SPOR - 03 Nisan 2024 Çarşamba 14:44

FIBA Kadınlar Avrupa Ligi Dörtlü Final heyecanı Mersin’de yaşanacak

A
A
A
FIBA Kadınlar Avrupa Ligi Dörtlü Final heyecanı Mersin’de yaşanacak

FIBA Kadınlar Avrupa Ligi (EuroLeague) Dörtlü Final (Final Four) heyecanı Mersin’de yaşanacak. Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan da dünyanın en prestijli organizasyonlarından birinin Mersin’de yapılacağına dikkat çekti.


FIBA Kadınlar EuroLeague’de Final Four heyecanı, 12-14 Nisan tarihleri arasında Mersin Servet Tazegül Spor Salonu’nda yaşanacak. ÇBK Mersin, Fenerbahçe, Fransa’dan Villeneuve d’Ascq LM ve Çekya’dan USK Prag’ın mücadele edeceği organizasyonun tanıtım toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, Vali Yardımcısı İbrahim Küçük, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Türkiye Basketbol Federasyonu Genel Sekreteri Serhan Antalyalı, Gençlik ve Spor İl Müdürü Ökkeş Demir, Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit ile Çukurova Basketbol Kulübü Başkanı Serdar Çevirgen de katıldı.


Vali Ali Hamza Pehlivan, Dörtlü Final’e ev sahipliği yapacak olmanın memnuniyetini ve heyecanını yaşadıklarını söyledi. Basketbolun en çok takip edilen kitle sporlarından biri olduğunu ifade eden Pehlivan, ÇBK Mersin’in kurulduğu 2017 yılından bugüne kadar başarı hikayesi yazdığını vurgulayarak, "Buna sizler de tanıksınız. Son 1,5-2 yılına da bizler tanığız" dedi.



"Organizasyona ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyuyoruz"


Dörtlü Final’in daha önce İstanbul’da yapıldığını hatırlatan Vali Ali Hamza Pehlivan, "Dörtlü Final ülkemizde ilk kez Anadolu’da ve ilk kez Mersin’de yapılıyor olması bizler için ayrı bir önem ve değer ifade ediyor. Burada da bunun yapılıyor olmasının en önde gelen nedenlerinden birisi Çukurova Basketbol Takımı’nın elde etmiş olduğu başarıdır" diye konuştu.


Sporda altyapı ve tesislerin önemine işaret eden Vali Pehlivan, Mersin’in bu konuda önemli bir konumda olduğunu belirtti. Kentteki tesisler hakkında da bilgi veren Pehlivan, "Dolayısıyla bu tesislerin varlığı bizim her branşta faaliyet göstermemize, turnuvalar düzenlememize, şampiyonalara ev sahipliği yapmamıza da vesile oluyor" cümlelerine yer verdi.


Avrupa’nın en prestijli, hatta dünyanın en prestijli organizasyonlarından birinin Mersin’de yapılacağını dile getiren Ali Hamza Pehlivan, şöyle devam etti:


"12-14 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek organizasyonun güzel Türkiye’mizin Akdeniz’de yıldızı her geçen gün parlayan güzel ilimiz Mersin’de yapılıyor olması ilimizin tanıtımı açısından da ziyadesiyle elbette ki önemli. Böyle bir uluslararası organizasyonda gerek ulusal düzeyde gerekse uluslararası düzeyde misafirlerimiz olacak. Buradaki müsabakalar vesilesiyle yayınlar yapılacak. Her aşamasında Mersin’iminizin adı geçecek. Dolayısıyla biz birçok boyutuyla bu organizasyona ev sahipliği yapmaktan memnuniyet ve mutluluk duyuyoruz."



"İki Türk takımından biri finalde olacak"


Organizasyonda ÇBK Mersin ve Fenerbahçe Alagöz ile Fransa’nın Villeneuve d’Ascq LM takımı ve Çekya temsilcisi USK Prag’ın mücadele edeceğini aktaran Mersin Valisi Pehlivan, "Tabii iki Türk takımının olması ve ilk müsabakayı da iki Türk takımının yapıyor olması, bir Türk takımının finalde olacağı anlamına geliyor. Elbette Mersin’deyiz, Mersinliyiz. Burada genel tanıtım yapıyoruz ama pozitif yorum da yaparak takımımız şampiyon olsun diyoruz ve gönülden arzu ediyoruz. Ama bununla birlikte katılacak tüm takımlara başarılar diliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.


