EKONOMİ - 02 Aralık 2021 Perşembe 11:15

Akkuyu NGS, bölgeye ekonomik ve sosyal canlılık getirdi

A
A
A
Akkuyu NGS, bölgeye ekonomik ve sosyal canlılık getirdi

MERSİN (İHA) – Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS), bölgede oluşturduğu ticari ve sosyal hareketlilikle Mersin’i Türkiye’nin cazibe merkezlerinden biri haline getirdi.

MERSİN (İHA) – Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS), bölgede oluşturduğu ticari ve sosyal hareketlilikle Mersin’i Türkiye’nin cazibe merkezlerinden biri haline getirdi. Dört ünitesinde birden devam eden çalışmalarla dünyanın en büyük inşaat sahası haline gelen ve 13 bini aşkın kişinin çalıştığı inşaat sayesinde bölgede ticaret ve turizm kapasitesi her geçen gün genişliyor.


Mersin, Ekim 2021’de geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,3 artan konut satışları ile tüm iller arasında 6’ıncı sırada yer aldı. Akkuyu NGS inşaatının her geçen gün büyümesiyle özellikle sahada çalışan kesimin ikamet ettiği Silifke ve Taşucu bölgeleri de yepyeni bir görünüme kavuştu. Bölgede zincir marketlerden büyük mağazalara, kafelerden restoranlara kadar pek çok yeni iş yeri açıldı. Açılan bu iş yerleri bölge halkına istihdam sağlarken, ilçelerdeki sosyal yaşamda da gözle görünür bir hareketlilik yaşanıyor.



Yeni konut projelerine başlandı


Bölgedeki bu büyümenin ve hareketliliğin en yakın takipçilerinden olan Silifke Ticaret Odası Başkanı Nurettin Kaynar’a göre, santralin inşasının başladığı ilk günden bugüne kadar başta Taşucu ve Silifke olmak üzere pek çok noktanın çehresi değişmiş durumda. Bölgede özellikle hizmet ekonomisinin canlandığını söyleyen Kaynar, “Akkuyu NGS inşaatı Taşucu ve Silifke’ye sosyal bir canlılık getirdi. Ticari hayat önemli derecede hareketlendi. Oteller de yaz ya da kış farkı olmaksızın tam doluluk oranıyla hizmet veriyor. Elbette burada pay, Akkuyu NGS inşaatında görev yapan mühendislere, bölgeyi ziyaret eden heyetlere ait. Buna paralel olarak bölgede devam eden konut sıkıntısına çözüm getirecek inşaat çalışmaları da devam ediyor. Silifke-Taşucu arasında 5 bin konutluk bir lojman projesine başlandı. Bu projenin 2 yıl içinde tamamlanması öngörülüyor. Tamamlandığında bölgede nüfusun artışı ile artan kira oranlarının hızlı bir şekilde düşeceğine inanıyoruz. Bölge şu an Akkuyu NGS inşaatıyla paralel bir biçimde değişimini ve gelişimini sürdürüyor” diye konuştu.


Akkuyu NGS inşaatı sayesinde nüfusun artmasının ve bölgenin gelişmesinin, yeni ulaşım çözümlerine duyulan ihtiyacı da beraberinde getirdiğini belirten Kaynar, bölgenin gelişimine katkı sunacak en önemli projelerden biri olan Çeşmeli-Taşucu otobanı ile ilgili olarak da “Bu otobanın birinci aşaması Çeşmeli-Kızkalesi etabının ihalesi verildi. Bu yolumuz 3 yıl içinde tamamlanacak. Bölgenin ulaşımının bu otoban sayesinde rahatlayacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.



“Rusların bölgede olması turizm için büyük bir artı”


Bölgedeki nüfus artışına bağlı olarak turizm ve ticarette meydana gelen gelişim, bölgede faaliyetlerini sürdüren oteller için de büyük önem taşıyor. Gülnar’ın en büyük otellerinden birinin Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüten İlhan Ulu, inşaatın getirdiği hareketliliğin bölgenin turizm potansiyelini artırdığını belirterek şunları söyledi:


“Mersin ilimiz Türkiye’nin en güzel kentlerinden biri. Ama Ortadoğu’daki savaş dolaylı olarak da olsa bölgeyi olumsuz etkiliyordu. Yıllardır iç pazara hizmet veren bölgemiz, Akkuyu NGS inşaatından sonra Rus vatandaşları sayesinde artık yabancı misafirlere de hizmet vermeye başladı. Bu anlamda Rusların bölgede olmasının turizm için büyük bir artı olduğunu söyleyebiliriz. Ben inşaatın gün geçtikçe turizm için daha büyük kazançlar getireceğine inanıyorum. Yabancı misafirlerin talep ve istekleri doğrultusunda yapılacak yeni oluşumlar, belirlenecek yeni stratejiler bölge turizmine sağlanan katkıyı büyütecektir.”


