ÇEVRE - 19 Aralık 2025 Cuma 10:42

Havalar soğudu araç yangınları arttı

A
A
A
Havalar soğudu araç yangınları arttı

Sivas Belediyesi İtfaiye Amiri Seyfi Ali Gül, soğuk havalarla birlikte araç yangınlarında artış yaşandığını belirterek, bakımı yapılmayan benzin, gaz ve elektrik tesisatlarının ciddi risk oluşturduğunu söyledi.


Dondurucu soğuklarıyla bilinen Sivas’ta soğuk hava etkisini arttırmaya devam ediyor. Son zamanlarda hava sıcaklıklarının düşmesiyle birlikte kent genelinde araç yangınlarında da artış yaşandığı gözlemlendi. Soğuk havalarda özellikle tüplü araçların çalışmasında yaşanan zorluklar, sürücüleri benzinle çalıştırmaya yönlendirebiliyor. Yılın diğer dönemlerinde benzinle kullanılmayan araçlarda yakıt hortumlarında zamanla yıpranma meydana gelebildiği, bunun da yakıt sızıntısına ve yangına sebep olabildiği aktarılıyor. Bu nedenle araçların benzin ve gaz tesisatlarının düzenli olarak kontrol edilmesinin önem taşıyor. Kış aylarında elektrik tesisatına binen yükün artmasıyla birlikte, elektrik kaynaklı araç yangınlarının da yaşanabildiği belirtiliyor. Bu durumun, özellikle soğuk havalarda araç bakımlarının aksatılmaması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Belediyesi İtfaiye Amiri Seyfi Ali Gül, soğuk havalarla birlikte araç yangınlarında artış yaşandığını belirterek, "Yılın diğer zamanlarında araçlar benzinle çalıştırılmadığı için yakıt hortumları zarar görmüş olabiliyor, yakıt sızıntısı ile birlikte yangına sebebiyet verebiliyor" dedi.



"Bakımların yapılmış olması gerekiyor"


Araç yangını esnasında soğukkanlılığın korunması gerektiğini söyleyen Seyfi Ali Gül, "Araç yangınlarında gözle görülür bir artış meydana geldi. Yıl içerisinde yaklaşık 65-70 tane araç yangınına ekiplerimiz müdahale etti. Bu yangınların temel sebebi motor, elektrik aksamı ya da yakıt hortumları diyebiliriz. Yüzde 60-70 oranında bunu oluşturmakta, yüzde 30 oranında ise trafik kazalarından ve insan kaynaklı durumlardan oluşmakta. Soğuk havalarda gazlı araçların kışın çalışması biraz daha zor olduğu için vatandaşlar benzinle çalıştırmaya çalışıyor. Bu durumda da şöyle bir durum ortaya çıkıyor, yılın diğer zamanlarında araçlar, benzinle çalıştırılmadığı için yakıt hortumları zarar görmüş olabiliyor ve yakıt sızıntısı ile birlikte yangına sebebiyet verebiliyor. Eğer araç benzinle çalışacaksa yakıt hortumlarının bakımının yapılmış olması gerekiyor. Gaz tesisatına, benzin tesisatına da bakım yapılması gerekiyor. Kış aylarında elektrik tesisatına aracı çalıştırma aşamasında ısınma(kızdırma) konusunda büyük yük bineceği için yine yangına sebebiyet verebilir. Araç yangını başımıza geldiği zaman öncelikle soğukkanlılığımızı korumamız gerekiyor. Eğer hareket hâlindeysek aracı güvenli bir yere çekip lastikleri aracın hareket edişini engelleyecek şekilde konumlandırıp bir an evvel araçtan kendimizi ve yolcuları indirdikten sonra, yangına müdahale edebileceğimiz durumdaysa yangın söndürme tüpüyle müdahale etmemiz gerekir. Kuru kimyevi tozla müdahale etmemiz, suyla müdahale etmememiz gerekir. Yangının neden çıktığını bilmediğimiz için yangını söndürmekten çok büyütebiliriz" dedi.