Vali Pehlivan, ayrıca organizasyonun gerçekleştirileceği Servet Tazegül Spor Salonunda çalışmaların sürdüğüne işaret ederek, "Son halini görünce biraz da belki şaşıracaksınız. Çünkü uluslararası organizasyon yapılacak nitelikte bir formata çevirdik" açıklamasını yaptı.



Vahap Seçer: "Mersin’in bu tip organizasyonlara uygun bir kent"


Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer de ÇBK Mersin’i kutlayarak başladığı konuşmasında, Dörtlü Final’in kente getirilmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. Kendilerinin de organizasyona destek verdiklerini söyleyen Seçer, "Spor çok şey ifade ediyor. Mutlaka insan sağlığıyla alakalı çocuklarımızın, gençlerimizin kötü alışkanlıklardan uzak kalması açısından son derece önemli ama toplumsal birlikteliği de pekiştiriyor, zenginleştiriyor diye düşünüyorum. Mersin farklı renklerden oluşan bir kent. Bu anlamda da spor, kültür, sanat gibi bu tip etkinliklerin insanları bir araya getiren etkinlikler olduğunu unutmamamız lazım" dedi.


Mersin’in bu tip organizasyonlara uygun bir kent olduğunu sözlerine ekleyen Başkan Seçer, belediye olarak sonuç alıcı organizasyonlara her zaman katkı verdiklerini ve vermeye de devam edeceklerini kaydederek, şöyle konuştu:


"Mersin’de insanlar bir araya gelsin, organizasyonlar olsun ve kentin tanıtımına, mutluluğuna, huzuruna ve ekonomisine katkı sunulsun. Mersin doğal güzellikleri olan tarihi güzellikleri olan, enerjisi yüksek bir kent. Mersin üreten bir kent, her sektörün olduğu bir kent, kazanan bir kent. Bu organizasyonun birçok faydayı beraberinde kente getireceğinden şüphemiz yok. Tam da bu noktada bunları düşünerek kulübümüze destek olma kararı aldık."



Kamil Novak: "Dörtlü Final iyi bir başlangıç"


Milli takım ve kulüpler bazında birçok etkinlik gerçekleştirdiklerini belirten FIBA Genel Sekreteri Kamil Novak ise, “Ulusal basketbol federasyonları açısından Türkiye Basketbol Federasyonu ve Türkiye’nin basketbol anlamında çok aktif olduğunu söylemek sürpriz olmayacaktır" dedi.


Türkiye Basketbol Federasyonu’nun FIBA öncülüğünde organize edilen birçok etkinliğe katkı sunduğundan bahseden Novak, “FIBA ve Türkiye Basketbol Federasyonu’nun yakın ortaklar olduğundan bahsetmeme gerek yok. Türkiye’de, dünya şampiyonası bazında 2010 yılında erkekler, 2015 yılında da kadınlar şampiyonası düzenlendi. Türkiye’de gerçekleştirilecek Dörtlü Final çok önemli ancak biz çok yatırım yapıyoruz ve amacımız bunu daha da üst seviyeye, mümkün olan en üst seviyeye çıkarmak. Dörtlü Final bu bakımdan iyi bir başlangıç" diye konuştu.



"Basketbol dünyasının ışıkları Mersin’in üzerinde olacak"


Novak, gerçekleştirilecek organizasyonla bütün basketbol dünyasının ışıklarının Mersin’in üzerinde olacağını vurgulayarak, “Çukurova bölgesi tanıtılacak, Mersin’in tanıtımı olacak ve tüm bu sporseverlerin gözü kulağı Mersin’de olacak" dedi.


Mersin’de birçok genç sporcunun Çukurova Basketbol altyapısında mücadele ettiğinden haberdar olduğunu da dile getiren Novak, “Daha önceki konuşmalarda edindiğim bilgilere göre şahsi fikrim altyapıdaki gençlerin sayısının özellikle çok olması beni çok etkiledi. Burada yüzlerce ve binlerce genç çocuktan bahsediyoruz. Bu basketbolcular, onlara rol model ve iyi bir örnek olacaklar. Belki çocukların hepsi profesyonel basketbolcular olamayacak ama hayatları boyunca sporla uğraşacaklar, basketbol ile uğraşacaklar ve bu çok önemli. 3 ülkeden en iyi 4 takım burada olacak. Bunu biliyoruz ama basketbol festivali olarak yaşanmasını istiyoruz. Çocuklar, kadınlar, aileler, hep birlikte izlesinler istiyoruz. Biz herkesi bir arada görmekten mutluluk duyacağız” ifadelerini kullandı.


