SAĞLIK - 26 Mart 2025 Çarşamba 12:54

Çiftçilere HÜMAS uygulaması

A
A
A
Çiftçilere HÜMAS uygulaması

Muğla’nın Ortaca ilçesinde, Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) arasında yürütülen protokol kapsamında ‘TKİ-HÜMAS Örnek Uygulamalarıyla Organik Toprak Düzenleyicisi Kullanımının Yaygınlaştırılması Projesi’ çerçevesinde eğitim ve uygulamalar gerçekleştirildi.


Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, çiftçiler, STK temsilcileri ve siyasi partilerin ilçe temsilcileri katıldığı eğitimde, Hümik Asit uygulamaları konusunda üreticilere yönelik sunum yapıldı. Sunumu gerçekleştiren Ziraat Mühendisi Murat Mengüloğlu, hümik asidin toprak sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini ve doğru kullanımını anlattı. Projenin amacı, kömür sahalarından elde edilen leonarditten üretilen Hümik asidin tarımda kullanımını arttırmak. Kimyasal gübre kullanımın azaltılarak doğanın dengesinin yeniden kazandırılması, toprakta organik madde artışı sağlanarak sürdürülebilir bir tarım anlayışının yerleştirilmesi hedefleniyor.


Eğitim programının ardından, Dereköy Mahallesi’ndeki narenciye bahçesinde uygulamalı eğitim yapıldı. Ortaca ilçesindeki Gençlik Konseyi Üyesi üretici Ali Aydın’a ait narenciye bahçesinde gerçekleştirilen hümik asit uygulaması katılımcılara gösterildi.


Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Süreyya Can, yaptığı konuşmada, çevre dostu tarım uygulamalarını yaygınlaştırmayı hedefleyen bu projenin, Muğla’daki 6 ilçede 11 önder üreticiye destek sunduğunu belirtti. Ayrıca, toprağın analizi ile ilgili Muğla’daki üreticilere önemli bir fırsat sunulduğunu vurguladı. Can, "Muğla’da 100. Yıl Toprak, Yaprak ve Sulama Suyu Analiz Laboratuvarı sayesinde, üreticilerimize yalnızca 175 TL katkı payı ile toprak analizleri yapılmaktadır" dedi.


Eğitim ve Yayın Dairesi Proje Yürütücüsü Murat Mengüloğlu ise, toprağın korunması gerektiğine dikkat çekerek, "Bir santimetre toprağın oluşması bin yıl sürer. Bu nedenle, toprak kaybını önlemek ve çölleşmeye karşı mücadelede yenilikçi tarım uygulamaları büyük önem taşımaktadır" diye konuştu.


Proje kapsamında, Muğla genelinde yapılan hümik asit uygulamaları ile zeytin, portakal, çilek ve domates gibi ürünlerde toprağın organik madde ihtiyacının karşılanması amaçlanıyor. 27 dekar alanda yapılan uygulamalarla, zeytin ve narenciye ağaçlarının sağlıklı büyümesine katkı sağlanması hedefleniyor.



Çiftçilere HÜMAS uygulaması

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Batman Tarihe tanıklık eden ömür: 136 yaşındaki Mehmet Reşit Ak’ın 28 çocuğu ve 250 torunu var Batman’ın Kozluk ilçesine bağlı Geçitaltı köyünde yaşamını sürdüren 136 yaşındaki Mehmet Reşit Ak 3 defa evlendi ve 28 çocuğu, 250’den fazla ise torunu var. Atatürk’ün emrinde savaşa katılan Ak, tarihin yaşayan tanığı olarak anılıyor. Sevdiği kızın bedduası nedeni ile çok yaşadığını kaydeden Ak, organik gıdalarla beslenmeye de dikkat ediyor. Batman’ın Kozluk ilçesine bağlı Geçitaltı köyünde yaşamını sürdüren, 136 yaşındaki Mehmet Reşit dede, yakın tarihte yaşanan olayları berrak hafızasıyla hatırlıyor, hâtıraları ve tecrübesiyle insanları kendine hayran bırakıyor. Hacı Mehmet Reşit Ak, uzun ömürlü olmasının sırrını başta her öğünde yoğurt yemek, çok çalışmak, temiz hava, temiz su, organik ve bitkisel ürünler ile beslenmesine borçlu