SAĞLIK - 19 Temmuz 2021 Pazartesi 12:26

Bayramda et tüketimine dikkat

A
A
A
Bayramda et tüketimine dikkat

Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü Diyetisyenlerinden Tamer Ezen, Kurban Bayramı öncesi et tüketimi ve sağlıklı beslenme konusunda bilgiler verdi.

Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü Diyetisyenlerinden Tamer Ezen, Kurban Bayramı öncesi et tüketimi ve sağlıklı beslenme konusunda bilgiler verdi.


İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Obeziteyle Mücadele Biriminden Diyetisyeni Tamer Ezen, Kurban Bayramında taze ve fazla et tüketimi, dengesiz beslenme nedeniyle özellikle şişmanlık, yüksek tansiyon, kalp-damar, mide ve diyabet (şeker hastalığı) hastalığı olan kişilerin ciddi sağlık sorunları yaşayabileceğini dile getirdi.


Kurban Bayramı’nda da sağlıklı beslenmenin temel prensiplerine değinen Ezen, “Yiyecek seçimine, porsiyon kontrolüne ve besin gruplarının dengeli dağılması için alınması gereken önlemlerin herkes için geçerli olduğu unutulmayıp her zaman özen gösterilmelidir” dedi. Ezen, yağlı etlerin doymuş yağ ve kolesterol içeriği daha yüksek olduğundan kalp-damar hastalığı, diyabet ve yüksek tansiyonu olan kişilerin Kurban Bayramı’nda kısıtlı miktarlarda yağsız veya az yağlı etleri tercih etmeleri önerisinde bulundu.



Et nasıl tüketilmeli?


Kırmızı etin sindirimi zor olan besin grubunda olduğunu hatırlatan Ezen, yeni kesilmiş hayvanların etlerindeki sertliğin, hem pişirmede hem de sindirimde zorluğa yol açacağını dile getirdi. Ezen, özellikle mide-bağırsak hastalığı olan kişilerin kurban etlerini hemen tüketmemesini, buzdolabında birkaç gün beklettikten sonra haşlama veya ızgarada pişirme yöntemiyle pişirerek tüketmesinin uygun olacağını kaydetti. Sakatat tüketiminin de kurban kesimiyle artacağına dikkat çeken Ezen, özellikle kolesterol hastaları ile kalp-damar hastalığı riski taşıyan kişilerinde sakatat tüketiminden kaçınması gerektiğini belirtti.



Etler nasıl pişirilmeli?


Çok yüksek ısıda, uzun süre pişirme ve kızartma yönteminin çeşitli kanserojen maddelerin oluşumuna neden olacağından tercih edilmemesini öneren Diyetisyen Ezen, “Etler iyi kalite proteinin yanı sıra yağ, çeşitli mineraller ve vitaminleri de içermelerine rağmen C ve E vitaminini içermediğinden sebzelerle birlikte pişirilmeli ya da çiğ sebzeyle tüketilmelidir” diye konuştu. Etle yapılan yemeklerin kendi yağında pişirilmesinin daha uygun olduğuna dikkat çeken Tamer Ezen, özellikle kuyruk yağının veya tereyağının et yemeklerinde kullanılmasından kaçınılması gerektiğini vurguladı.



Hijyen kuralları ihmal edilmemelidir


Etlerin ızgarada pişirilirken, etle ateş arasındaki uzaklığın eti yakmayacak ve kömürleşme sağlamayacak şekilde ayarlanması gerektiğini dile getiren Ezen, “Çok yüksek ısı, etin dış yüzeyinin yanmasına ve su kaybının fazla olmasına yol açarak besin öğesi kaybını artırırken çiğ veya az pişmiş olarak tüketilen etlerden de bazı zoonoz hastalıkların bulaştığı akıldan çıkarılmamalıdır. Hayvanların kesilmesi, yüzülmesi, karkasın parçalanması, etin nakli, muhafazası, pişirilmesi ve tüketime sunulması aşamalarında kişisel hijyen kuralları ihmal edilmemelidir” şeklinde konuştu.



