POLİTİKA - 09 Ocak 2025 Perşembe 17:28

CHP Genel Başkanı Özel, Mersin’de iktidara kırmızı kart gösterme çağrısında bulundu

A
A
A
CHP Genel Başkanı Özel, Mersin’de iktidara kırmızı kart gösterme çağrısında bulundu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Mersin’de katıldığı toplu açılış töreninde elindeki kırmızı kartı gösterip iktidara kırmızı kart gösterilmesi çağrısında bulunarak, "Mersin’den başlıyoruz ve bütün Türkiye’deki emeklileri, asgari ücretlileri, tüm ezilenleri bu iktidara kırmızı kart göstermeye davet ediyorum. Biz bu iktidarı değiştireceğiz, o seçim sandığını getireceğiz. Ve bu iktidar gidecek, emeklinin, halkın, esnafın, çiftçinin ve yoksulun iktidarı gelecek" dedi.


CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bazı açılış, ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere geldiği Mersin’de, Büyükşehir Belediyesince hizmete sokulan 6 hizmet binasının toplu açılış törenine katıldı. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in ardından kalabalığa hitap eden Özgür Özel, Başkan Seçer’in 31 Mart seçimlerinde rekor oyla yeniden belediye başkanı seçildiği hatırlattı. "Seçim akşamı hiç şaşırtmayan bir şey oldu" diyen Özel, "Aylar öncesinden Mersin kimi seçeceğine zaten karar vermişti. Ama seçim gecesi Mersin’den gelen haber rekordu, Türkiye rekoruydu. Mersin’in bütün güzel insanlarına yürekten teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.



"Mersin 450 bin depremzedeye ev sahipliği yaptı"


Belediyecilik anlamında bir kente ne yapılabilecekse Mersin’de olduğunu söyleyen Özel, "Türkiye’de kim belediyecilikte ne yaptıysa Mersin’de var. Mersin’den örnek alınanlar var. Türkiye’de yapılıp da Mersin’de yapılmayan neredeyse hiçbir hizmet yok. Her detayı düşünülmüş, bu 6 projeyi birden burada açacak olmak her birimiz için büyük bir mutluluk. Ancak ben yapılan işler yazıldığında, çok önemli bir işin atlandığını fark ettim. 6 Şubat’ta, bundan neredeyse 2 yıl önce büyük bir deprem yaşandı. Fay hattı önüne kattığı 10 şehri yerle bir etti. Mersin o şehirlere en yakın ilimizdi. Ve tam 450 bin depremzedeye, Vahap Başkan ve Mersin’deki 3 belediyemiz hepimiz adına ev sahipliği yaptılar. Ve bu iktidar, bu ev sahipliği için Mersin’e bir kuruş ilave bir şey yollamadı. Depremden önce 1 milyon 950 bin olan nüfusu, o dönemde 2,5 milyon ölçüldü. Baz istasyonlarından, su tüketiminden. 500 bin depremzedenin bulunduğu, hizmet aldığı kentte, beklersiniz ki diğer hizmetler aksasın. Bu olsun diye ellerinden gelen her engellemeyi yaptılar. Mecliste kanun teklifleri verdik. ’Yeni nüfusa göre katkı sağlayın’ dedik. Kabul etmediler. Yurt dışından çeşitli kuruluşlardan destek bulundu, imza atıp o paraların gelmesine dahi engel oldular. Depremzedeler için yeni tesislerin, yeni imkanların kurulmasına, sırf bunları yapacak olan Vahap Seçer diye, Cumhuriyet Halk Partili bir büyükşehir belediyesi diye engel oldular. Şimdi dahi Mersin’de 240 bin depremzede var. 240 bin depremzede halen daha Mersin’de, Mersin’in deprem öncesi rakamlarına göre yollanan kaynaklarla bakılmaya çalışırken, bir yandan da halen daha Recep Tayyip Erdoğan hazımsızlığından bütün belediyelerimizle birlikte kendi deyimiyle, belediyelerimizi silkelemeye, SGK’ya olan borçlarını faiziyle birlikte tahsil etmeye ve maalesef sadece ve sadece ’onları parasız, zor durumda bırakayım ki, hizmet edemesinler’ anlayışıyla, Mersin’in önüne takoz olmaya, köstek olmaya devam ediyor. Biz buradan Tayyip Erdoğan’a şunu söylüyoruz; geçmişte bunu yaptın. Ne oldu? 31 Mart akşamı Mersinliler geldi kararını verdi, senin engellemelerine değil, hizmete, gayrete, çalışkanlığa, alın terine, bir kenti sevmeye oy verdiler. Bundan sonraki seçimde de istediğin kadar bize engel olmaya çalış, Mersinliler de Türkiyeliler de artık neyin ne olduğunu ve bundan sonra kimin gideceğine, kimin geleceğine çoktan karar verdiler" diye konuştu.



İktidara kırmızı kart gösterme çağrısı yaptı


Konuşmasında enflasyona değinen Genel Başkan Özel, "TÜİK’e göre enflasyon yüzde 44 iken, gerçek enflasyon yüzde 80 iken, dar gelirlinin, güç durumda olanın enflasyonu yüzde 100’ü geçmişken, Mersin’de kiralar ikiye katlanmışken ve tüm giderler ikiye katlanmışken, bugün asgari ücretliye yüzde 30, emekliye yüzde 15 zam verenler, en düş emekli maaşını 12 bin 500 liradan 14 bin 500 lira yapmaya ve utanmadan sokağa çıkmaya, emeklinin yüzüne bakmaya kalkıyorlar. Buradan buradan bütün Türkiye’ye sesleniyorum. Bakın Tayyip Erdoğan diyor ki, ’Yüksek fiyatların sorumlularını boykot edin.’ Ben bu çağrıyı duyuyorum. Bu çağrıyı sahipleniyorum. Ve enflasyon yüzde 80 iken kendi TÜİK enflasyonu yüzde 44 iken, iğneden ipliğe her şeye zam yapılırken, asgari ücretliyi yüzde 30’a, emekliyi yüzde 15’e razı etmeye çalışıp, çorbayı kaynattırmayanlara, evde yanacak doğalgazın faturasını ödenemez hale getirenlere. Evin kiraysa maaşla kirayı versen aç kalırsın, karnını doyursan sokakta kalırsın çıkmazına emekliyi, emekçiyi sürükleyenlere. Tarımda çiftçiyi, limon üreticisini perişan edenlere. Esnafı siftahsız kepenk kapatmaya mahkum edenlere karşı evet bundan sonra protesto haktır. 31 Mart seçimlerinde biz demiştik ki, bugün bu iktidarı uyarmanın, bugün iyi belediye başkanları seçmenin, bugün bu iktidara ’aklını başına al, beni gör, görmezsen bu işin sonu kötü demenin ve bir sarı kart göstermenin zamanı’ demiştim. O gün siz sarı kartı gösterdiniz ama Tayyip Bey anlamadı. Soruyorum; 31 Mart’ta sarı kartı gösterdiniz. Tayyip Bey anladı mı? Sizin sesinizi duydu mu? Hayır. Peki bu verdiği maaşla, 14 bin 500 lira ile geçim olur mu? Bu asgari ücretle geçim olur mu? O zaman anladığı dilden konuşacağız. O zaman söylediğini ve hak ettiğini yapacağız. Mersin’den başlıyoruz ve bütün Türkiye’deki emeklileri, asgari ücretlileri, tüm ezilenleri bu iktidara kırmızı kart göstermeye davet ediyorum. Bu elimizdeki kartlar, Türkiye’nin umududur. Emekliler bundan sonra Türkiye’nin dört bir yanında cebinizde bir kırmızı kart bulundurmaya, bu yüksek fiyatları gördükçe, bu düşük maaşları çektikçe, bu zammı, bu zulmü gördükçe, bu iktidar gidene kadar bu kırmızı kartları ona göstermeye var mıyız? Türkiye kırmızı kartı göstermeye hazır mıyız? Biz bu iktidarı değiştireceğiz, o seçim sandığını getireceğiz. Ve bu iktidar gidecek, emeklinin, halkın, esnafın, çiftçinin ve yoksulun iktidarı gelecek. Biz geleceğiz. Mersin’i nasıl güldürdüysek, Türkiye’nin yüzünü öyle güldüreceğiz" ifadelerini kullandı.