TBF Asbaşkanı ve FIBA Avrupa Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Beşok da takımlara başarılar dileyerek, temennisinin kupanın Türkiye’de kalması olduğunu söyledi.



FIBA Kadınlar Avrupa Ligi Dörtlü Final heyecanı Mersin’de yaşanacak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana 15 Temmuz Gazisi Konuralp: "Bu millet o gece ne yaşandığını iyi biliyor" 15 Temmuz hain darbe girişiminin 9. yıl dönümünde, Genelkurmay Başkanlığı önünde helikopterden açılan ateş sonucu ağır yaralanarak gazi olan Oğuzhan Konuralp, "Biz o gece üç arkadaş çıkmıştık, yanımda arkadaşım şehit oldu. Bu millet o gece ne yaşandığını çok iyi biliyor" dedi. Terör örgütü PKK’nın silah bırakma sürecine de değinen Konuralp" FETÖ ve PKK başta olmak üzere tüm terör örgütlerinin bir gün tarihin tozlu sayfalarında kalacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı. Gazilik unvanını 15 Temmuz gecesi aldığı ağır yarayla kazanan Oğuzhan Konuralp, Ankara Gölbaşı’nda şehit olan Özel Harekat Polisi Aytekin Kuru’nun Adana’nın Kozan ilçesindeki kabrine giderek dua etti. Ziyaretin ardından 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlatan Gazi Konuralp, birlik ve beraberlik vurgusu yaptı. Konuralp, "Gece 02.20 sularında Genelkurmay Başkanımız Hulusi Akar’ı almaya gelen hainlerin helikopterinden açılan ateşle yaralandım. Beni hastaneye götürdüklerinde beş saat sonra nabzım durdu. Acil ameliyata alındım ve ölümden döndüm. Masadan dönen biriyim. Yaşananların doğru anlaşılması gerekmekte" dedi. "Yanımda arkadaşım şehit oldu" Tarihte birçok darbe girişimi olduğunu ama 15 Temmuz’da milletin kenetlenerek bu ihaneti bertaraf ettiğini dile getiren Konuralp; " Biz o gece üç arkadaş çıkmıştık, yanımda arkadaşım şehit oldu. Görünenin ötesinde perde arkasında yaşananlar var. Bir yanda hain bir grup, diğer yanda vatan evlatları vardı. Bu millet o gece ne yaşandığını çok iyi biliyor"diye konuştu. Devletin zaman zaman bazı gerçekleri kamuoyundan saklayabileceğini ancak bunun güvenlik gerekçeleriyle yapıldığını ifade eden Konuralp, art niyetli söylemlere tepki gösterdi. Konuralp ,"Algı oluşturmak isteyenlere şunu söylüyorum. Ne yaparsanız yapın, ne başlık atarsanız atın; bu millet o gece ne olduğunu biliyor. 251 şehidimiz, 2 bin 193 gazimiz var. Söylenen her yalan söz, atılan her çarpıtılmış başlık, şehitlerimizin hatırasına acı veriyor. Ama unutmayın, bunun mahşerde bir hesabı olacak" diye konuştu. "Barış içinde yaşayacağımız günler gelecek" "Terörsüz Türkiye" adımını da değerlendiren Konuralp, terör örgütlerine karşı verilen mücadelenin sonuna kadar süreceğini de kaydetti. Konuralp, "Bugün tarihi bir gün. PKK terör örgütünün silah bırakması, terörsüz bir Türkiye için atılmış olumlu bir adımdır. FETÖ ve PKK başta olmak üzere tüm terör örgütlerinin bir gün tarihin tozlu sayfalarında kalacağına inanıyorum. Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle barış içinde yaşayacağımız günler gelecek" diyerek şehit ve gazilere minnetini de belirterek sözlerini tamamladı.