Havalar soğudu araç yangınları arttı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Büyükşehir’den Aydın genelinde eş zamanlı yol hamlesi Aydın Büyükşehir Belediyesi, Fen İşleri Dairesi ekipleriyle merkezden kırsala kadar tüm ilçelerde alt ve üstyapı çalışmalarını eş zamanlı olarak sürdürüyor. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun vatandaş odaklı hizmet anlayışı kapsamında, Aydın’ın tüm ilçelerinde hayata geçirilen alt ve üstyapı çalışmaları aralıksız devam ediyor. Çalışmalar, Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı ekipleri tarafından eş zamanlı olarak yürütülüyor. Vatandaşların günlük yaşamını kolaylaştırmak, ulaşım konforunu artırmak ve kentin ulaşım altyapısını güçlendirmek amacıyla sürdürülen çalışmalar, Aydın’ın tüm ilçelerinde birçok noktayı kapsıyor. Program dahilinde yürütülen hizmetlerle Aydın’ın merkezinden kırsal mahallelerine kadar her noktaya hizmet ulaştırılıyor. Eş zamanlı sürdürülen çalışmalar kapsamında güncel olarak, Efeler ilçesi Efeler Bulvarı ile Eğrikavak ve Şahnalı Mahallelerinde, Didim ilçesi Yoran Caddesi’nde, Sultanhisar ilçesi Malgaçmustafa Mahallesi’nde, Yenipazar ilçesi Karacaören Mahallesi’nde, Karacasu ilçesi Yukarı Görle Mahallesi’nde, Köşk ilçesi Akçaköy Mahallesi’nde, Koçarlı ilçesi Yeniköy ve Bağcılar Mahallelerinde çalışma gerçekleştiriliyor. Çalışmaların hızla yürütüldüğünü belirten vatandaşlar, hizmetlerinden dolayı Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na teşekkür etti.
Bilecik Bilecik’te 45 yıldır halk oyunu öğretiyor Bilecik’te 45 yıldır halk oyunları ve bağlama dersi veren Kazım Kaya, 58’inci halk oyunu grubuyla çalışmalara başlarken, halk oyunlarını nesilden nesile aktarmak olduğunu söyledi. Bilecik Kent Konseyi ve Bilecik Belediyesi’nin destekleriyle Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’nde ’Halk Oyunları Kursu’ veriliyor. 1980 yılında bugüne halk oyunları ve bağlama dersi veren Kazım Kaya, 45 yıllık öğretici kimliğiyle 58’inci grubuyla çalışmalara başladı. Bilecik’e özgü halk oyunlarının öğretmen için yaşları 30 ile 50 arasında değişen bayanlar kursa ilgi gösterirken, akşamları bir araya gelerek çalışma yapıyorlar. "Herkese tavsiye ederim, öğrenmenin yaşı yok, çok eğlenceli çok keyifli" Kursa katılan Şerife Turgut, Bilecik’in kültürünü öğrenmek ve nesilden nesile taşımak için kursa geldiğini anlatarak, "Hocalarımla ve arkadaşlarımla tanıştığıma çok memnunum mutluyum. Kültürümüzü tanıtmak ve her yıl eylül ayında kutlanan Söğüt şenliklerine katılmak gibi hedeflerimiz var. Herkese tavsiye ederim, öğrenmenin yaşı, yok çok eğlenceli çok keyifli" dedi. "Bu güzel oyunlarımızı kültürümüzü geleneğimizi göreneğimizi orijinal şekliyle bizden sonraki nesillere genç nesillere aktarmak" Halk oyunları ve bağlama dersi veren ayrıca yerel sanatçı olan Kazım Kaya ise, "Amacımız kültürümüzü önce kendimiz yaşamak, gelecek nesillere ulaştırmak. Bilecik yöremize bu güzel oyunlarımızı en güzel şekilde otantik şekliyle orijinal şekliyle devam ettirmek. Bunu bizden sonraki gençliğimize nesillere en güzel şekilde aktarmak. 