Bölgede turizmin yanı sıra diğer pek çok sektörün de büyüdüğünü belirten Ulu, “Santral inşaatının başlamasından itibaren Silifke, Taşucu, Yeşilovacık, Büyükeceli, Yanışlı ve Aydıncık gibi yerleşim yerlerinde büyük bir nüfus artışı yaşandı. Bu artışa bağlı olarak inşaat sektörü hız kazandı. Yeni konutlar, yeni iş yerleri bölgeye kazandırıldı. Bunların yanında gelişen bir başka sektör de yiyecek-içecek sektörü. Nüfus arttıkça büyüyen bu sektör, bölge halkının istihdamına da katkıda bulunuyor. Ayrıca ulaşım ve taşımacılık sektörleri de gelişme kaydetmiş durumda. Önceden var olmayan araç kiralama şirketleri artık bölgemizde faaliyet gösteriyor. Ayrıca konaklama ve genel ihtiyaç ürünleri sağlayan birçok işletme de yine bu dönemde faaliyete geçti” dedi.



“Akkuyu NGS her iki ülkeye de katkı sunuyor”


Akkuyu NGS inşaatında görev almak üzere bölgeye gelen Türk ve Rus çalışanlar için yeni konaklama tesislerinin de yapıldığını belirten Ulu, şöyle devam etti:


“Bölgenin geneline baktığımızda konut projelerinin hız kazandığını ve bölgedeki ticaret hacminin arttığını görüyoruz. Santralin inşaatında şu an en yoğun dönemlerden biri yaşanıyor ve bu da bu artışın temelini oluşturuyor. İnşaat tamamlandığında özellikle Silifke ve Taşucu bölgelerinin bu süreçte yaşanan büyüme sayesinde yepyeni bir ticari ve sosyal hayata kavuşacağını düşünüyorum. Bu aşamada çözülmesi gereken bazı sorunlar da var. Özellikle kanalizasyon ve elektrik altyapı sorunu şu anda bölgede büyük bir problem haline gelmiş durumda. Bununla birlikte enerji kesintileri ve ulaşım sorunlarının da çözülmesi gerekmekte. Bu sorunların çözümü için yetkililer gereken çalışmaları yapıyor. Ulaşım sorununu çözmek için yıllardır yapımı devam eden viyadük ve tünel inşaatlarının bir an önce tamamlanarak hizmete açılması gerektiğini düşünmekteyim. Ayrıca Gülnar-Akkuyu arasındaki yolun genişletilmesi de Gülnar halkı için büyük bir fayda sağlayacaktır.”