olduğunu söyledi. "136 yaşındayım, Atatürk’ü daima görürdüm" Atatürk’ü daima gördüğünü ve Yunanlara karşı Atatürk ile birlikte savaşa katıldığını belirten Mehmet Reşit Ak, "Ben 136 yaşındayım. Atatürk’ü daima görürdüm. Bir defasında çağırdı bizi ve onun ile birlikte mağaralara sığınan Yunanlara karşı savaştık. Aldı bizi götürdü mağara çarpışmasına. Oraya gittiğimizde Yunanlar orayı tutmuştu. Onlarla çarpışarak kaçmalarını sağladık. Hepsini denizlere döktük. Mağaralar bölgesini onlardan kurtardıktan sonra tekrar döndük" dedi. "Ben 3 defa evlendim" Kalabalık bir aileye sahip olduğunu ve 3 defa evlendiğini belirten Mehmet Reşit dede, 80 yıl önce vefat eden babasına ait fotoğrafa ve evinin duvarına astığı gençlikte çektirdiği fotoğrafına da göz gibi bakarak günümüze kadar taşıdı. Cumhuriyetin ilanından önce 10 yıl boyunca Afyon’a taşınmak zorunda kaldıklarını belirten Mehmet Reşit dede, "Bölgede yaşanan olaylardan sonra Afyon’a göç etmemiz istendi. Daha sonra cumhuriyetin ilan edilmesiyle Atatürk’ün kararıyla tekrar bölgeye gelmemize izin verildi. Biz de tekrar doğup büyüdüğümüz bu topraklara gelerek tekrar yerleştik" diye konuştu. "Yaşadığım hiç bir şeye pişman değilim" Hayatı boyunca herhangi kötü bir olay yaşamadığı için hiç bir şeye pişmanlık duymadığını aktaran Mehmet Reşit Ak, "Ben hiç kötü bir şey yapmadım ki pişmanlık duyayım. Bazen ölmeyi çok istiyorum. Diyorum hemen ölsem daha iyi olur. Bazen de hayatın tatlı olduğu aklıma gelir ve yaşamak istiyorum" şeklinde konuştu. "Rağda’nın bedduası yüzünden çok yaşadım" Çocuklarının hatırlatmasıyla hüzünlenen ve ahlar çekerek anlattığı en büyük aşkı olduğunu söylediği Rağda adındaki kadına çok sevdalandığını ve büyük aşk yaşadıkları halde kavuşamadıklarını anlatan 136 dede Mehmet Reşit Ak, "Rağda’yı bana hatırlatmayın. Onu bırakın ya. Zaten onun bedduası yüzünden ölmedim hala yaşıyorum. Onu çok seviyordum. Onun babası bu memleketin ağası, ileri geleniydi. Rağda onun tek kızıydı. Ben bazen gider, görür dönerdim. Bana sürekli yemek hazırlardı. Babası amcalarıma gelin isteyin kızımı dedi. Size burada 50 dönüm tarla, 2 baş öküz ve bir sütlü manda vereceğim derdi. Evde vereceğim demesine rağmen yok dediler. Biz köyümüzde kalacağız dediler. Bırakmadılar kızı alayım. O da başkasıyla evlendi. Daha sonra amcamın kızıyla çarşıda karşılaşınca kimlerden olduğunu sordu. Amcamın kızı Mehmet Reşit’in amcasının kızıyım deyince bana beddua etti. Kız bana beddua ederek ’Allah ona ölmek istediğinde öldürmesin, yaşamak isterse de yaşatmasın’ diye beddua etti. Bundan dolayı da ben halen yaşıyorum. Beni seviyordu alamadığım için beddua etti ve bedduası tuttu’’ dedi. Mehmet Reşit dedenin yaşayan tek eşi 78 yaşındaki Dilşen Ak, "Mehmet Reşit çok uyumlu biridir. Bizlere hiç kötü davranmazdı. Genellikle yoğurt yer. Haftada yarım ekmek bile tüketmez" ifadelerini kullandı. "Babamın 28 çocuğu ve 250 torunu var" Mehmet Reşit Ak’ın 70 yaşındaki oğlu Hamdi Ak, babasının 3 defa evlendiğini dile getirerek, ’’Ben Mehmet Reşit’in oğluyum. Babam 136 yaşındadır. Babam 3 defa evlendi. 28 çocuğu ve 250 torunu var. Ben 3. sıradaki oğluyum. 70 yaşındayım. Benim de 40’ın üzerinde torunum var" dedi. Güçlü hafızası ve uzun yaşına rağmen dinamikliğiyle dikkat çeken Mehmet Reşit Ak, bölgede kanaat önderi olarak sözü dinlenen ve herkesin güvenini kazanan bir kişiliğe sahip.
