GENEL - 09 Nisan 2019 Salı 09:32

“Sokaktan Sanata” kazandırılan çocuklar

A
A
A
“Sokaktan Sanata” kazandırılan çocuklar

Muş’ta “Sokaktan Sanata” projesi kapsamında sokakta çalışan ve çalıştırılan dezavantajlı çocuklar devlet himayesine alınarak hem topluma kazandırılıyor hem de sanatla buluşturuluyor.

Muş’ta “Sokaktan Sanata” projesi kapsamında sokakta çalışan ve çalıştırılan dezavantajlı çocuklar devlet himayesine alınarak hem topluma kazandırılıyor hem de sanatla buluşturuluyor.


Muş Valiliği koordinasyonunda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından yürütülen ve proje süresi sona ermesine rağmen il müdürlüğünce devam ettirilen “Sokaktan Sanata” projesi kapsamında, çocuklar sanatla buluşturuluyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı ek hizmet binasında açılan bağlama kursuna kazandırılan dezavantajlı çocuklar, kurum aracı ile evlerinden tek tek alınarak, bağlama kursuna taşınıyor. Kursta saz çalan çocuklar, grup halinde türkü seslendirmeye başladı.



“Her çocuğun bir sanatla buluşmasını amaç edindik”


Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Abdulbari Aksoy, çocukların sokak yerine sanat öğrenmesi gerektiğini ifade ederek, “Sokaktan Sanata projemizin bir diğer ayağı olan saz çalma, yani enstrüman çalma eğitimindeyiz. Biz çocuklarımızı 2017 yılında başlattığımız Sokaktan Sanata projemizin bitmesinden sonra devam ettirdik. Çünkü sokakta hiçbir çocuğun olmamasını ve her çocuğun bir sanatla, eğitimle, kalemle, defterle, okulla buluşmasını amaç edinmiştik. O amaçla burada da haftanın 2 günü hocalarımızın gözetimi ve denetiminde sürdürdüğümüz saz eğitimi var. Bu çocuklarımız evlerinden bizzat meslek elemanları tarafından alınıp, eğitim hizmet binamıza getirilmekte ve 2,5 saat boyunca burada verilen saz eğitiminden sonra tekrar evlerine bırakılmaktadır. Tabi bu Sokaktan Sanata projemizde sadece saz eğitimine yönelik bir çalışma güdülmemektedir. O sırada ailelerle de görüşmeler yapılmakta, psiko sosyal destekler verilmektedir. Sosyal hizmet uygulamalarının tümü bu çocukların ailelerine uygulanmaktadır. Kursumuz tamamen dezavantajlı çocuklardan oluşmaktadır” diye konuştu.


Çocuğunun evde sıkıldığını ve bu nedenle okula dahi gitmek istemediğini ifade eden veli Şefika Uygur da, “Uygulamadan çok memnunum. Çocuğum evde çok sıkılıyordu, ağlıyordu, okula gitmek istemiyordu. Şu an gayet güzel. Gerçekten çok memnunum. Hocalarımızdan da, il müdürümüzden de Allah razı olsun” dedi.



“İleride konservatuvar okumak istiyorum”


Önceden müzikle hiç alakası olmadığını ve müzik sayesinde ileride konservatuvar okumak istediğini anlatan Abdullah Karadağ da, “Sokaktan Sanata projesi bizim için çok iyi. Özgüvenimiz artıyor. Okulda sıkıcı derslerden kurtulduğumuzda burada kafa dağıtıyoruz. Hocalarımız çok iyi. Burada saz çalmayı öğreniyoruz. Hiç bilmediğim halde şu anda çok iyi ilerleme kaydediyoruz. Sadece saz çalmıyoruz hocalarımız bize fıkralar anlatıyor. Pazartesi, salı günlerini iple çekiyoruz. Okul da eğlenceli geçiyor ve derslerimize katkısı oluyor. Bizi evden alıp tekrar eve bırakıyorlar. Hocalarımızla arkadaş gibiyiz. Hiç tanımadığımız arkadaşlarla görüşüyoruz. İleride konservatuvar okumak istiyorum. İyi bir müzisyen ya da bağlamacı olmak istiyorum. Önceden hiç müzikle alakam yoktu, şu anda müziğimi çok iyi geliştirdim ve müziği çok seviyorum” şeklinde konuştu.


Çocuklar, 2,5 saatlik kursun ardından tekrar araçla evlerine bırakıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 13’üncü Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapıldı "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13. Çalışma Meclisi’nin kapanış toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda yapıldı. "Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" temasıyla düzenlenen 13’üncü Çalışma Meclisi, 29-30 Nisan tarihlerinde gerçekleşti. 4 oturumda düzenlenen Çalışma Meclisi’nde “Çalışma Hayatında İnsana Yakışır İş, Yeşil ve Dijital Dönüşümün İşgücü Piyasasına Etkileri ve Adil Geçiş, Sendikal Örgütlenmede Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Toplu Pazarlık Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Yolları” başlıkları ele alındı. İki gün boyunca devam eden programda, işçi, kamu görevlileri ve işveren sendika konfederasyonlarının başkanları, oda ve borsa birliklerinin başkanları, sivil toplum kuruluşlularının başkanları ile akademisyenlerin katılımıyla çalışma hayatına ilişkin istişarelerde ve çözüm önerilerinde bulunuldu. İkinci gününde de devam eden program, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle düzenlenen yemekle sona erdi. Burada konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, çalışma hayatında; sosyal diyalog mekanizmalarının etkin bir biçimde işletilmesinin Bakanlık açısından çok önemli ve faydalı gördüklerine vurgu yaparak, “Geçtiğimiz yıl içerisinde çalışma hayatında katılımcı sosyal diyalog anlayışının en önemli temsil mekanizmalarından olan; Üçlü Danışma Kurulu’nu, Kamu Personeli Danışma Kurulu’nu ve Ortak Paylaşım Platformu’nu gerçekleştirdik. Çalışma Meclisi ise bu platformlar arasında, en kapsamlı ve en kritik öneme sahip istişare mekanizmalarından biridir. Bu çerçevede; ilgili bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, işçi, işveren, ve kamu görevlileri sendikaları/konfederasyonları, akademisyenler, iş dünyası, uluslararası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan geniş katılımlı yapısı ile; Çalışma Meclisi toplantılarımızı, sosyal diyalogun hayata geçirilmesi vizyonuyla gerçekleştirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, çalışma meclislerinin en önemli hedefleridir” Işıkhan, Türkiye Yüzyılı’nın ilk Çalışma Meclisi olan bu seneki programın ‘Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği’ temasıyla gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarına dikkati çekerek, “İşçi, işveren ve kamu ilişkilerinin düzenlenmesi noktasında; ortak işbirliği alanının oluşturulması, mevcut durum hakkındaki değerlendirmelerin yapılması, sorunların karşılıklı olarak, tartışılarak, ortak çözüm önerilerinin geliştirilmesi, Çalışma Meclislerinin en önemli hedefleridir. Dün ve bugün gerçekleştirilen toplantı ve panellerimiz ile çalışma hayatına dair güncel konular yanında, geleceğe dair fırsatlar ve zorluklarla ilgili istişarelerde bulunduk. İki gün boyunca gerçekleştirilen panelde; çalışma hayatının geleceği, insana yakışır iş, ikiz dönüşüm ve adil geçiş konuları yanında; sendikal örgütlenmede ve toplu pazarlık süreçlerinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini kapsamlı olarak ele aldık” diye konuştu. “Temel hedefimiz, refahtan herkesin pay alabildiği, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir” Bakanlıkların, sosyal tarafların, sivil toplum kuruluşlarının ve uluslararası kuruluşların temsilcileri ile akademisyenlerin katkıları doğrultusunda etkin ve verimli bir Çalışma Meclisi toplantısını gerçekleştirdiklerini aktaran Bakan Işıkhan, şu ifadelere yer verdi: “Temel hedefimiz, sadece üreterek büyüyen ve istihdamı arttıran bir Türkiye değil; aynı zamanda; ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ temel değeriyle; refahtan herkesin pay alabildiği, hakkın ve adaletin korunduğu, insanı merkeze alarak büyüyen bir Türkiye’dir. Bu noktada; Çalışma Meclisi gibi çözüm odaklı platformlar; çalışma hayatının hem yapısal hem de fonksiyonel sorunlarının çözüme kavuşturulabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu meclisin çıktıları, özellikle; kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ücret, çalışma koşulları, iş sağlığı ve güvenliği gibi çalışma hayatının öncelikli sorun alanlarının kalıcı olarak çözüme kavuşturulması için bizlere, geleceğe ait önemli fırsatlar sunacaktır.” “Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Günü’dür” Işıkhan, Türkiye’nin 21 yılda sosyal güvenlikten sendikal örgütlenmeye kadar çalışma hayatını ilgilendiren her alanda çok büyük mesafeler kat edildiğini belirterek, “Geçmişte; hak ettiği ilgiyi göremeyen sendikacılık ile işçi, memur ve işveren ilişkilerini düzenleyen sosyal diyalog mekanizmaları son 21 yılda etkin bir şekilde işletilmiştir. Özellikle; örgütlü emek mücadelesinin kendine en rahat yaşam alanı bulduğu dönem, hükümetlerimiz, dönemidir. Çünkü; emek ve alın teri bizim hem maddi hem de manevi dünyamızda derin karşılıkları olan kavramlardır. Emeğe ve onun müdafaasına verdiğimiz değerin en net kanıtı yarın kutlayacağımız 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’dür. Daha önce kanlı olaylarla anılan ve toplumda büyük endişelere yol açan 1 Mayıs; Başbakanlığı döneminde; Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2009 yılında resmi tatil ilan edilmiştir. 1 Mayıs resmi tatil yapıldıktan sonra hem kutlamalar tüm Türkiye’ye yayılmış; hem de toplumun tüm kesimlerince kutlanmaya başlanmıştır” dedi. Işıkhan, Türkiye’nin her yerinde 1 Mayıs’ın barışçıl gösterilerle, anlamına uygun olarak kutlandığını söyleyerek, “Daha önce belli başlı marjinal gruplar tarafından sahip çıkılan 1 Mayıs; günümüz itibariyle tüm emekçilerimize bir bayram olarak teslim edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; işçimizin, memurumuzun ve tüm emekçilerimizin hakkının korunması, her zaman öncelikli meselemiz olmaya devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu. Programda Jandarma Genel Komutanlığı’nda temizlik işçisi olarak çalışan evli ve iki çocuk sahibi Saadet Tom da bir konuşma yaptı. Tom, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlayarak, “Bugün burada, 2018 yılında taşeron işçi olarak çalışırken kadroya geçirilmiş bir kardeşiniz olarak bulunuyorum. Hepiniz çok iyi biliyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımız bizlere kadro verdi. Emekçiler olarak istediğimiz hastanelere gidemediğimiz günlerden, SSK hastanelerinde ilaç kuyruklarında beklemekten bugün istediğimiz hastanelerde muayene olacak bir sosyal güvenlik sistemine sayenizde sahip olduk. Çocuklarının ve ailesinin geleceği adına büyük kaygılar içerisinde evine helal lokma götürebilmenin telaşı içerisinde olan biz emekçiler olarak sizlere teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.