Son Dakika
|
Depremde ailesinden 6 kişiyi kaybeden yaşlı kadının acısı dinmiyor
Tuzla’da kauçuk fabrikasında korkutan yangın
İBB davasında yeni karar: Tüm sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi
Futbolda Bahis Soruşturmaları'nda ikinci dalga operasyon: 35 gözaltı
Ziraat Türkiye Kupası’nda gruplar belli oldu
Bakan Yılmaz Tunç: " Hep beraber soruşturmanın seyrini takip edeceğiz"
Bodrumda sokaklar göle döndü araçlar sular altında kaldı
İstanbul’da çete operasyonu: 12 gözaltı
İmralı tutanağı okundu
Adliyedeki emanet deposu soygununun görüntüleri ortaya çıktı
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
The Voice of the Steppe Lives On in Kyrgyz Craftsmanship
Çekmeköy’de kontrolden çıkan otobüs yan yattı
Esenyurt’ta park yeri kavgasında bıçaklar konuştu
Feke’de ev yangını: bir ev kül oldu, lojman zarar gördü
Muhittin Böcek hastaneye kaldırıldı
Macron, 8 Aralık'ta Londra'da Zelenskiy ve Avrupalı liderlerle bir araya gelecek
A Milli Futbol Takımı’nın, 2026 Dünya Kupası muhtemel fikstürü belli oldu
Suriye Devlet Başkanı Eş-Şara: "İsrail hayaletlerle savaşıyor"
SAĞLIK
İnhisar’da sağlık seferberliği
07 Aralık 2025 Pazar - 14:53:40
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve Teknik Bölümü işbirliğiyle İnhisar’da sağlık seferberliği başladı. Bilecik’in İnhisar ilçesinde ’7’den 70’e Sürdürülebilir Sağlık’ temalı Bilim Kafe etkinliği düzenlenirken, Rektör Prof. Dr. Zafer Asım Kaplancıklı, Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü personelleri ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu yöneticileri, akademisyenleri ve öğrencileri katıldı. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’nun farklı programlarından öğretim elemanları ve öğrenciler, Bilim Kafe formatında kurdukları stantlarda katılımcılarla bire bir etkileşime geçti ve detaylı bilgilendirmeler yaptı. "Heimlich manevrası ve kalp masajı gibi hayat kurtaran ilk yardım uygulamalarını maket üzerinde gösterdi ve kalp krizi konusunda hayati bilgiler paylaştı" Rektör Prof. Dr. Zafer Asım Kaplancıklı, Tıbbi Laboratuar Teknikleri Programı öğretim elemanları, tansiyon, diyabet, kolesterol ve kanser gibi hastalıkların yanı sıra akılcı ilaç kullanımı ve kan değerlerinin anlamları konularında detaylı açıklamalar yaparak, etkinlik alanını ziyaret eden vatandaşların tansiyonlarını ölçüp birebir bilgilendirme yapıldığı söyledi. Rektör Kaplancıklı, "Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programı öğretim elemanları ise, vatandaşların hastane hizmetlerine hızlı ve kolay ulaşımı için MHRS ve e-Nabız uygulamaları hakkında pratik bilgiler sundu ve akıllı telefon kullanan ziyaretçilere uygulama kullanımı konusunda yardımcı oldu. Optisyenlik Programı tarafından görme bozuklukları ve doğru gözlük seçimi konusunda bilinçlendirme yapılarak, gözlüklerin sadece optik mağazalardan temin edilmesi gerektiği vurgulandı. İlk ve Acil Yardım Programı ekipleri, heimlich manevrası ve kalp masajı gibi hayat kurtaran ilk yardım uygulamalarını maket üzerinde gösterdi ve kalp krizi konusunda hayati bilgiler paylaştı. Ameliyathane Hizmetleri Programı öğretim elemanları, ameliyat öncesi ve sonrası dikkat edilmesi gereken bakım, beslenme ve anestezi süreçleri hakkında aydınlatıcı bilgiler verdi. Son olarak, Diyaliz Programı öğretim elemanları ve öğrencileri, hazırladıkları görsellerle bilinçli su tüketiminin ve böbrek sağlığının önemine dikkat çekerek, soru-cevap etkinlikleriyle ziyaretçilerin bu konudaki bilinç düzeyini ölçtü ve su ikram ederek farkındalık oluşturdu" dedi.
07 Aralık 2025 Pazar - 14:27
Yıldırım’da kadim şifa programına yoğun ilgi
Yıldırım Belediyesi, ‘Kadim Hemşire’ olarak tanınan geleneksel bakım ve doğal tedavi uygulayıcısı Ayten Dide Uzunlar’ı Yıldırımlılarla buluşturdu. Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen program vatandaşlardan yoğun ilgi gördü. Programda, insanlığın yüzyıllar boyunca geliştirdiği geleneksel iyileştirme yöntemleri üstüne söyleşi gerçekleştirildi. Ayrıca Uzunlar; bitkisel tedavilerden nefes uygulamalarından, bütünsel sağlık yaklaşımının modern yaşamla ilişkisine, ses ve titreşimle şifa tekniklerinden doğu tıbbının prensiplerine kadar önemli konularda katılımcıları bilgilendirdi. Etkinliğin ardından yaptığı değerlendirmede, Kadim Şifa programına gösterilen yoğun ilgiden dolayı memnuniyetin ifade eden Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, "Yıldırım’da kültürel ve toplumsal farkındalığı artıran programlara önem veriyoruz. Kadim şifa gibi köklü bir geleneği bilimsel bilgiler ışığında Yıldırımlı hemşehrimizle buluşturmuş olmaktan dolayı mutluyuz. Bu tür etkinliklerle hem kültürel mirasımızı tanıtıyor hem de hemşehrilerimizin bilinçlenmesine katkı sunuyoruz" diye konuştu.
