YEREL HABERLER - 13 Kasım 2012 Salı 16:59

ŞUTSO BAŞKANI SABRİ ERTEKİN: "2023 YILI MİLLİ GELİR HEDEFİMİZ 115 MİLYAR TL"

A
A
A
ŞUTSO BAŞKANI SABRİ ERTEKİN: "2023 YILI MİLLİ GELİR HEDEFİMİZ 115 MİLYAR TL"

Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası (ŞUTSO) Genç Girişimciler ve Kadın Girişimciler Kurulu`nun organizesiyle ``Girişimcilik ve Gençlik`` konulu bir seminer düzenlendi. Seminerde konuşan ŞUTSO Başkanı Ertekin, ``2023 yılı milli gelir hedefimiz 115 milyar TL, 10 milyar TL`yi 115 milyar TL yapmak zor değil`` dedi.
Gerçekleştirilen etkinliğe TOBB Genç Girişimciler Kurulu Üyesi ve Habitat İçin Gençlik Derneği Başkanı Sezai Hazır, ŞUTSO Başkanı E. Sabri Ertekin, KOSGEB Şanlıurfa Bölge Müdürü İdris Erkeksoy, ŞUTSO ve Genç Girişimciler Kurulu Başkan Yardımcısı Cem Göncü, Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Vildan Polat, kurul üyeleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Harran Üniversitesi (H.Ü.) Mühendislik Fakültesi büyük konferans salonunda gerçekleştirilen etkinliğe öğrencilerin ilgisi yoğun oldu.
Cem Göncü`nün açılış konuşmasının ardından bir konuşma yapan ŞUTSO Başkanı Ertekin, şunları söyledi:
"Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası olarak 2009 yılında yaptığımız bir araştırmada, ilimizin toplam milli gelirinin 8 milyar TL olduğunu gördük. Malumunuz hükümetimizin 2023 hedefi var, kişi başı milli gelirin 25 bin dolar olması hedefleniyor. İlimizin potansiyeli oldukça fazla, hem doğum oranı fazla, hem de göç alıyoruz. Yani yılda 3,3 büyüyoruz. Şu an için ilimizin tüm ilçeleriyle beraber nüfusumuz 1 milyon 800 bin, bu 3,3 büyümeyle devam edersek 2023 yılında nüfusumuz 2 milyon 500 bini geçecek. Yani bu durumda 25 bin dolar milli gelir demek bugünkü kurla yaklaşık 45 bin TL ediyor. Bu 45 bin TL`yi 2 milyon 500 kişiyle çarparsak 115 milyar TL gibi bir rakam ortaya çıkıyor. Şu an 10 milyar TL olarak tahmin ettiğimiz milli geliri 115 milyar TL`ye çıkarmalıyız ki, ilimiz çağı yakalasın, Türkiye`nin gerisinde kalmasın. İlk bakışta bu rakamların yakalanması zor gibi gözükse de kendimize güvenmeliyiz. Bu rakamları yakalayabilecek potansiyelimiz var. Çalıştıktan sonra başarılı olmamamız için hiçbir neden yok."
Bu rakamlara ulaşmak için projeler üretilmesi gerektiğini belirten Ertekin, "Projeniz varsa ve bu proje için nakit ihtiyacınız varsa bu ihtiyacınızı KOSGEB karşılıyor. Bunun yanı sıra bir iş adamımızla işbirliği yaparak odamızda `Girişim Sermayesi Bürosu` açıyoruz. Yatırım uzmanlarımızla sunduğunuz proje üzerinde tartışacaksınız ve projenize inandıkları andan itibaren sizlere maddi destek sunacak. İlimiz kalkınacaksa sizlerle kalkınacak, 10 milyar TL`yi 115 milyar TL yapmak zor değil. Bakın mesela ilimizde tarım alanları var. Türkiye`nin ekonomik olarak sulanan arazilerinin yüzde 20`sine ilimiz tek başına sahip. 2009 yılında 5 milyar TL tarımsal gelir elde ettik, bugünkü rakamları yaklaşık 6 milyar TL olarak tahmin ediyoruz. GAP Projesi tamamlandığında 960 bin hektar sulanabilir alana sahip olacağız. Bu alanların yarısında dahi geleneksel ürünler yerine yani pamuk, mısır, buğday yerine meyve ve sebze üretimine geçtiğimiz andan itibaren ilimizin tarımsal gelirini 6 milyar TL`den 35 milyar TL`ye çıkarmak mümkün. Bunu sizler yapacaksınız. Gönlümüz, sizlerin iş adamı olarak yanında istihdam oluşturan kişilerden ve üyemiz olmanızdan yana. İlimiz gerçekten önemli bir yer. Belki Türkiye`yi kurtaracak bir yer, bunun kıymetini bilmeliyiz. Bir büyüğümüzün dediği gibi iş yapmak isteyen çaresini, yapmak istemeyen ise bahanesini bulur. Bizim temennimiz sizlerin iş yapması, sizin iş yapabilmeniz için elimizden geleni yapmaya hazırız. Siz yeter ki projeler geliştirin, iyi bir projeniz olursa para da bulursunuz ortak da bulursunuz. Bu konuda sizlere güveniyoruz. Pozitif düşünün ve pozitif enerji yayan arkadaşlar edinin. Karamsarlıktan uzak durun. Sizler için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız" ifadelerini kullandı.
Başkan Ertekin`in konuşmasının ardından KOSGEB Şanlıurfa Bölge Müdürü İdris Erkeksoy, H.Ü. Makine Mühendisliği Bölümü Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Refet Karadağ ve TOBB Genç Girişimciler Kurulu üyesi Sezai Hazır birer sunum yaptı. Yaklaşık 2 saat süren etkinlik, öğrencilerin sorularının cevaplanmasının ardından sona erdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’de çocukların yüzde 30’u toksik ebeveyn ile karşı karşıya Son zamanlarda sıklıkla duyulan toksik ebeveynlik kavramı hakkında bilgilendiren İstanbul Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, Türkiye’de yüzde 20-30 oranda çocuğun toksik ebeveyne maruz kaldığını söyledi. Bunun sonucunda depresyonun en fazla görülen hastalık olduğuna işaret eden Kocayörük, “Depresyon hastalarının yüzde 50’sinde travmatik çocukluk yaşantıları söz konusudur. Ülkemiz için de aynı şey geçerli. Genelde depresyon görüntüsü altında olan kişilerin de toksik ebeveynlere maruz kaldıklarını biliyoruz” dedi. Son dönemlerde oldukça yaygınlaşan ‘toksik’ kavramı birçok alanda karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri de ‘toksik ebeveynlik’ kavramıdır. Bu kavram; ebeveynlerin çocukları için en iyisini istese de bazen onları fazlaca sıkmaları ya da özgür bir birey olmalarını kısıtlamaları anlamına geliyor. Anne babaların da aslında toksik ailelerden geldiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, “Bu yüzden ilişki ve bağlanma şekilleri aslında çocuklarını da etkiliyor. Hatta çocuklarının da ilerde kuracakları ilişki yine toksik şekilde devam edebiliyor. Nesilden nesle aktarılıyor. Burada suçlu aramak yerine çözüme odaklanmalı” açıklaması yaptı. “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri toksik ebeveynliktir” Toksik ebeveyn davranışlarını sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük, “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri, sürekli çocuğu didiklemeleri, sınırları aşmaları, çocuğun birey olduğunu kabul etmekten ziyade kendilerinin bir uzantısı olduğunu görmeleri toksik ebeveynliktir. Örneğin bu ebeveynler; çocuğu sınavda 99 notu aldığında ‘neden 100 almadın’ diye eleştirirler, çünkü hiçbir şeyle yetinmezler. Sürekli çocuk üstünde baskı, otoriter kurarlar. Bunun en büyük nedenleri arasında ise ailelerin çocuklarına empati yapamaması, çocuğun ihtiyaçlarını göremeyip anlayamaması yer almaktadır. Tabii bunu bile isteye yapmıyorlar. Çünkü onların da kendi ihtiyaçları zamanında görülmeyerek onlara da bu şekilde davranıldı” dedi. “Değerlilik ihtiyacı karşılanmayan çocukların kendini geliştirmesi zordur” Tedavisinde ise terapistlere büyük iş düştüğünü belirten Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük şunları söyledi: “İnsanlar kendilerinin farkında da olmalıdır. Ama genellikle bu durumun farkında olmazlar. Sevilmeyip sayılmayan, biricilik ve değerlilik ihtiyacı karşılanmamış çocukların kendilerini geliştirmesi oldukça zordur. Bu yüzden kendilerinden beklentileri de düşüktür. Dünyaya genellikle olumsuz bakarlar. En önemlisi de öğrendikleri bağlanma biçimini, hayatlarında benzer bağlamda gösterecekler. Örneğin; sevgili, eş, arkadaşlık ilişkilerinde bu tarz bağlanma ilişkisi olacak. Mesela aşağılayıcı bir bağlanma stili gördüyse etrafındakileri aşağılayacak. Toksik ebeveynler genellikle klinik tanı almamış olsa da çoğunlukla ruhsal bozukluğu ya da kişilik bozukluğu olan kişilerdir. Narsist bir ebeveynle birlikteyseniz narsist olma ihtimaliniz çok yüksek. Kaygılı bir ebeveynle büyüyorsanız kaygılı olma ihtimaliniz çok yüksek.” “Ailelerini olduğu gibi kabul edip sınır çizerek hayatlarına devam etsinler” Ailelere ve özellikle de çocuklarına önerilerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük son olarak şunları söyledi: “Aileler açık iletişimde olmalı. Çocuğunu dinlemeyi öğrenen her aile, bu anlamda yol katedecektir. Çünkü çocukların ihtiyaçlarını öğrenebildiklerinde, hissedebildiklerinde zaten tutumlarını değiştirecekler. Anne babalar kendilerine şunu sorsunlar; ‘ben çocuğumdan ne istiyorum, o benim bir uzantım mı, ona gücümü mü göstereyim, o benim her dediğimi yapsın mı?’ Yoksa sadece o benim çocuğum ve o ayrı birey. ‘O da kendi başına bir birey olarak kendi hayatını ve kendi yolunu bulacak’ şeklinde mi düşünüyorlar? Bu tür ailelere maruz kalan çocukların tutunacak dala ihtiyacı vardır. Öğretmen ya da başka akrabadan özdeşim kuracağı birilerini bulabilirler. Bu onlara iyi gelecektir. Aileler çoğunlukla toksik olduğunu kabul etmez. Çocuklar toksik bir aileye sahipse onları olduğu gibi kabul edip kendi sınırlarını çizebilir. Ebeveyniyle kuracağı empatik ilişkide çocuk, öfkelenmeyi ve kızmayı bırakabilir. Öfke ve kızmayı bıraktığında da onları olduğu gibi kabul edebilir. Olduğu gibi kabul ettikten sonra da kendi yolunu çizebilir. Diğer türlü anne babasına tepkili hayat yaşamak onları; madde bağımlılığına, kötü arkadaşlar edinmeye, kendine zarar verici davranışlarda bulunmaya kadar götürür. Çünkü kızgınlık ve öfke buna iter. Ailelerini anlayabilirlerse ailesinin onu anlamasını beklemeden hayatlarına devam edebilirler.”
Samsun Ormanda çöp toplama etkinliği Samsun’un Vezirköprü ilçesinde “Orman Benim” sloganı ile ormanda çöp toplama etkinliği yapıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından “Orman Benim” sloganı ile 81 ilde ve bütün ilçelerde, orman yangınlarına karşı farkındalık oluşturmak için bir program düzenlendi. Vezirköprü’deki farkındalık etkinliği ise Çaputlu mevkisinde gerçekleştirildi. Amaçlarının orman yangınları çıkmadan önlem almak olduğunu belirten Vezirköprü Orman İşletme Müdürü Mecit Koçak, “Orman Benim” yangınlara karşı farkındalık programı ile ilgili yapığı açıklamada, amaçlarının yangın çıkmadan önlem almak olduğunu belirterek, “Benim Ormanım’ etkinliği kapsamında Türkiye’nin bütün illerinde ve tüm ilçelerinde bu etkinlik düzenlendi. Bizler de Kaymakamlık, İlçe Emniyet Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Jandarma Komutanlığı ve bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile Çaputlu mevkisinde etkinliğimizi gerçekleştirdik. Amacımız, çevremizin daha temiz olması, özellikle küresel ısınmadan kaynaklı son yıllardaki orman yangınlarına karşı dikkat çekmek ve yangın çıkmadan tedbir almak. Çıkan yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı, yanan alanların da yüzde 99’u insan kaynaklıdır. Yangını çıkmadan önlemek için bu proje başlatıldı" dedi. Programa İlçe Kaymakamı Özgür Kaya, Cumhuriyet Başsavcısı Emre Kaya, Vezirköprü Meslek Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Necati Tomal, İlçe Jandarma Komutanı J. Binbaşı Ümit Çetinkaya, İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
İstanbul Esenyurt’ta uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon: 15 kilogram esrar ele geçirildi Esenyurt’ta Güven Timleri tarafından uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon düzenlendi. Operasyonda özel düzenekle saksılara ekilmiş 15 kilogram esrar ele geçirilirken 1 kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre, dün Esenyurt Mehterçeşme Mahallesi Hacı Bayram Veli Caddesi’nde yayılan kokudan şüphelenen polis ekipleri bölgeyi incelemeye aldı. Yapılan incelemenin ardından polis ekipleri cadde üzerindeki binada bir daireyi gözlem altına aldı. Yapılan takibin ardından 5 katlı apartmanın 5. Katındaki daireye gelen ekipler şüphelilerin kapısını çaldı. Polislerin geldiğini fark eden S.T isimli şüpheli, dairenin terasından çatıya çıkarak karşı binaya geçti. Çatı girişinden yandaki binaya girmeye çalışan S.T aradaki kapının kilitli olması sebebiyle apartman boşluğunda kilitli kaldı. Yan binaya geçtiğini fark eden polis ekipleri, şüpheli S.T’nin kilitli kaldığı kapıyı açarak şahsı gözaltına aldı. Baskın yapılan evde uyuşturucu imalatında kullanılan kimyasallar, özel aydınlatma ve ısıtma sistemleri kurulduğu görüldü. Dairedeki 2 odanın duvarları ve camların alüminyum folyolarla kaplandığı görüldü. Daire içerisinde kokuyu önlemek için havalandırma sistemi kurulduğu belirlendi. Yapılan baskında, toplamda 15 kilogram esrar maddesi ele geçirildi. Polis olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı.