EKONOMİ - 24 Eylül 2025 Çarşamba 10:31

Yeni üniversitelerin illere olumlu etkisi bilimsel olarak kanıtlandı

A
A
A
Yeni üniversitelerin illere olumlu etkisi bilimsel olarak kanıtlandı

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölümü Beşeri ve İktisadi Coğrafya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Altuğ, 2006 yılından sonra kurulan üniversitelerin daha önce üniversite bulunmayan illerin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine katkı sağladığını söyledi.


Bazı araştırmacı ve yorumculara göre üniversite sayısının artması olumlu karşılanırken, bazılarına göre ise olumsuz karşılanıyor. OMÜ’den Doç. Dr. Fatih Altuğ, yaptığı bilimsel araştırma ile ‘her ile bir üniversite’ politikasının etkisini yerel ve bölgesel kalkınmaya etkisi ile ulusal ve bölgesel inovasyon performansına etkisini inceledi. Çalışması hakkında bilgi veren Doç. Dr. Altuğ, "Yeni kurulan üniversitelerin illerin inovasyon performansına etkisini değerlendirdiğimizde pozitif bir tablo ile karşılaşılmıştır. 1995-2006 yıllarını kapsayan ve henüz 41 ilde hiç üniversitenin bulunmadığı bu dönemde üniversitelerin toplam patent başvuru sayısı ise 139’da kalmıştır. Yani Türkiye’deki patent başvurusunun yaklaşık yüzde 2,48’i üniversiteler tarafından yapılmıştır. 12 yıllık dönemde üniversiteye sahip olmayan 13 ilde hiç patent başvurusu yapılmamıştır. 2016-2018 döneminde ise üniversitelerin toplam patent başvuru sayısı 2 bin 791’e yükselmiş ve ülke genelinde patent başvurusu yapılmayan il kalmamıştır. Özellikle yeni kurulan üniversitelerin bulunduğu ilin inovasyon performansına katkısı oldukça yüksektir. Kilis, Bartın, Bingöl gibi illerde üniversiteler illerdeki toplam patent başvurusunun 2/3’sinden fazlasını gerçekleştirmişlerdir" dedi.



"Yeni üniversite iş yeri sayısını yüzde 50, istihdamı yüzde 30 arttırdı"


Örnek olarak çalışılan Giresun’da üniversite kurulduktan sonra yaşanan ekonomik gelişmeleri ele alan Altuğ, "İkinci olarak yerel ve bölgesel bir bakış açısı ile 2006 yılından sonra kurulan üniversitelerin kuruldukları ilin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine ne gibi katkısı olduğu araştırılmıştır. Bunun için Giresun Üniversitesi örneklem olarak seçilmiştir. Elde ettiğimiz sonuçlar ezberleri bozan niteliktedir. Bu çalışma kamuoyunda yaygın olan ve çoğunlukla önyargılı bir değerlendirmeyle ‘Yeni kurulan üniversitelerin aslında çok da başarılı olmadığı, illere etkisinin önemsiz olduğu’ şeklindeki yorumların bilimsel kanıtlardan uzak olduğunu ortaya koymuştur. Giresun üniversitesinin Giresun şehrine olan etkisini araştırdığımız ve sonuçlarını kitap halinde yayınladığımız çalışmaya göre üniversitenin şehrin ekonomisine önemli katkısı olmuştur. Anketler, görüşmeler ve ikincil verilere dayanarak elde ettiğimiz veriler ve geliştirdiğimiz hesaplama tekniğine göre Giresun Üniversitesi’nin Giresun’un ekonomisine doğrudan katkısı yıllık yaklaşık olarak 30 milyon dolar civarındadır. Bunun yanı sıra özellikle hizmet sektörünün gelişmesine paralel olarak iş yeri sayısı ve istihdama da ciddi katkılar yapmaktadır. İş yeri sayısında yüzde 50’den, istihdamda ise yüzde 30’dan fazla artış yaşanmıştır. 2006 öncesinde Giresun’da yılda ortalama 30-35 tiyatro gösterisi sahnelenirken sonrasında bu sayı 120-130’a kadar çıkmıştır. Tıp fakültesi, diş hekimliği fakültesi, eğitim ve araştırma hastanesi sayesinde şehrin imkanları her geçen gün gelişmiştir. Bütün bu gelişmeler göç veren bir şehir olan Giresun’un net göç hızını pozitif yönde etkilemiştir. Özellikle merkez ilçe nüfusunda ciddi bir artış yaşanmıştır" diye konuştu.