"Tayyip Erdoğan’ın en sevmediği, en rahatsız olduğu şeyi yaptık"


Mersin ve Tarsus’ta bugün çarşıyı gezdiğini ve tek tek esnafla görüştüğünü söyleyen Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Tayyip Erdoğan’ın en sevmediği, en rahatsız olduğu şeyi yaptık. Diyor ya, ’Özgür Bey eline almış bir hesap makinesi, kuyumcu kuyumcu geziyor, altın hesabı yapıyor.’ Mersin’deki kuyumculara sordum. Önlerine koyduk. 22 yıl önce kaç para emekli maaşı, çeyrek altın kaç para? Bugün kaç para? Emekliler için hesap son derece felaket bir durumda. 22 yıl önce Tayyip Bey geldiğinde en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücret. Yani bugünkü parayla en az 33 bin lira. Ama bugün 12 bin 500 yüz verdi. Ocak’ta 14 bin 500 lira verelim diyor ve bununla geçinsinler diyor. O geldiğinde en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyormuş. Oysa bugün söylediği emekli maaşıyla ancak ve ancak 3 çeyrek altın alınabiliyor. Yani emeklinin cebinden 5 çeyrek altını Tayyip Erdoğan iktidarı çalmış durumda. O geldiğinde asgari ücretli 7 çeyrek altın alabiliyordu. Bu ay verilmesini söylediği asgari ücretle ancak 4,5 çeyrek altına alınacak. O da altın ocak ayı boyunca artmazsa. 7 çeyrek altından, 4,5 çeyrek altına. Bu şartlar altında bizlerden sessiz kalmamızı, sizlerden bu şartlara boyun eğmenizi istiyor. Ben altın hesabını Türkiye’nin dört bir yanında yapıyorum, çıldırıyor, ’altın hesabını bırak’ diyor. Ben de ona gittiğim yere göre, hadi bakalım diyorum. Burada ne meşhur onun hesabını yapalım. Mersin herkesin eskiden alıp yiyebildiği, şimdi artık onun da mümkün olamadığı neyiyle meşhur? Tantuni diyorlar. Ey Tayyip Erdoğan. Ben Mersin’deyim. Ben meydandayım, ben sokaktayım. Sen yine salonlardasın. Sen kendi atadıklarına, kendini alkışlatmakla meşgulsün. Ben senin aç bıraktıklarına, yoksul bıraktıklarına, oyunu alıp sırtını döndüklerine, oyunu alıp yüzüne bakmadıklarına, senin yaptıklarını anlatmakla ve onları senden kurtarmakla meşgulüm. Bugün Mersin’de sordum tantuniciye, geçen sene tantuni kaç liraydı dedim. ’110 lira’ dediler. Bu sene tantuni kaç para oldu? 240 lira oldu. Geçen sene 155 tantuni alıyordu bir asgari ücret, bu sene 92 tantuni alıyor."