Etin saklanması


Kurban etlerinin büyük parçalar şeklinde değil, birer yemeklik olacak şekilde küçük parçalara ayrılarak saklanması gerektiğini belirten Tamer Ezen, etlerin buzdolabı poşetine koyularak veya yağlı kâğıda sarılarak buzlukta -2 derecede birkaç hafta, -18 derece derin dondurucuda ise 3-4 ay süreyle saklanabileceğini kaydetti. Ezen, “Etler dondurulduktan sonra tekrar çözünmesi bazı mikroorganizmalar için üreme ortamı oluşturur ve bu da sağlığımızı tehdit edeceğinden çözünen et hemen pişirilmeli ve tekrar dondurulmamalıdır. Etlerin, oda ısısında açıkta bırakılacak şekilde değil, yine buzdolabının alt bölmesinde çözünmesi sağlanmalıdır. Derin dondurucuda saklanan etin buzdolabının sebzelik kısmının üstüne konularak çözünmesi beklenebilir. Etin çabuk çözünmesi amacıyla uygulanan kalorifer, soba üzerinde çözünme, oda sıcaklığında bekletme gibi yöntemler, insan sağlığı açısından tehlikeli sonuçları da beraberinde getirmektedir. Et hazırlamada kullanılan kesme tahtalarında çiğ sebze ve meyveleri doğrama işlemi yapılmamalıdır” uyarısında bulundu.