07 Aralık 2025 Pazar - 10:47
Kışın terin soğuması ve ani hareketsizlik kas yaralanmalarına davetiye çıkarıyor
Soğuk havalarda dışarı çıkarken kalın giyinilmesi ve su tüketiminin önemini vurgulayan Fizyoterapist Reşat Hamurcu, egzersiz sonrası vücudu aniden soğutmanın ve terin üzerinde kurumasına izin vermenin ciddi kas yaralanmalarına neden olabileceğini belirtti. Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Fizik Tedavi Merkezi Müdür Yardımcısı Fizyoterapist Reşat Hamurcu, kış aylarında soğuyan havalarla birlikte vatandaşların eve kapandığını, buna bağlı olarak fiziksel aktivitelerin azaldığını söyledi. Hareketsizliğin kas ve eklem rahatsızlıklarını beraberinde getirdiğine dikkati çeken Hamurcu, şunları kaydetti: "Sürekli evde bulunanlar ufak aktiviteler yapabilirler. Dışarıya çıkacak vatandaşlarımız ise sokağa çıkmadan önce 10-15 dakika evde ısınma hareketleri yapmalı. Dışarı çıkarken kalın ve pamuklu giysiler tercih edilmeli. Terlendiği zaman o terin soğuması ile büyük kas yaralanmaları ortaya çıkabiliyor. Su tüketimini artırmamız gerekiyor. Kışın su tüketimi daha az gibi görünüyor ama kasların elastik sitemini korumak için su ihtiyacımız var" dedi. Hamurcu, egzersiz veya yürüyüş sonrası vücudu aniden soğutmanın riskli olduğunu vurguladı. Teknolojik aletlerin kullanımına bağlı duruş bozukluklarına da değinen Reşat Hamurcu, "Evde internet, televizyon ve telefonla geçirilen vakit artıyor. Bu durum postürümüze (duruş) zarar veriyor. Sabit pozisyonda uzun süre kalmamak ve hareket halinde olmak sağlığımız için önemlidir" ifadelerini kullandı.
07 Aralık 2025 Pazar - 10:46
Kışın terin soğuması ve ani hareketsizlik kas yaralanmalarına davetiye çıkarıyor
Soğuk havalarda dışarı çıkarken kalın giyinilmesi ve su tüketiminin önemini vurgulayan Fizyoterapist Reşat Hamurcu, egzersiz sonrası vücudu aniden soğutmanın ve terin üzerinde kurumasına izin vermenin ciddi kas yaralanmalarına neden olabileceğini belirtti. Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Fizik Tedavi Merkezi Müdür Yardımcısı Fizyoterapist Reşat Hamurcu, kış aylarında soğuyan havalarla birlikte vatandaşların eve kapandığını, buna bağlı olarak fiziksel aktivitelerin azaldığını söyledi. Hareketsizliğin kas ve eklem rahatsızlıklarını beraberinde getirdiğine dikkati çeken Hamurcu, şunları kaydetti: "Sürekli evde bulunanlar ufak aktiviteler yapabilirler. Dışarıya çıkacak vatandaşlarımız ise sokağa çıkmadan önce 10-15 dakika evde ısınma hareketleri yapmalı. Dışarı çıkarken kalın ve pamuklu giysiler tercih edilmeli. Terlendiği zaman o terin soğuması ile büyük kas yaralanmaları ortaya çıkabiliyor. Su tüketimini artırmamız gerekiyor. Kışın su tüketimi daha az gibi görünüyor ama kasların elastik sitemini korumak için su ihtiyacımız var" dedi. Hamurcu, egzersiz veya yürüyüş sonrası vücudu aniden soğutmanın riskli olduğunu vurguladı. Teknolojik aletlerin kullanımına bağlı duruş bozukluklarına da değinen Reşat Hamurcu, "Evde internet, televizyon ve telefonla geçirilen vakit artıyor. Bu durum postürümüze (duruş) zarar veriyor. Sabit pozisyonda uzun süre kalmamak ve hareket halinde olmak sağlığımız için önemlidir" ifadelerini kullandı.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
04 Aralık 2025 Perşembe- 15:25
Samsun’a 100 yeni ambulans: Filodaki araç sayısı 60’tan 160’a çıkıyor
2
05 Aralık 2025 Cuma- 12:00
Uzmanı uyardı: "Mevsimsel değişimler, psikolojik sorunlar ortaya çıkarabilir"
3
06 Aralık 2025 Cumartesi- 09:38
Profesör açıkladı: "Antioksidan ve vitamin takviyeleri ömrü kısaltıyor"
4
05 Aralık 2025 Cuma- 11:51
Uzmanından uyarı: "Zatürre yüksek ölüm oranı olan bir hastalık"
5
05 Aralık 2025 Cuma- 14:35
Ankara Onkoloji Hastanesi’nde Dijital PET/BT ve Yapay Zeka Destekli Sistem hizmete girdi
15 Kasım 2025 Cumartesi - 18:03
Başkan Günel’den sokak lezzetlerine sıkı takip
Kuşadası Belediyesi, Başkan Ömer Günel’in talimatıyla, kent genelinde sokak lezzetleri satılan yerlerde yaptığı denetimlerini sıklaştırdı. Denetimde Zabıta Müdürlüğü ekipleri, satılan ürünlerden numuneler alıp, çalışanları hijyen ve sağlık kurallarına uymaları yönünde uyardı. Başkan Ömer Günel, "Halkımızın sağlığı bizim için her şeyden önemli" dedi. İstanbul’da gurbetçi bir ailenin gıda zehirlenmesi sonucu hayatını kaybetmesi, tüm Türkiye’de olduğu gibi Kuşadası’nda da derin bir üzüntüyle karşılandı. Kuşadası Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri de Başkan Ömer Günel’in talimatıyla kent genelinde sokak lezzetleri satılan yerlerde yaptığı denetimlerini sıklaştırdı. Bu kapsamda ekipler, sabahın erken saatlerinden itibaren sahil bandı başta olmak üzere sokak lezzeti satışı yapılan tüm noktalarda Kuşadası Belediyesi Zabıta İdari Yaptırım Yönetmeliği’ne dayanarak denetim yaptı. Denetimde, satılan gıda ürünlerinden Kuşadası ilçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne gönderilmek üzere numuneler alındı. Kontrollerde ayrıca esnaf hijyen, saklama şartları ve gıda sağlığı konusunda bir kez daha bilgilendirildi. Uygunsuzluk tespit edilen ürünler ise imha edilmek üzere toplandı. Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, "Tatil için İstanbul’a gelen ve gıda zehirlenmesi nedeniyle yaşamını yitiren ailemize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Hepimizi sarsan bu acı olayın ardından, Türkiye’nin en önemli turizm kentlerinden biri olan Kuşadası’nda sokak lezzetleri ve gıda satışı yapılan tüm noktalarda denetimlerimizi daha da sıklaştırdık. Kentimize gelen yerli ve yabancı misafirlerimizin ve hemşehrilerimizin sağlığı bizim için her şeyden daha önemlidir. Zabıta ekiplerimiz, denetimlerini periyodik ve sık aralıklarla, 7/24 esasına göre sürdürmektedir. Hafta sonu olması nedeniyle özellikle sokak lezzetleri satışının yoğun olduğu alanlarda kontroller artırılarak devam edecektir" diye konuştu.
15 Kasım 2025 Cumartesi - 17:03
Diyabete karşı seferberlik
Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kent Konseyi ve Bursa Tip 1 Diyabetliler Derneği iş birliğiyle Dünya Diyabet Günü kapsamında düzenlenen farkındalık yürüyüşüyle, diyabette erken teşhis ve düzenli kontrolün önemine dikkat çekilerek kent genelinde farkındalık oluşturuldu. Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kent Konseyi ve Bursa Tip1 Diyabetliler Derneği iş birliği ile Dünya Diyabet Günü’nde diyabet farkındalığını artırmak, erken teşhisin ve düzenli kontrolün önemine dikkat çekmek amacıyla farkındalık yürüyüşü düzenlendi. Cumhuriyet Caddesi’nden Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’ne uzanan yürüyüşe, Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanı Düşünsel Şentürk, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, Tip 1 Diyabet Derneği Başkanı Yadigar Aydın, Bursa Kent Konseyi Sağlık Çalışma Grubu ve Gençlik Meclisi üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Diyabet farkındalığını vurgulayan sloganlar eşliğinde yürüyen kalabalık, Çarşıbaşı Meydanı’na ulaştığında umut ve farkındalığın simgesi olan mavi balonlar hep birlikte gökyüzüne bırakıldı. "Farkındalık, yarınların anahtarıdır" Program kapsamında basın açıklaması yapan Bursa Kent Konseyi Sağlık Çalışma Grubu Temsilcisi Uzm. Dr. Metin Yurdakoş, etkinliğin temel amacının vatandaşları diyabet konusunda bilgilendirmek toplumsal bilinci güçlendirmek ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını teşvik etmek olduğunu söyledi. Diyabet, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen kronik bir hastalık olduğuna değinen Yurdakoş, "Ancak düzenli takip, dengeli beslenme, fiziksel aktivite ve erken tanı ile diyabetle sağlıklı bir yaşam sürmek mümkündür. Gerçekleştirdiğimiz farkındalık yürüyüşü, daha bilinçli bir toplum için hep birlikte attığımız güçlü bir adımdır. Etkinliğimizin hayata geçirilmesinde katkılarından dolayı başta Büyükşehir Belediye Başkanımız Mustafa Bozbey olmak üzere, Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığımıza, Bursa Kent Konseyi’ne, Tip 1 Diyabetliler Derneği’ne, bizlerle birlikte olan kentlilerimize, gönüllülerimize, genç sağlıkçılarımıza ve tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Erken teşhis hayat kurtarır. Farkındalık ise sağlıklı yarınların anahtarıdır" diye konuştu. Açıklamanın ardından, Büyükşehir Belediyesi tarafından Hanlar Bölgesi Çarşıbaşı Meydanı’nda kurulan bilgilendirme ve ücretsiz şeker ölçüm stantları gün boyu vatandaşlara hizmet verdi.
15 Kasım 2025 Cumartesi - 16:40
Sabri Ülker Vakfı Başkanı İçöz: "Türkiye’deki beslenme, sağlık ve gıda okuryazarlığı düzeyi, diğer ülkelerin gerisinde"
Konferansın beslenme bilincini artırmaya dönük olarak konumlandırıldığını vurgulayan Sabri Ülker Vakfı Başkanı Talat İçöz, "Avrupa Gıda Bilgi Konseyi’yle yaptığımız bir çalışmada gördük ki Türkiye’deki beslenme, sağlık ve gıda okuryazarlığı düzeyi, diğer ülkelerin bir hayli gerisinde" dedi. Bu yıl 5’ncisi düzenlenen ‘Uluslararası Beslenme, Sağlık Okuryazarlığı ve Eğitim Konferansı’, Sabri Ülker Vakfı’nın ev sahipliğinde Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Sabri Ülker Vakfı’nın tanıtım filmiyle başlayan etkinlikte, ‘Gıda ve beslenmeyle ilgili doğru bilinen yanlışlar’, ’İnsan yanlış bilgiye neden inanır?’ ve ‘Sağlık iletişimi ve yanlış beslenme bilgileri’ başlıkları yerli ve yabancı uzmanlar tarafından ele alındı. Konferansa Sabri Ülker Vakfı Başkanı Dr. Talat İçöz, Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hünkar Korkmaz ile çeşitli kurum ve kuruluşlardan akademisyenler ve bilim insanları katıldı. "Türkiye’deki beslenme, sağlık ve gıda okuryazarlığı düzeyi, diğer ülkelerin gerisinde" İnsan sağlığında beslenme, sağlık ve gıda okuryazarlığı düzeyinin önemli olduğunu vurgulayan Sabri Ülker Vakfı Başkanı Talat İçöz, "Tüm dünyada gıda ve dengeli beslenmeye yönelik bir ilgi artarken, bilgi sahibi olmayan kişilerce yapılan açıklamalar, kamuoyunda kafa karışıklığına neden olabiliyor. Bu durum da dezenformasyonu ve bunu beraberinde getiriyor. Geçtiğimiz yıl Avrupa Gıda Bilgi Konseyi’yle yaptığımız bir çalışmada bu konuyu araştırdık ve gördük ki Türkiye’deki beslenme, sağlık ve gıda okuryazarlığı düzeyi, diğer ülkelerin bir hayli gerisinde. Bu noktadan hareketle 15’inci yılımızda 5. Uluslararası Beslenme, Sağlık Okuryazarlığı ve Eğitim Konferansı’nın bilgi kirliliğiyle mücadele ve beslenme bilincini artırmaya dönük en önemli etkinliğimiz olarak konumlandırdık. Vakfımızın çekirdeğini oluşturan bilim kurulumuz, birikim ve tecrübeleriyle bu çalışmayı zenginleştirecek, konferansın gıda okuryazarlığı seviyesini yükseltmesine, bilgi kirliliğini azaltmasına, katkı sunmasını, gıda ve beslenme bilincindeki tercihlere yeni bir kapı aralamasını diliyorum" açıklamalarında bulundu. "Çocuklarımın ve torunlarımın hala bir geleceği var" Konferansın beslenme, sağlık ve eğitim alanlarında güçlü bir ses oluşturacağını vurgulayan Prof. Dr. Hünkar Korkmaz, "Toplantımız, sürdürülebilir bir gelecek için beslenme alanındaki kavram yanılgılarının giderilmesi, halk sağlığı ve eğitim konusundaki farkındalığının arttırılmasına duyulan ihtiyaç ve ilgiyi vurguluyor. Çocuklarımın ve torunlarımın hala bir geleceği var. Onların sağlıklı bir yaşam hakkı var, nitelikli bir eğitim hakkı var. Yenilikler yapmamız gerekecek, yeni ortaklara ulaşmamız gerekecek. Konferansta sunum yapacak olan değerli bilim insanlarının birikimleriyle ve deneyimlerini, insanlığa hizmet etme çabasıyla birleştirmeleri çok değerli bir adımdır. Bu sunumların her birinin içerikleri farklı olsa da hepsi bir bireyin onuruna yakışır, yaşam standartlarına ulaşabileceği daha adil bir dünya arayışıyla oluşturulmuştur. Toplumsal düzeyde beslenme ve gıda hakkı yazarlığının geliştirilmesi için beslenme, sağlık ve eğitim hizmetlerinin birlikte yürütülmesi gerekir. Konferansın beslenme, sağlık ve eğitim alanlarında ülkemiz ve uluslararası bir gündemde üst sıralara taşımak için yenilenmiş ve güçlü bir ses oluşturacağı umudunu taşıyorum" ifadelerini kullandı.
15 Kasım 2025 Cumartesi - 15:06
Tematik Kahve Günleri’nde kanser araştırmaları konuşuldu
Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) AR-GE Koordinatörlüğünün "Uludağ Tematik Kahve Günleri" etkinliğinin altıncısı "Kanser Araştırmalarında Disiplinlerarası Yaklaşımlar" temasıyla gerçekleştirildi. Akademisyenleri ve sektör paydaşlarını bir araya getiren etkinlikte, kanser tedavisindeki evrim ve çok yönlü işbirliğinin önemi vurgulandı. BUÜ Rektörlük A Salonunda gerçekleştirilen etkinliğe Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, AR-GE Koordinatörü Prof. Dr. Esra Karaca, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. N. Funda Coşkun, alanında uzman konuşmacılar ile akademik ve idari personelin yanı sıra öğrenciler de katıldı. "Kanser tedavisi sosyal alanları kapsamalı" BUÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, kanser tedavisinin tarihsel olarak tümörün çıkarılmasından genetik seviyeye inen spesifik tedavilere doğru evrildiğini belirterek, bu dönüşümün multidisipliner yaklaşımı zorunlu kıldığını ifade etti. Prof. Dr. Kırıştıoğlu, büyük bilimsel çabaya rağmen bazı kanser türlerinde başarı oranlarının hala düşük olduğunu, bu nedenle yaklaşımın cerrahi ve ilacın ötesinde; hastanın psiko-sosyal durumu, yaşam kalitesi, yapay zeka ve biyosistem mühendisliği gibi teknolojik ve sosyal alanları da içermesi gerektiğini vurguladı. Çevresel faktörler akciğer kanseri sıklığını artırıyor! BUÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Funda Coşkun ise kanser konusunun yıllar geçse de önemini koruduğunu ve çok etmenli yapısı nedeniyle görülme sıklığının artmaya devam ettiğini söyledi. Özellikle kendi alanı olan göğüs hastalıkları ve akciğer kanserine değinen Prof. Dr. Coşkun, Bursa’nın sanayi ile iç içe olması, hava kirliliği ve tütün tüketiminin yüksek olması gibi çevresel etmenler nedeniyle bölgede akciğer kanseri prevalansının yüksek olduğunu aktardı. Dekan Coşkun, kanserle mücadelede koruyucu hekimlik, yenilikçi tanı aşamaları ve tedavi yolaklarına destek sağlamanın önemini vurgulayarak, bu alanda biyoloji, fizik, kimya, mühendislik gibi tüm disiplinlerin iş birliğine ihtiyaç duyulduğunu belirtti. "BUÜ, disiplinlerarası iş birliğini güçlendiriyor" AR-GE Koordinatörü Prof. Dr. Esra Karaca da etkinliklerin temel amacının, akademisyenler ve dış paydaşlar arasında yeni iş birliklerini ve geleceğe yönelik proje fikirlerini ortaya çıkarmak olduğunu vurguladı. Katılımcılardan geri dönüşleri takip ettiklerini ve memnuniyet düzeyinin oldukça yüksek olduğunu belirten Karaca, Bursa’nın bir sanayi şehri olmasının ve üniversitedeki geniş araştırma yelpazesinin kendilerine tema belirleme ve sanayicilerin ilgisini çekme konusunda avantaj sağladığını dile getirdi. Uzman konuklardan etkili sunumlar Akademisyen ve sektör temsilcilerinin ilgiyle takip ettiği programda; BUÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilge Osman, Türk Kanser Derneği Sağlık ve Eğitim Komisyonundan Tuğçe Kuştur, BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Önder Aybastıer, R-Kare Biyoteknoloji San. ve Tic. Ltd. Şti. Biyoteknoloji Genel Müdürü Murat Yazıcı, BUÜ Tıp Fakültesi Öğretim Elemanı Berkay Doğan, Medcem Tıbbi Laboratuvar Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. Laboratuvar Uzmanı Elif Nihan Çetin, BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Serap Çelikel Kasımoğulları, BUÜ Tıp Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Şehime Gülsün Temel, BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ferda Arı, BUÜ Mühendislik Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Gıyasettin Özcan, BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğr. Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Ömer Ünsal, Tekstil Yüksek Mühendisi Mihriban Akyol ve Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Oğuzhan Doğanlar tarafından sunumlar yapıldı. Etkinlik, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
15 Kasım 2025 Cumartesi - 14:52
Anne adayları hem doğuma hem de bebek bakımına hazırlanıyor
Aydın’ın Nazilli ilçesinde anne adayları, Gebe Okulu ve Bebek Akademisi’nde verilen kapsamlı eğitimlerle hem sağlıklı bir gebelik sürecine hem de doğum sonrası bebek bakımına eksiksiz hazırlanıyor. Nazilli İlçe Sağlık Müdürlüğü bünyesindeki Cumhuriyet Sağlıklı Hayat Merkezi’nde devam eden Gebe Okulu ve Bebek Akademisi eğitimleri, yeni gruplarla hız kesmeden sürüyor. Eğitimlerde, gebelik sürecinde annede meydana gelen fizyolojik ve psikolojik değişikliklerden beslenmeye, gebelik izlemlerinden sık karşılaşılan sorunlara kadar pek çok konu ele alınıyor. Katılımcılar ayrıca doğum eyleminin belirtileri, doğum çantası hazırlama, normal doğum ve evreleri, doğum ağrısıyla baş etme yöntemleri, lohusalık dönemi yönetimi ve yenidoğanın değerlendirilmesi ile bakımı konularında bilgi sahibi oluyor. Yenidoğana uygulanan taramalar, aşı ve ilaç bilgileri ile beslenme eğitimleri de programın kapsamına dahil edilirken eğitimleri başarıyla tamamlayan annelere de, İlçe Sağlık Müdürü Dr. Şule Akbaş tarafından katılım belgeleri teslim edildi. Konu ile ilgili Nazilli İlçe Sağlık Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada "Cumhuriyet Sağlıklı Hayat Merkezimiz de bulunan Gebe Okulumuzda yeni gruplarımıza eğitimlerimiz devam etmektedir. Bu kapsamda ’Gebelikte Annede Meydana Gelen Fizyolojik Değişiklikler, Gebelikte Annede Meydana Gelen Psikolojik Değişiklikler, Gebelikte Beslenme, Gebelik İzlemleri, Tüm Gebelik Dönemlerinde Sık Karşılaşılan Sorunlar, Doğum Eyleminin Belirtileri, Hastaneye Ne Zaman Gidilmeli, Doğum Çantası Hazırlama, Normal Doğum ve Evreleri, Doğum Ağrısıyla Baş Etmede İlaçsız Yöntemler, Lohusalık Döneminde Yönetim, Yenidoğanın Değerlendirilmesi ve İlk Bakımı, Yenidoğana Doğum Sonu Hastanede Uygulanan Taramalar, Aşı ve İlaçlar, Yenidoğanın Beslenmesi’ eğitimleri verilmektedir" ifadeleri yer aldı.
15 Kasım 2025 Cumartesi - 14:33
6. Geleneksel "Mavi Halka Diyabetlileri ve Diyabet Gönüllüleri" etkinliği gerçekleştirildi
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Düşlerden Gülücüklere Topluluğu tarafından düzenlenen 6. Geleneksel "Mavi Halka Diyabetlileri ve Diyabet Gönüllüleri" etkinliği, Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Etkinliğe, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Murat Karakuş, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Aslan, Turgut Özal Tıp Merkezi Başhekimi Doç. Dr. Erol Karaaslan, İnönü Üniversitesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emine Çamtosun, öğretim üyeleri, Düşlerden Gülüşlere Topluluğu Başkanı M. Berat Ensarioğlu, diyabetli çocuklar, aileleri ve öğrenciler katıldı. Programda konuşan İnönü Üniversitesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emine Çamtosun, "Bugün dünya çapında kutlanan bir gün ve diyabetle ilgili farkındalığı artırmak, diyabetli bireylerin sorunlarını ve ihtiyaçlarını kamuoyuna tekrar hatırlatmak için bir fırsat. Bizler de bu etkinlik sayesinde çocuklarımızı, ailelerini ve diyabet ekibini bir araya getirerek iletişimlerini ve etkileşimlerini artırmayı planladık. Diyabet, kan şekerini normal sınırlarda tutmaya yarayan insülin hormonunun eksikliği veya etkisizliği sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Tip 1 diyabet daha çok insülin eksikliğiyle, tip 2 diyabet ise insülin etkinsizliğiyle seyretmektedir. Çocuklarda görülen diyabet vakalarının %90’ını tip 1 diyabet oluşturmaktadır. Merkezimizde takip edilen diyabetli çocukların yüzde 86’sı tip 1 diyabettir" dedi Dünya genelinde 20 yaş altı yaklaşık 2 milyon tip 1 diyabetli çocuk bulunduğunu belirterek, Türkiye’de 25-30 bin çocuğun tip 1 diyabetli olduğunun altını çizen Çamtosun, güncel tedavi yöntemlerinden sensör teknolojilerinden, insülin pompası uygulamalarından ve SGK’nın yeni geri ödeme desteklerinden de bahsetti. Çamtosun, "Tip 1 diyabet tedavisi vardır. Mevcut tedavilerle sağlıklı ve uzun bir ömür mümkündür. Teknolojik imkânlar artmakta ve tedaviyi kolaylaştırmaktadır. Gelecekte diyabeti tamamen ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar devam etmektedir" ifadelerini kullandı. "Leyla’dan sonra projesiyle 11 bin çocuğa ulaştık" Topluluk Başkanı Muhammed Berat Ensarioğlu, yürüttükleri "Leyla’dan Sonra" projesini anlatarak, "Bu proje 10 yıl önce Leyla isimli kronik hasta bir çocuğumuzla tanışmamızla başladı. O günden bu yana 13 tıp fakültesi bünyesinde 11 binden fazla çocuğa ulaştık. Her hafta kronik hasta çocuklarımızı ziyaret ediyor, onlarla oyunlar oynuyor ve özel günlerde hastanede etkinlikler düzenliyoruz. Amacımız, çocuklarımızın hayatına dokunmak ve sosyal olarak destek olmak" dedi "Çocuklarınız diyabetle değil, hayatla motive olsun" 10 yıldır tip 1 diyabetli olan Diş Hekimi Bengi Özgür, ailelere seslenerek, "27 yaşındayım ve yaklaşık 10 yıldır tip 1 diyabetliyim. Diyabetli bir yetişkin olarak şunu söylemek istiyorum, lütfen çocuklarınızı diyabetten dolayı geri çekmeyin. Diyabetli çocuklar farkındalığı yüksek, özel çocuklardır. Onları spor, sanat ve takım aktivitelerine yönlendirin. Biz diyabetliler hayatın içinde oldukça diyabet yönetimini daha iyi öğreniyoruz" ifadelerini kullandı "Ailelerin desteği bu yolculuğun temel taşıdır" Turgut Özal Tıp Merkezi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Erol Karaaslan ise konuşmasında, "Diyabetli çocukların tedavi ve takibinde ailelerin desteği çok önemlidir. Bu toplantılar da bu desteğin somut bir örneğidir. Aileler, birbirlerinin tecrübelerinden çok şey öğreniyor. Hastanemiz hem tıbbi hem psikososyal destek açısından güçlü bir yapıdadır. Destek ihtiyacı hisseden bütün ailelerimizi bu imkânlardan yararlanmaya davet ediyorum" dedi "Endokrinolojiyle gönül bağım var" İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Aslan da endokrinolojiyle olan akademik bağını anlatarak, "Asistanlığımın büyük bölümü endokrinle geçti. Tip 1 diyabetle ilgili çalışmalar yaptım. Bu nedenle bu alana kendimi hep yakın hissettim. Bugün burada aidiyet duygusuyla bulunuyorum. Katılımınız için teşekkür ediyorum. Nice gülüşlere diyorum" şeklinde konuştu "Ben de tip 1 diyabetliyim" Cumhuriyet Başsavcı Vekili Murat Karakuş, hem diyabetli bir ebeveyn hem de tip 1 diyabetli bir birey olarak yaşadıklarını anlatarak, "37 yaşındayım ve mesleğe başladığım yıllarda, 26 yaşımda tip 1 diyabet tanısı aldım. Tanıyı aldığım gün büyük bir şok yaşadım. ‘Ömür boyu insülin kullanacaksın’ denildiğinde bunun ne anlama geldiğini sonradan daha iyi anladım. Balayı dönemini atlattım, hayatıma devam ettim. Eşim bu süreçte bana çok destek oldu" diye konuştu. Karakuş, diyabetle yaşamın mümkün olduğunu ve güçlü bir sosyal destekle sürecin kolaylaştığını kaydetti.
15 Kasım 2025 Cumartesi - 13:34
Uzmanı uyardı: Günde 30 dakika yürüyüşle diyabet önlenebilir
Aile Hekimi Hatice Nihan Demir Karakaş, ülkemizde her 8 kişiden birinin diyabet hastası olduğunu ve günde 30 dakikalık yürüyüşle bu hastalığın önlenebilir olduğunu söyledi. Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan Aile Hekimi Hatice Nihan Demir Karakaş, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. Diyabetin dünya genelinde hızla arttığına dikkat çeken Karakaş, hastalığın toplum sağlığı açısından ciddi riskler barındırdığını vurguladı. "Her 8 kişiden biri diyabet hastası" Aile Hekimi Hatice Nihan Demir Karakaş, dünyada yaklaşık 540 milyon insanının diyabetle yaşadığını ifade ederek, " Bugün, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Her yıl olduğu gibi bugün de tüm dünyada giderek artan diyabet sorununa dikkat çekmeyi ve farkındalığı artırmayı amaçlıyoruz. Dünyada yaklaşık 540 milyon insan, yani her 10 kişiden biri diyabetle yaşamaktadır. Ülkemizde yapılan büyük kapsamlı TURDEP-2 çalışmasına göre ise Türkiye’de diyabet oranı yüzde 13 civarındadır; bu da her 8 kişiden birinin diyabet hastası olduğu anlamına gelir. Üstelik birçok kişi diyabet hastası olduğunun farkında bile değildir. Bu nedenle farkındalığı artırmak, kişileri uyarmak, önlemleri vurgulamak ve diyabetin büyük ölçüde önlenebilir bir hastalık olduğunu göstermek büyük önem taşır" dedi. "Diyabet önlenebilen bir hastalık" Tip2 diyabetin önlenebilen bir hastalık olduğunu söyleyen Karakaş, " Diyabet önlenebilen Diyabetin tanı kriterlerini de çok kısa özetleyecek olursak; diyabet bildiğiniz gibi kan şekerinin vücutta düzensiz olması. Bir insanın açlık kan şekerine bakıldığında 126 miligram desilitrenin üstünde olması ya da günün herhangi bir saatinde iki yüzün üzerinde kan şekeri tespit edilmesi ya da üç aylık kan şekeri olan olarak bildiğimiz hemoglobin A1 C‘nin altı buçuğun üzerinde olması diyabet hastalığı yani şeker hastalığı olduğunu gösterir. Diyabet hastalığı Tip1 ve Tip2 diye ayrılıyor. Ama biz Tip2 ile çok ilgileniyoruz. Çünkü Tip2 diyabet önlenebilen; yaşam tarzı değişikliği ve sağlıklı yaşamla tamamen düzeltilebilen bir durum. Bu sebeple hastalarımızın mutlaka kan şekeri kontrollerini düzenli yapmalarını belirli aralıklarla kontrole gitmelerini, yakınlarının ve sevdiklerinin sağlığına biraz daha dikkat etmelerini öneriyoruz" diye konuştu. Günde 30 dakika yürüyüş diyabetten koruyor Karakaş, günde 30 dakikalık yapılan yürüyüşle diyabet hastalığının önlenebileceğine değinerek, "Diyabetin ilaçlarla beraber yaşam tarzı değişiklikleri de çok fazla önem arz etmekte. O yüzden günde 30 dakikalık yapılan yürüyüşler sebze ve protein ağırlıklı beslenmek alkol ve sigaradan uzak durmakta diyabeti önlemekte çok büyük faktörler olarak yer almakta. Biz Koşuyolu Kalp Hastanesi olarak bu toplumda farkındalığı oluşturmak ve sürdürmek için gerekli çabaları gösteriyoruz. Siz de sevdiklerinizle beraber onların sağlığını düşünün kan şekeri ölçümlerinizi yaptırın ve kendinize dikkat edin" şeklinde konuştu. Diyabet görme kaybına neden olabilir Diyabetin görme kaybına ve böbrek yetmezliğine neden olabileceğini söyleyen Karakaş, "Diyabetin maalesef ciddi kalp hastalıkları, görme kaybına kadar giden görme problemleri ve böbrek yetmezliği gibi diyalize girmeyi gerektirecek durumlar olabilmekte, bunlar en korktuğumuz komplikasyonlar ama dediğimiz gibi bunları yaşam tarzı değişikliği ve ilaç tedavisi ile zamanında önlemek ve düzeltmek mümkün. O yüzden her şey elimizde. Dünya diyabet gününde yani 14 Kasım’da sizleri hastanelerimizde polikliniklerimize kan şekeri kontrollerinizi yaptırmaya davet ediyoruz. Bu sayede bu erken tanı şansımız olacak ve kalp hastalığı böbrek hastalığı ve göz problemleri gibi komplikasyonları önleme imkanına sahip olacağız" ifadelerini kullandı.
