SAĞLIK
Adet sancılarının çaresi mutfakta 28 Aralık 2025 Pazar - 12:19:20 Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."
Güvenli gıda, sağlıklı yaşam: Uzmanından kritik uyarılar
16 Ekim 2025 Perşembe - 09:00 Güvenli gıda, sağlıklı yaşam: Uzmanından kritik uyarılar Gıda, yaşamın temelidir ancak sağlıklı değilse hastalığın da kaynağı olabilir. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral, Dünya Gıda Günü kapsamında güvenli gıda tüketiminin önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Göral, "Gıdaların üretimden sofraya kadar mikrobiyolojik, kimyasal ve fiziksel kirlenmeden uzak olması gerekiyor. Ancak günümüzde katkı maddeleri, pestisitler ve ultra işlenmiş gıdalar sağlığımız için ciddi tehdit oluşturuyor" dedi. Son yıllarda karaciğer yağlanması, tansiyon ve kalp damar hastalıklarındaki artışın ardında işlenmiş gıdalar önemli bir rol oynuyor. Dünya Gıda Günü kapsamında önemli uyarılarda bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral, katkı maddeleri ve pestisitlerin insan sağlığını olumsuz etkilediğini belirterek "Doğal, temiz ve organik gıdaların tercih edilmesi,hem sindirim sistemini hem de genel vücut dengesini korumada büyük rol oynar" ifadelerini kullandı. Ultra işlenmiş gıdalar sağlığı tehdit ediyor Prof. Dr. Göral, işlenmiş ve katkı maddesi içeren gıdaların son yıllarda ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını belirterek, "Bazı gıdaların uzun süre bozulmaması için kullanılan katkı maddeleri karaciğer yağlanması, tansiyon yüksekliği, damar hastalıkları ve mikrobiyotada bozulmalara neden olabiliyor. Bu nedenle mümkün olduğunca doğal ve az işlenmiş gıdaları tercih etmek gerekiyor" ifadelerini kullandı. Pestisit kalıntılarına karşı karbonatlı temizlik Gıdalarda kullanılan tarım ilaçlarının (pestisitlerin) da sağlık açısından risk oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Göral, "Meyve ve sebzeler ilaçlama nedeniyle kimyasal kalıntılar içerebilir. Bu ürünleri tüketmeden önce bol suyla, gerekirse karbonatla yıkamak faydalı olur. Pestisitlerin etkisi haftalarca sürebildiği için organik ve yerel ürünleri tercih etmek en doğru yaklaşımdır" diye konuştu. Pişirilen gıdalar tekrar tekrar ısıtılmamalı Prof. Dr. Göral, evde gıda hazırlarken de hijyenin önemine değinerek, "Ellerin, kullanılan bıçak ve kesme tahtalarının temiz olması gerekir. Pişirilen gıdalar buzdolabında saklanmalı, tekrar tekrar ısıtılmamalıdır" uyarısında bulundu.
Uzmandan uyarı: Salmonella sadece mideyi değil, organları da vuruyor
16 Ekim 2025 Perşembe - 08:43 Uzmandan uyarı: Salmonella sadece mideyi değil, organları da vuruyor Tavuk etinden kaynaklanan gıda zehirlenmelerinin çoğunlukla mikrobik nedenlerle ortaya çıktığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Volkan Demir, "En sık rastlanan etken ise salmonella adlı bakteri" diyerek önemli uyarılarda bulundu. İstanbul Beykent Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Volkan Demir, tavuk etinden kaynaklanan gıda zehirlenmelerine dikkat çekerek en büyük riskin pişirildikten sonra oda sıcaklığında uzun süre bekletilen ürünlerden kaynaklandığını vurguladı. Dr. Demir, Türkiye’de hızlı büyütme teknikleri, soğuk zincir ve saklama şartlarındaki yetersizlikler ile merdiven altı üretimin özellikle yaz aylarında toplu yemeklerde (düğün, cenaze, piknik gibi) zehirlenme riskini artırdığını belirtti. "Çoklu organ yetmezliğine yol açabiliyor" "Tavuk eti tükettikten 2 ila 24 saat içinde bulantı, kusma, karın ağrısı, sulu ya da kanlı ishal görülebiliyor" diyen Dr. Öğr. Üyesi Volkan Demir, "Daha ağır vakalarda ateş, yoğun sıvı kaybı, böbrek yetmezliği ve bakterinin kana yayılması sonucu gelişen sepsis çoklu organ yetmezliğine ve ölüme yol açabiliyor" açıklaması yaptı. Güvenli tüketim uyarıları Dr. Öğr. Üyesi Volkan Demir güvenli tüketim için yapılması gerekenleri şöyle anlattı: "Tavuk eti en az 75 derece iç ısıya ulaşacak şekilde iyice pişirilmeli. Çiğ tavukla temas eden bıçak, kesme tahtası ve eller mutlaka sabunlu su ile yıkanmalı. Tavuk eti buzdolabında +4 derece altında, derin dondurucuda ise -18 derecede saklanmalı. Market alışverişinde son kullanma tarihi mutlaka kontrol edilmeli. Pişirilmiş tavuk, özellikle yaz aylarında, oda sıcaklığında en fazla 2 saat bekletilmeli; 4 saatten sonra kesinlikle tüketilmemeli. Sıcaklığın 30 dereceyi aştığı günlerde bu süre 2 saatin altına inebilir." "Yeniden servis edilecekse en az 75 dereceye kadar ısıtılması gerek" Dr. Demir, toplu yemeklerde pişirilen tavuğun en geç 2 saat içinde buzdolabına konulması, yeniden servis edilecekse en az 75 dereceye kadar ısıtılması gerektiğini, aksi durumda gıda zehirlenmesi riskinin ciddi ölçüde arttığını ifade etti.
Tütün bağımlılığı tedavi yönetmeliğinde değişiklik Resmi Gazete’de
16 Ekim 2025 Perşembe - 00:53 Tütün bağımlılığı tedavi yönetmeliğinde değişiklik Resmi Gazete’de Tütün Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Birimleri Hakkında Yönetmelik’te değişiklik yapılması hakkında yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlandı. Sağlık Bakanlığı, "Tütünsüz Bir TÜRKİYE" hedefi doğrultusunda tütün bağımlılığı tedavisinde hizmet ağını genişleterek daha etkin, erişilebilir ve sürdürülebilir bir hizmet modeli oluşturuyor. Tütün Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Birimleri Hakkında Yönetmelik’te yapılan değişikliklerle tütün bağımlılığıyla mücadelenin sahadaki en önemli gücü olan sağlık personelinin eğitiminden birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesine kadar birçok hizmet sunum unsurunun etkinliği artırılıyor. Ayrıca düzenlemeler ile tütünle mücadelenin yalnızca tedaviyle sınırlı kalmaması; kişilerin topluma yeniden daha sağlıklı ve üretken bir şekilde kazandırılması hedefleniyor. Aile Sağlığı Merkezlerinde sigara bırakma polikliniği açılabilecek Yapılan düzenlemelerle birinci basamak sağlık hizmetlerinin saha gücü artırılarak sigara bırakma hizmetlerine erişim daha da kolaylaşıyor. Artık Sigara Bırakma Poliklinikleri yalnızca hastaneler ve Sağlıklı Hayat Merkezleri’nde değil, Aile Sağlığı Merkezleri’nde de hizmet verebilecek. Aile hekimleri, gerekli eğitimleri aldıktan sonra kendi birimlerinde Sigara Bırakma Polikliniği hizmeti sunabilecek. Bunun yanı sıra sigara bırakma hizmetlerinin ulaşmakta zorlandığı bölgelere yönelik düzenlemelerle "mobil araçlar" ve "yerinde geçici birimler" devreye alınarak, sigara bırakma desteğinin Türkiye’nin her noktasında birinci basamakta eşit erişimi sağlanacak. Tütün bağımlılığıyla mücadelede hizmet altyapısı yeniden yapılanıyor Sigara bırakma hizmetlerinin kalitesini artırmak amacıyla yapılan yönetmelik değişikliğiyle birlikte, Tütün Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Birimlerinin çalışma usulleri ile iş akış şemaları da yeniden yapılandırılıyor. Birimlerde bulunması gereken bölümler düzenlenerek fiziki şartlar daha uygulanabilir hâle getiriliyor. Bu sayede sahada hizmet verecek yeni birimlerin açılması kolaylaşırken, ülke genelinde standart, verimli ve ölçülebilir bir hizmet altyapısının oluşmasına da imkan sağlanıyor. Yönetmelik değişikliği kapsamında, sağlık personelinin bilgi ve becerilerini güncel tutmak amacıyla yapılan düzenlemelerle güncelleme eğitimleri zorunlu hale getiriliyor. Böylece tüm sağlık çalışanlarına sürekli eğitim desteği verilerek, tütün bağımlılığı tedavisinde en güncel bilimsel yaklaşımlara uygun hizmet sunulması sağlanacak.
Eğrigöl ve Çayarası Sağlık Hizmetleri Birimleri  sezonu tamamladı
15 Ekim 2025 Çarşamba - 16:20 Eğrigöl ve Çayarası Sağlık Hizmetleri Birimleri sezonu tamamladı Alanya Belediyesi’nin yaz mevsiminde yaylalarda hizmet veren sağlık birimleri, sezonu tamamladı. Eğrigöl ve Çayarası Sağlık Hizmetleri Birimleri, binlerce vatandaşa ilk müdahale ve tedavi desteği sağlayarak bölge halkına nefes oldu. Alanya Belediyesi’nin kırsal bölgelerde yaşayan vatandaşlara sağlık desteği sunmak amacıyla oluşturduğu Eğrigöl ve Çayarası Sağlık Hizmetleri Birimleri, 2025 yaz sezonu hizmetlerini tamamladı. Her iki birim, açıldıkları günden kapanış tarihine kadar toplam 2 bin 764 hastaya sağlık hizmeti ulaştırdı. 24 Haziran 2025 tarihinde hizmete başlayan Eğrigöl Sağlık Hizmetleri Birimi, 17 Eylül 2025’e kadar faaliyet gösterdi. Haftanın 7 günü hizmet veren merkezde 1 doktor, 2 hemşire, 1 paramedik ve 1 yardımcı personel görev yaptı. Ayrıca kırmızı şeritli bir acil yardım ambulansı sürekli hazır bulunduruldu. Donanımlı bir şekilde hizmet veren birimde, Defibrilatör, EKG, oksijen acil müdahale setleri, medikal ilaç ve malzemeler gibi tüm tıbbi ekipmanlar eksiksiz olarak kullanıldı. Acil durumlarda hastalara ilk müdahale yapıldıktan sonra, sevk gerektiren vakalar 112 Acil Servis ile koordineli olarak hastanelere yönlendirildi. Birimde ayrıca muayene, müdahale ve müşahede odaları da yer aldı. Eğrigöl Sağlık Hizmetleri Birimi, sezon boyunca bin 203 hastaya sağlık hizmeti sundu. Sağlık hizmetlerine erişim kolaylaştı Aynı tarihte hizmete başlayan Çayarası Sağlık Hizmetleri Birimi ise 15 Ekim 2025 itibarıyla sezonluk faaliyetini tamamladı. Birim, açık kaldığı süre boyunca bin 561 hastaya ulaştı. Alanya Belediyesi’nden yapılan açıklamada, yaylalarda yaşayan ve yaz aylarında bu bölgelere çıkan vatandaşların sağlık hizmetine erişimini kolaylaştıran söz konusu birimlerin her yıl belirlenen tarihler arasında yeniden hizmete açılacağı kaydedildi.
Muş’ta meme kanserine dikkat çekildi
15 Ekim 2025 Çarşamba - 14:51 Muş’ta meme kanserine dikkat çekildi Muş Sağlık Müdürlüğü, "Meme Kanseri Farkındalık Ayı" çerçevesinde farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenledi. Muş Devlet Hastanesi’nde açılan stantta vatandaşlara meme kanserinde erken teşhisin önemi anlatılarak bilgilendirme broşürleri dağıtıldı. Etkinlik kapsamında kansere yakalanan kişilerin fotoğraflarından oluşan resim sergisi de büyük ilgi gördü. Programa katılan Muş Valisi Avni Çakır’ın eşi Bahar Çakır ve İl Sağlık Müdürü Dr. Erol Emre Ömür, stantta görevli sağlık personelinden bilgi alarak sergiyi gezdi. Daha sonra ayaktan kemoterapi ünitesindeki hastaları ziyaret eden Çakır ve Ömür, geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Ömür, dünyada 1-31 Ekim tarihleri arasında kanser konusunda farkındalık oluşturmak üzere planlanan bir ay olduğunu ifade ederek, "Sadece bugünle değil, yılın bütün günleri sahada olmamız gerekiyor. Kanser dünyada ölüm sıklığı açısından ikinci sırada yer alıyor. En fazla ikinci sırada ölüm nedenleri kanser. Dünyada her 6 insandan birisi kanserden vefat ederken, ülkemizde bu oran daha fazla. Her 5 vatandaşımızdan biri kanser nedeniyle vefat ediyor. Kadınlarımızda da en sık görülen kanser türü maalesef meme kanseri. Bizler meme kanseri konusunda farkındalık oluşturmak için sürekli sahadayız. Sürekli halkın bilgilendirme konusunda etkinlikler yapıyoruz. Sağlık Bakanlığımızın ulusal kanser tıbbi programında üç kanseri tarıyoruz. Kadınlarda meme ve rahim ağzı kanseri, erkeklerde ise kalın bağırsak kanserleri ile ilgili ücretsiz tarama yapıyoruz. Son derece basit, zaman almayan tarama yöntemleridir. Vatandaşlarımızı sağlıklı yaşam merkezlerine, toplum sağlığı merkezlerine ve hastanelerimize davet ediyoruz. Her zaman diyorum, kanserden korkmayın, geç kalmaktan korkun" dedi. Etkinliğe Muş Devlet Hastanesi Başhekimi Uzman Dr. Yalçın Güzelel, Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Ayşe Rumeysa Doğruyol ve sağlık çalışanları katıldı.
Uzmanı açıkladı: "Erken teşhis hayat kurtarır"
15 Ekim 2025 Çarşamba - 14:23 Uzmanı açıkladı: "Erken teşhis hayat kurtarır" Sivas Numune Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Meriç Emre Bostancı, erken teşhisin meme kanseriyle mücadelede en kritik adım olduğunu belirtti. Dünyada ve Türkiye’de kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biri olan meme kanseri, erken teşhis edildiğinde tedavi başarısının en yüksek olduğu hastalıklar arasında yer alıyor. Ekim ayı, her yıl olduğu gibi bu yıl da ’Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ olarak çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Sivas Numune Hastanesi Cerrahi Onkoloji Uzmanı ve Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Meriç Emre Bostancı, konuya ilişkin yaptığı açıklamada erken teşhisin meme kanseriyle mücadelede en kritik adım olduğunu belirtti. Bostancı, insanlarda kanser bilincinin oluşturulmasının önemine vurgu yaparak, "1990’lı yılların başında pembe kurdele sembolü farkındalık kampanyalarında kullanılmaya başlandı ve zamanla dünya çapında meme kanseri farkındalığının simgesi haline geldi. Günümüzde ekim ayı boyunca düzenlenen etkinlikler, milyonlarca insanı bir araya getirerek meme kanseri bilinci oluşturmayı ve tarama testlerine erişimi artırmayı amaçlamaktadır" dedi. "Erken tanı tedavi şansın artırır" Bostancı, erken teşhisin hayat kurtardığını belirterek, "Bu farkındalık ayı kapsamında kendinize ayıracağınız küçük bir zaman dilimi, meme kanserinin erken teşhisi için büyük bir fark oluşturabilir. Hayat kurtaran bir dokunuş, meme kanseriyle mücadelenin en kritik adımlarından biridir. Meme kanserinde erken tanı, hastalığın tedavi başarısını önemli ölçüde artıran kritik bir faktördür. Erken evrede tespit edilen meme kanseri, henüz çevre dokulara ve vücudun diğer bölgelerine yayılmadığı için tam tedavi olma şansı çok yüksektir. Aynı zamanda daha hafif tedaviler mümkün olabilmekte ve hastanın yaşam kalitesi artmaktadır. Erken tanı, mamografi ve düzenli doktor kontrolleriyle mümkündür. Özellikle 40 yaş üstü kadınların düzenli olarak meme kanseri taramalarını yaptırması, meme kanserinin erken evrede tespit edilmesinde büyük rol oynar. Kendi kendine yapılan meme muayeneleri de meme dokusundaki değişiklikleri fark etmeye yardımcı olabilir. Erken tanı ve tedavi şansını artırır ve hastanın iyileşme sürecini hızlandırır. Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır, bu yüzden kendinize değer verin ve düzenli kontrolleri ihmal etmeyin" dedi.