"Suriyeliler için bir dönüş takvimi hızla planlanmalı"


Ülkeye 4,5 milyon Suriyeli sığınmacı getirildiğini söyleyen Özel, sığınmacı düşmanı olmadıklarını ancak sığınmacı oluşturan politikaların tam karşısında olduklarını ifade ederek, "Şimdi Suriye’de sorun bitti, Esad gitti. Onun hep söylediği gerekçeler ortadan kalktı. Diyoruz ki, Suriye hızla askeri ve siyasi istikrara kavuşsun. Hızla Suriyeci sığınmacılar için Avrupa Birliği’nden de kaynaklar alınsın. Suriyeliler memleketine gitsin. Bana diyor ki ’hayır isteyen gider, dileyen kalır. Kalanların yeri başımın üstünedir.’ Ben de ona diyorum ki, Tayyip Erdoğan, Suriyeliler senin başının üstünde değil ama Mersinlilerin aşının ve işinin üstünde oturmaktadırlar. Bunun için düşmanlık yapmadan, kabalık yapmadan ama zaman da kaybetmeden Suriyeliler için bir dönüş takvimi hızla planlanmalı, hepsi birden hızla memleketlerine dönecekleri sürece dahil edilmelidirler. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak belediyelerimizle zor günlerinde her zaman destek olduklarımıza, yine destek olmaya ancak yurtlarına, memleketlerine dönmek için her teşviki yapmaya ve artık Türkiye’yi bu sorundan kurtarmaya kararlıyız" şeklinde konuştu.



CHP Genel Başkanı Özel, Mersin’de iktidara kırmızı kart gösterme çağrısında bulundu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya "İyilik Elçisi" Projesi gençlere yardımlaşma ve tarih bilinci aşılıyor Yeşilyurt Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında Beydağı Anadolu Lisesi öğrencilerine yönelik anlamlı ve farkındalık dolu bir program düzenlendi. Programda gençlere yardımlaşma, paylaşma ve toplumsal dayanışmanın önemi anlatılırken, sosyal sorumluluk bilincinin küçük yaşlarda kazanılmasının gerekliliğine vurgu yapıldı. Yeşilyurt Belediyesi, "iyiliğin izinde, bilinçle büyüyen gençler" yetiştirmek amacıyla sosyal, kültürel ve eğitici projelerini kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor. ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında gerçekleşen gezi ve inceleme ziyaretine katılan Beydağı Anadolu Lisesi öğrencileri, Yeşilyurt Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Hayır Çarşısını ziyaret etti. Burada yürütülen yardım faaliyetleri hakkında detaylı bilgiler alan öğrenciler, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılan desteklerin nasıl organize edildiğini yerinde görme fırsatı buldu. Emanet Çarşı’nın, dayanışma kültürünü güçlendiren ve iyiliği çoğaltan bir sosyal hizmet modeli olduğuna dikkat çekildi. Programın devamında öğrenciler için Savaş Müzesi, Tekstil Müzesi ve Cezaevi Müzesi gezileri düzenlendi. Gerçekleştirilen müze ziyaretleriyle gençler, Malatya’nın ve ülkemizin yakın tarihine, kültürel ve sosyal mirasına yakından tanıklık etti. Savaş Müzesi’nde milli mücadele ruhu ve fedakârlık duygusu ön plana çıkarken, Tekstil Müzesi’nde kentin üretim kültürü ve emeğin değeri anlatıldı. Cezaevi Müzesi gezisinde ise geçmişten günümüze toplumsal hafıza ve insan hikâyeleri üzerinden önemli mesajlar paylaşıldı. ‘İyilik Elçisi’ Projesi ile öğrencilerin hem sosyal sorumluluk bilinci kazanması hem de tarih ve kültürle bağ kurarak bilinçli bireyler olarak yetişmeleri hedefleniyor. Program sonunda öğrenciler, yardımlaşmanın ve paylaşmanın toplumsal birlikteliğin temel taşlarından biri olduğunu bir kez daha idrak ederken, tarih bilinciyle geleceğe daha güçlü adımlarla yürümenin önemini kavradı.