İstanbul İstanbul’da kaçakçılık operasyonu: Piyasa değeri yaklaşık 36 milyon 600 bin TL olan ürün ele geçirildi İstanbul’da 7-11 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen kaçakçılık operasyonunda piyasa değeri yaklaşık 36 milyon 600 bin TL olan ürün ele geçirildi. Operasyonlarda 10 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından kaçakçılık suçlarının önlenmesine yönelik il genelinde çalışma yürütüldü. Yapılan çalışmaların ardından polis ekipleri operasyon için düğmeye bastı. 7-11 Temmuz tarihleri arasında belirlenen 6 ilçede art arda operasyon düzenlendi. Operasyonlarda, Şişli’de 339 adet İslami dönem tarihi eser sikke, Başakşehir ve Sultangazi’de 10 bin 700 litre etil/metil alkol ve 28 bin şişe alkollü içki üretiminde kullanılan hammadde, Fatih’te 10 bin 800 adet cep telefonu aksesuarı, Pendik ve Büyükçekmece’de ise 4 milyon 123 bin adet içi dolu makaron, 630 bin adet içi boş makaron, 41 bin adet boş sigara kutusu, 4 bin dal dolu makaron, 750 paket sigara, 780 kilogram açık kıyılmış tütün, 2 adet sigara dolum makinesi ve 2 adet kompresör ele geçirildi. Piyasa değeri yaklaşık 36 milyon 600 bin TL olan kaçak ürünlere el konulurken, 10 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Emniyette tamamlanan işlemlerin ardından 3 şüpheli serbest bırakılırken, 4 şüpheli sevk edildikleri adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. 3 şüphelinin işlemlerinin devam ettiği öğrenildi.
Bursa Binek otomobil ihracatı son 5 yılda yüzde 47 arttı Türkiye, yılın ilk yarısında sadece Fransa’ya 1 milyar doların üzerinde binek otomobil ihracat edilirken, 2020 yılına göre yüzde 47 artan otomobil ihracatı, 4 milyar 295 milyon 729 bin dolardan 6 milyar 318 milyon 306 bin dolara çıktı. Yılın ilk yarısında Türkiye’nin 131 milyar 440 milyon 136 bin dolar olan toplam ihracatından yüzde 15,2 pay alan sektör, yüzde 72,6 ile en fazla AB bölgesine ihracat yaptı. Ocak-haziran döneminde otomotiv endüstrisinin ihracatı yaklaşık yüzde 13 artışla 19 milyar 986 milyon 716 bin dolara ulaştı. Ocak-haziran döneminde 14 milyar 513 milyon 912 bin dolar ihracat yapılan AB ülkeleri ise, otomotiv ihracatında yine en önemli pazar olarak dikkati çekti. Türkiye’nin binek otomobillerde yılın ilk yarısındaki ihracatı ise 5 milyar 642 milyon 528 bin dolardan yaklaşık yüzde 12 artışla 6 milyar 318 milyon 306 bin dolara çıktı. 2020 yılına göre ise yüzde 47 artarak 4 milyar 295 milyon 729 bin dolardan 6 milyar 318 milyon 306 bin dolara çıktı. Türkiye yılın 6 ayında 76 ülkeye binek otomobil sattı. 100 milyon doların üzerinde 11 ülkeye binek otomobil ihraç etti. Binek otomobil ihracatında ilk 3 ülke, 1 milyar 87 milyon 169 bin dolarla Fransa, 784 milyon 138 bin dolar ile İspanya ve 703 milyon 636 bin dolarla İtalya oldu. Sadece Fransa’ya binek otomobil ihracatı 1 milyar doları aşarak yüzde 6,37 artarak 1 milyar 87 milyon 169 bin dolara çıktı. Slovenya’ya ihracat yüzde 144,5 artışla 462 milyon 381 bin dolara, Belçika yüzde 112 yükselerek 287 milyon 479 bin dolara ve Romanya’ya ihracat yüzde 111,6 artarak 98 milyon 519 bin dolara ulaştı. İspanya ihracat yüzde 26,76 artarak 784 milyon 137 bin dolara, Portekiz’e yüzde 89 yükselişle 149 milyon 897 bin dolara çıktı. Hollanda’ya ihracat ise yüzde 39,3 azalarak 100 milyon doların altına geriledi ve 94 milyon 573 bin dolara düştü. Bu ülkedeki düşüş binek otomobillerdeki ihracat artışını çok etkilemedi.
