ÇEVRE - 10 Haziran 2021 Perşembe 10:50

Yenişehir, jakaranda koruluğuyla renklenecek

A
A
A
Yenişehir, jakaranda koruluğuyla renklenecek

Yenişehir Belediyesi, Limonluk Mahallesinde jakaranda koruluğu oluşturuldu.

Yenişehir Belediyesi, Limonluk Mahallesinde jakaranda koruluğu oluşturuldu. Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, jakaranda ağaçlarını toprakla buluşturdu.


Mersin’in merkez ilçe Yenişehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, 5-11 Haziran Dünya Çevre Haftası kapsamında Limonluk Mahallesinde bulunan belediyeye ait alanda jakaranda ağaçları toprakla buluşturuldu. Etkinliğe, Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, başkan yardımcıları, meclis üyeleri, muhtarlar, belediye çalışanları, Yenişehir Yaşam Gönüllüleri ve mahalle sakinleri katıldı.



“Yenişehir halkı yeşili koruyor”


Ağaç dikimi öncesinde konuşan Başkan Özyiğit, jakaranda ağaçlarının çiçek açtığında çok güzel görüntüler oluşturduğunu belirterek, Yenişehir’de koruluklar oluşturmaya devam edeceklerini söyledi. Yenişehir Belediyesi olarak İklim ve Enerji İçin Avrupa Başkanları Sözleşmesini imzaladıklarını anımsatan Özyiğit, "Bu sözleşme, çevreyi sadece bir kişinin, bir gurubun, bir ilin, bir ilçenin ya da bir ülkenin korumasıyla çevreyi kurtaramayacağımızın ifadesi. Tüm dünyada ortak bir anlayışı sergilemediğimiz takdirde bir anlam ifade etmez. Biz burada çevreye yönelik temiz hava, temiz enerji ve yeşili öncelerken; komşu ilçemizde bunun tam tersine organik yakıt ve çevreye zarar verebilecek unsurlar çok üst seviyedeyse sizin verdiğiniz bütün emek ortadan kalkar. Dolayısıyla ortak anlayış, ortak bir bakış açısı, ortak bir davranış şekli uygulamamız gerekiyor. Biz, yönetim anlayışımızı 6 temel ilke üzerine kurmuştuk ve bu yönetim anlayışımızdan bir tanesi de ekolojiydi, bunun altını doldurmak için de elimizden gelen bütün çabayı sarf ediyoruz. İşte sıfır atık şirketimizi kurduk, eylül ayından itibaren Yenişehir’deki atığı ayrıştıran, doğru yöneten ve onu tekrar geri dönüşüme kazandıran bir anlayışı hayata geçireceğiz. Başta Yenişehir halkı olmaz üzere toplumumuzda yüksek bir duyarlılık var. Yenişehir halkına bu nedenle çok teşekkür ediyorum. Nasıl bir duyarlılık; yeşili koruyor, doğasına ve çevresine sahip çıkıyor. Sıfır atıkla ilgili yaptığımız çalışmalarda, site sakinleri, yöneticiler, muhtarlarımız hepsi gönülden bir destekle olaya dahil oluyorlar. Dolayısıyla biz aslında Yenişehir’de birçok şeyi başarabilecek bir altyapıya sahibiz. Bize düşen o alt yapıyı yaşama çevirmek. Tabi ki bir yerde bir ağaç kesildiğinde sesler yükseliyor ama ben diliyor ve istiyorum ki, orada gösterdiğimiz duyarlılığı ağaç dikiminde de gösterelim. Evet, ağacın kesilmesine hepimiz karşıyız, zaman zaman istemesek de uygulamalar olabiliyor ama yerine fazlasıyla koymak gibi bir görevimiz var" dedi.



“Yaptığımız uygulamalar toplumda karşılık görüyor”


Yenişehir Belediyesinin iklim konusunda Galatasaray Üniversitesi ile işbirliği içerisinde olduğunu ve bu üniversite tarafından yapılan çalışmalar sonucunda Mersin’in gelecek 20 yılda iklim nedeniyle ciddi anlamda sıkıntılar yaşayacağını ifade eden Başkan Özyiğit, şunları söyledi:


"Gelecek 20 yılda Mersin’de iklim nedeniyle can kayıplarının olabileceği bize bildirildi. Önümüzdeki 10 yılda biz karbondioksit salınımını yüzde 40 düşürmek istiyoruz, bunun sözünü verdik; gereğini yapmakla ilgili çalışıyoruz. Bizim yaptığımız bu uygulamalar toplumda bir karşılık görüyor. Müteahhitler, yatırımcılar ya da kendi evini yapan vatandaş, sizin uygulamanızdan etkilenip sizin koyduğunuz hedefe doğru ilerlemek için o uygulamaları yapmaya başlıyor. Bunun örneklerini gördük Yenişehir’de. Kendi enerjisini üreten Türkiye’nin en büyük toplu konut yatırımı gerçekleşti. Yine aynı şekilde çok büyük bir sitenin LEED sertifikası ile yapılması söz konusu. Bunlar bizim koyduğumuz hedefler ve oluşturduğumuz örneklerden yola çıkarak gerçekleştirilen işler. Bir örnek daha vereyim, asbestli binaların sökümü çalışmalarımız var. Asbest sinsi bir kanser üreticisi, yani solunum hastalıkları ve akciğer kanserini tetikleyen bir unsur. Biz Yenişehir Belediyesi olarak belki de Yenişehir’de ilk defa ya da Mersin’de ilk defa bir bina sökülürken asbestli bina söküm kuralları uyguladık. O binanın sökümünde 20 yerden numune aldık ve büyük bölümde asbestli ürün çıktı, dolayısıyla sökümünü asbestli bina söküm kurallarına göre uyguladık. O asbestli ürünü de imha edilmek üzere Ankara’daki ilgili tesise gönderdik. Asbest Söküm Uzmanları Derneği de bize bu uygulamamız nedeniyle bir plaket vermek üzere önümüzdeki günlerde Mersin’e gelecek. Bunlar önemli işler, önemli adımlar, bu adımları atmalıyız. Bu adımları attığımızda hem çevremize hem de bizim gibi davranan bütün kurumlara örnek olmak gibi bir özelliğimiz var.”


Konuşmanın ardından koruluğa jakaranda ağaçları dikildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın ADÜ Hastanesi’nden ailelere çağrı: "Yenidoğan taramalarını ihmal etmeyin" ADÜ Hastanesi Çocuk Metabolizma Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Emine Göksoy, doğumdan sonraki ilk günlerde yapılan yenidoğan tarama testleri sayesinde birçok ciddi hastalığın erken teşhis edilerek kalıcı hasarların önlenebildiğini vurguladı. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Hastanesi, Ulusal Yenidoğan Tarama Programı’nın yenidoğan sağlığı açısından taşıdığı hayati öneme dikkat çekti. ADÜ Hastanesi Çocuk Metabolizma Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Emine Göksoy, doğumdan hemen sonra yapılan tarama testleri sayesinde birçok ciddi hastalığın erken dönemde tespit edilerek kalıcı hasarların önüne geçilebildiğini vurguladı. Türkiye genelinde Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen Ulusal Yenidoğan Tarama Programı kapsamında, fenilketonüri, biyotinidaz eksikliği, konjenital hipotiroidi, konjenital adrenal hiperplazi, kistik fibrozis ve spinal müsküler atrofi (SMA) gibi önemli hastalıkların tarandığını belirten Dr. Göksoy, bu hastalıkların erken tanısının bebeklerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Doğumdan sonraki ilk birkaç gün içinde alınan bir damla topuk kanı ile yapılan tarama testlerinin hayat kurtarıcı olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Emine Göksoy, "Bu basit ancak etkili yöntem sayesinde ciddi hastalıklar erken dönemde tespit edilerek tedaviye başlanabiliyor. Böylece bebeklerde oluşabilecek kalıcı hasarların önüne geçilebiliyor" dedi. Programın başarısında ailelerin bilinçli katılımının kritik rol oynadığını vurgulayan Dr. Göksoy, ailelerin yenidoğan taramalarını ihmal etmemesi gerektiğinin altını çizdi. Yenidoğan tarama programlarının erken tanı ve tedaviyle pek çok hastalığın önlenmesine katkı sağladığını belirten Göksoy, "Bu programlar sayesinde birçok bebeğin yaşamı kurtulmakta ve sağlıklı nesillerin yetişmesine zemin hazırlanmaktadır" ifadelerini kullandı.
Gaziantep 55 yıldır semercilik yapan usta teknolojiye meydan okuyor Gaziantep’te 55 yıldır semercilik yapan Ali Danaoğlu, zamana yenik düşen baba mesleğini yaşatabilmek için mücadele ediyor. Şahinbey ilçesindeki dükkanında babasından öğrendiği semer yapımını yarım asrı aşkın süredir aynı aşkla sürdüren 60 yaşındaki Ali Danaoğlu, mesleğini ayakta tutmaya çalışıyor. Kentin sayılı semerci ustalarından olan Danaoğlu, semer yapımının yanı sıra eyer, hamut, koşum takımı ve at süslemesi yapıyor. Semer ustası olan babasından öğrendiği semercilik mesleğiyle 55 yıldır geçimini sağlayan Danaoğlu, her gün açtığı dükkanında teknolojiye yenik düşen mesleğini yaşatabilmek için mücadele ediyor. At ve eşeklerin artık taşımacılıkta kullanılmaması sebebiyle ilginin azaldığı semerleri yapmaya devam eden Danaoğlu, köylerde yaşayan kısıtlı müşterilerine hizmet veriyor. Henüz 5 yaşındayken babasının yanında çırak olarak mesleğe adım atan Danaoğlu, aradan geçen 55 yıla rağmen aynı mesleği sürdürmenin gururunu yaşıyor. Büyük bir emekle yaptığı ve tamir ettiği semerler ile hayvancılık alanında kullanılan diğer malzemeleri yapan Danaoğlu, yetiştirecek çırak bulamadığı için ata yadigarı mesleğinin kendisinden sonra yok olmasının endişesini taşıyor. Yarım asrı aşkın sürdürdüğü baba mesleğinden vazgeçmeyen Danaoğlu, önceki yıllarda at ve eşeklere yaptıkları semerleri, eyerleri ve hamutları Türkiye’nin tüm bölgelerine gönderirken, son yıllarda sayılı müşterilerine hitap ediyor. Sadece hayvancılığın yaygın olduğu ve traktörlerin giremediği tarlalarını atlarla süren müşterileri için semer, eyer ve hamut yapan Danaoğlu, günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte talebin azaldığı ve bitme noktasına gelen mesleğini severek sürdürüyor. Tüm zorluklara rağmen baba mesleğini yaşatmaya çalışan Danaoğlu, geçmişin gözde mesleklerinden olan, büyük sabır ve emek isteyen mesleğini yaparak geçimini sağlamaya devam ediyor. Sanayileşen ve makineleşen tarımla birlikte at ile eşeklerin köylerde kullanımı azalmasına rağmen bölgedeki bazı illerin coğrafi yapısı nedeniyle kırsal alanlarda at ve eşek kullanımının halen batı illerine göre daha yaygın devam etmesi sayesinde mesleğini sürdürüyor. Bir zamanlar büyük ilgi gören mesleğinin yok olmaya yüz tuttuğuna dikkat çeken Danaoğlu, "55 yıldır bu mesleğin içerisindeyim. Bu meslek baba mesleğim. Allah rahmet eylesin. Babam iyi ki bize bu mesleği öğretmiş. Yıllardır bu meslekten ekmek yiyoruz. At semeri, eşek semeri, kedene, hamut ve yural çeşitleri yapıyoruz. Bu ürünleri Türkiye’nin dört bir tarafına gönderiyoruz" dedi. Mesleği öğretecek eleman bulamadıklarını belirten Danaoğlu, "Kimse artık çocuğunu çırak olarak bu tür mesleklere koymuyor. Koymamasının nedeni de hayvancılığın bitmesi oldu. Millet bu mesleğe hiç rağbet göstermiyor. Bu meslekte bir ben, kardeşim ve bir de oğlum var. Ben de zaten gittikten sonra bir oğlum kalıyor. Mesleği yapacak başka kimse de kalmadı. Yine de şükür ediyoruz. İyi ki bu mesleğe alışmışız. Babamın mekanı cennet olsun. Babam bizi bu mesleğe alıştırdı. Bir ekmek yiyoruz. 55 yıldan beri başka bir iş yaptığımız yok. Sadece bu meslekten ekmek yiyoruz" şeklinde konuştu. Tarımda traktör ve modern araçların yaygınlaşmasıyla semerciliğin giderek unutulduğunu dile getiren Danaoğlu, "Mesleğimiz geçmiş yıllarda daha çok yaygındı. Eskiden eşek, at çoktu. Babamızın yanında bu mesleğe alıştık. Aldığımız siparişleri yetiştiremezdik. Şu anda pek az sipariş alıyoruz. Zaten artık ben de eskisi gibi çalışamıyorum. Yaşımız 60 oldu. Gelen siparişlere ancak gün atıyoruz. Bir haftaya, 10 güne kadar ancak yapıyoruz. Şu anda yaşım 60 ve 55 seneden beri de bu mesleğin içerisindeyim. Babamız bize bu mesleği iğne oyası gibi tek tek dikişleri atmasını öğretti" ifadelerini kullandı. Sadece traktör, kamyonet ve benzeri araçları kullanamayan vatandaşların semer talep ettiğini ifade eden Danaoğlu, "Bir hamutun yapımı bir gün sürer. Kürtünü de ancak iki günde yapıyoruz. Eskiden bir günde yapıyorduk. Yaş geçtiği için şimdi iki gün sürüyor. Gaziantep’te bu mesleği yapan 3 kişi kaldık. Kimse mesleğe rağbet etmiyor. Kimse çocuğunu bu mesleğe yönlendirmiyor" diye konuştu.
Kayseri Kayseri Şehitleri 9. yıldönümünde anıldı 17 Aralık 2016’da 15 askerin şehit, 54 askerin ise gazi olduğu terör saldırısının 9. yılında şehitler; saldırının meydana geldiği durakta düzenlenen programla anıldı. Anma programında konuşan Vali Gökmen Çiçek, "9 yıl önce bu durağı cehenneme çevirmek isteyenler bilmiyorlar ki bize burada cennet kokusu geliyor" dedi. Kayseri’de 17 Aralık 2016 tarihinde çarşı iznine çıkan 1. Komando Tugayı’nın askerlerini taşıyan otobüse yönelik terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırıda 15 asker şehit, 54 askerde gazi olmuştu. Saldırının 9. yıldönümünde Şehit Komandolar Durağı’nda Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şubesi tarafından program düzenlendi. Programa Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, AK Parti Kayseri İl Başkanı Hüseyin Okandan, Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, Milliyetçi Hareket Partisi Kayseri İl Başkanı Enes Ertuğrul Kalın, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul Ve Yetimleri Derneği Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz protokol üyeleri, şehit aileleri ve vatandaşlar katıldı. Düzenlenen programda konuşan Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, "9 yıl önce bu durağı cehenneme çevirmek istediler. Bilmiyorlar ki şu anda bize burada cennet kokusu geliyor. Burada şehitlerimizin sesleri hâlâ kulaklarımızda. Burayı Kayseri’nin en nadide yerlerinden birisi hâline getirdik. Kalbimizin en güzel noktasında duruyorlar. Biliyoruz ki onları unutursak kalbimiz kurur. Bizim Abdulsamed Özen’i, Hasan İlhan’ı, Kamil Tunç’u, Kenan Döngel’i, Mustafa Cihan’ı, Raşi Yücel’i, Göksel Ağaçyetiştiren’i, Arif Tuğ’u, Mesut Yaşar’ı, Ahmet Taş’ı unutmamız mümkün değil. Onlar tam kalbimizdeler. Her 17 Aralık’ta kalbimiz hüzün doluyor. Onların sesleri kulaklarımıza geliyor. Biz inanıyoruz ki onlar cennetteler ve şu an bizi buradan duyuyor, dinliyorlar. Çünkü onlar hayatlarının baharında bu memleket, vatan için o giydikleri üniforma için şehit oldular. Vatan sağ olsun diyen annelerimiz olduğu sürece bu memleket daha binlerce yıl hür ve özgür kalacak" dedi. Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimler Derneği Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz ise, "Kahraman Mehmetçiğimizin çarşı iznine çıkmak için binmiş olduğu halk otobüsüne haince, alçakça düzenlenen saldırıda 15 kahramanımız şehit olmuş, 54 kahramanımız yaralanmıştır. Kayseri’mizde meydana gelen bu hain olayın ardından 9 yıl geçti. Bugün burada yüreklerimizi yakan bu elim olayı kınamak, vatan için, bayrak için can veren kahramanlarımızı anmak için toplandık. 17 Aralık 2016, hafızalara kara gün olarak kazınmıştır. Kahramanlarımızın acısı hâlâ yüreğimizde ilk günkü gibidir. Bu hain saldırıyı unutmadık, unutturmayacağız" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Kur’an-ı Kerim okunması ve protokol tarafından durağa karanfil bırakılması ile program sona erdi.