Diyarbakır DTSO Başkanı Kaya: "2026’da en büyük beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması" Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılının hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istedikleri düzeyde geçmediğini ifade ederek, 2026’ya yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu belirtti. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılını değerlendirdi. Kaya, "Doğrusu 2025 yılı, hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istediğimiz düzeyde geçti diyemeyiz. Bu süreci olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri, banka faiz oranlarının oldukça yüksek olmasıdır. Yüksek faiz oranları, işletmelerin büyümesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Burada iki durumu birlikte değerlendirmek gerekir. Birincisi, kredi kullanmış olan işletmeler, faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle büyüme hedeflerinden vazgeçerek kredilerini kapatma yoluna gitmişlerdir. Bu durum, işletmelerin öz kaynaklarını nakde çevirmelerine ve dolayısıyla faaliyetlerini yavaşlatmalarına, hatta durma noktasına getirmelerine neden olmuştur. İkinci olarak ise büyümeyi hedefleyen işletmelerin, yalnızca öz kaynaklarıyla büyümelerinin mümkün olmaması ve krediye erişimde yaşanan zorluklar öne çıkmaktadır. Krediye ulaşabilen işletmeler ise yüksek faiz oranları ve düşük karlılık nedeniyle bu yoldan vazgeçmiş, bu da büyümeyi engellemiştir. Bu sürecin sonucu olarak özellikle istihdam kaybı yaşanmıştır. Diyarbakır için istihdam açısından büyük önem taşıyan, yoğun bir sektör olan hazır giyim ve tekstil sektöründe yaklaşık yüzde 30’a varan istihdam kaybı meydana gelmiştir. Bununla birlikte yalnızca istihdam değil, işletmelerin yaklaşık yüzde 30’unun faaliyetlerini durdurması gibi ciddi sonuçlar da ortaya çıkmıştır" dedi. 2026’da beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye kolay erişim 2026 yılına yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı: "Kredi oranlarının düşmesi, bölgede sektörlerin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır. İlimizin sanayi altyapısı bu açıdan güçlüdür. Her türlü sanayi ürününü üretebilecek kapasitemiz, alanlarımız, altyapımız, beşeri sermayemiz ve genç nüfusumuz bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, komşularıyla yaptıkları ticaretin yüksekliğidir. Barış süreci de tam olarak bunu etkileyecek bir unsurdur. Türkiye’nin güney komşularıyla yakalayacağı bir barış ortamı, en fazla sınır ve komşu illerin ticaretini ve ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. İhracat rakamlarına baktığımızda Irak’ın bu anlamda önemli bir örnek olduğunu görüyoruz. Irak, en çok ticaret yaptığımız ülkeler arasında hızla üst sıralara çıkmıştır. Aynı süreci Suriye için de yakalayabiliriz. Suriye’nin yeniden imarı ve kalkınmasında itici güç Türkiye, özellikle de bölge illeri olacaktır. Bu nedenle barış sürecinin en olumlu etkileyeceği alan ekonomidir. Bu süreç, hem Türkiye hem de güney komşularımız için önemli bir kalkınma modeli oluşturacaktır." 2026 yılı özellikle tüccarların, sanayicilerin ve imalatçıların arzu ettiği performansın yakalandığı bir yıl olmasını dileyen Kaya, "Barış sürecinin gelişmesi ve güney komşularımızla ilişkilerin güçlenmesi, hem ekonomimizin gelişmesine hem de yaşam kalitemizin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu vesileyle hem üyelerimizin hem de halkımızın yeni yıla barış, huzur ve mutluluk içinde girmesini temenni ediyorum" diye konuştu.