Ulu, santralin inşasıyla birlikte bölgede değişen kültürel yapı için ise “Bu büyük inşaat, Türk ve Rus toplumları arasında bir köprü görevi de görüyor. Bu anlamda buradaki kültürel etkileşimi de unutmamak gerekir. Şu anda iki topluluk kültürel olarak da bir etkileşime girmiş durumda. Akkuyu NGS’nin her iki ülkeye de katkısı olacağını düşünüyorum” yorumunu yaptı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon "Neden olmasın" dedi, 45 yaşında üniversite hayaline kavuştu Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde eğitim gören 45 yaşındaki Gönül İnan, yıllar boyunca içinde büyüttüğü üniversite hayalini ertelemesine rağmen vazgeçmedi. 3 çocuk annesi İnan, 45 yaşında girdiği sınavı kazanarak üniversite sıralarındaki yerini aldı. Trabzon’da yaşayan 3 çocuk annesi 45 yaşındaki Gönül İnan, bir arkadaşının "Neden olmasın" sözüyle cesaret buldu. Bu teşvikle üniversite sınavına girmeye karar veren İnan, zorlu hazırlık sürecini ev ve çocuk sorumluluklarıyla birlikte yürüttü. "Kadın isterse her yaşta başarır" sözünü yaşayarak gösteren Gönül İnan, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandı. Birinci sınıfta eğitime başlayan Gönül İnan, genç arkadaşlarıyla aynı sırayı paylaşmaya başladı. Derslere olan ilgisi, disiplini ve kararlılığı takdir toplayan İnan, yarım kalan hayalini tamamlayarak pek çok kadına umut oldu. Yıllarca çocuklarının okul heyecanını yaşayan Gönül İnan, şimdi kendi sınav stresini, ders telaşını ve başarı sevincini yaşıyor. "Çocuklarım çok büyük destekçim oldu" Çocuklarından birinin Ankara’da psikoloji, diğerinin Samsun’da makine mühendisliği en küçük çocuğunun ise ilkokulda eğitimine devam ettiğini belirten Gönül İnan, "Televizyonda yaşı büyük hanımların bir girişimde bulundukları gördüğüm zaman hayranlık duyuyordum. Tekrar üniversite sınavlarına girmeme vesile olan aslında arkadaşım Gülcan. Deneyelim bence yapabiliriz dedi. Bende çok ümitle olmayarak deneyelim dedim. Sonuçlar açıklandığında kazandığımı gördüm. Asıl hedefim aslında Almanca öğretmenliğiydi. Almanya geçmişim olduğu için bir şeyler başarırım diye düşündüm. Maalesef Trabzon’da Almanca öğretmenliğine dair bir bölüm olmadığı için İngilizce’yi tercih ettim. Bir baktım ki sıradayım. Nasip oldu şu anda İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyorum. Çocuklarım çok büyük destekçim oldu. Kızım Ankara’da psikoloji okuyor, oğlum Samsun’da makine mühendisliği okuyor. Onlarla istişare ediyorum. Aslında onlar biraz benim velim gibi oldular. Kayıt işlerini hep kızım yaptı. Normalde veliler çocuklarını kaydeder bizde ters oldu. Artık üniversite hayatından bahsediyoruz. Vizyonu açık gençlerle tanışmak benim için çok güzel bir duygu. Hep çok saygılılar. Güzel anlaşıyoruz, ben hepsini ayrı ayrı seviyorum. Çocuklarım uzakta olduğu için hepsini evladım yerine koydum. Onların da beni sevdiğini görüyorum" dedi. "Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum" Sınıf arkadaşlarının motive edici cümleler kurduğunu kaydeden İnan, "İlk sınıfa girdiğim an biraz sessizdim analiz ettim ama sonra günler geçtikçe baktım gençlerde benim için ‘Bu yaştan sonra nereden geldi’ şeklinde bakmadılar. Bir ara ümitsizliğe kapıldım; ’Acaba yapabilecek miyim?’ ’Her şeyi unuttum tekrar baştan hatırlayamıyorum’ gibi baktım motive edici cümleler kurdular. ’Olur mu abla devam et iyi gidiyorsun’ şeklinde bu bana çok iyi geldi. Benim de çocuklarım uzakta olduğu için empati yapıyorum. Bir anne olarak düşünüyorum. Her zaman bir sıkıntınız olduğunda beni arayabilirsiniz diyorum. Öğrenmenin ve eğitimin yaşı yoktur. Hiçbir zaman geç değil. Ev hanımlarına sesleniyorum tabii ki evi toparlamak düzeltmek güzel şey ama her gün aynı iş aynı hiç kimse madalya takmıyor. Bu işler bitmiyor, kendi kültürünüzü geliştirin. Mutlu olduğunuz şeyleri yapın. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır derler en azından çabalıyorum. Henüz bir plan yapmadım ama tercümanlık veya öğretmenlik yapabilirim. Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum. Benim için bu bile yeterli" şeklinde konuştu. "İyi ki benim annem" Gönül İnan’ın Ankara’da Psikoloji eğitimi gören kızı Cemre İnan ise "Çok gururlu ve mutluyum. İyi ki benim annem. Başaracağını biliyordum. Güveniyordum o yüzden şaşırmadım. Her zaman yanında bulunacağım. Sınıf arkadaşları ile diyaloglarına şahit oldum. Bu beni çok mutlu etti. Hepsi çok değerli ve kıymetli insanlar. İyi ki annemin yanındalar. Aynı sınıfta annemle eğitim görseydik eğlenceli olabilirdi" diye konuştu. "Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor" Gönül İnan’ın sınıf arkadaşı Arda Akgün de, "Bu kadar genç öğrencinin arasında bizim iki katımız yaşa sahip bir öğrencinin olması elbette alışagelmiş bir durum değil. Hepimiz bu duruma şaşırmıştık ancak Gönül ablanın bize olan tutumu, bize yaptığı ablalık görevi gerçekten bizim için çok değerli. Kendisi tüm sınıf tarafından sevilen çok önemli bir insan. Kendisini çok seviyoruz. Derslerde de çok aktif. Buraya bir öğrenci bilincinde gelmiş. Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor. Öğrenme hırsı bizimki gibi kendisini çok taktir ediyorum" ifadelerini kullandı.
Samsun Dünya halıları bu koleksiyonda Samsun’da görev yapan bir öğretmen, 25 farklı ülkeden topladığı 150 duvar halısından oluşan koleksiyonuyla dikkat çekiyor. Müzik öğretmeni olarak görev yapan Seçkin Esen (55), şimdiye kadar edindiği kazanımını farklı bir amaç uğrunda kullanıyor. Dünyanın birçok kıtasına giderek kültürel değeri olan duvar halılarını toplayan Esen, 25 farklı ülkeden onlarca halı satın aldı. Halıları koleksiyon hâline getiren Seçkin Esen, yurt içi ve yurt dışından topladığı 150 halıdan 40’ına hikâye yazarak proje oluşturdu. Geçen yıl 120 halısını Mersin’de sergileyen Esen, koleksiyonuna dünyadan birçok halı daha ekledi. Esen ayrıca göz bebeği olarak gördüğü halıların satılık olmadığını ancak sürekli olarak koleksiyonunu genişlettiğini sözlerine ekledi. Müzik Öğretmeni Seçkin Esen, "Koleksiyonumuzu imkânlar dâhilinde genişletmeye çalıştık. Yine yurt dışından bulduk, yurt içinden bulduk, yurt dışından gelenleri bulduk ve koleksiyonumuz genişledi. 25 tane daha koleksiyonumuza halı kattık. 150’ye yakın halımız var. Çok değerli duvar halılarımız mevcut. Bu halıları ülkemize yakışan bir şekilde sergiye çıkaracağız. Koleksiyonu gelecek kuşaklara aktarılacak bir miras olarak değerlendiriyoruz. Yani bir araba olsa, ev olsa, tarla olsa değer verebiliriz. Bizim için ülkemizde böyle bir çeşitliliğin olması, böyle bir koleksiyonun olması her şeyden daha değerli" dedi. "Japonya’dan Almanya’ya, Çin’den İspanya’ya birçok ülkenin halısı bu koleksiyonda" Doğudan başlayarak birçok kıtadan o yöreye ait duvar halılarını topladığını dile getiren Esen, "Halı koleksiyonuna doğudan başladık biz. Öncelikle Türk cumhuriyetlerinden, Çin’den, Japonya’dan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan oralardan duvar halıları aldık. Daha sonra İran, Irak kısmından aldık. Savaştan önce gittiğimizde Ukrayna’dan aldık. İtalya’dan var, İspanya’dan var, Hindistan’dan var, Almanya’dan var. Yaklaşık 25 ülkeden halı topladık. Koleksiyondaki halılarda değişik güzellikte ve ender olan halılar var. Türkmenistan’dan ipek dokuma halılar ender halılardır. Bizi bilenler çeşitli ülkelerden önce halının fotoğrafını atıyor. Kriterlerimize uyuyor mu, ender mi bunlara bakıp sonra da gidip alıyoruz" diye konuştu. "Koleksiyondaki tüm halılar benim göz bebeğim" Tüm halılarını göz bebeği olarak gördüğünü de sözlerine ekleyen Esen, "Tüm halılar benim göz bebeğim. Oğlum da tüm bu eserlere, mirasıma sahip çıkacak" dedi. Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda lisans, İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde de yüksek lisans yapan Seçkin Esen, en büyük hobisinin duvar halılarını izlemek olduğunu sözlerine ekledi.