarf ettiğini öne sürerek, maktulü korkutmak amaçlı bu eyleme giriştiğini, ancak olay bu noktaya geldiği için de pişman olduğunu belirtti. Sanıklar F.P. ve B.G. de maktulü kendilerinin öldürmediğini ve kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini öne sürerek, beraatini ve tahliyesini talep etti. Tutuksuz sanıklar M.T. ile kocası A.T. de herhangi bir dahilleri olmadıkları olayı daha sonra öğrendiklerini iddia ederek beraatlarını talep etti. Maktul Eyüp Aslantürk’ün eşi A. Aslantürk ise karşı tarafın aile dostu olduğunu ve aralarında bir husumet bulunmadığını söyledi. Eşinin son zamanlarda karşı tarafın bir yakınıyla gönül ilişkisi olduğunu kaydeden A. Arslantürk, "Eşimin kalp rahatsızlığı vardı. Daha öne kalp krizi geçirmişti. Son zamanlarda tavırları da değişmişti. Karşı tarafın bir yakınıyla görüşüyordu. Hayatında başka kadınlar da vardı. Telefonunda uygunsuz resimler gördüm. Bunu daha sonra çocuklarıma da anlatım. Netleştirip ona göre yoluma bakacaktım. İlk kez burada anlatıyorum. Şikayetçiyim" diye konuştu. Müşteki iki kardeş de sanıklardan şikayetçi olduklarını belirterek, adaletin yerini bulmasını istedi. Mahkeme başkanı tarafından yeniden söz verilen sanıklar ise maktulün kalp rahatsızlığı ve gönül ilişkisine ilişkin bilgi sahibi olmadıklarını anlattı. Duruşma eksiklerin giderilmesi için ileri bir tarihe ertelendi. Olay Hacılar ilçesi Erenler Caddesi’nde 50 SF 514 plakalı otomobille geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybettiği zannedilen Eyüp Aslantürk’ün (57) ölümüyle ilgili şüphe üzerine Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. 5 ay süren detaylı soruşturma sonucu 4’ü tutuklu 6 şüpheli hakkında iddianame düzenlendi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu sanıklar B.E, K.S.Y, F.P. ve B.G’nin ’tasarlayarak öldürme’, ’cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya azmettirme’, ’kamu hizmetine tahsis edilmiş eşyaya zarar vermeye azmettirme’ ve ’gece vakti konut dokunulmazlığını ihlal etmeye azmettirme’ suçlarından cezalandırılmaları talep edildi. Tutuksuz sanıklar M.T. ve A.T. için de ’tasarlayarak öldürmeye yardım etme’, ’cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya yardım etme’, ’kamu hizmetine tahsis edilmiş eşyaya zarar vermeye yardım etme’ ve ’gece vakti konut dokunulmazlığını ihlal etmeye yardım etme’ suçlarından ceza talep edilen iddianame, Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Sanık, müşteki ve tanık beyanlarına yer verilen iddianamede, Eyüp Aslantürk’ün ölümüyle ilgili detaylı bilgiler yer aldı. Hazırlanan iddianamede sanık M.T’nin maktulün ailesini misafir ettiği olay gününde sanıklar B.E., K.S.Y., F.P. ve B.G.’nin eylemi gerçekleştirmek üzere harekete geçtikleri belirtildi. İddianame şu bilgilere yer verildi: "4 sanığın B.E’nin kullandığı araçla güvenlik kameralarına yakalanmamak için arka yollardan maktulün evinin bulunduğu yere gittiği, plan doğrultusunda sanıklardan K.S.Y.’nin evin elektriğinin bağlı olduğu trafonun kablosunu kestiği tespit edilmiştir. 3 sanığı evin arka kapı tarafına bırakan B.E.’nin aracıyla iş yerine geri döndüğü, evin kapısını açan maktulü darbeden kar maskeli 3 sanığın maktulün ağzını bez ve koli bandıyla, ellerini de plastik kelepçeyle bağladığı belirlenmiştir. Daha sonra maktulü kendi aracına bindiren 3 sanığın B.E.’nin nişanlısının üzerine kayıtlı parselde bulunan bağ evine gitmek üzere yola çıktığı, yolda sanıklardan B.E.’nin de aracıyla kendilerine katıldığı, sanıkların maktulü bağ evinin kömürlük olarak kullanılan deposuna götürdüğü tespit edilmiştir. Sanıkların sandalyeye oturttukları maktulü ağzı bağlı olarak darp ettikleri, göğsünde kaburga kırıkları oluşacak şekilde darp edilen maktulün olay yerinde hayatını kaybettiği belirlenmiştir. Sanıkların olaya trafik kazası süsü vermek amacıyla maktulü öldürdükten sonra aracının şoför koltuğuna taşıdığı, F.P.’nin maktulün kucağına, yan koltuğa da K.S.Y.’nin oturduğu, B.E.’nin aracıyla takip ettiği, F.P.’nin vitesi boşa alarak araçtan indiği ve aracı iterek su kanalına doğru yönlendirdiği tespit edilmiştir. Aracın çok fazla ilerlemeden durduğu, sanıkların diğer araç ile olay yerinden ayrıldığı belirlenmiştir."