Araştırmasının sonucu hakkında da bilgiler veren Altuğ, "Sonuç olarak Türkiye ile yakın nüfusa sahip olan Almanya’da, Türkiye’deki üniversite sayısının 2 katından daha fazla üniversite bulunmaktadır. Bugün ismini duyduğumuz ve dünya sıralamasında üst sıralarda olan Stanford, Harvard ve MIT gibi üniversitelerin kurulma öyküsü ve amacı bizim üniversitelerimizden çok da farklı değildir. Fakat burada esas olan bundan sonrasıdır. Son 20 yılda kurulan birçok üniversitenin alt yapı eksikliği kalmamıştır. Artık iyi bir organizasyon ve yönetim anlayışı ile çağı yakalamış, küresel, ulusal ve bölgesel problemlere çözüm üreten, rekabetçi ve yüksek niteliğe sahip yükseköğretim kurumları inşa edilmelidir. Bunun için yükseköğretim politikalarının güncellenmesi önem taşımaktadır" şeklinde konuştu.


Altuğ’un bu bilimsel çalışması hem makale olarak bilimsel bir dergide yayımlanırken hem de kitaplaştırıldı.



Yeni üniversitelerin illere olumlu etkisi bilimsel olarak kanıtlandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Diyanet İşleri Başkanı Arpaguş: "Üç aylar, bizler için durup düşünme, hayatımızı yeniden gözden geçirme, günahlarımız için af dileme fırsatıdır" Diyanet İşleri Başkanı Safi Arpaguş, "Üç aylar, bizler için durup düşünme, hayatımızı yeniden gözden geçirme ve samimiyetle Rabbimize yönelerek kulluk hususundaki eksikliklerimizi giderip hata ve günahlarımız için af dileme fırsatıdır" dedi. Diyanet İşleri Başkanı Arpaguş, Recep, Şaban ve Ramazan aylarını kapsayan mübarek üç ayların başlamasıyla ilgili bir mesaj yayımladı. Arpaguş, üç ayların insanın hayatını yeniden göz geçirmesi, Allah’a yönelerek kulluk konusundaki eksikliklerini gidermesi ve günahlardan af dilemesi için fırsat olduğunu belirtti. "Üç aylar, bizler için durup düşünme, hayatımızı yeniden gözden geçirme, günahlarımız için af dileme fırsatıdır" İçerisinde nice feyiz, bereket ve hikmetler barındıran mübarek üç aylara kavuşmanın sevincinin yaşandığını ifade eden Arpaguş, "Bugün itibariyle mübarek ayların ilki olan Recep ayına girmiş bulunuyoruz. Manevi hayatımızda müstesna bir yere sahip olan, zihin ve gönül dünyamızda derin manalar taşıyan bu özel zamanlara bizleri ulaştırdığı için Yüce Rabbimize hamd ediyoruz. Bu kıymetli vakitlerin her anını hakkıyla değerlendirebilmeyi bizlere nasip etmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz. Yüce Rabbimiz dünya hayatını bizim için bir imtihan sahası kılmış ve bizlere en büyük sermaye olarak ömür nimetini bahşetmiştir. Hiç şüphesiz ömür nimetinin her bir anı paha biçilemez bir hazine değerindedir. Ne var ki insan çoğu kez gaflete düşerek bu nimetin değerini yeterince fark edememektedir. İşte üç aylar ve bu ayların içinde barındırdığı mübarek gün ve geceler, vaktin kadrini bilmemize ve zaman bilincini yeniden kuşanmamıza vesile olan bir maneviyat iklimidir. Hayatın hızlı akışı içinde ruhların dünya meşgalesi ile yorgun düştüğü bir vasatta idrak edilen üç aylar, bizler için durup düşünme, hayatımızı yeniden gözden geçirme ve samimiyetle Rabbimize yönelerek kulluk hususundaki eksikliklerimizi giderip hata ve günahlarımız için af dileme fırsatıdır" dedi. "İbadetlerimizi