Gaziantep Baba-oğul kalaycılık mesleğini yaşatmaya çalışıyor Gaziantep’te kalaycılık mesleğinin son temsilcilerinden Ömer Çetinkaya, oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte mesleğini yaşatmaya çalışıyor. Kentte yaşayan 59 yaşındaki Ömer Çetinkaya, son yıllarda az sayıda ustanın ayakta tutmaya çalıştığı kalaycılık mesleğini 23 yaşındaki oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte sürdürüyor. Çelik mutfak eşyalarının kullanımının yaygınlaşması ve teknolojik yenilikler karşısında çok az kişinin yaptığı meslekler arasında yer alan kalaycılığa çocuk yaşında 45 yıl önce Şahinbey ilçesindeki tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda çırak olarak adım atan Ömer Çetinkaya, kalfalık ve ustalık sürecinin ardından kendi iş yerini açtı. Mesleğini oğlu Halil İbrahim Çetinkaya’ya öğreten Ömer Çetinkaya, oğlu ile birlikte kale altındaki iş yerinde mesleğini yaşatmaya çalışıyor. İlkokul öğrencisi olduğu dönemden bu yana babasına destek olan ve okuldan arta kalan zamanlarda da iş yerinde çıraklık yapan Halil İbrahim Çetinkaya, babasından mesleğin tüm inceliklerini öğrendi. Oğluna mesleği yaşatmaları için nasihatler veren ve aynı zamanda da mesleği her yönüyle uygulamalı olarak öğreten Çetinkaya, oğlu ile birlikte müşterilerden gelen bakır eşyaları kalaylıyor. Unutulmaya yüz tutmuş mesleklerini yaşatmaya çalışan baba-oğul, birlikte hem ekmek paralarını kazanıyor hem de mesleklerini ayakta tutup gelecek nesillere aktarmanın mücadelesini veriyor. Yıllardır aynı çatı altında omuz omuza ocak başında bakır eşyaları kalaylayan baba-oğul, mesleklerini geleceğe taşımak için adeta bir köprü görevi görüyor. 45 yıldır mesleğini severek yapan Çetinkaya, çocuğuna adeta miras olarak bıraktığı mesleğini 15 yıldır oğluyla beraber devam ettiriyor. Mesleğinde çırak bulamazken oğluyla aynı işi yapıyor olmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Ömer Çetinkaya, başkalarının çocuklarına miras olarak para bıraktığı bir devirde kendisinin oğluna meslek bıraktığını söyledi. 45 yıl önce kendi iş yerini açtığı mesleğe aralıksız devam ettiğini belirten Ömer Çetinkaya, "1980’de bu mesleğe başladım. Bu meslekte çok değerli bir ustam vardı, mesleğimi ustamdan öğrendim. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın. Ustamın benim üzerimde büyük emeği var. Mesleğimiz kalaycılık ve bakır eşyaları kalaylıyoruz. Meslekte 40-45 yıl geride kaldı. İlkokulu bitirdim, 1980 yılında başladığım mesleğimi yıllardır severek yapıyorum. 1980 yılından beri Allah’a çok şükür başka bir meslek yapmadım. Bu meslekte bir çırağın yetişmesi için 15-20 yıl geçmesi lazım. Eleman sıkıntısı olduğundan dolayı ben de oğlumu getiriyordum. Yıllardan beri oğlumla beri beraber çalışıp mesleğimize devam ediyoruz" dedi. Babasının yetiştirdiği Halil İbrahim Çetinkaya da ilkokul öğrencisi olduğu dönemden beri babasının yanında çalıştığını belirterek, "Ben 8-9 yaşından beri bu meslekteyim. Okuldan sonra gelir babamın yanında çalışırdım. Tatillerde babamın yanında çalışırdım. Mesleği babamdan öğrendim. Babamın bana öğrettiği mesleği devam ettiriyorum. Eleman yoktu. Bende babamı yalnız bırakmak istemedim. Liseye kadar okudum. Lisedeyken okulu bıraktım. Babamla birlikte mesleğimize devam ediyoruz. Çok şükür bir ekmeğimizi yiyoruz. Kalay yapıyoruz. Çaydanlık, sürahi ve eski bakırları kalaylıyoruz. Baba mesleğini yapmak güzel. Babama yardımcı olduğum için çok mutluyum. Babamla birlikte güzel bir şekilde çalışıyoruz. Mesleğimiz çok güzel" diye konuştu.