Muş Muş’un düşman işgalinden kurtuluşunun 108. yıl dönümü coşkuyla kutlandı Muş’un düşman işgalinden kurtuluşunun 108. yıl dönümü düzenlenen törenle kutlandı. Kent Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenklerin sunulmasıyla başlayan tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tebrik mesajının okunmasının ardından bir konuşma yapan Muş Valisi Avni Çakır, "Ecdadımızın canı pahasına koruduğu bu kutlu vatanın her karışı; bir destanın, bir direnişin, bir zaferin izlerini taşır. Bizler bugün bu mukaddes mirasın evlatları olarak, Muş’un düşman işgalinden kurtuluşunun 108. yıl dönümünü şanla, şerefle ve derin bir minnet duygusuyla yad ediyoruz" dedi. "Bu anlamlı günde, yalnızca bir şehrin değil, bir milletin yeniden ayağa kalkışını, tarihe yön veren bir kararlılığın ve milletimizin esareti reddeden asil ruhunun bir kez daha tecelli edişini anıyoruz" diyen Vali Çakır, şöyle devam etti: "Anadolu’yu bizlere vatan kılan ve 1071’de tarihin akışını değiştiren Malazgirt Zaferi; işte bu topraklarda, bu dağların gölgesinde, bu ovaların bağrında yazılmıştır. Sultan Alparslan ve onun kutlu ordusu, burada sadece bir zafer değil, bir yurt inşa etmiştir. Muş, Selçukludan Osmanlıya, oradan Cumhuriyet’e uzanan şanlı yürüyüşte hep merkez olmuş, direnişin ve dirilişin simgesi haline gelmiştir. Tarihin en zor dönemlerinden biri olan Birinci Dünya Savaşı yıllarında, milletimizin pek çok şehri gibi Muş da büyük acıların ve zorlukların merkezinde yer almıştır. 1916 yılında yaşanan işgal, bu topraklara geçici bir karanlık getirmiştir. Rus ordularının bölgedeki ilerleyişi sırasında yaşanan sıkıntılar, ardından gelen düzensizlik ve otorite boşluğunda halkımız çeşitli katliam ve baskılara maruz kalmıştır. Fakat her şeyden önemlisi, Muş halkının gösterdiği sabır, metanet ve vatan sevgisi bu zorlu günlerin de üstesinden gelmiştir." Milletimizin tarih boyunca hiçbir zaman esaret altında yaşamayı kabul etmediğini de vurgulayan Vali Çakır, "Onuru, haysiyeti ve bağımsızlığı uğruna nice bedeller ödemiş, gerektiğinde canını vermiş ama boyun eğmemiştir. Muş’un 30 Nisan 1917’de yeniden hürriyetine kavuşması, işte bu inancın, bu sarsılmaz iradenin, bu toprağın insanında var olan asil ruhun en açık göstergesidir. Bugün, o büyük mücadeleyi anarken yalnızca geçmişimizi değil, bugünümüzü ve yarınlarımızı da düşünmeliyiz. Çünkü o şanlı mücadelenin mirasçıları olarak bizlere düşen görev; sadece hatırlamak değil, aynı zamanda yaşatmak, geliştirmek ve ileriye taşımaktır. Ülkemiz, Cumhuriyetimizin temelinde yatan azim ve inançla pek çok alanda gelişimini sürdürmektedir. Eğitimden sağlığa, bilimden sanata kadar ortaya konan çabalar, milletimizin kararlılığıyla her geçen gün daha da güçlenmektedir. Yerli üretimden teknolojiye kadar atılan her adım, geleceğe duyulan inancın bir tezahürüdür. Geleceğimizi şekillendiren gençlerimiz, kültürden sanata, spordan bilime kadar pek çok alanda umut verici başarılar elde etmekte ve bu güzel ülkenin yarınlarını aydınlatmaktadır. Tüm bu gelişmelerin temelinde, milletçe omuz omuza vererek gösterdiğimiz birlik ve beraberlik duygusu yer almaktadır. Bu doğrultuda Muş’umuzu da her alanda gelişmiş bir şehir haline getirmek için durmadan çalışıyor; eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, tarımda, sanayide ve sosyal hayatta kalıcı adımlar atıyoruz. Her bir vatandaşımızın daha huzurlu, daha refah içinde bir yaşam sürmesi için tüm kurumlarımızla ve vatandaşlarımızla uyum içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle Muş’un düşman işgalinden kurtuluşunun 108. yıl dönümünü kutluyor, bu aziz vatanı bizlere emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyor, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum" dedi. Daha sonra müzik gösterisinin sunulduğu törende, yarışmalarda dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi. Kortej yürüyüşüyle