GENEL - 05 Ağustos 2019 Pazartesi 11:02

(Özel) Hipnoz ile kötü anıların etkisi ortadan kalkıyor

A
A
A
(Özel) Hipnoz ile kötü anıların etkisi ortadan kalkıyor

Sakarya’da hipnoz ile insanın bilinçaltına yönelik çalışmalar yapmaya devam eden Korhan Özduru, hipnoz ve submental yöntemleri ile insanlara yaşadıkları kötü bir anının unutturulamayacağını ancak o anın veya anının etkisinin ortadan kaldırabildiğini belirtti.

Sakarya’da hipnoz ile insanın bilinçaltına yönelik çalışmalar yapmaya devam eden Korhan Özduru, hipnoz ve submental yöntemleri ile insanlara yaşadıkları kötü bir anının unutturulamayacağını ancak o anın veya anının etkisinin ortadan kaldırabildiğini belirtti.


Sağlık sorunlarının tedavisinde kullanılan ‘Hipnoz’ yöntemi alanında uzman hekimlerce kendi dallarında uygulandığında başarılı tedavi metodlarından birisi olarak gösteriliyor. Hipnoz uzun yıllardır kullanılan bir tedavi yöntemi olarak bilinsede ehil ellerde yapılmadığında fayda yerine ciddi zararlar da verebilen bir uygulama olduğu herkes tarafından biliniyor. Sakarya’da uzun yıllardır hipnoz yöntemiyle birçok hastayı sağlığına kavuşturan Kişisel Gelişim Uzmanı / Yazar ve Hipnoterapist Korhan Özduru, Hipnoz ve Submental hakkında bilgiler verdi. Özduru, hipnoz ve submental tekniklerinin öğrenilebilen ve öğretilebilen keyifli bir teknik olduğuna vurgu yaparak, bu tekniğin elden ele alınabilir bir güç olarak görülmesinin yanlış olduğunu ifade etti.


Hipnoz hakkında bilgi veren Kişisel Gelişim Uzmanı / Yazar ve Hipnoterapist Korhan Özduru, “Eski bir bilgisayar mühendisiyim. Bir zamanlar robotik ve yapay zeka üzerinde pek çok patentli çalışma yapmıştım, daha sonra hayatımda geçirdiğim diğer aşamalar ile kişisel gelişim, bilinç altı uzmanı ve uzman koç oldum. Hipnoz kesinlikle bir uyku hali değildir. Bayılma, kendinden geçme değildir. Aslında sevdiğimiz bir müziği dinlerken bile aklımızın bizi götürdüğü yer, bir tür hipnoz halidir. Zihnimizde sürekli geçen düşüncelerle ya da içeride hissettiğimiz duygularla alakalı hafif bir dalgınlık, farklı bir konsantrasyon halidir. Hipnoz ne uyutur ne de bayıltır, bilakis hipnoz uyandırır. Keza hipnozla ya da diğer bilinçaltı çalışmalar ile yapmaya çalıştığımız şey insanların üzerindeki o kötü, olumsuz telkinleri diğer adıyla olumsuz hipnozları bozmaya çalışıyoruz” dedi.



Hoş bir bilinçaltı yolculuğudur


Submental hoş bir bilinçaltı yolculuğu olduğunu söyleyen Özduru, hipnoz ve submentalın öğrenilebilir bir yöntem olduğunu belirterek, “Submental bilinçaltı tekniklerinden bir tanesi. Benim de uygulamaktan çok haz aldığım ve sürekli uyguladığım bir teknik. Submental, hipnozun gözünüzü kapatmanıza bile gerek olmayan bir halidir. Kişinin bilinci, farkındalığı gayet yerinde olduğu halde örneğin hoş bir müzik dinlerken dalıp gitmemiz gibi bir haldir, hoş bir bilinçaltı yolculuğudur. Hem hipnoz kesinlikle öğrenilebilir. Benim yaptığım çalışmanın veya hipnozu iyi bilen birisinin yaptığı çalışmanın aynısını sizde uygularsanız, sizde karşınızdakini kolaylıkla transa alırsınız” diye konuştu.



İstemediği bir şeyi kesinlikle yaptıramazsınız


Hipnoz altında olan birisinin istemediği bir şeyi kesinlikle yaptırılamayacağı konusunda vurgu yapan Özduru, “Hipnoz altında olan birisine istemediği bir şeyi kesinlikle yaptıramazsınız. Kişinin kendi fıtratına, düşüncesine aykırı bir şeyi yaptırmak kesinlikle mümkün değildir. Çünkü gerek submental gerekse hipnozda ya da hiçbir bilinçaltı çalışmasında kişinin kendisini tamamen kaybettiği, başka bir dünyaya geçerek sizin dediklerini harfen yaptığı bir şey kesinlikle değildir. Subliminal mesajlarda; 25’inci kare diye bazen tarif edilen mesajda genelde şöyle bir olgu var, insan zihni bilinçaltımız baktığımız her yerde doğum ve ölümle ilgili olan konulara odaklanıyor. Ve ne yazık ki bu subliminal mesajlarda doğumu tarif edecek olan cinsellik öğeleri ve ölümü tarif edecek olan şiddet, kaos öğeleri bu 2 tane öğe de insanların çok dikkatini çekiyor, bu elimizde değil, hepimizin zihni buna kodlanmış durumda. Bunların bir yandan farkında olup hangi mesajları ne şekilde etkileyebilecek olduğunu algılayıp bunlardan insanın zihnini, bilinçaltını koruyabilmesi çok önemli” şeklinde konuştu.



Hipnoz asla bir uyku hali değildir


Hipnoz ve submental yöntemleri ile insanlara yaşadıkları kötü bir anının unutturulamayacağını ancak o anın veya anının etkisinin ortadan kaldırabildiğini belirten Korhan Özduru, “İnsanlar genelde ben şu anıyı unutmak istiyorum veya bir anıyı hatırlamak istiyorum diye kendi kendine söylenir. İnsanlara yaşamış oldukları bir anıyı, o anla ilgili olan konuyu unutturamazsınız. Ama bilinçaltıyla, submental ve hipnoz ile o anın o anının etkisini ortadan kaldırabilirsiniz. Örneğin, arabada gidiyorsunuz bir kaza durumu yaşadınız ve aklınıza hep o an geliyor. O anı, o anıyı unutmazsınız ama o andaki o anıda ki o duyguyu terk edebilirsiniz, sanki başka biri yaşamışçasına anı yine oradadır ama artık oradaki olumsuz duygu yoktur. Hipnoz asla bir uyku hali değildir. Uyku olmadığı için uyanmama söz konusu dahi değildir. En kötü ihtimalle hiçbir şey olmaz. Ve kesinlikle bir mistisizm, bir enerji, ulvi bir şey asla değildir. Öğrenilen ve öğretilebilen, uygulaması da uygulanması da çok keyifli bir tekniktir” dedi.



Çok değerli şeyler öğretti


Hipnoz tekniği uygulanan 38 yaşındaki Zeynep Ergün yaptığı açıklamada, “Hipnoz, uyku hali değil. Ama uykuyla uyanıklık arası değişik, keyifli bir hal. Bütün dışarıdan gelen sesleri duyuyorum, bilincim açık, sorulan sorulara istediğim takdirde cevap veriyorum. Kesinlikle kendimdeyim. Bu tekniğin bende çok pozitif etkileri oldu, zihnim de çok güzel bir yolculuk, rahatlama oldu. Yaklaşık 6 aydır bu tekniğin hem eğitimini alıyorum hem de danışan olarak geliyorum. Bilinçaltına dair çok değerli şeyler öğretti hocamız bize” derken, Hipnoz tekniği uygulanan Tansel Ergün ise, “Submental, gözümüzün açık olduğu, zihnimizin daha berrak bir şekilde düşündüğümüz bir trans hali. Benim buraya gelme sebebim, sinirsel kolit idi. Hiçbir şeyden fayda göremedim, o yüzden hastalığım için başladım ve sonra başka takıntılarım ile de devam ettim. Ben bir yıldır geliyorum. Uygulama esnasında kendimdeydim, trans veya asla uyku hali değil sadece rahatlama, zihni rahatlatıp kendi iç dünyana dönme gibi düşünün ve çevredeki olan biten her şeyi o an duyabiliyorsunuz. Bu tekniğin bana güzel etkileri oldu, ilk olarak hastalığımdan kurtuldum. Kilo verdim submental tekniği ile türlü takıntılarım vardı onları bıraktım” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”