Hatay Asırlardır süren geleneği devam ettiren esnaf 5 bin kişiye aşure dağıttı Hatay’ın Belen ilçesinde esnaf Yunus Emre Cömert, asırlardır süre gelen geleneği devam ettirerek 5 bin kişiye aşure dağıtımı gerçekleştirdi. Belen ilçesinde esnaflık yapan Yunus Emre Cömert, 5 bin kişilik aşureyi, cuma namazı çıkışlarında cami cemaatine, kırmızı ışıkta bekleyen araç sürücülerine, pazarda tezgah açan esnafa ve birçok kamu kurumuna ulaştırıldı. Vatandaşlar, ikramdan duydukları memnuniyeti dile getirdiler ve bu tür geleneklerin yaşatılmasından dolayı emeği geçenlere teşekkür ettiler. "Belen’imizin kültürel değerlerini yaşatmaya çalışıyoruz" Geleneği yaşatmak ve geçmişle bağı sürdürmek adına bu etkinliği düzenlediklerini belirten Yunus Emre Cömert, "Geçtiğimiz yıl yaklaşık bin beş yüz kişilik aşure hazırlamıştık. Çok güzel geri dönüşler aldık, insanlar çok mutlu oldu. Belen’imizin kültürel değerlerini yaşatmaya çalışıyoruz. Eskiden kapı kapı dağıtılırdı aşure, biz de bu geleneği sürdürmeye gayret ediyoruz. Cuma namazı çıkışlarında, kırmızı ışıkta duran araçlara, trafiği aksatmayacak şekilde ikram ettik. Kur’an kurslarına, kaymakamlığa, emniyete, jandarmaya, itfaiyeye kadar birçok yere ulaştırdık. Gönlümüzün ulaştığı herkesle aşuremizi paylaştık. İnsanların mutlu olması, ‘bizi eskilere götürdünüz’ demeleri bizi duygulandırıyor. Bu bir hayır işi, bütçesini paylaşmaya gerek yok. Paylaşmak bizi mutlu ediyor."
Bursa BTÜ’e hain darbe girişimi konuşuldu: "unutulan darbeler tekrarlanır" Bursa Teknik Üniversitesinde (BTÜ) düzenlenen "15 Temmuz’un Sosyo-Politik Anatomisi" başlıklı panelde, 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişimi, sosyolojik ve siyasal boyutlarıyla ele alındı. Konuşmacılar, "Unutulan darbeler tekrarlanır" diyerek, 15 Temmuz’da yaşananların unutulmaması ve anlatılması gerektiğine vurgu yaptı. Bursa Teknik Üniversitesinde "15 Temmuz’un Sosyo-Politik Anatomisi" başlıklı panel düzenlendi. Mimar Sinan Yerleşkesi Turkuaz Salon’da gerçekleşen panele; BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç, Genel Sekreter Selim Uzun, il protokolü, akademik ve idari personel katıldı. Gazeteci ve iletişimci Ferhat Murat’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde; İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turgay Yerlikaya ve Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Dr. Murat Yılmaz konuşmacı olarak yer aldı. Panelin açılışında konuşan Ferhat Murat, "Unutulan darbeler tekrarlanır" diyerek tehdittin hala sürdüğünü söyledi. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve stratejik önemi nedeniyle her zaman hedefte olduğunu vurgulayan Murat, "Türkiye, her açıdan çok önemli bir ülke. Ne zaman Batı’nın çıkarlarına set çekebilecek bir adım atsa, tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi çeşitli senaryolar devreye sokuluyor" dedi. Konuşmasında önümüzdeki döneme ilişkin uyarılarda da bulunan Murat, "Önümüzdeki 8 yıl, Türkiye açısından kritik bir dönem olacak. Bu süreçte pek çok alanda önemli hamleler yapılması bekleniyor. Dolayısıyla daha dikkatli olmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. "FETÖ Batı tarafından desteklenen bir aparat" FETÖ’nün devlet yapısına nasıl sızdığını, bu yapılanmanın dini alanı nasıl istismar ettiğini ve Türkiye’yi bir askeri darbe ile ele geçirme hedefini nasıl kurguladığını anlatan Doç. Dr. Turgay Yerlikaya, FETÖ’nün dini bir cemaat yapısı görüntüsüyle Batı tarafından desteklenen bir aparat olduğunu kaydetti. FETÖ’nün özellikle 2000’li yıllardan