ÇEVRE - 19 Ekim 2018 Cuma 11:54

Karadeniz’in giderek yaklaştığı mahalle mendirek çakılmazsa sular altında kalacak

A
A
A
Karadeniz’in giderek yaklaştığı mahalle mendirek çakılmazsa sular altında kalacak

Sakarya’nın Karadeniz’e kıyısı olan Karasu ilçesine bağlı İhsaniye Mahallesi, giderek yaklaşan deniz sularının altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya.

Sakarya’nın Karadeniz’e kıyısı olan Karasu ilçesine bağlı İhsaniye Mahallesi, giderek yaklaşan deniz sularının altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Mahalle muhtarı Ömer Tutkun, sahile kesimine taş dolgu ve mendirek yapılmaması halinde 10 yıl içinde sular altında kalacaklarını iddia etti.


Sakarya’nın Karadeniz’e kıyısı olan Karasu ilçesine bağlı İhsaniye Mahallesi’nin sahil kesimi, denizin aşırı dalgalı olması sebebiyle hızla kum kaybı yaşıyor. Yaşanan kum kaybı nedeniyle Karadeniz suları, yazın turistler tarafından yoğun ilgi gören Karasu ilçesine bağlı mahalleye 200 metre daha fazla yaklaştı. 310 haneli mahalle yaşayan vatandaşlar, sahile mendirek ve taş dolgu yapılamaması halinde sular altında kalma tehlikesiyle yaşadıklarını söylediler. Yetkilerden yardım bekleyen Mahallesi Muhtarı Ömer Tutkun, taş dolgu ve mendirek yapılmazsa köyün 10 yıl içinde su altında kalma tehdidine gireceğini açıkladı.



“Bu mendirek yapılmazsa köyümüz 10 yıl sonra tehdit altına girecek”


İhsaniye Mahallesi Muhtarı Ömer Tutkun konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Karasu sahilimizde bizim köyümüz en güzel köylerden bir tanesidir. Burası turistler gelir yazın buraya. Bizim sahilimiz denizin aşırı dalgalı olmasından karadaki kumu sürekli içeriye doğru çekiyor. Şuanda hesaplarımıza göre 200 metre deniz köyümüze yaklaştı. Bu bizim köyümüzü tehdit eder hale geldi. Bununla alakalı yetkililerle görüştük ve hepsinin bilgisi var. Hatta proje hazırlanmış buraya, bir mendirek yapılacağı söyleniyor. Sakarya nehrinin denize döküldüğü boğazda her sene tıkanma oluyor. Burada balıkçı kardeşlerimiz sıkıntı yaşıyorlar. Bu sıkıntıyı yaşamaları için bizde geçici olarak buraya kepçeleri getirerek boğazı açtırıyoruz. Bunlar geçici tedbirler. Biz diyoruz ki buraya biran önce bu mendireğin acilen yapılması lazım. Bu mendirek yapılmazsa köyümüz 10 yıl sonra tehdit altına girecek. Şuan 310 haneli, yaklaşık bin nüfuslu bir köyümüz var. Sahilimizin güvenliğini sağlamak, kumun kaybı olmaması için biran önce buranın taş dolgu ve mendireğin yapılması lazım” dedi.



“Bizim korkumuz burada canlar gidecek”