Dengeli ve sağlıklı beslenin


Bayramlarda da yeterli ve dengeli beslenme ilkelerine uygun miktarda et tüketirken çeşitlilik oluşturmak için diğer besin grupları ile et tüketiminin önemine değinen Ezen, “Eti, süt (süt, yoğurt, ayran, peynir vb) grubu; ekmek (tahıl; makarna, bulgur, pirinç ) grubu; sebze grubu ve meyve grubu ile aynı öğünde birlikte tüketmeye özen gösterelim. Sağlıklı bir bayram geçirmek için et ve tatlı tüketimimize dikkat edelim” ifadelerine yer verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Akdeniz anemisi anne ve babada taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle oluyor Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hematoloji branşında Uzman Doktor Özlem Beyler, “Talasemi, diğer adıyla Akdeniz anemisi kalıtımsal geçen genetik bir kansızlık hastalığıdır. Anne ve babada eğer taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle hastalık olur. Ülkemizde yüzde 2 oranında görüyoruz” dedi. Uzman Doktor Özlem Beyler, Akdeniz anemisinin kalıtımsal bir hastalık olduğunu söyledi. Anne ve babada eğer taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle olduğunu belirten Dr. Beyler, hastalığın Türkiye’de yüzde 2 oranında görüldüğünü ifade etti. “Bu taşıyıcılık neden önemli? Evlilik öncesi genetik danışmanlık gerekebilir” diyen Dr. Beyler, “Hastalar, evlilik öncesi yapılan tarama testleriyle bize yönlendiriliyor. Biz de hemoglobin elektroforeze bakarak bilgilendirme yapıyoruz. Taşıyıcılık bir hastalık değildir, tedavi gerektirmez. Taşıyıcıların evlenmesinde ya da çocuk sahibi olmasında herhangi bir sakınca yoktur. Ancak çocuklarına aktarılabildiği bir hastalık olduğu için çocukta ciddi kansızlık olabilir. Bu nedenle takipte olmaları önemlidir” dedi. Bu hastaların kansızlığı olduğu için gereksiz demir tedavisi verilme durumu olabildiğine dikkat çeken Dr. Beyler, şöyle konuştu: “O açıdan mutlaka bir hematoloji uzmanına muayene olmalarını öneririm. Daha sonrasında bazı ağır talasemi hastalarına aylık kan nakli yapmak gerebiliyor. Buna bağlı olarak demir yükleri olabiliyor. Başka organların etkilenme riski olabiliyor. Yine bu hastaların aylık takipte kalmaları lazım. Beslenme durumuna gelecek olursak özel bir beslenme şekli yok. Herkes gibi yiyip içebilirler, beslenebilirler. Bazen biz folik asit desteği verebiliyoruz. Yine bu kontrollerdeki kan değerlerine bakarak karar verebileceğimiz bir durum. Tam kan sayımı, periferik yayma, hemoglobin elektroforezi ve demir testlerine bakarak tanı koyuyoruz. Bu şekilde diğer kansızlık nedenlerinden ayırt etmemiz gerekiyor bu hastaları. Çünkü gereksiz yere vitamin takviyesi alıp kan seviyelerini yükseltme durumlarına girmelerini engellemek istiyoruz.” "Türkiye, Akdeniz Bölgesin’e komşuluğu açısından bu hastalığı sık gördüğümüz bir bölge" Ailenin eğer bir hastada halsizlik, aşırı yorgunluk, çarpıntı, nefes darlığı gibi kansızlığın oluşturduğu durumlar varsa bir doktora gidip kontrol ettirebileceğini aktaran Dr. Beyler, “Bunun haricinde de evlilik öncesi rutin tarama testi yapılıyor. Bu şekilde ülkemizdeki yüksek taşıyıcılık oranlarından kaynaklanabilecek çocuklara aktarımın önüne geçilmiş oluyor. Bizim bu civar için oran yüzde 6 diyebiliriz. Aslında bunlar hep yüksek oranlar. Türkiye için yüzde 2, bölgemiz için yüzde 6’lara çıkıyor. Ama Antalya, Hatay civarına gittiğimizde yüzde 13’lere çıkıyor. Talasemi, aslında sık gördüğümüz bir kansızlık. Akdeniz Bölgesi derken Güneydoğu Asya’ya kadar uzanan, tüm dünyada sıklıkla görülen bir genetik kansızlık nedeni. Türkiye, Akdeniz Bölgesi’ne komşuluğu açısından bu hastalığı sık gördüğümüz bir bölge” şeklinde konuştu.
Mersin Mersin Şehir Hastanesi yöneticileri, engelli personelle bir araya geldi Mersin Şehir Hastanesi yöneticileri, Engelliler Haftası kapsamında hastanede çalışan engelli personelle bir araya geldi. Hastane yönetimi ve sosyal sorumluluk ekibi tarafından organize edilen etkinlikte, yöneticilerle bir araya gelen engelli personeller hem keyifli vakit geçirdi hem de istek ve önerilerini paylaşma imkanı buldu. Programda engelli personellere hastane yönetimi tarafından hazırlanan teşekkür belgeleri de takdim edildi. Başhekim Doç. Dr. Bahar Aydınlı, engelli çalışanların her zaman yanında olduklarını ifade etti. Bu kapsamda engelli personelin çalışma hayatlarını kolaylaştırmak için gerekli çalışmaları başlatmaya kararlı olduklarını vurgulayan Aydınlı, alınan istek ve öneriler doğrultusunda, engelli personellerin ihtiyaçlarını karşılayacak düzenlemeleri hayata geçireceklerini kaydetti. Engelliler Haftası’nın, engelli bireylerin topluma katılımlarının önemini hatırlatmak ve engelli haklarının farkındalığını artırmak için önemli bir fırsat olduğunu vurgulayan Aydınlı, "Biz de Mersin Şehir Hastanesi olarak bu hafta vesilesiyle engelli personelimizin değerini bir kez daha vurgulamak ve onların başarılarıyla gurur duyduğumuzu ifade etmek isteriz. Engelli personelimiz, azimleri ve başarılarıyla tüm topluma örnek olmaktadır. Hikayeleri, bize her şeye rağmen başarmayı öğretmektedir. Mersin Şehir Hastanesi olarak, engelli personelimizi her zaman desteklemeye ve önlerini açmaya devam edeceğiz" dedi.