Eskişehir Huzurevinde kalan yaşlılar için etkinlik Eskişehir’deki Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi’nde kalan yaşlı bireylerin keyifli vakit geçirebilmeleri adına bir etkinlik düzenlendi. Odunpazarı ilçesi Orhangazi Mahallesi’nde bulunan Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi’nde kalan yaşlı bireyler için etkinlik düzenlendi, Huzurevi sakinlerinin keyifli vakit geçirebilmesi adına düzenlenen program kapsamında sanatçı Yaşar Aydın huzurevinde sahne aldı. Söylenen şarkılar esliğinde dans edip vakit geçiren yaşlı bireyler bir yandan sosyalleşirken bir yandan ise stres attı. Ayrıca etkinliğe Orhangazi Mahalle Muhtarı Hüseyin Erdemir ve mahalle sakinleri de katılım gösterdi. "İnşallah bunun devamı gelir" Orhangazi Mahalle Muhtarı Hüseyin Erdemir etkinlikle ilgili şunları söyledi: "Yaşlı Çınarlarımız da burada sevinçlidir. Hepsi güzel, vakti güzel seviniyorlar. İnşallah bunun devamı gelir." "Her ay bir mahallemizi buraya getireceğiz" Sanatçı Yaşar Aydın, "İlk programımızda demiştik ki Orhan Gazi mahallemizin sakinleri, muhtarımız bugün Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi bütün Huzurevleri bir yerde toplandı efendim. Çok da güzel bir bina oldu. Her şeyiyle mükemmel. Her ay bir mahallemizi buraya getireceğiz. Derneklerimiz, sivil toplum kuruluşları, organizedeki büyük fabrika sahiplerimiz ve çalışanları, ilçelerimiz, büyük köylerimiz örnek veriyorum; Ayvalı, Bardakçı, Cevizi gibi köylerimiz de buraya otobüslerle getirip bu güzel insanlarla buluşturacağız" dedi.
Erzurum ER-VAK Başkanı Güzel; "Sarıkamış Harekâtı yüce Türk milletinin hafızasında hüzünlü bir sayfadır" Erzurum Kalkınma Vakfı (Er-Vak) Başkanı Erdal Güzel, Sarıkamış Harekatı’nın 111. yıl dönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada Türk tarihinin en trajik sahnelerinin yaşandığı bu savaş sırasında, beyaz karları kefenleri yapan Allahuekber şehitlerini unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını ifade etti. Güzel, çok uzun yıllar ülke gündeminden uzak tutulan ve karlar altında saklı kalan Allahuekber Şehitlerini 2003 yılında yaptıkları "Allahuekber şehitleri torunlarıyla buluşuyor" etkinliği ile gündeme taşıdıklarını ve uzun yıllar konunun takipçileri olduklarını belirterek ER-VAK’ın bu konuda büyük bir tarihi sorumluluğu yerine getirmenin haklı gururunu yaşadığını ifade etti. Sarıkamış Harekatı anma proğramlarıyla ilgili açıklamalarda da bulununan Güzel, tarihin seyri ve gerçekliği içerisinde bu proğramların yapılması gerektiğine dikkat çekerek Sarıkamış’ın o tarihlerde düşman işgalinde olduğınu, harekatın Erzurum’da planlandığını ve başlatıldığını, 3.Ordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa’nın mezarının Erzurum’da bulunduğunu hatırlatarak anma merasimlernin Kars Kapı Şehitliğin’den başlatılmasını arzu ettiklerini söyledi. Güzel onbinlerce Mehmetçiğin, toprağı vatan yapmak uğruna soğuğa, tifüse ve Ruslara karşı vermiş olduğu ve sonu hüzünle biten şanlı mücadelenin yıl dönümünde Allahuekber ve Soğanlı dağlarında bir hilal uğruna canlarını veren şühedayı saygı, rahmet ve minnetle andıklarını ifade etti.