Yıllardır konunun çözümü için mücadele ettiklerini belirten Karasu Yenimahalle Su Ürünleri 2. Kooperatifi Başkanı Ali Osman Karaman ise “Yıllardır bu işin mücadelesini veriyoruz. 2003’ten beri çalışmamıza rağmen devlet kurumlarının bu işe el atmadıklarını, birilerin burayı yapılmaması için elinden gelen her gayreti yaptıklarını ama maalesef biz bunun projesini çıkardığımız halde mücadele ediyoruz. Bu yöre bizim yöremiz. Bizim korkumuz burada canlar gidecek. Bu canları önleyelim. Yıllardır burada bir sürü balıkçının ailelerinin yetim kaldıklarını gördük. Lütfen yetkililere sesleniyoruz. Lütfen buraya el atın. Buradaki çalışmalar geçici devletin mazotunu boşuna harcıyoruz. Lütfen bu balıkçılara hizmet edin. Sakarya nehrine 40 milyon para giriyor. Eğer burası kapandığında buradaki balıkçıların açlık içinde kaldığını göreceksiniz. Devletin kasasından bizlere biraz para harcayın. Bu insanlara yazık. İnsanlar doğru düzgün balıkçılık yapamıyor. Böyle olunca gayri meşru yola sapmak zorunda kalıyorlar. Bunları engelleyemiyoruz. Balıkçılarda biz ekmek yiyeceğiz diyorlar. Biz de yetkililere bunları duyurmak istiyoruz. Duyun sesimizi” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Caminin yardım kasasını kıran hırsız 15 bin TL çaldı Manavgat’ta bir caminin yardım kasasını çekiç yardımıyla kıran hırsız kasa içerisinde bulunan 15 bin TL civarındaki parayı aldı. Güvenlik kameralarını inceleyen ekipler şahsın daha öncede aynı cami ve çevredeki diğer camilerden hırsızlık yaptığını belirtti. Olay, Manavgat’ın Kavaklı Mahallesi’nde bulunan Kavaklı Camii’nde meydana geldi. Caminin kapısının kırılarak içeri girildiğini fark eden cami görevlisi 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayarak durumu Manavgat İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen Asayiş Büro Amirliği ekipleri yaptıkları incelemede giriş kapısının üst kısmının kırılarak içeri girildiğini ve imam odasında bulunan ve yardımların toplandığı paraların bulunduğu kasanın çekiçle kırılarak açıldığını belirledi. Bozuk paralara dokunmamış Manavgat İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekiplerinin incelemesi sonucu yardım kasasında bulunan 15 bin TL civarında ki nakit paranın çalındığı belirlendi. Hırsızın kasada bulunan bozuk paraları ise dokunmadığı görülürken, başta kırılan kapı olmak üzere çalınan parayla birlikte verdiği zararın 35 bin lirayı bulduğu belirtildi. Ekiplerin caminin güvenlik kameralarında yaptığı inceleme sonucunda şahsın Şahin Mert G. olduğu belirlendi. Daha öncede birçok camiden hırsızlık yapmış Şahin Mert G.’nin daha önce aynı camiye ve Manavgat’ta değişik camilere defalarca girerek hırsızlık yaptığı ve hırsızlıktan çok sayıda dosyası olduğu öğrenildi. Hırsızlık anına ait güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde Şahin Mert G.’nin cami avlusunda dolaşma ve camiye girme anları saniye saniye görüntülendi. Şahsın sırtındaki çantayla spor salonuna giden bir vatandaş izlenimi oluştururken, çantada kerpeten, tornavida, çekiç, keski gibi hırsızlıkta kullandığı malzemelerin olduğu bildirildi.