15 Kasım 2025 Cumartesi - 13:16
Tematik Kahve Günleri’nde kanser araştırmaları konuşuldu
Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) AR-GE Koordinatörlüğünün "Uludağ Tematik Kahve Günleri" etkinliğinin altıncısı "Kanser Araştırmalarında Disiplinlerarası Yaklaşımlar" temasıyla gerçekleştirildi. Akademisyenleri ve sektör paydaşlarını bir araya getiren etkinlikte, kanser tedavisindeki evrim ve çok yönlü işbirliğinin önemi vurgulandı. BUÜ Rektörlük A Salonunda gerçekleştirilen etkinliğe Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, AR-GE Koordinatörü Prof. Dr. Esra Karaca, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. N. Funda Coşkun, alanında uzman konuşmacılar ile akademik ve idari personelin yanı sıra öğrenciler de katıldı. "Kanser tedavisi sosyal alanları kapsamalı" BUÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, kanser tedavisinin geçmişten bugüne tümörün çıkarılmasından genetik seviyeye inen spesifik tedavilere doğru evrildiğini belirterek, bu dönüşümün multidisipliner yaklaşımı zorunlu kıldığını ifade etti. Prof. Dr. Kırıştıoğlu, büyük bilimsel çabaya rağmen bazı kanser türlerinde başarı oranlarının hala düşük olduğunu, bu nedenle yaklaşımın cerrahi ve ilacın ötesinde; hastanın psiko-sosyal durumu, yaşam kalitesi, yapay zeka ve biyosistem mühendisliği gibi teknolojik ve sosyal alanları da içermesi gerektiğini vurguladı. Çevresel faktörler akciğer kanseri sıklığını artırıyor BUÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Funda Coşkun ise kanser konusunun yıllar geçse de önemini koruduğunu ve çok etmenli yapısı nedeniyle görülme sıklığının artmaya devam ettiğini söyledi. Özellikle kendi alanı olan göğüs hastalıkları ve akciğer kanserine değinen Prof. Dr. Coşkun, Bursa’nın sanayi ile iç içe olması, hava kirliliği ve tütün tüketiminin yüksek olması gibi çevresel etmenler nedeniyle bölgede akciğer kanseri prevalansının yüksek olduğunu aktardı. Dekan Coşkun, kanserle mücadelede koruyucu hekimlik, yenilikçi tanı aşamaları ve tedavi yolaklarına destek sağlamanın önemini vurgulayarak, bu alanda biyoloji, fizik, kimya, mühendislik gibi tüm disiplinlerin iş birliğine ihtiyaç duyulduğunu belirtti. "BUÜ, disiplinlerarası iş birliğini güçlendiriyor" AR-GE Koordinatörü Prof. Dr. Esra Karaca da etkinliklerin temel amacının, akademisyenler ve dış paydaşlar arasında yeni iş birliklerini ve geleceğe yönelik proje fikirlerini ortaya çıkarmak olduğunu vurguladı. Katılımcılardan geri dönüşleri takip ettiklerini ve memnuniyet düzeyinin oldukça yüksek olduğunu belirten Karaca, Bursa’nın bir sanayi şehri olmasının ve üniversitedeki geniş araştırma yelpazesinin kendilerine tema belirleme ve sanayicilerin ilgisini çekme konusunda avantaj sağladığını dile getirdi. Uzman konuklardan etkili sunumlar Akademisyen ve sektör temsilcilerinin ilgiyle takip ettiği programda; BUÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilge Osman, Türk Kanser Derneği Sağlık ve Eğitim Komisyonundan Tuğçe Kuştur, BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Önder Aybastıer, R-Kare Biyoteknoloji San. ve Tic. Ltd. Şti. Biyoteknoloji Genel Müdürü Murat Yazıcı, BUÜ Tıp Fakültesi Öğretim Elemanı Berkay Doğan, Medcem Tıbbi Laboratuvar Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. Laboratuvar Uzmanı Elif Nihan Çetin, BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Serap Çelikel Kasımoğulları, BUÜ Tıp Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Şehime Gülsün Temel, BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ferda Arı, BUÜ Mühendislik Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Gıyasettin Özcan, BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğr. Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Ömer Ünsal, Tekstil Yüksek Mühendisi Mihriban Akyol ve Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Oğuzhan Doğanlar tarafından sunumlar yapıldı. Etkinlik, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
15 Kasım 2025 Cumartesi - 12:58
Karadeniz Bölgesi Tabip Odaları Toplantısı
Karadeniz Bölgesi Tabip Odaları Toplantısı, Samsun Tabip Odası ev sahipliğinde yapıldı. Toplantıda, Tekkeköy ilçesine yapılması planlanan yeni dolgu sahasının sağlığa etkileri ele alındı. Samsun Tabip Odası ev sahipliğinde düzenlenen Karadeniz Bölgesi Tabip Odaları Toplantısı, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Toplantının başında söz alan Samsun Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Canan Seren, katılımcılara şükranlarını ileterek, toplantının yararlı olması temennisinde bulundu. Programda konuşmacı olarak yer alan Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa, "Yeni Dolgu Sahası ve Sağlığa Etkileri" başlıklı sunumunda, "Söz konusu bölgeye dolgu alanı yapılacak. Dolgu alanı 177 bin 641 m2’lik bir alan. Dolgu miktarı 900 bin m3. Bunun karşılığı 2 milyon 700 bin ton kaya ve toprak ve dolgusu demek. Bunlar 20 tonluk damperle taşınsa 135 bin kamyona denk geliyor. Dolgu malzemesinin suda çözülmeyen kaya ve kırma taş olduğunu iddia ediyorlar. Su, parçalayıcı bir ögedir. Her şeye zarar verebilir. Bu dolgunun temel amacı fabrikada kapasite artışı" dedi. Program Prof. Dr. Alpay Azap’ın "Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün" sunumunun ardından katılımcıların değerlendirmeleri ile son buldu.
15 Kasım 2025 Cumartesi - 12:28
300 kilonun üzerinde olan hasta yardım bekliyor: "Hayatımı normal bir şekilde idame ettirmek istiyorum"
Ankara’da yaşayan 300 kilonun üzerinde obezite hastası Barış Pınarbaşı, hastanede tedavi görmek istediğini belirterek yardım istedi. Pınarbaşı, "Hayatımı normal bir şekilde idame ettirmek istiyorum" dedi.