1980 yılından günümüze Bilecik Halk Eğitim Merkezi bünyesinde başladığım halkoyunları ve bağlama kursu çalışmalarım günümüze devam ettirdim ve halen devam ettirmekteyim. Emekli olduğum halde bu görevi yürütmek bir görev olarak 45 yıllık zaman diliminde bu görevi yürütmek benim görevimin olduğu kanaatine vardım. Aynı kanaati benimle paylaşan İsa Özdil hocam da bana katkı olsun diye yanımda. Halkoyunları çalışmalarına iştirak etti biraz daha onun sayesinde rahatladım. Halkoyunları çalışmalarında 58’inci halkoyunları ekibim itibari ile şu son çalışmam. O kadar keyif alıyoruz ki bu kızlarımız da bir araya gelmesi bizim en güzel şansımız kültürümüzün şansı Bilecik’in şansı. Ama amacımız bu güzel oyunlarımızı kültürümüzü geleneğimizi göreneğimizi orijinal şekliyle bizden sonraki nesillere genç nesillere aktarmak" dedi. "Boş zamanlarımızı değerlendirmek amacıyla halk oyunlarına başladık" Kursa katılan diğer bir isim olan Nagihan Buzacı ise, "Boş zamanlarımızı değerlendirmek amacıyla halk oyunlarına başladık. Ben ve arkadaşlarım keyif alıyoruz bu durumdan hobi olarak yapıyoruz bu işi akşamlarımızı boş geçirmemek için" dedi.
Mersin Mersin Ekonomi Zirvesi: 2026, sabır ve yapısal dönüşüm yılı olacak Mersin Ekonomi Zirvesinde bir araya gelen ekonomistler, 2026 yılının da 2025’e benzer zorluklarla geçeceğini ancak uygulanan ekonomi politikalarının yılın ikinci yarısından itibaren daha somut sonuçlar vermesinin beklendiğini ifade etti. İş dünyasına yönelik değerlendirmelerde; yapay zeka yatırımlarının hızlandırılması, üretimin pazarlara yakın coğrafyalara taşınması ve işgücüne dayalı sektörlerde otomasyon temelli dönüşümün kaçınılmaz olduğu vurgulandı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) 140’ıncı kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen ’Mersin Ekonomi Zirvesi’, iş ve ekonomi dünyasını Mersin’de buluşturdu. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır ile Meclis Başkanı Hamit İzol’un ev sahipliğinde gerçekleştirilen zirveye, KKTC 5. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Mersin Valisi Atilla Toros da katıldı. Trakya Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu’nun moderatörlüğünde düzenlenen zirvede; Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, Ekonomi Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım ve A&M Türkiye Danışma Kurulu Başkanı Hilmi Güvenal konuşmacı olarak yer aldı. Açılış konuşmalarında Vali Toros, Mersin’in üretim gücü, dış ticaret kapasitesi ve lojistik vizyonunu aynı anda taşıyabilen nadir şehirlerden biri olduğu vurgulanırken, Ersin Tatar ise Mersin ile KKTC arasında geliştirilecek işbirliklerinin her iki taraf için de ekonomiye güçlü katkılar sunacağını ifade etti. "Mersin’i yaşanabilir bir kent yapmak hepimizin sorumluluğu" MTSO Başkanı