son bulan programa, Muş Garnizon Komutanı Albay Ali Osman Sağlam, İl Jandarma Komutanı Albay Mehmet Kasım Ermiş, vali yardımcıları Cihat Abukan, Mustafa Batuhan Alpboğa ve Tahir Yılmaz, gaziler, kurum amirleri, siyasi parti temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Kocaeli Sahildeki tartışma cinayetle bitmişti: 2 sanık beraat etti, 1 sanığa 5 yıl 6 ay hapis Kocaeli’nin Derince ilçesinde 45 yaşındaki adamın darp edilerek hayatını kaybetmesine ilişkin yargılanan, biri tutuklu 3 sanık hakkında karar çıktı. Sanıklardan 2’si beraat ederken, bir sanık ise haksız tahrik altında, "kasten yaralama sonucu ölüme neden olma" suçundan 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Olay, 16 Ocak 2024 tarihinde saat 01.00 sıralarında Çenedağ Mahallesi Harikalar Sahili’nde meydana geldi. İddiaya göre, Cem K., (21) Çağlar B. (21) ve 18 yaşından küçük olan Ayberk E. ile Cafer Karaman ve arkadaşı Tarık B.G. arasında önce sözlü ardından fiziki kavga yaşandı. Meydana gelen olayda Cafer Karaman darp neticesinde ağır yaralandı. Sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapılan Cafer Karaman hastaneye kaldırıldı ancak olaydan 11 gün sonra hayatını kaybetti. Cafer Karaman’ın ölümüne ilişkin Cem K., (20) Çağlar B. (20) ve Ayberk E. gözaltına alındı. Emniyette tamamlanan işlemlerinin ardından Cem K., Çağlar B. ve Ayberk E., "Kasten yaralama neticesinde ölüme neden olma" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Geçen celselerde Çağlar B. ve Ayberk E. tahliye edildi. "Üstüme çullandılar, kendimi korumak amacıyla yumruk salladım Cafer’e denk geldi" Olaya ilişkin açılan davanın son duruşması, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık Cem K., tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları katıldı. Üzgün olduğunu söyleyen tutuklu sanık Cem K., "Olay günü işten çıkmıştım. Arkadaşlarımın beni araması üzerine sahile gittik. Oturuyorduk, maktul ve yanındaki şahıs bize bela oldular, rahatsızlık verdiler. Biz kaçmak istedik ancak izin vermediler. Tek amacımız kaçmaya yönelikti. Gücümüzün yetmeyeceğini anladık. Arabaya bindiğimizde maktul Cafer aracın kaputunu tutuyordu, diğer şahıs ise aracın kapısını açmaya çalışıyordu, kaçamıyorduk, mecbur arabadan inmek zorunda kaldım. Üstüme çullandılar, kendimi korumak amacıyla yumruk salladım Cafer’e denk geldi. Maktul yere düştü. Olayın şoku ve heyecanıyla araca binerek uzaklaştık. Sonrasında karakola gittik" dedi. "Kimseye vurmadık" Tutuksuz sanık Çağlar B. ise "Yaşanan olay sebebiyle çok üzgünüm. Kendi halimizde oturuyorduk. Bize sataştılar. Gitmelerini istedik gitmediler. Ben hiç kimseye vurmadım" diye konuştu. Ayberk E. de kimseye vurmadığını, yaşanan olay sebebiyle üzgün olduğunu söyleyerek, beraatini istedi. Maktulün eşi Emine Karaman, 3 sanıktan da şikayetçi olduğunu söyleyerek "1 yıldır hayatım alt üst oldu. 3 çocukla bir başıma kaldım" ifadelerini kullandı. "Olayda haksız tahrik bulunmamaktadır" Sanıkların iştirak halinde suçu işlediklerini söyleyen Karaman’ın aile avukatı ise "Sanıklar olayda muşta kullanmış olup bu maddi deliller sabittir. Olayda haksız tahrik bulunmamaktadır. Bu hususta karar verilmesini talep ederiz. Sanıklar birlikte hareket ederek maktulü darp etmişlerdir. Sanıklar olaydan sonra kaçmış, savunmalarını hazırlamış ve karakola gitmişlerdir. Olayda haksız tahrik unsuru bulunmamakla birlikte sanıkların iştirak halinde kasten öldürme suçundan cezalandırılmalarını talep ediyoruz" dedi. Sanık avukatları ise "Müvekkillerinin ağır küfürlere maruz kaldıklarını, Cem K’nin taciz edildiğini, kaçmaya çalışırken ise olayın yaşandığını dile getirdi. 5 yıl 6 ay 20 gün hapis Mahkeme heyeti, Cem K’ya haksız tahrik altında "kasten yaralama sonucu ölüme neden olma" suçundan 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası vererek, tutukluluk halinin devamına hükmetti. Diğer 2 sanık ise beraat etti.