daha düzenli, daha ihlaslı ve bilinçli bir şekilde yerine getirmenin gayreti içinde olmalıyız" Aynı zamanda Arpaguş, mesajında şu ifadelere yer verdi: "Peygamber Efendimiz, ‘Allah’ım Recep ve Şaban aylarını bize bereketli kıl ve bizi Ramazana ulaştır’ diye dua ederek bu mübarek zamanların önemine dikkat çekmiş; bu aylarda ibadetini artırmış ve müminleri de buna teşvik etmiştir. Dolayısıyla bu müstesna zamanlar vesilesiyle her birimiz ibadetlerimizi daha düzenli, daha ihlaslı ve bilinçli bir şekilde yerine getirmenin gayreti içinde olmalıyız. Niyetlerimizi, sözlerimizi ve davranışlarımızı gözden geçirerek daha samimi bir Müslüman ve daha iyi bir insan olma azmimizi pekiştirmeliyiz. Geçmişimizin muhasebesini yaparak hayatımıza çeki düzen vermek ve eksiklerimizi gidermek için bu mübarek vakitleri bir fırsat bilmeliyiz. Bu vesileyle aziz milletimizin ve tüm İslam âleminin üç aylarını tebrik ediyorum. İbadet, taat ve dualarımızı kabul buyurmasını, iyiliklerimizi katından bir rahmetle bereketlendirmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum."
Adana Kargoyu aracından inmeden bahçeye fırlattı Adana’da bir kargocu, müşterisine teslim edeceği kargoyu aracından inmeden bahçeye fırlattı. O anlar güvenlik kamerasınca kaydedildi. Olay, 18 Aralık’ta merkez Seyhan ilçesine bağlı Narlıca Mahallesi’nde meydana geldi. İnternetten bir ürün sipariş eden Sinem Şahin (20), kargosunu teslim alacağı gün evde olmadığı için kargocudan ürününü müstakil evinin giriş kapısına bırakmasını istedi. Eve geldiğinde kargosunun kapı yerine bahçenin ortasında olduğunu fark eden Şahin, durumdan şüphelendi. Güvenlik kamerası kaydetti Evinin güvenlik kamerasını inceleyen Şahin, kargocunun, adrese geldiğinde aracından inmeden kargoyu bahçeye fırlattığını gördü. Görüntüleri sosyal medyada paylaşan Sinem Şahin’in videosu viral oldu. Şahin, "Kargomu getirmek için kargocu beni aradı, evde olmadığımı söyledim ve kapıya bırakmasını rica ettim. Kargomu eve gelince kapı yerine bahçede görünce güvenlik kamerasına baktım ve kargocunun temassız teslimat yaptığını gördüm. Videoyu paylaşınca çok fazla izlendi. Kargocuyla da görüştüm ve videonun tuttuğunu, eğlenceli bir video olduğunu söyledi" ifadelerini kullandı. Ürününün kırılacak bir ürün olmadığını ancak kargocuların dikkatli olması gerektiğini de belirten Şahin, "Kargomda kırılacak bir ürün yoktu ancak kırılacak bir ürün de olabilirdi. Kargocuların daha dikkatli olması gerek" dedi.
Antalya Antalya’dan toplanıp, Avrupa’ya gönderiliyor İlaç, gıda, kimya, boya ve kozmetik sektöründe kullanılan defne yaprağı, Antalya’nın Akseki ilçesindeki orman köylüsüne geçim kaynağı oldu. Akseki’nin Sinanhoca Mahallesi’nde her yıl aralık, bazı yıllar ocak-şubat aylarında yaklaşık 4 haftalık dönemde hasadı yapılan defne yaprağı, yaklaşık 100 aileye önemli ölçüde gelir sağlıyor. Meydanda toplanıp tartımı yapılan defne yaprakları kilosunu 25 liradan firmalar tarafından yerinde alınıp işlenmek üzere götürülüyor,işlenmiş ürünler ise Avrupa’ya ihraç ediliyor. "3 bin dönümlük arazi üçe bölünüyor" Akseki Orman İşletme Müdürlüğünden alınan izin ile yaklaşık 3 bin dönümlük arazideki ormanlık alanı 3’e bölüp köy sınırları içerisinde kendiliğinden doğal ortamda yetişen defne ağaçlarının 3 yılda bir hasat yapılıyor. Hasat zamanında çoluk çocuk şafak vakti evlerinden çıkıyor. Dik yamaçlarda, kayalıkların arasındaki ağaçlardan defne yaprağı toplayan köylüler, traktör römorklarına yükledikleri defne çuvallarını, köy meydanında istifliyor. "Antalya’nın defne yaprağı ihracata gidiyor" Köylüler topladıkları defne yapraklarını köy meydanına getiriyor. Meydanında toplanan tartımı yapılan defne yapraklarını kilosunu 25 liradan satın alan çeşitli İzmir firmaları, işlemek üzere İzmir’e götürüyor. Özellikle ilaç, gıda, kimya, boya ve kozmetik sektörlerinde kullanılan defne yaprakları ya da işlenmiş ürünler Amerika ve Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Yılın bu döneminde köylülerin büyük çoğunluğu defne kesimiyle uğraşıyor. 5 kişilik bir aile ortalama 60 bin lira gelir elde ediyor "Bu yıl 150 ton defne" Sinanhoca Mahallesi Muhtarı Erol Büyükarslan, bu orman arazisinde yetişen defne ağaçlarının kalite oranının yüksek olduğunu söyledi. Sinanhoca bölgesinin defne yaprağının Türkiye’deki en iyi defne yaprakları arasında yer aldığını dikkat çeken Büyükarslan, köylüler için önemli bir gelir kaynağı olan defne yaprağında geçen yıl 350 ton ile rekor kırmıştık. Bu sezon ise 150 ton defne yaprağı toplandı. Bunun nedeni ise bu yıl kesim yapılan bölmede defnenin daha az olmasından kaynaklandığını söyledi. Büyükarslan, "Kilosunu da bu yıl çok iyi fiyata verdik. 25 liradan ihale ederek satışını gerçekleştirdik. Geçen yılda 19 lira 30 kuruştan satmıştık. Köy halkı bu yılda çok iyi bir gelir elde etti. Defne, alıcı firmalar tarafından işlendikten sonra yurt dışına ihraç edilerek ülke ve ilçe ekonomisine de önemli katkı sağlıyor" dedi. "İşletme müdürlüğü gözetiminde toplanıyor" Akseki Orman İşletme Müdürlüğü yetkilileri ise belediyeye ait özel ağaçlandırma sahalarının 1987 yılında koruma altına alındığını belirterek, 3 bölgeye ayrılan alanda defne kesimi yapıldığın vurguladı. İlaç ve kozmetik sanayisinde kullanılan ürünün yöre sakinleri için de önemli bir gelir kapısı olduğunu ifade eden yetkililer, işletme müdürlükleri gözetiminde defne yaprağı toplandığını belirtti. Defne kesimi yaparak aile bütçesine katkı sağlayan Hasan Hüseyin Arslan, her yıl dönüşümlü olarak defne kesimi yaptıklarını ve köylü olarak kesime hep birlikte girdiklerini, her yıl başka bölgelerde kesim yaptıklarını söyledi. Arslan,"Kesimi de zor. Köyde 70-80 aile çor çocuk defne kesimi yapıyoruz. Bizim için çok önemli bir geçim kaynağı" diye konuştu. "Defne Yaprağının şifaları" Defne yaprağı taze veya kurutulmuş halde kullanılabiliyor, ancak daha güçlü aroması nedeniyle kurutulmuş olarak kullanımı daha yaygın olarak kullanılıyor. Defne yaprakları, tanenler, flavonoidler, alkaloidler, linalol, öjenol, metil kavikol ve antosiyaninler gibi anti-inflamatuar, diüretik, antioksidan, sindirim ve anti-romatizmal özelliklere sahip maddeler içerirken mutfakta kullanımının ötesinde, yüzyıllardır tıbbi özellikleri nedeniyle tercih edildiği biliniyor. Ayrıca çaylarda, yağlarda ve doğal ilaçlarda da kullanılırlar.