SAĞLIK - 03 Aralık 2025 Çarşamba 17:28

Başkan Köksal Aras’tan Türkiye’de bir ilk: Doğum izni 6 aya çıkıyor

A
A
A
Başkan Köksal Aras’tan Türkiye’de bir ilk: Doğum izni 6 aya çıkıyor

Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal Aras, kadın çalışanların doğum sonrası sürecini desteklemek ve anne-bebek sağlığını korumak amacıyla Türkiye’de örnek olacak çok önemli bir sosyal politika düzenlemesine imza atıyor.


Başkan Köksal Aras’ın talimatıyla, belediyede görev yapan kadın personelin doğum sonrası ücretli izin süresi 8 haftadan 24 haftaya, yani 6 aya çıkarılıyor. Başkan Köksal Aras, mevcut mevzuatta verilen 8 haftalık sürenin yetersiz kaldığını vurgulayarak, bu kararın hem bilimsel hem insani gerekçelerine dikkat çekti. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve UNICEF’in bebeklerin ilk 6 ay yalnızca anne sütüyle beslenmesi yönündeki önerilerini hatırlatan Köksal Aras, "Bir annenin ilk aylardaki desteği, bir bebeğin tüm yaşamını şekillendiriyor. Biz de bu bilimsel gerçeğe uygun bir adım atıyoruz." dedi.


Bilimsel araştırmalar, bebeğin ilk 6 ayında anne ile sürekli temasın: Beden ve zihin gelişimini, bağışıklık sistemini, duygusal bağlanmayı ve anne sütü üretimini doğrudan güçlendirdiğini ortaya koyuyor. Aynı zamanda doğumdan sonraki iyileşme süreci de bu dönemde tamamlandığı için, izin süresinin uzatılması annenin fiziksel ve psikolojik sağlığı açısından kritik bir önem taşıyor.


Başkan Köksal Aras, "Bir kadın belediye başkanı olarak, annelerin yükünü hafifleten, çocuklarımızın geleceğini koruyan her düzenlemenin arkasında kararlılıkla duruyoruz. Bu karar aynı zamanda bir eşitlik, sağlık ve toplumsal sorumluluk adımıdır. Kadın çalışanlarımızın bu süreçte iş baskısı ve kaygısı yaşamadan bebekleriyle bağ kurmalarını önemsiyoruz." ifadelerini kullandı.


Menteşe Belediyesi, Türkiye genelindeki yerel yönetimler için örnek teşkil edecek nitelikteki uygulama ile kadın dostu, çalışan odaklı, bilime dayalı, aileyi merkeze alan bir yönetim anlayışını bir kez daha ortaya koymuş oldu.


Başkan Köksal Aras, "Biz Menteşe’de kadınların güçlendiği, çocukların güvende olduğu, bir sosyal belediyecilik modeli inşa ediyoruz" diyerek uygulamanın önemini vurguladı.


Menteşe Belediyesi, bu kararla hem çalışan annelerin iş yaşamında daha güçlü yer almasını sağlıyor hem de bebeğin yaşamının en kritik dönemini güvence altına alıyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.