sonra Batı’da "ılımlı İslam" modeli olarak pazarlandığını ve bu sebeple hem siyasal hem finansal destek gördüğünü ifade eden Doç. Dr. Yerlikaya, "FETÖ, doğrudan Batı’nın desteklediği bir siyasal aparat olarak konumlandı. İslamofobi’nin zirve yaptığı dönemlerde bile bu örgüt Batı’da meşruiyet kazandı" diye konuştu. "Takiye ile sızan bir yapı, halkın direnişiyle durduruldu" FETÖ’nün en tehlikeli yönlerinden birinin takiye siyaseti olduğunu söyleyen Doç. Dr. Yerlikaya, örgütün yıllar içinde gizli bir yapılanmayla siyasete, bürokrasiye, medyaya, eğitim kurumlarına ve uluslararası kuruluşlara sızdığını belirtti. Türkiye’nin farklı dönemlerinde karşılaştığı krizlerin arkasında benzer yapıların olduğunu dile getiren Yerlikaya, "Türkiye kendi bağımsız politikalarını inşa etmeye başladığı andan itibaren bu tür yapılar devreye sokulmuştur. FETÖ de bu aparatların en organize olanlarından biridir" şeklinde konuştu. 15 Temmuz darbe girişimini diğer askeri müdahalelerden ayıran en temel özelliğin, halkın doğrudan devreye girerek Türkiye’ye sahip çıkması olduğunu da belirten Yerlikaya, "Bu mücadelenin hikâyesini anlatmaya devam etmeliyiz" ifadelerini kullandı. "Bağımsız Türkiye yolunda her zaman dış müdahalelere maruz kaldık" Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Dr. Murat Yılmaz, Türkiye’nin bağımsızlık yönünde attığı her stratejik adımda dış müdahalelere maruz kaldığını belirterek, Batı’nın demokrasi ve hukuk gibi değerleri yalnızca kendi çıkarlarıyla örtüştüğü sürece savunduğunu vurguladı. Yılmaz, FETÖ’nün 27 Mayıs darbesini model aldığını da belirterek, "Yurtta Sulh Konseyi adını verdikleri yapı, 38 kişilik bir kadroyla hazırlandı. O bildiride kullanılan dil ve darbe mantığı, doğrudan 27 Mayıs zihniyetini yansıtıyordu" dedi. Batı’nın seçilmiş iktidarı yaftalarken, darbe yapan FETÖ’yü ‘kültürel İslam’ın temsilcisi’ olarak yücelttiğinin altını çizen Dr. Yılmaz, bu açık çelişkiye de dikkat çekti. "Girişim başarılı olsaydı Türkiye kâbusu yaşardı" FETÖ’nün öncelikle iktidarı içeriden ele geçirmeye çalıştığını, bunda başarılı olamayınca 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunduğunu aktaran Dr. Yılmaz, "Ancak bu hain girişim, milletimizin eşsiz direnci sayesinde başarısız olmuştur. Bu girişim başarılı olsaydı, Türkiye bir kabusu yaşardı. Bugün Ukrayna’da yaşanan savaş ve Ortadoğu’daki istikrarsızlık ortamı, Türkiye’nin de görülebilirdi" dedi. "Bugün terörsüz Türkiye’ye doğru ilerliyoruz" Türkiye’nin bugün geldiği noktada, hem FETÖ ile mücadelede hem de diğer terör örgütleriyle olan mücadelesinde önemli bir aşamaya geldiğini belirten Dr. Murat Yılmaz, "Bugün terörsüz Türkiye idealine ulaşmak üzereyiz. Bu çok büyük bir başarıdır. Ancak bu tür yapılar her an yeniden ortaya çıkabilir. O yüzden dikkatli olmalıyız" dedi. Son olarak, 15 Temmuz’un gelecek nesillere anlatılmasının hayati önem taşıdığını vurgulayan Dr. Yılmaz, "15 Temmuz, bizim hikâyemizdir. Demokrasiye, bağımsızlığa, vatanımıza sahip çıkışın destanıdır. Bu mücadeleyi unutmamalı, unutturmamalıyız. Çünkü bu bilinç, bizi benzer tehditlerden koruyacak en güçlü kalkandır" dedi. Soru-cevap bölümüyle devam eden panel, BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar’ın konuşmacılara plaket takdiminin ardından toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.