Ankara Kızılay, Gazze’de 10 bin kişi kapasiteli aşeviyle yeniden hizmet vermeye başladı Kızılay, Gazze’nin Refah kentine yönelik kara harekâtı nedeniyle faaliyetine ara veren günlük 10 bin kişilik sıcak yemek kapasiteli aşeviyle Deyr Belah bölgesinde yeniden hizmet vermeye başladı. 7 Ekim’den bu yana çatışmaların devam ettiği Gazze’deki insani yardım çalışmaları kapsamında günlük sıcak yemek ihtiyacını aşevi aracılığıyla karşılayan Kızılay, İsrail’in kara harekâtı nedeniyle savaş bölgesi ilan edilen Refah’taki aşevi faaliyetlerini 6 Mayıs 2024 itibarıyla durdurmak zorunda kalmıştı. Refah’taki El Meşru bölgesinde günde 10 bin kişiye sıcak yemek dağıtan aşevi, yaklaşık üç haftalık aranın ardından Gazze Şeridi’nin orta kesiminde yer alan Deyr Belah bölgesinde yeniden hizmet vermeye başladı. Aynı kapasiteyle kapılarını açan aşeviyle Kızılay, kıtlık riskinin her geçen gün arttığı Gazze’deki çatışma mağdurlarının en temel gıda ihtiyacını karşılamak üzere çalışmaya devam edecek. Kurban konserveleri Gazze’ye de gidecek Türk Kızılay, gelenekselleşen vekaletle kurban kesim kampanyası kapsamında bu yıl Gazze’deki çatışma mağdurları için de özel bir çalışma yürütüyor. ’Kurban Bereketini Yıl Boyu Yaşatıyorsan Hilal Olsun Türkiye’ sloganıyla yürütülen kampanya boyunca Kızılay, yurt içinde kesilen kurbanlardan hazırlanacak kavurma konservelerini Gazze için de hazırlayacak. Kızılay, insani yardımların geçişiyle ilgili aksamalar yaşanan Gazze’de kurban kesimi için şartların elverişli olmamasının yanı sıra yıl boyunca et ihtiyacının karşılanması için kavurma konservesi çözümünü ortaya koydu. Türkiye’de kesilecek kurban paylarından hazırlanacak yaklaşık 400 bin kavurma konservesi, Kızılay’ın bölgeye insani yardım gönderdiği İyilik Gemileri’yle Gazze’ye ulaştırılacak. Kavurma konserveleri, hem aşevinde sıcak yemek olarak hem de doğrudan dağıtımlarla yıl boyunca Gazze’deki ihtiyaç sahiplerinin sofralarında yer bulacak. Kızılay, Gazze’deki mağdurlar için kesimlerini Türkiye’de yapacağı kurbanların vekalet bedelini ise 11 bin 750 lira olarak belirledi.
Antalya Çocuğunuzu obeziteden kurtarmak için bunlara dikkat edin Çocukluk çağında aşırı kilo ve obezitenin hem fiziksel hem de psikolojik sağlık üzerinde önemli etkileri olduğunu söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uz. Dr. Fatih Ay, kilo problemi olan çocukların yetişkinlikte de obeziteyle mücadele etme durumu olabileceğinin altını çizdi. Ay, “Çocuklukta obezite aynı zamanda özgüven eksikliğie ve depresyona da yol açabilir. Çocuklukta obeziteyi azaltmanın en iyi stratejilerinden biri, tüm ailenin yeme ve egzersiz alışkanlıklarını iyileştirmektir. Çocuk döneminde obeziteyi tedavi etmek ve önlemek, çocuğun sağlığının şimdi ve gelecekte korunmasına yardımcı olur.” dedi. Obezite, kalori ve yağ alımındaki artışın sonucu Çevresel faktörler, yaşam tarzı tercihleri ve kültürel çevre etkenlerinin, dünya çapında artan obezite oranlarında önemli rol oynadığına dikkat çeken Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Fatih Ay, genel olarak aşırı kilo ve obezitenin, kalori ve yağ alımındaki artışın sonucu olduğunu dile getirdi. Uz. Dr. Ay, “Öte yandan, alkolsüz içeceklerle aşırı şeker tüketiminin, porsiyon büyüklüğünün artmasının ve fiziksel aktivitedeki sürekli düşüşün, tüm dünyada artan obezite oranlarında önemli rol oynadığına dair destekleyici kanıtlar da vardır. Çocuklarda obezite, pek çok etkenin bir araya gelmesi ile ortaya