KÜLTÜR SANAT - 29 Nisan 2025 Salı 09:37

"Şahruhiye Şehri Kazı Projesi "sinde kazılar yeniden başlayacak

A
A
A
"Şahruhiye Şehri Kazı Projesi "sinde kazılar yeniden başlayacak

Özbekistan’ın Taşkent şehrinde bulunan Timurlar dönemine ait "Şahruhiye Şehri Kazı Projesi" arkeolog ve sanat tarihçilerinden oluşan ekiple kazılar yeniden başlayacak. Çalışmalara Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Ayça Gerçek de bilimsel ekip üyesi olarak katılacak.


Özbekistan Bilimler Akademisi Milli Arkeoloji Merkezi, Türk Tarih Kurumu ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), UNESCO gibi uluslararası kuruluşlarla iş birliği içerisinde Doç. Dr. Tuba Tombuloğlu tarafından yürütülen "Timurlular Dönemi Şahruhiye Şehri Kazı" çalışmaları 5 yıl sürecek. Çalışmalara Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Ayça Gerçek de bilimsel ekip üyesi olarak katılacak.



Şahruhiye Şehri tarihte kurulan birçok Türk devlerine başkentlik yaptı


Bölgenin tarihte kurulan birçok Türk devletine başkentlik yaptığı için bunların izlerini taşıdığını söyleyen kazı başkanı Doç. Dr. Tuba Tombuloğlu, "2024 yılında Özbekistan Bilimler Akademisi Milli Arkeoloji Merkezi ile Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tarih Bölümü arasında Taşkent’in Akkurgan ilçesi Şahruhiye bölgesinde bir ortak kazı projesi başladı. Kazı 5 yıl sürecek olup TİKA tarafından desteklenmekte, Şahruhiye yaklaşık 2000 yıllık geçmişe sahip bir Türk şehri, Büyük İpek Yolu üzerinde kurulmuştur. Geçmiş yıllarda yapılan kazılar şehrin miladi 1’inci yıldan itibaren tarihinin başladığını belirtmektedir. Sırasıyla Akhunlar, Batı Göktürk Kağanlığı, Karahanlılar, Samaniler, Timurlulara başkentlik yapmış bir bölgedir. Projenin asıl amacı şehri koruma altına alıp dünya UNESCO miras listesine girmesini sağlamaktır. Bu 5 yıllık projenin 2. yılına bu sene Mayıs ayında başlayacağız. Yaklaşık 14 tane akademisyen bölgede bulunacak. Bölge en parlak dönemini 9 ile 12’inci yüzyıllar arasında yaşamış olup 1221 yılında Cengizhan tarafından istila edilmiştir. 3 gün boyunca taarruza uğramış ancak ayakta kalmıştır. Daha sonra 1392 yılında Emir Timur şehre gelip şehri almış ve oğlunun ismi Şahruh’un ismini vermiş. Böylece şehir Şahruhiye diye anılmaktadır" diye konuştu.



"Şahruhiye Şehri Kazı Projesi" Türk tarihine ışık tutacak


Projenin uluslararası kuruluşlar tarafından desteklenmesi, Türkiye’nin hem de Özbekistan’ın kültürel mirasına olan duyarlılığı artırmak olduğunu söyleyen Tombuloğlu, "Bugüne kadar çok fazla kazı yapılmamış yaklaşık 400 hektarlık bir alan ve şehrin üçte ikisi korunmamış halde görünüyor. Seyhun Nehri tarafından yok edilen bir bölge olduğu için korunma altına almaya çalışıyoruz. Geçen sene yaptığımız kazılarda biz Emir Timur’un yaptırdığı tahkimat duvarlarının hemen altında çalışmalara başladık. Ayrıca bir de saray olması muhtemel olan bölgeyi kazdık. Tabii asıl amacımız Emir Timur’un yaptırdığı duvarların altında cephanelik kısmında çalışma yapmaktı. Ancak kazı çok kısa sürdüğü için daha fazla verimli sonuç alamadık. Eylül 2024 yılı itibariyle Şahruhiye şehrinde kazı çalışmaları yapılmadan önce Şehirde çeşitli araştırmalar yaptık ve 14. yüzyılın sonunda Timur’un askeri karargahı olarak seçtiği bölgeyi ele alarak çalışmalara başladık. Ancak kazımız çok kısa sürdüğü için döneme ait iskeletler bulduk ve çeşitli seramik parçaları bulduk. Fakat bunların karbon 14 testleri sonuçlanmadığı için henüz yayın yapmadık konuyla ilgili. Bölge Orta Asya’nın en büyük metaloji ve cam atölyelerine sahip olan bölgedir ve eşi benzeri görülmemiş cam örnekleri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Özbekistan Akademisi ile yapılan iş birliği arkeoloji, tarih, dil edebiyattan başlamak üzere iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirme açısından oldukça önemlidir. Bu sadece Özbekistan ve Türkiye’yi kapsamıyor. 300 milyonluk Türk dünyasını da içine alan bir proje olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca Türk şehir tarihçiliği konusunda da önümüzdeki günlerde bize ışık tutacak veriler elde etmeyi hedeflemekteyiz" dedi.



"Şahruhiye Şehri Kazı Projesi "sinde kazılar yeniden başlayacak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Çameli’nin titrek kavak ormanları bulutların arasında görsel şölen sunuyor Denizli’nin Çameli ilçesi, zengin florası ve yüksek endemik tür çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. İlçenin önemli doğal alanlarından biri olan titrek kavak ormanları ise özellikle ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Sarı, kızıl, turuncu ve yeşilin tonlarıyla oluşan renk cümbüşü havadan görüntülendi. Denizli’nin Çameli ilçesi, zengin florası ve yüksek endemik tür çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. Yaklaşık 750 ile 2 bin 300 metre rakımda yer alan ilçe; vadileri, meraları ve yüksek dağlarıyla çok sayıda bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Çameli florasında 200’a yakın endemik bitki türünün bulunması, bölgenin coğrafi yapısının sağladığı doğal zenginlikten kaynaklanıyor. İlçenin önemli doğal alanlarından biri olan titrek kavak ormanları ise özellikle sonbahar ve kış aylarında ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Sarıdan kahverengiye uzanan tonların hâkim olduğu bölgede yüksek ağaçların oluşturduğu renk cümbüşü doğaseverler tarafından yoğun ilgi görüyor. Türkiye’de bu denli yoğunlukta görülen titrek kavak topluluklarına nadiren rastlandığını belirten uzmanlar, Çameli’nin bu açıdan önemli bir ekolojik değere sahip olduğuna dikkat çekiyor. Bölge hem biyolojik çeşitlilik hem de doğal güzellik açısından eşsiz bir zenginlik sunuyor. "Bu orman Çameli orman sınırları içerisindedir ve titizlikle korunmaktadır" Titrek kavak ağaçlarının titizlikle korunduğunu ifade eden Endemik Bitkiler Araştırmacısı Rıfat Özdemir, "Bu gördüğünüz titrek kavak ormanları sonbahar ve kış aylarında renk cümbüşü oluşturuyor. Bütün renkleri hemen hemen görürsünüz. Türkiye’deki dağılımı oldukça seyrektir. Bu saha, Çameli orman sınırları içerisindedir ve titizlikle korunmaktadır. Çameli ilçemiz flora açısından çok zengindir" dedi. "Yapılan çalışmalar sonucunda 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespit edildi" Çameli’de 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespit edildiğini ve çalışmaların devam edeceğini belirten Çameli Belediye Başkanı Cengiz Arslan ise, "Çameli ilçemiz endemik türler bakımından en zengin bölgelerden bir tanesi. Özellikle Gargın Yaylası bölge dediğimiz rakamı 2 binin üzerinde olan bir bölgemiz var. Bu bölgemizde şu anda Hasan Hocamızla beraber yapmış olduğumuz çalışmalarla 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespitini yaptık. İnşallah yakın bir zamanda da bunların kitap basımını açıklamasını yapmış olacağız. Şu anda özellikle Fethiye-Çameli arasında Akta bölgesi dediğimiz bölgede bir Akkavak orman bölgemiz var. Gerçekten doğanın bir harikası, güzel bir şekilde orada yetişmiş çoğalmış bu ormanımız özellikle sonbahar ve kış aylarında trekking yapmak isteyen yürüyüş yapmak isteyen gruplar için çok güzel bir görsel şölen sunuyor" ifadelerini kullandı. "Vatandaşlarımızı bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet ediyoruz" Vatandaşları bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet eden Başkan Cengiz Arslan, "Orman İşletme ile beraber bu bölgenin korunması ile ilgili yerel yönetimler belirli olarak elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. İnşallah buranın doğa turizmine kazandırılması ile ilgili de güzel düşüncemiz projemiz var. Bu bölge bizim yürüyüş rotalarımız alanında en güzel rotalarımız bir tanesi. Bütün bizi izleyen vatandaşlarımızı bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet ediyoruz" dedi.
Düzce Fındıkta verim ve kalite artırılıyor DÜZCE(İHA) – Düzce’de Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından fındık budama eğitimleri, merkez ve ilçelerde devam ediyor. Düzce’de fındıkta verim ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışmalar aralıksız devam ediyor. Düzce İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen Fındık Budama Eğitimleri, merkez ve 7 ilçede, 90 köy ve mahallede toplam bin 200 üreticiye ulaşması hedefleniyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Düzce İl Tarım ve Orman Müdürü Esra Uzun, fındığın Düzce için stratejik bir ürün olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "İlimizde yaklaşık 75 bin hektar tarım arazisi bulunmakta olup, bunun yüzde 85’i, yani yaklaşık 63 bin hektarı fındık alanlarından oluşmaktadır. Fındık, Düzce’nin ana ürünüdür. Bu nedenle verim ve kaliteyi artırmaya yönelik eğitim çalışmalarımıza büyük önem veriyoruz. Merkez ve 7 ilçemizde yürüttüğümüz budama eğitimleriyle bir budama seferberliği başlattık ve bugüne kadar yaklaşık 1.000 üreticimize eğitim verdik. Amacımız, üreticilerimizin daha kaliteli ve daha yüksek verim elde etmesini sağlamak ve bu yolla gelirlerini artırmaktır." Fındığın dünya markası bir ürün olduğunu da belirten Uzun, Düzce’den yıllık yaklaşık 20 bin ton fındık ihracatı gerçekleştirildiğini ifade ederek, "Üreticilerimizin bol ve bereketli bir üretim sezonu geçirmesini istiyoruz. İl Müdürlüğü olarak teknik ekibimizle birlikte fındık verimini artırmaya yönelik çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz" dedi. Eğitim programları kapsamında üreticilere doğru budama teknikleri uygulamalı olarak anlatılarak, fındık bahçelerinde verim ve kalite artışının sağlanması hedefleniyor.