Kocaeli Sahildeki tartışma cinayetle bitmişti: 2 sanık beraat etti, 1 sanığa 5 yıl 6 ay hapis Kocaeli’nin Derince ilçesinde 45 yaşındaki adamın darp edilerek hayatını kaybetmesine ilişkin yargılanan, biri tutuklu 3 sanık hakkında karar çıktı. Sanıklardan 2’si beraat ederken, bir sanık ise haksız tahrik altında, "kasten yaralama sonucu ölüme neden olma" suçundan 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Olay, 16 Ocak 2024 tarihinde saat 01.00 sıralarında Çenedağ Mahallesi Harikalar Sahili’nde meydana geldi. İddiaya göre, Cem K.(21), Çağlar B.(21) ve 18 yaşından küçük olan Ayberk E. ile Cafer Karaman ve arkadaşı Tarık B.G. arasında önce sözlü ardından fiziki kavga yaşandı. Meydana gelen olayda Cafer Karaman darp neticesinde ağır yaralandı. Sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapılan Cafer Karaman hastaneye kaldırıldı ancak olaydan 11 gün sonra hayatını kaybetti. Cafer Karaman’ın ölümüne ilişkin Cem K.(20), Çağlar B.(20) ve Ayberk E. gözaltına alındı. Emniyette tamamlanan işlemlerinin ardından Cem K., Çağlar B. ve Ayberk E., "Kasten yaralama neticesinde ölüme neden olma" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.Geçen celselerde Çağlar B. ve Ayberk E. tahliye edildi. "Üstüme çullandılar, kendimi korumak amacıyla yumruk salladım Cafer’e denk geldi" Olaya ilişkin açılan davanın son duruşması, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık Cem K., tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları katıldı. Üzgün olduğunu söyleyen tutuklu sanık Cem K., "Olay günü işten çıkmıştım. Arkadaşlarımın beni araması üzerine sahile gittik. Oturuyorduk, maktul ve yanındaki şahıs bize bela oldular, rahatsızlık verdiler. Biz kaçmak istedik ancak izin vermediler. Tek amacımız kaçmaya yönelikti. Gücümüzün yetmeyeceğini anladık. Arabaya bindiğimizde maktul Cafer aracın kaputunu tutuyordu, diğer şahıs ise aracın kapısını açmaya çalışıyordu, kaçamıyorduk, mecbur arabadan inmek zorunda kaldım. Üstüme çullandılar, kendimi korumak amacıyla yumruk salladım Cafer’e denk geldi. Maktul yere düştü. Olayın şoku ve heyecanıyla araca binerek uzaklaştık. Sonrasında karakola gittik" dedi. "Kimseye vurmadık" Tutuksuz sanık Çağlar B. ise, "Yaşanan olay sebebiyle çok üzgünüm. Kendi halimizde oturuyorduk. Bize sataştılar. Gitmelerini istedik gitmediler. Ben hiç kimseye vurmadım" diye konuştu. Ayberk E. de kimseye vurmadığını, yaşanan olay sebebiyle üzgün olduğunu söyleyerek, beraatini istedi. Maktulün eşi Emine Karaman, 3 sanıktan da şikayetçi olduğunu söyleyerek "1 yıldır hayatım alt üst oldu. 3 çocukla bir başıma kaldım" ifadelerini kullandı. "Olayda haksız tahrik bulunmamaktadır" Sanıkların iştirak halinde suçu işlediklerini söyleyen Karaman’ın aile avukatı ise "Sanıklar olayda muşta kullanmış olup bu maddi deliller sabittir. Olayda haksız tahrik bulunmamaktadır. Bu hususta karar verilmesini talep ederiz. Sanıklar birlikte hareket ederek maktulü darp etmişlerdir. Sanıklar olaydan sonra kaçmış, savunmalarını hazırlamış ve karakola gitmişlerdir. Olayda haksız tahrik unsuru bulunmamakla birlikte sanıkların iştirak halinde kasten öldürme suçundan cezalandırılmalarını talep ediyoruz" dedi. Sanık avukatları ise "Müvekkillerinin ağır küfürlere maruz kaldıklarını, Cem K’nin taciz edildiğini, kaçmaya çalışırken ise olayın yaşandığını dile getirdi. 5 yıl 6 ay 20 gün hapis Mahkeme heyeti, Cem K.’ya haksız tahrik altında "kasten yaralama sonucu ölüme neden olma" suçundan 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası vererek, tutukluluk halinin devamına hükmetti. Diğer 2 sanık ise beraat etti.
