GENEL - 05 Mart 2021 Cuma 19:21

SAÜ’de ‘Din Dili ve Kürsü Adabı’ konuşuldu

A
A
A
SAÜ’de ‘Din Dili ve Kürsü Adabı’ konuşuldu

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından online olarak gerçekleştirilen ‘Din Dili ve Kürsü Adabı’ konulu konferansta emekli İstanbul Vaizesi Fatma Bayram konuk oldu.

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından online olarak gerçekleştirilen ‘Din Dili ve Kürsü Adabı’ konulu konferansta emekli İstanbul Vaizesi Fatma Bayram konuk oldu. Gerçekleşen konferansta Bayram, kullanılan dilin anlaşılmayı ne kadar etkilediği gibi konularda bilgiler verdi.


Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından ‘Din Dili ve Kürsü Adabı’ konulu bir konferans gerçekleştirildi. Pandemi dolayısıyla online olarak gerçekleştirilen konferansın moderatörlüğünü İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hülya Terzioğlu yaptı. Terzioğlu, konuşmasında yaşadığımız çağda iletişimin daha da önemli hale geldiğini söyleyerek konunun önemine dikkat çekti. Vaize Fatma Bayram, ise konuşması boyunca insanlara anlatırken nasıl bir retoriğin olması gerektiği, kavramları yansıtırken nelere dikkat edilmesi gerektiği, dini anlatırken nelerle karşılaşıldığı, hedef kitleye göre nasıl dil tutturulması gerektiği, kullanılan dilin anlaşılmayı ne kadar etkilediği gibi konularda bilgiler verdi.



Sizi dinlemeyi seçen insanlar kesinlikle saygıyı hak ediyorlar


Konuşmasının başında vaizlik mesleği ve toplumdaki rolü hakkında bilgi veren vaize Fatma Bayram, “Bu insanların tamamına gerçek bir saygı duymanız gerekiyor. Ben hem din dili oluşturmada hem de insanlarla iletişim kurmada birinci şartın bu olduğunu düşünüyorum. Sizi dinlemek için bir yola girip bir saatlik, yarım saatlik bir yoldan gelen, evini işini her şeyini ayarlayan, sizi dinlemeyi seçen ve oraya gelen insanlar kesinlikle saygıyı hak ediyorlar. Yaptığımız işe kıymet vermek, değer vermek, kibir anlamında değil, kendini fazla önemsemek anlamında değil çünkü o da öbür uç olur. Çünkü bir şey haddini aştığında zıddına inkılap eder demişler. Ama yaptığımız işin öneminin bilincinde olduğumuzda muhataba da bir değer veriyoruz. En ciddi konuyu bile en spekülatif, tartışmalı konuları bile halka anlatabilirsiniz. Bir şartla; güzel örnekler bulacaksınız. Onların hayatında olan örnekler bulacaksınız. Duruşunuzla, giyiminizle, konuşmanızla farklı olmanız gerekiyor yani mahalleden bir teyzeye dönüşmemeniz gerekiyor. Kahvedeki bir amca gibi olmamanız gerekiyor. Sözlerinizin bir ağırlığı olması için şahsınızın bir ağırlığı olması gerekiyor. Bu dengeyi çok iyi korumak gerekiyor. Dil de bu böyle, beni kendilerine yakın bulsunlar diye onlarla aynileştiğinizde onları bir yerden alıp bir yere götüremiyorsunuz. Siz onlara dönüşmüş oluyorsunuz. Peki böyle olmasın, benim bir farkım bir ağırlığım olsun deyip çok akademik, çok üst bir dil kullanırsanız o zaman da hiçbir şey anlamamış oluyorlar” dedi.



Hiçbir peygamberden insanları ikna etmesi istenmiyor, tebliğ etmesi isteniyor


Mutlaka onay almak için konuşmamak gerektiğini, bunun anlatılan şeylerden taviz vermeye ve dinde seçki yaparak konuşmaya götürdüğünü kaydeden Bayram. “Hiçbir peygamberden insanları ikna etmesi istenmiyor, tebliğ etmesi isteniyor. Vahyi sunabilmemiz için ibadet boyutumuzun, takva boyutumuzun, Allah korkusu boyutumuzun olması gerekiyor. Sizde ilim arayan ilim bulmalı, samimiyet arayan samimiyet bulmalı, takva arayan takva bulmalı, ne arıyorsa insanlar” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Kurum’dan DEM Parti’li Koçyiğit’e ‘şantiye şefi’ cevabı: "Bizim için büyük bir gurur" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerinde kendisine ‘şantiye şefi’ diyen DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’e tepki göstererek, "Umarım bir gün deprem bölgesine gidip ülkenizin bu gururuna ortak olursunuz. 11 ili ayağa kaldırmak, deprem bölgesini bitirmek, şantiye şefliğiyse evet, şantiye şefliği yapmak bizim için büyük bir gururdur. Deprem bölgesinin şantiye şefiyim" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Bakanlığın TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerinde kendisine, "Sanırsınız Çevre Şehircilik Bakanı değil de şantiye şefi" diyen DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’e cevap verdi. "Şaşkınlıkla dinledim" Bakan Kurum Koçyiğit’e, "Şimdi DEM Parti’li Grup Başkanvekili’ni hakikaten şaşkınlıkla dinledim. Umarım bir gün deprem bölgesine gidip ülkenizin bu gururuna ortak olursunuz. Sayın Başkan şantiye şefi diyerek kendince yapılan işi küçümsüyor. 11 ili ayağa kaldırmak, deprem bölgesini bitirmek, şantiye şefliğiyse evet, şantiye şefliği yapmak bizim için büyük bir gururdur. Evet ben şantiye şefiyim. Deprem bölgesinin şantiye şefiyim" cevabını verdi. "Siz ellerinizi ovuşturdunuz, ’şimdi bittiler’ dediniz" Koçyiğit’e deprem bölgesinde ne yaptığını soran Bakan Kurum, şunları söyledi: "Diyorsunuz ki ’15. günde devlet yoktu’. Devlet oradaydı. Biz ilk saat itibarıyla oradaydık. Deprem oldu. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 11 ilimize koştuk. Peki siz ne yaptınız? Ben size söyleyeyim. Siz ellerinizi ovuşturdunuz. ’Şimdi bittiler’ dediniz. ’Enkaz altında kalırlar’ dediniz. ’Yapamazlar, bitiremezler’ dediniz. Bitirdik. 455 bin konutu alnımızın akıyla tamamladık."
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."