çıkabilir. Bunlar, annenin çocuk dünyaya gelmeden karşılaştığı problemlerden aile içindeki çatışmaya kadar geniş bir yelpazede görülebilir. Araştırmalar obez çocukların dış görünüş açısından arkadaşları tarafından daha zor kabul edildiğini, aileleriyle daha çok tartıştıklarını, sosyal aktivitelerle ilgilenmediklerini veya arkadaş edinmekten korktuklarını, dolayısıyla psikolojik olarak kötü etkilendiklerini göstermektedir. Obezite aynı zamanda çocuğun zayıf akademik performans ve yaşadığı daha düşük yaşam kalitesiyle de ilişkilidir.” diye konuştu. Kilolu çocukların uzman kontrolünde olması gerekiyor Çocukluk çağı obezitesini, 2 yaş ve üzeri çocuklarda vücut kitle indeksinin (BMI) yaş ve cinsiyete göre yüzde 95’lik dilimde veya üzerinde olması şeklinde tanımlayan Uz. Dr. Fatih Ay, çocukların BMI faktörleri yetişkinlerden farklı olduğunu aktardı. Çocukların vücut kitle endeksinin yaşa ve cinsiyete göre belirlendiğini belirten Ay, şu şekilde devam etti: “Uzmanlar, çocuklar için sağlıklı bir BMI’yi değerlendirmek için özel büyüme çizelgeleri kullanır. Bu nedenle, fazla kilosu olan çocukların düzenli olarak uzman kontrolünde olması ve takiplerinin yapılması önem taşımaktadır. Çocukların büyüme ve gelişim süreci devam ettiği için çocuklara diyet önerilmemektedir. Onları sağlıklı ve dengeli beslenmeye yönelik davranış değişikliğine ve uygun bir egzersiz programına yönlendirerek, kilo kaybı sağlanmalıdır. Bu yöntemle tedavi süresince çocuklar kilo yüzünden stres altında kalmadan, sağlıklı diğer akranları gibi normal büyüme ve gelişme sürecini yakalayabilmektedirler. Ayrıca; obezitenin önlenmesi ve tedavi edilme sürecinde ebeveynlerin tutumu da çok önemlidir. Böyle bir durumda çocuklar kendilerini dışlanmış hissederler. Bu nedenle çocukta sorunun sadece kendi için kötü bir problem olmadığını anlamasına; ailenin kendisi için çaba harcadığını düşünmesini sağlamaya ve onu cesaretlendirmeye çalışmak gereklidir.” Ailelere düşen görevler Uzm. Dr. Fatih Ay, çocuklarda obezitenin önlenmesi için ailelere düşen görevleri ise şu şekilde açıkladı: “Kesinlikle “şişman çocuk sağlıklıdır, ileride boya gider” diye düşünmeyin. Çocuğunuzu kendiniz diyete sokmayın. Sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak için mutlaka bir beslenme ve diyet uzmanından yardım alın. Günde en az 30 dakika fiziksel aktivite yapmalarını sağlayacak ortam oluşturun. Çocuğunuzun okulun spor etkinliklerine katılmasını sağlayın. Beraberken basit yürüyüşler yapın, yürüme mesafesindeki yerlere arabayla değil yürüyerek gitmeye çalışın. Saatlerce televizyon ve bilgisayar önünde zaman geçirmesini önleyecek fiziksel aktivite içeren faaliyetler yapmaya özen gösterin ve gerektiğinde onlara eşlik edin. Yemek saatlerini düzene koyun ve beraber yemek masasına oturun. Çocuğunuza su içme alışkanlığı kazandırın. Çocuğunuzun tek tip beslenmesini önleyin, tabağında çeşitliliği sağlayın. Büyük porsiyonları azaltın ve ideal porsiyonlara alıştırın. Fast food, şeker, bisküvi ve çikolata gibi besinleri tamamen yasaklamayın, çünkü yasaklar onları daha çekici yapacağı için zaman zaman onları dengeli olarak tüketmesine izin verin. Çocuklarınızı ödüllendirirken pasta, tatlı, çikolata, şeker kullanmak yerine meyveyi tercih edin. Çocuğunuza beslenme çantası hazırlayın ve tercihiniz meyve, süt veya peynirli sandviç gibi kalorisi düşük, az yağlı besinler olsun.”
Antalya Denize bırakılan yaralı balon balığına, diğer balon balıkları saldırdı Antalya’da bir balıkçının oltasına takılıp yaralı olarak tekrar denize salınan en büyük balon balığı türüne, etrafına toplanan yüzlerce balon balığı saldırdı. Balon balıklarının kendi türlerini yeme anları cep telefonu kamerasına yansırken, 17 senedir amatör balıkçılık yapan Savaş Güzel, “İlk defa böyle bir şeye şahit oluyorum. Kendi cinsine bunu yapan, diğer balıklara ne yapar bilmiyorum” dedi. Görüntüleri yorumlayan Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu ise, yaralı balon balığının denize koku saldığını ve diğer balon balıklarını bu yüzden saldırdığını söyledi. Gökoğlu, bu türlerin insandan korktuğunu da ekledi. Antalya’da amatör balıkçılık yapan Savaş Güzel, 3 arkadaşıyla birlikte Kumluca ilçesi Mavikent açıklarında balık avına gitti. Güzel’in denize saldığı oltasına yaklaşık 3 kiloluk bir balon balığı takıldı. Balon balığını kancadan kurtarıp denize tekrar salan Güzel, gördüğü manzara karşısında adeta şoke oldu. Yaralanan ve su üzerinde duran Güzel2in tuttuğu balon balığına, aynı türdeki diğer balon balıkları saldırdı. Gözü önünde tuttuğu balığın diğer türler tarafından yendiğini gören Güzel, o anları ise cep telefonu kamerasıyla kaydetti. "Kendi cinsine bunu yapan, diğerler balıklara ne yapar bilmiyorum" Yaşadıklarını anlatan Savaş Güzel, “4 arkadaş balığa çıkmıştık. Balık bulucumuz aşırı derecede balık olduğunu yazdı. 2-3 kiloluk balon balığı oltamıza takıldı. Misinamızla onu çekerken, arkasından 300-400 tane daha aynı cins balon balığı geldi. Tuttuğum balon balığını tekrar denize saldığımda, balık hafif hareketsiz kaldı. O ara diğer balıklar kendi cinsini yemeye başladı. Gözümüzün önünde paramparça ettiler. Yaklaşık 17 yıldır balıkçılık yapıyorum, yakalamadığımız hiçbir tür kalmadı. Balon balığının kendi cinsini bu şekilde yemesini ilk defa görüyorum. Kendi cinsine bunu yapan, diğerler balıklara ne yapar bilmiyorum” dedi “Koku bırakan yaralı türlerine Pirana gibi saldırıyorlar” Görüntüleri yorumlayan Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu ise, söz konusu türün en büyük tür Lagocephalus Sceleratus olduğunu kaydetti. Türün yaralandığında denize bir koku bıraktığını belirten Gökoğlu, “Daha önce ufak olan yaralı bir türü denize bıraktığımızda aynı türün bireyleri ona da saldırdı. Muhtemelen bir koku bırakıyor ve diğerleri de adeta pirana gibi yaralı olana saldırıp onu tüketiyorlar. Başka balık türlerinde böyle bir olay gözlemlemedik” dedi. Gökoğlu, yaşanan olayın balıkçıların ağı ya da misinalarındaki oluşabilecek zarara örnek bir vaka olduğuna da dikkati çekerek, “Kendi bireyini yemek için bu kadar saldırıyorsa, balıkçının ağında yakaladığı diğer balıklar diğer balıklara nasıl saldırdığını göz önünde bulundurmak gerekiyor” ifadelerine yer verdi. “İnsanlardan korkarlar ve kaçarlar” Balon balığının insanlardan korktuğunu da sözlerine ekleyen Gökoğlu, “İnsanın olduğu yere yaklaşmazlar ve kaçarlar. Sadece küçük olan türler bizimle birlikte hareket edebilir ancak zarar vermezler. Fakat o büyük olan türü oltayla tutup parmağınızı ağzına koyarsanız koparır. Çünkü çeneleri ve dişleri çok keskin.