15 Kasım 2025 Cumartesi - 11:48
Sağlık-Sen: "Diş hekimleri kamuya atanmalı ve uzmanlaşmalarının önü açılmalıdır
Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen), vatandaşların diş sağlığı hizmetlerine kolayca ulaşabilmesi için kamuda diş hekimi sayısının artması gerektiğini belirtti. Sağlık-Sen tarafından kamuda diş hekimi atanması yapılmasına yönelik açıklama yayımlandı. Türkiye’de her yıl binlerce gencin, diş hekimliği fakültelerini bitirdiğini ancak mezun olan birçok diş hekiminin iş bulamadığı ve kamuda istihdam beklediği belirtilen açıklamada, senede iki kez yapılan Diş Hekimliği Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı’nın (DUS) tek seferle sınırlandırılmasının olumsuz etkilediği dile getirildi. Açıklamada, Türkiye’de yaklaşık 50 bin diş hekiminin görev yaptığı ve gelecek 5 yıl içerisinde de yaklaşık 50 bin genç diş hekiminin mezun olacağı belirtilerek, bu çerçevede diş hekimliği mesleğinde istihdam sorununun daha da büyüyeceği ifade edildi. Mevcut diş hekimlerinin yalnızca 21 bini kamu kurumların olduğu ve geri kalan 29 bini ise özel sektörde olduğu kaydedilirken, kamuda istihdam oranının düşük olmasının vatandaşların kamu ağız diş sağlığı hizmetlerine erişimine olumsuz etki edeceği aktarıldı. Kamuda diş hekimi istihdamının yetersiz olmasından dolayı vatandaşların özel hizmete yönelmek zorunda kaldığı ve ekonomik olarak da zorlandığı belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "TÜİK ve OECD verilerine göre, Türkiye’de hanehalkı sağlık harcamalarının yaklaşık yüzde 15’i diş sağlığı hizmetlerinden kaynaklanmakta, bu harcamalar birçok aile için "’katastrofik sağlık harcaması’ boyutuna ulaşmaktadır. Koruyucu diş sağlığı hizmetleri yaygınlaştırılsa, bu ekonomik yük ciddi biçimde azaltılabilir. Ağız ve diş sağlığı, yalnızca estetik değil; genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Koruyucu hizmetler ile; birçok sistemik rahatsızlığın görülme sıklığını azaltmak mümkündür. Koruyucu diş sağlığı hizmetleri 4-7 kat maliyet etkin olmakla birlikte, uzman diş hekimi istihdamı ise yaklaşık yüzde 20 oranında tedavi başarısını artırmakta ve uzun vadede aynı oranda sağlık maliyetini azaltmaktadır. MHRS’de en çok randevu alınan branşlardan olan diş hekimliğinin yükü koruyucu ağız ve diş sağlığı hizmetlerine ağırlık verilerek ve diş hekimi ataması yapılarak azaltılmalı, diş hekimlerinin iş yoğunluğu makul seviyelere getirilmeli, hastalara yeteri kadar zaman ayırması sağlanmalıdır." Diş hekimliği istihdamının az olmasından ötürü yaşanan sorunlara ilişkin çözüm önerilerine de yer verilen açıklamada, diş hekimlerinin kamuda istihdam edilmesi, koruyucu ağız ve diş sağlığı politikaları güçlendirilmesi, eğitimli genç hekimlerimizin emeği heba edilmemeli, ülkemizin bilimsel birikimi korunması ve OECD ülkelerinin gerisinde kalan uzman diş hekimi oranı artırılması gerektiği vurgulandı.
15 Kasım 2025 Cumartesi - 11:14
EÜ’den Dünya Diyabet Gününde farkındalık oluşturan etkinlik
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalı, "14 Kasım Dünya Diyabet Günü" dolayısıyla bir etkinlik düzenledi. EÜ Tıp Fakültesi 20 Mayıs Amfisinde gerçekleştirilen etkinlikte, diyabet konusunda farkındalık oluşturmak ve güncel bilimsel gelişmeleri paylaşmak amacıyla akademisyenler, aileler ve çocukları bir araya geldi. Etkinlikte, Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Damla Gökşen, "Diyabet Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar ve Geleceğe Bakış: Tip 1 Diyabetin Yol Haritası" başlıklı sunumuyla yer alırken; Çocuk Hastanesi Diyabet Hemşiresi Dr. Hemşire Günay Demir ve Diyabet Eğitim Hemşiresi Hafize Işıklar ise, "İnsülin İnfüzyon Pompaları ve Sürekli Glukoz Ölçüm Sistemleri: Kime, Neden, Hangisi?" konulu sunumlarıyla diyabet yönetimindeki teknolojik gelişmelere ilişkin bilgi paylaştı. Prof. Dr. Damla Gökşen, sunumunda Tip 1 Diyabet’in karmaşık doğasına ve küresel yayılımına dikkat çekti. Hastalığın kalıcı olduğunu ve kan şekeri yönetiminin göründüğünden çok daha karmaşık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gökşen, "Tanı anında diyabet yönetimi için gerekli tüm konuların eğitimi verilmektedir, ancak bilgilerin tekrarı ve pekiştirilmesi her zaman gereklidir" dedi. Küresel rakamların ciddiyetine dikkat çeken Gökşen, "Dünyada tanı konmuş yaklaşık 9 milyon diyabetli var ve bu sayının 2040 yılında iki katına çıkacağı öngörülüyor. Özellikle çocuklarda glikoz seviyesini ideal aralıkta tutmak birden çok faktöre bağlıdır. Bu süreç, hem aile hem de diyabet ekibi için oldukça zorlayıcıdır" diye konuştu. "Sensör okur-yazarlığı şart" Dr. Hemş. Günay Demir, güncel diyabet yönetim teknolojileri üzerine kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi. Demir, sunumda diyabetli bireylerin yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen sürekli glukoz izlem sistemleri (CGMS) ve insülin infüzyon pompa sistemleri detaylı olarak ele alarak incelenen cihazların sensör ömrü, ısınma süresi ve uzaktan izleyebilen kişi sayısı gibi kritik özellikleri karşılaştırıldı. Demir "Sensörlerin sunduğu eğilim ve alarmları doğru okuyabilmek için sensör okuryazarlığı şart; bunun için mutlaka eğitim almak ve yemek-egzersiz gibi olay girişlerini düzenli kaydetmek gerekiyor. Sensör okuryazarlığı, gün içindeki verileri bilinçli takip edip doğru yorumlama becerisi sağlar" dedi. "Sensörler sayesinde kan şekerini anlık ve eksiksiz takip ediyoruz" Hemşire Hafize Işıklar ise, "Bugün, insülini keşfeden Frederick Banting’in doğum günü olan 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde sizlere, kan şekeri izleminde bir devrim olan sensörler ve pompalardan bahsetmek istiyorum. Eskiden parmaktan ölçümle günün sadece belirli anlarını görerek büyük resmi tahmin etmeye çalışırken, sensörler sayesinde artık tablonun bütününü anlık olarak izleyebiliyoruz. Örneğin, parmak ölçümleriniz hedef aralıkta görünse bile, sensör verilerini incelediğinizde gece fark etmediğiniz bir kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) yaşadığınızı veya yemek sonrası yaptığınız insülinin fazla geldiğini fark edebilirsiniz. Bu da bize, insülin dozlarımızı daha doğru ayarlama imkânı tanır" dedi. Etkinlik, çocuklar için müzik, dans ve sürprizlerle sona erdi.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder