EKONOMİ - 21 Kasım 2023 Salı 17:50

Yenişehir’de safran üretimi üçüncü yılında

A
A
A
Yenişehir’de safran üretimi üçüncü yılında

Mersin’in merkez ilçe Yenişehir Belediyesi ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğiyle 2021 hayata geçirilen ’Değirmençay Safran Yetiştiriciliği Projesi’ çerçevesinde üretilen safranın hasadı bu yıl da yapıldı.


Yenişehir’de yüksek katma değerli ürünler elde etmek amacıyla hayata geçirilen Değirmençay Safran Yetiştiriciliği Projesi üçüncü yılında da meyvelerini verdi. Değirmençay Mahallesi’nde yapılan safran hasadına Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit’in yanı sıra Yenişehir Kaymakamı Nevzat Şengök, Mersin İl Tarım ve Orman Müdürü Erdem Karadağ, Mersin Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz, İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ahmet Ömer Kahyaoğlu, Mahalle Muhtarı Şahin Işık, belediye meclis üyeleri, üreticiler ve vatandaşlar katıldı. Hasadın ardından Yenişehir Belediyesi tarafından vatandaşlara safranlı pilav da ikram edildi.



“Dünyanın en pahalı baharatını üretme kararını aldık.”


Projenin örnek olduğunu ve Mersin’de yoğunlukla üretilen ürünler arasına safranı da eklemek istediklerini ifade eden Yenişehir Belediye Başkan Abdullah Özyiğit, “Tüm Türkiye’ye örnek olabilecek bir proje, 2 dönümlük 2 ayrı farklı toprakta üretim gerçekleşti. Safran öyle bir ürün ki, elde ettiğiniz safranı satabileceğiniz gibi soğanının da hızla artmasıyla elinizdeki safran soğanı iki veya üç katına çıkıyor. Dolayısıyla üretim alanını da genişletme şansınız oluyor. Yenişehir, tarım arazisi olarak Mersin’in en küçük ilçesi, sınırlı toprağı ve sınırlı üretim olanağı var. Diğer ilçelerimiz çok daha geniş alanlara sahipler. Bunun için biz ince eleyip sık dokuyacağız daha az alandan daha büyük verim elde edecek uygulamalar yapmamız gerekiyor. Bu anlayışıyla dünyanın en pahalı baharatını üretme kararını aldık. Burada tabi Yenişehir İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğümüzün emekleri çok büyük ve bu üretimi gerçekleştirdiğimizde de kente örnek oldu. Mersin’in üretiminde birinci olduğu birçok ürün var. İnşallah safranı da buna ekleyeceğiz" dedi.



“Çok çalışacağız, üreteceğiz bu verimli toprakları üretimle daha iyi noktalara getireceğiz”


Kırsal mahallelerde ziraat mühendisleriyle üretimin her aşamasında vatandaşların yanında olduklarına işaret eden Özyiğit, “Yenişehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Müdürlüğümüzde ziraat mühendislerimiz çalışıyor. Onlar üreticiyle birlikte ürünün ekiminde, budamasında, seyreltmede ve bütün süreçlerde destek olmaya çalışıyorlar. Organik solucan gübresi ürettik, kırsal mahallelerimizde dağıtımını yapıyoruz. Solucan gübresini de her üreticinin kendi bahçesinde üretim yapmasını sağlayacağız. Karahacılı Mahallemizde solucan gübresi üretim alanı gerçekleştirdik. 1 milyon Amerikan solucanıyla başladık ve kısa sürede 10 milyona çıktı. Onlardan elde ettiğimiz gübre gerçekten en sağlıklı gübre ve organik üretimin temelinin oluşturan bir gübre. Önümüzdeki süreçte vatandaşlarımızın bu gübreyi kendisinin üretmesini sağlayacağız. Ve hem üretim maliyetlerini yani bir ürünü elde ederken en önemli girdilerden mazotsa diğer bir tanesi de ilaç onları aşağıya çekmeye çalışacağız. Dolayısıyla kendi gübresini ürettiği koşullarda çok daha verimli çok daha sağlıklı ve hesaplı bir ürün elde edecekler, böylelikle bir zincir oluşturacağız. Çok çalışacağız, üreteceğiz bu verimli toprakları üretimle daha iyi noktalara getireceğiz" diye konuştu.



“El ele, omuz omuza mücadelemiz, çalışmamız devam edecek"


Ürünlerin markalaşması konusunda çalışmalar yaptıklarını ve Yenişehir’de üç ürünü markalaştırdıklarını belirten Başkan Özyiğit, “Bölgemizde bir sürü ürün var ama ürünlerin markalaştırma noktasında eksiklerimiz var. Karahacılı Nar Ekşisi, Çavak Portakal Reçeli, Değirmençay Zeytinyağı bu ürünleri ürettik ve tüm Türkiye’ye tanıtmaya çalışıyoruz. Böylelikle hem vatandaşımız niteliğini bildiği, kaliteli ürüne ulaşma noktasında güven içerisinde hem de üreticimizin emeği boşa gitmiyor, ürettiği ürünü markalaştırmaya doğru getiren bir çalışma içerisinde oluyor. El ele, omuz omuza mücadelemiz, çalışmamız devam edecek. Üç yıl önce başlayan bu yolculuk umut ederim ki daha büyük hasatlara vesile olur” şeklinde konuştu.



“İnşallah bu safran üretimi Yenişehir’de yeni başlangıçlara yol açar”


Yenişehir Kaymakamı Nevzat Şengök ise “İlçemiz, bölgemiz o kadar verimli topraklar ki tabiri caizse parmağımızı diksek yeşillenecek topraklarda yaşıyoruz. Safran bitkisinin katma değerinin ne kadar yüksek olduğunu görüyoruz. Bizim insanımız ne kadar anlatırsak anlatalım ne kadar tavsiye edersek edelim önce gördüğüne inanıyor. Görecek önce, komşusu yapacak, para kazanacak ve ondan sonra yapacak. İşte bize buralarda görev düşüyor. İl ve ilçe tarım olarak alternatif ürünlerimizi, bu alternatif ürünlerimizi ürettiğimizde satışımız nasıl olur, bunun planlamasını yapmamız gerekiyor. İnşallah bu safran üretimi Yenişehir’de yeni başlangıçlara yol açar" ifadelerini kullandı.



Yenişehir’de safran üretimi üçüncü yılında

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya "İyilik Elçisi" Projesi gençlere yardımlaşma ve tarih bilinci aşılıyor Yeşilyurt Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında Beydağı Anadolu Lisesi öğrencilerine yönelik anlamlı ve farkındalık dolu bir program düzenlendi. Programda gençlere yardımlaşma, paylaşma ve toplumsal dayanışmanın önemi anlatılırken, sosyal sorumluluk bilincinin küçük yaşlarda kazanılmasının gerekliliğine vurgu yapıldı. Yeşilyurt Belediyesi, "iyiliğin izinde, bilinçle büyüyen gençler" yetiştirmek amacıyla sosyal, kültürel ve eğitici projelerini kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor. ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında gerçekleşen gezi ve inceleme ziyaretine katılan Beydağı Anadolu Lisesi öğrencileri, Yeşilyurt Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Hayır Çarşısını ziyaret etti. Burada yürütülen yardım faaliyetleri hakkında detaylı bilgiler alan öğrenciler, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılan desteklerin nasıl organize edildiğini yerinde görme fırsatı buldu. Emanet Çarşı’nın, dayanışma kültürünü güçlendiren ve iyiliği çoğaltan bir sosyal hizmet modeli olduğuna dikkat çekildi. Programın devamında öğrenciler için Savaş Müzesi, Tekstil Müzesi ve Cezaevi Müzesi gezileri düzenlendi. Gerçekleştirilen müze ziyaretleriyle gençler, Malatya’nın ve ülkemizin yakın tarihine, kültürel ve sosyal mirasına yakından tanıklık etti. Savaş Müzesi’nde milli mücadele ruhu ve fedakârlık duygusu ön plana çıkarken, Tekstil Müzesi’nde kentin üretim kültürü ve emeğin değeri anlatıldı. Cezaevi Müzesi gezisinde ise geçmişten günümüze toplumsal hafıza ve insan hikâyeleri üzerinden önemli mesajlar paylaşıldı. ‘İyilik Elçisi’ Projesi ile öğrencilerin hem sosyal sorumluluk bilinci kazanması hem de tarih ve kültürle bağ kurarak bilinçli bireyler olarak yetişmeleri hedefleniyor. Program sonunda öğrenciler, yardımlaşmanın ve paylaşmanın toplumsal birlikteliğin temel taşlarından biri olduğunu bir kez daha idrak ederken, tarih bilinciyle geleceğe daha güçlü adımlarla yürümenin önemini kavradı.
Diyarbakır DTSO Başkanı Kaya: "2026’da en büyük beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması" Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılının hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istedikleri düzeyde geçmediğini ifade ederek, 2026’ya yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu belirtti. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılını değerlendirdi. Kaya, "Doğrusu 2025 yılı, hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istediğimiz düzeyde geçti diyemeyiz. Bu süreci olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri, banka faiz oranlarının oldukça yüksek olmasıdır. Yüksek faiz oranları, işletmelerin büyümesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Burada iki durumu birlikte değerlendirmek gerekir. Birincisi, kredi kullanmış olan işletmeler, faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle büyüme hedeflerinden vazgeçerek kredilerini kapatma yoluna gitmişlerdir. Bu durum, işletmelerin öz kaynaklarını nakde çevirmelerine ve dolayısıyla faaliyetlerini yavaşlatmalarına, hatta durma noktasına getirmelerine neden olmuştur. İkinci olarak ise büyümeyi hedefleyen işletmelerin, yalnızca öz kaynaklarıyla büyümelerinin mümkün olmaması ve krediye erişimde yaşanan zorluklar öne çıkmaktadır. Krediye ulaşabilen işletmeler ise yüksek faiz oranları ve düşük karlılık nedeniyle bu yoldan vazgeçmiş, bu da büyümeyi engellemiştir. Bu sürecin sonucu olarak özellikle istihdam kaybı yaşanmıştır. Diyarbakır için istihdam açısından büyük önem taşıyan, yoğun bir sektör olan hazır giyim ve tekstil sektöründe yaklaşık yüzde 30’a varan istihdam kaybı meydana gelmiştir. Bununla birlikte yalnızca istihdam değil, işletmelerin yaklaşık yüzde 30’unun faaliyetlerini durdurması gibi ciddi sonuçlar da ortaya çıkmıştır" dedi. 2026’da beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye kolay erişim 2026 yılına yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı: "Kredi oranlarının düşmesi, bölgede sektörlerin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır. İlimizin sanayi altyapısı bu açıdan güçlüdür. Her türlü sanayi ürününü üretebilecek kapasitemiz, alanlarımız, altyapımız, beşeri sermayemiz ve genç nüfusumuz bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, komşularıyla yaptıkları ticaretin yüksekliğidir. Barış süreci de tam olarak bunu etkileyecek bir unsurdur. Türkiye’nin güney komşularıyla yakalayacağı bir barış ortamı, en fazla sınır ve komşu illerin ticaretini ve ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. İhracat rakamlarına baktığımızda Irak’ın bu anlamda önemli bir örnek olduğunu görüyoruz. Irak, en çok ticaret yaptığımız ülkeler arasında hızla üst sıralara çıkmıştır. Aynı süreci Suriye için de yakalayabiliriz. Suriye’nin yeniden imarı ve kalkınmasında itici güç Türkiye, özellikle de bölge illeri olacaktır. Bu nedenle barış sürecinin en olumlu etkileyeceği alan ekonomidir. Bu süreç, hem Türkiye hem de güney komşularımız için önemli bir kalkınma modeli oluşturacaktır." 2026 yılı özellikle tüccarların, sanayicilerin ve imalatçıların arzu ettiği performansın yakalandığı bir yıl olmasını dileyen Kaya, "Barış sürecinin gelişmesi ve güney komşularımızla ilişkilerin güçlenmesi, hem ekonomimizin gelişmesine hem de yaşam kalitemizin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu vesileyle hem üyelerimizin hem de halkımızın yeni yıla barış, huzur ve mutluluk içinde girmesini temenni ediyorum" diye konuştu.
Gaziantep Baba-oğul kalaycılık mesleğini yaşatmaya çalışıyor Gaziantep’te kalaycılık mesleğinin son temsilcilerinden Ömer Çetinkaya, oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte mesleğini yaşatmaya çalışıyor. Kentte yaşayan 59 yaşındaki Ömer Çetinkaya, son yıllarda az sayıda ustanın ayakta tutmaya çalıştığı kalaycılık mesleğini 23 yaşındaki oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte sürdürüyor. Çelik mutfak eşyalarının kullanımının yaygınlaşması ve teknolojik yenilikler karşısında çok az kişinin yaptığı meslekler arasında yer alan kalaycılığa çocuk yaşında 45 yıl önce Şahinbey ilçesindeki tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda çırak olarak adım atan Ömer Çetinkaya, kalfalık ve ustalık sürecinin ardından kendi iş yerini açtı. Mesleğini oğlu Halil İbrahim Çetinkaya’ya öğreten Ömer Çetinkaya, oğlu ile birlikte kale altındaki iş yerinde mesleğini yaşatmaya çalışıyor. İlkokul öğrencisi olduğu dönemden bu yana babasına destek olan ve okuldan arta kalan zamanlarda da iş yerinde çıraklık yapan Halil İbrahim Çetinkaya, babasından mesleğin tüm inceliklerini öğrendi. Oğluna mesleği yaşatmaları için nasihatler veren ve aynı zamanda da mesleği her yönüyle uygulamalı olarak öğreten Çetinkaya, oğlu ile birlikte müşterilerden gelen bakır eşyaları kalaylıyor. Unutulmaya yüz tutmuş mesleklerini yaşatmaya çalışan baba-oğul, birlikte hem ekmek paralarını kazanıyor hem de mesleklerini ayakta tutup gelecek nesillere aktarmanın mücadelesini veriyor. Yıllardır aynı çatı altında omuz omuza ocak başında bakır eşyaları kalaylayan baba-oğul, mesleklerini geleceğe taşımak için adeta bir köprü görevi görüyor. 45 yıldır mesleğini severek yapan Çetinkaya, çocuğuna adeta miras olarak bıraktığı mesleğini 15 yıldır oğluyla beraber devam ettiriyor. Mesleğinde çırak bulamazken oğluyla aynı işi yapıyor olmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Ömer Çetinkaya, başkalarının çocuklarına miras olarak para bıraktığı bir devirde kendisinin oğluna meslek bıraktığını söyledi. 45 yıl önce kendi iş yerini açtığı mesleğe aralıksız devam ettiğini belirten Ömer Çetinkaya, "1980’de bu mesleğe başladım. Bu meslekte çok değerli bir ustam vardı, mesleğimi ustamdan öğrendim. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın. Ustamın benim üzerimde büyük emeği var. Mesleğimiz kalaycılık ve bakır eşyaları kalaylıyoruz. Meslekte 40-45 yıl geride kaldı. İlkokulu bitirdim, 1980 yılında başladığım mesleğimi yıllardır severek yapıyorum. 1980 yılından beri Allah’a çok şükür başka bir meslek yapmadım. Bu meslekte bir çırağın yetişmesi için 15-20 yıl geçmesi lazım. Eleman sıkıntısı olduğundan dolayı ben de oğlumu getiriyordum. Yıllardan beri oğlumla beri beraber çalışıp mesleğimize devam ediyoruz" dedi. Babasının yetiştirdiği Halil İbrahim Çetinkaya da ilkokul öğrencisi olduğu dönemden beri babasının yanında çalıştığını belirterek, "Ben 8-9 yaşından beri bu meslekteyim. Okuldan sonra gelir babamın yanında çalışırdım. Tatillerde babamın yanında çalışırdım. Mesleği babamdan öğrendim. Babamın bana öğrettiği mesleği devam ettiriyorum. Eleman yoktu. Bende babamı yalnız bırakmak istemedim. Liseye kadar okudum. Lisedeyken okulu bıraktım. Babamla birlikte mesleğimize devam ediyoruz. Çok şükür bir ekmeğimizi yiyoruz. Kalay yapıyoruz. Çaydanlık, sürahi ve eski bakırları kalaylıyoruz. Baba mesleğini yapmak güzel. Babama yardımcı olduğum için çok mutluyum. Babamla birlikte güzel bir şekilde çalışıyoruz. Mesleğimiz çok güzel" diye konuştu.