Adana Görme engelli gence ’çalışıyor’ diye rapor tutuldu, annesine dava açıldı Adana’da doğuştan görme engelli gencin annesine, evladını tekstil atölyesinde çalıştırdığı gerekçesiyle ’kötü muamele’ suçundan dava açıldı. Görme engelli genç, annesi ve tekstil atölyesinin sahibi suçlamayı kabul etmedi. İkisi doğuştan görme engelli 4 çocuk sahibi Mustafa ve Meryem Elyusuf (51) çifti, 8 yıl önce Suriye’deki iç savaştan kaçarak Adana’ya yerleşti. Bir süre sonra baba Mustafa tekrardan çalışmak için Suriye’ye giderken anne Meryem ve 4 evladı merkez Yüreğir ilçesine bağlı Kiremithane Mahallesi’nde yaşamaya devam etti. Geçtiğimiz Ocak ayında, iddiaya göre kimliği belirsiz bir kişinin ihbarı üzerine Adana Valiliği Yüreğir Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü, görme engelli 16 yaşındaki Muhammed Arabi Elyusuf’un bir tekstil atölyesinde çalıştığıyla ilgili anne Meryem hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine Meryem Elyusuf hakkında ’kötü muamele’ suçundan Adana 38. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Adana Valiliği Yüreğir Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü’nün hazırladığı inceleme raporu kapsamında iddianamede yer alan ’bir dönem tekstil işinde çalıştığı, annesinin kendisini zorlamadığını beyan ettiği’ ifadesini de kabul etmeyen Elyusuf, böyle bir şey söylemediğini öne sürdü. "Annemin ceza almasını istemiyorum" Konuyla ilgili eve gelen tebligat üzerine adliyeye gidip ifade veren Muhammed Arabi Elyusuf, her gün okula gittiğini ve görme engelinden dolayı da çalışamayacağını söyledi. Muhammed Arabi Elyusuf, "Benim iki gözüm de görmüyor. Tek başıma yürüyemiyorum. Zaten haftanın 4 günü özel eğitime gidiyorum. Beni oradaki hocalarıma sorabilirler. Evimizin altında tekstil atölyesi var ama ben orada çalışmıyorum. Kim böyle bir şey söyledi bilmiyorum. Annemin ceza almasını istemiyorum. Ben ipin rengini bilmiyorum. Benim durumum açık. Ben okulda bazen iple ödev veriyorlar, ipi bile tek başıma boncuktan geçiremiyorum" dedi. "Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi lazım" Ailenin komşusu esnaf ise, Muhammed’in çalışmadığını, gözlerinin görmediği için çalışamayacak durumda olduğunu anlattı. Ailenin mahallede komşusu olan Eyüp Işık, "Muhammed zaten görme engelli. Kendisi her gün sabah engelli okuluna gidiyor, Muhammed tekstil atölyesinde çalışmıyor. Muhammed’in annesine dava açılmış ama bu yanlıştan bir an önce dönülmesi lazım. Belki isim karışıklığı olabilir ama Muhammed’in durumu ortada, çalışamayacak durumda" diye konuştu. Merkez rapor hazırlamadıklarını ileri sürdü Savcılık iddianamesinde de Adana Valiliği Yüreğir Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü tarafından düzenlenen sosyal inceleme raporu kapsamında görme engelli Muhammed Arabi Elyusuf’un mağdur olduğu da yer aldı. Ancak Adana Valiliği Yüreğir Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü görme engelli Muhammed Arabi Elyusuf hakkında rapor hazırlamadıklarını, isim karışıklığının araştırıldığını bildirdi.