EKONOMİ - 12 Ekim 2021 Salı 15:15

Tarsus Belediyesi, çiftçilere 500 bin adet karnabahar, brokoli ve marul fidesi dağıttı

A
A
A
Tarsus Belediyesi, çiftçilere 500 bin adet karnabahar, brokoli ve marul fidesi dağıttı

Tarsus Belediyesinin, yerli ve milli tohumlara yönelik başlattığı proje kapsamında ekime hazır hale getirilen 500 bin adet karnabahar, brokoli ve marul fidesi, belediye tesislerinde düzenlenen etkinlik ile çiftçilere dağıtıldı.

Tarsus Belediyesinin, yerli ve milli tohumlara yönelik başlattığı proje kapsamında ekime hazır hale getirilen 500 bin adet karnabahar, brokoli ve marul fidesi, belediye tesislerinde düzenlenen etkinlik ile çiftçilere dağıtıldı.


Tarsus Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, ata mirası yerli ve milli tohumlarla ilgili projesi giderek büyüyor. Proje kapsamında tohum takası ile elde edilen yerli tohumlar, Tarımsal Hizmetler Müdürlüğünce kurulan seralarda ıslah edilip fideye dönüştürülüyor. Yetiştirilen fidelerin bölgede ekimini yaygınlaştırmak amacıyla çiftçiler ile sürekli temas halinde olan Tarsus Belediyesi, Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü mühendisleri tarafından ekime hazır hale getirilen fideleri çiftçilere ücretsiz olarak dağıtıyor.


Projenin başlamasından bu yana belediyenin tohum bankasında muhafaza edilip, yine belediye yerleşkesinde kurulan seralarda, Tarımsal Hizmetler Müdürlüğünde görevli ziraat mühendisleri ve personel tarafından yetiştirilen milyonlarca fide, daha önce ekilmek üzere çiftçilere ve halka ücretsiz dağıtılmıştı. Ekimleri yapılıp hasat döneminde tohuma ayrılan ürünler, proje kapsamında yeniden fideye dönüştürüldü.



Çiftçilere 500 bin fide dağıtıldı


Ekime hazır hale getirilen 500 bin adet karnabahar, brokoli ve marul fideleri belediye tesislerinde düzenlenen etkinlik ile çiftçilere dağıtıldı.


Etkinlikte konuşan Tarsus Belediye Başkanı Haluk Bozdoğan; “Çiftçilerimizi önemsiyoruz ama gençlerimizi daha çok önemsiyoruz. Gençlerimizin ve kadınlarımızın köylere gidip tarım yapmasını ve belediye olarak da bizlerin buna katkıda bulunması gerektiğini her gittiğim yerde ısrarla anlattım. Bizler ısrarla göreve geldiğimizden bu yana Mustafa Kemal Atatürk’ün köylerde tarım, tarımda çiftçilerimizin değerlerini, köylülerimizin değerini ön plana çıkartan bütün eylem planlarını ortaya koyduk” dedi.


Bu anlamda daha fazlasını yapacaklarını vurgulayan Başkan Bozdoğan, çiftçilerin ürünlerinin değerinin artması ve katma değer olması için her şeyi yapacaklarını söyledi. Çiftçilere seslenen Bozdoğan, “Bizim çiftçilerimiz gerçek milliyetçiliği ata tohumunda bulur. Gerçek milliyetçilik burada, ata tohumu burada. 1946’dan, 1950-60’lı yıllardan devam eden ata tohumu elimizde. Bizim ata tohumumuzla yetişen her türlü sebze ve meyve hormonsuz. Biyodinamik tarım ya da zehirsiz mutfaklar oluşturacak, bu emeği verecek olan sizlersiniz. Sizlerin her zaman tarım yaparken yanınızdayım” diye konuştu.


Belediyenin, tarımla ilgili bütün sorunlarında çiftçilerin yanında olduğunu dile getiren Bozdoğan, “Sizler bu fideleri yetiştirin, gerekirse belediye olarak biz alalım, bunları Halk Marketlerimizde, Yeryüzü Pazarımızda gönül rahatlığı ile halkımıza uygun fiyata satalım. Hatta İstanbul, İzmir, Ankara, Rusya, yurt dışına gönderelim ve bir gelir elde etmenize vesile olalım” ifadelerini kullandı.



Belediyenin fideleri ile yetiştirdiği ürünlerden elde ettiği tohumları yeniden belediyeye hibe etti


Bozdoğan, konuşmasının ardından belediyenin daha önce dağıttığı yerli kıvırcık marul fidelerini ekip yetiştirdikten sonra elde ettiği 100 dönümlük tarlaya ekilebilecek miktarda kıvırcık marul tohumlarını yeniden belediyeye hibe eden çiftçi Süleyman Taş’a teşekkür etti. Bozdoğan, “İşte bizim amacımız tam da bu, ekelim, çoğaltalım ve takas yolu ile başka alanlara ekilmesini sağlayalım. Bu şekilde el birliği ile zehirsiz mutfakları oluşturalım” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Hac kurası bekleyenler önce bu türbeyi ve camiyi ziyaret ediyor Osmanlı Cihan Devleti Dönemi’nde İslam dininde kutsal sayılan, cennetten indirildiğine inanılan ve ana parçası Kabe’de bulunan Hacer-ül Esved taşının 5 parçası İstanbul’a getirildi. Hacer-ül Esved’in Türkiye’deki en büyük parçası Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nde, 4 parçası ise Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İstanbul Türbeler Müzeler Müdürü Vekili Ebuzer Gümüş, "16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında 5 parçanın düşmesi sonucu taşlar İstanbul’a getirilmiş. Bugün Kabe’de bulunan Hacer-ül Esved orijinal ve Kabe’nin en eski parçası. Bugün ondan düşen 5 parça da onun gibi dünyada özgün olan tek Hacer-ül Esved” dedi. İslam dininde kutsal sayılan, cennetten geldiğine inanılan ve ana parçası Kabe’de yer alan Hacer-ül Esved taşının 1 parçası Fatih’teki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nde, 4 parçası ise Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camisi’nde yer alıyor. Kabe’de 16. yüzyılda gerçekleştirilen bakım ve onarım çalışmaları sırasında Hacer-ül Esved taşından düşen 5 parçayı bir harem ağası İstanbul’a getirdi. Tarih boyunca çeşitli nedenlerden dolayı parçalanan Hacer-ül Esved taşı birleştirilerek aynı haline getirilirken, kopan taşları İstanbul’a getiren harem ağası bu nedenle cezalandırıldı. Kabe’ye tekrar gönderilmesine karar verilen Hacer-ül Esved, Mimar Sinan’ın uzun uğraşları sonucunda İstanbul’da kaldı. Mimar Sinan tarafından bu taşlardan 4’ü, dönemin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa adına yaptırılan Sokullu Mehmet Paşa Camii’ne konuldu. Altın çerçeve ile kaplanan parçalar, caminin giriş kapısı üzerindeki mermer taşların ortasında, mihrabın üst kısmında, minbere giriş kapısının üzerinde ve minber kubbesinin altında yer alıyor. Türkiye’deki en büyük parçası ise Mimar Sinan tarafından Süleymaniye Külliyesi içindeki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nin girişindeki kemerin kilit taşına yerleştirildi. “Kabe dışında sadece İstanbul’da parçaları bulunuyor" Hacer-ül Esved taşıyla ilgili bilgi veren Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İstanbul Türbeler Müzeler Müdürü Vekili Ebuzer Gümüş, “Hacer-ül Esved, İslam alemi için önemli bir yere sahip olan bir taş. Arapça ‘kara taş’ anlamına gelmektedir. Bu adı da renginin siyaha yakın, koyu kırmızı rengi olması nedeniyle almıştır. İslam’da ‘cennetten indirildiğine’, ‘Nuh Tufanı’nda Mekke’deki Ebu Kuveys Dağı’nda saklanılan daha sonra Kabe’nin yeniden inşası sırasında Hz. İbrahim ve Hz. İsmail tarafından getirilerek, Kabe’nin güney doğu köşesine yerleştirilen bir taş. Hem şu an Kabe’nin en eski parçası olması hem de cennetten indirildiğine inanılan bu taşın İslam alemi için mukaddes bir yeri var. Bugün bu taşın, Kabe dışında sadece İstanbul’da parçaları bulunuyor. Kabe’deki özgün parçasının dışında kalan diğer özgün parçalar sadece Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde ve Kanuni Sultan Süleyman Han Türbesi’nin girişinde bulunan kemerin kilit taşında” dedi. “16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında 5 parçanın düşmesi sonucu bunlar İstanbul’a getirilmiş” Hacer-ül Esved taşlarının Kabe’den, İstanbul’a getirilmesini anlatan Gümüş, “Kabe’de tarih boyunca çeşitli dönemlerde bakım-onarım çalışmaları oluyor. Bu esnada Hacer-ül Esved taşı da onarılıyor. Tabii sel, yangın, savaş gibi çeşitli nedenlerle zarar gördüğü de olmuş. Bu nedenle birkaç parçaya ayrılmış. Ancak her defasında bu parçalar birleştirilerek tekrar yerine koyulmuş. Osmanlı Dönemi’nde 16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında Hacer-ül Esved’den düşen 5 parça, bir harem ağası tarafından İstanbul’a getiriliyor. Bu harem ağası cezalandırılmış ve taşların Kabe’ye gönderilmesi istenmiş. Ancak Mimar Sinan’ın uzun uğraşları sonucunda bu taşlar İstanbul’da kalmış. Mimar Sinan bu taşlardan 4 tanesi Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde, 1 tanesini de bugün bulunduğumuz Kanuni Sultan Süleyman Han Türbesi’nin girişindeki kemerin kilit taşına yerleştirmiştir. 16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında 5 parçanın düşmesi sonucu bunlar İstanbul’a getirilmiş. Bugün Kabe’de bulunan Hacer-ül Esved orijinal ve Kabe’nin en eski parçası. Bugün ondan düşen 5 parça da onun gibi dünyada özgün olan tek Hacer-ül Esved” ifadelerini kullandı. “Onu ziyaret edenlerin, manevi kamerasıyla çekime girdiği ve bize şahitlik edeceğine inanıyoruz” Sokullu Mehmet Paşa Camii cemaatinden Kemal Gözsüz, “Bu camide uzun yıllar görev yapmış müezzinin oğluyum. Babam şu anda hayatta değil. Babamın emekli olduktan sonra da burada toplam 52 yıl bir görevi oldu. 1 Haziran 1963 yılından beri babam burada görev yapıyordu. Yine buraya geliyoruz. Buradaki resmi kadronun dışında en kıdemlisi benim diyebilirim. Hacer-ül Esved taşı Müslümanlarca kutsal sayılan, önemli bir taş. Biz onu ziyaret edenlerin, manevi kamerasıyla çekime girdiği ve bize şahitlik edeceğine inanıyoruz. Düşüncemiz bu yönde. Peygamber Efendimiz (Sallallahü teala aleyhi ve sellem) de elini sürdüğü için ondan sonra da diğer halifeler döneminde olsun özellikle de Hz. Ömer ona daha bir ihtimam göstererek ehemmiyetini ortaya koymuştur. Hacer-ül Esved taşının Sokullu Mehmet Paşa Camii’ne gelmesinin en önemli sebebi, bu camiyi Sokullu Mehmet Paşa adına 2. Selim’in kızı İsmihan Sultan’ın yaptırmış olmasıdır. Bundan dolayıdır diye düşünüyorum. Sarayda da kalabilirdi ama Mimar Sinan tarafından buraya koyulması uygun görülmüş. Her gün Hacer-ül Esved’i görüyoruz. Her içeriye girişimizde gözümüz onlara takılıyor. Ziyaretçilerimiz geldiği zaman ona el sürme gibi bir hasletleri var ama burada Kabe’deki gibi sünnet olan vazife olmuyor. Selamlamak bir gerekmiyor. Sadece ona bakılacak ve salavat getirilecek. İnsanlar el sürmek istediği için tedbirler alındı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü bir camekan koydu” şeklinde konuştu.