Hakan Sefa Çakır, Mersin ekonomisinin 140 yıllık tarihine değinerek, kentin tarım, sanayi, lojistik ve turizmde çok kimlikli bir yapıya sahip olduğunu söyledi. "Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak 140 yıldır bu kentin işi olduk, aşı olduk" diyen Çakır, "Ekonomiden istihdama, eğitimden kültür-sanata kadar kentin tüm ihtiyaçlarına dokunduk" ifadelerini kullandı. Mersin’in Türkiye’nin en büyük 7’nci ekonomisi ve dış ticarette yine 7’nci büyük ili olduğunu hatırlatan Çakır, Yeni Sanayi Koridorları Projesi kapsamında Mersin’in stratejik önemine dikkat çekti. Çakır, Avrupa’yı Karadeniz ve Akdeniz üzerinden Basra’ya bağlayacak Filyos-Mersin koridorunun kente kilit bir rol verdiğini belirterek, bu doğrultuda planlama yapılması gerektiğini söyledi. "Mersin Lojistik Köy Projesi hayata geçirilecek" Mersin’in ulaştırma ve lojistik yatırımlarıyla Türkiye’nin lojistik başkenti konumuna geldiğini vurgulayan Çakır, "Valimizin önderliğinde Mersin Lojistik Köy Projesi’ni hep birlikte hayata geçireceğiz" dedi. Çakır, kentin 2050 ve 2075 vizyonunun bugünden planlanması gerektiğini de sözlerine ekledi. "Sulu tarımdan kuru tarıma geçiş başlayacak" Ekonomi Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, tarımda yaşanan daralmanın yalnızca kuraklıkla açıklanamayacağını belirterek, yüksek girdi maliyetleri, finansman ve işçilik sorunlarının yıllardır devam ettiğini söyledi. Devlet Su İşleri’nin 2026 yılı için valiliklere yazı göndererek çiftçileri kuru tarıma yönlendirmeye başlayacağını aktaran Yıldırım, Türkiye’de tarımda su verimliliğinin yüzde 51 olduğunu, suyun neredeyse yarısının tarlaya ulaşmadan kaybolduğunu ifade etti. Yıldırım, Mersin’in de tarımda kendi stratejisini belirlemesi gerektiğini vurgulayarak, limon ve portakal üretiminde rekabet mi yoksa ürün desenine geçiş mi yapılacağına karar verilmesi gerektiğini söyledi. "Dünya gerçekten değişiyor" Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, 2025’te makro dengelerde iyileşme olduğunu ancak sanayide ciddi sorunlar yaşandığını belirtti. "2025 iş gücü ve pazar kaybettiğimiz bir yıl oldu ama makro dengeler açısından mesafe aldık" diyen Güldağ, enflasyonun 30’lu seviyelere gerilediğini, 2026’da bir miktar daha düşmesinin beklendiğini ancak faizlerin yüksek seyretmeye devam edeceğini söyledi. Güldağ, 2026 için "Faiz büyüktür enflasyon, enflasyon büyüktür kur" politikasının süreceğini ifade ederek, Avrupa’da canlanma beklendiğini, Euro’nun değerlenmeye devam edeceğini ve yapay zekanın her sektörde daha belirleyici olacağını kaydetti. "2026 tüm düğmelere basma yılı" A&M Türkiye Danışma Kurulu Başkanı Hilmi Güvenal ise şirketlerin yaşadığı finansal sıkıntılara dikkat çekti. Güvenal, ucuz işgücü ve düşük faiz modelinin artık sürdürülemez olduğunu söyledi. "Enflasyon düşse bile faizler düşmeyecek" diyen Güvenal, 2026’nın sonuç almak için tüm önlemlerin hayata geçirilmesi gereken bir yıl olacağını vurguladı.
Zonguldak Hz. Mevlana’nın Vuslat Yıl Dönümünde BEUN’da Maneviyat dolu bir gece Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde (BEUN), "752. Yıl Dönümünde Hz. Mevlana’yı Anma ve Şebiarus Töreni" yoğun katılımla gerçekleştirildi. Farabi Kampüsü Sezai Karakoç Kültür Merkezinde düzenlenen program, katılımcılara maneviyat dolu anlar yaşattı. Programa; Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer ve eşi Seran Özölçer Hanımefendi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Servet Karasu, Genel Sekreter Prof. Dr. Zehra Safi Öz, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Mehmet Türkmen Köse ve eşi Merve Köse, İl Kültür ve Turizm Müdürü Taner Dursun, İl Millî Eğitim Müdürü Uygar Keskin, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Metin Vural, senato üyeleri, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Tören, BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in açılış konuşmasıyla başladı. Rektör Prof. Dr. Özölçer konuşmasında, Hz. Mevlana’nın asırlardır insanlığa rehberlik eden aşk, sabır, hoşgörü ve umut anlayışına dikkat çekerek, Mevlana’nın sözlerinin gönülleri aydınlatan evrensel bir irfan mirası olduğunu vurguladı. Mevlana’nın vuslat anlayışının bir ayrılık değil, ilahi aşka kavuşma olduğunu ifade eden Rektör Özölçer, bu derin öğretilerin günümüzde de insanlığa yol göstermeye devam ettiğini belirtti. Hz. Mevlana’nın "Aşk derdinde olan kişi; baş derdinde değildir" sözünü hatırlatan Rektör Prof. Dr. Özölçer, Mevlana’nın hikmetini anlamanın ancak gönül vererek mümkün olacağını dile getirdi. "Yüreğini Hz. Pir’e açmayan, onun çağlar aşan sözlerinden nasiplenemez" diyen Rektör Özölçer, Mevlana’nın "Her şey vaktini bekler; ne gül vaktinden önce açar, ne güneş vaktinden önce doğar" sözleriyle insanlığa sabrı ve teslimiyeti öğrettiğini ifade etti. Anma programı kapsamında Dildâde Türk Müziği Topluluğu tarafından Türk tasavvuf musikisinin seçkin eserlerinden oluşan musiki dinletisi icra edildi. Ardından Galata Mevlevihanesi Semazenleri tarafından gerçekleştirilen sema töreni, izleyicilerden büyük beğeni topladı. Manevi atmosferiyle gönüllere dokunan sema ayini, katılımcılara unutulmaz anlar yaşattı. Katılımcıların yoğun ilgisiyle gerçekleşen "752. Yıl Dönümünde Hz. Mevlana’yı Anma ve Şebiarus Töreni", belge takdimi ve toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
Ankara Bakan Tunç: "Denetimli serbestlik bir cezasızlık alanı değildir" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Denetimli serbestlik bir cezasızlık alanı değildir. Tabii denetimli serbestlik dediğimiz zaman serbestlik kelimesi cezaevinden tahliye olduğu zaman artık serbestsiniz. Böyle bir durum söz konusu değil" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ’Türk Denetimli Serbestlik Sisteminin 20 Yıllık Panoraması 20. Yıla Bütüncül Bakış Sempozyumu’na katıldı. Ankara Dikmen Hakimevinde düzenlenen programa CTE Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, başsavcılar, komisyon başkanları ile yargı mensupları katıldı. "Denetimli serbestlik sistemi, 460 bin yükümlünün takibini gerçekleştirmektedir" Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren CTE Genel Müdürü Yıldırım, "Bu buluşma sistemimizin kat ettiği mesafeyi değerlendirmek ve gelecekteki hizmetlerimizi de daha etkili hale getirmek adına önemli bir platform oluşturacaktır. Denetimli serbestlik sistemi 2005 yılında ceza adalet sistemine sistemimize kazandırılarak cezanın yalnızca infaz edilmesi ile sınırlı kalmayan aynı zamanda bireyin topluma yeniden kazandırılmasını önceleyen modern bir anlayışı beraberinde getirmiştir. Denetimli serbestlik suçla etkin mücadelede tamamlayıcı bir unsur olmanın ötesinde onarıcı adaletin sağdaki en somut uygulayıcısı haline gelmiştir. Büyüyen denetimli serbestlik sistemi bugün itibarıyla 149 denetimli serbestlik müdürlüğü, 6363 personel ve 460 bin yükümlünün takibini gerçekleştirmektedir" ifadelerinde bulundu. Denetimli serbestlik uygulamalarıyla ilgili olarak sempozyumlar gerçekleştirdiklerinden bahseden Bakan Tunç, "Bugünkü toplantımızda caydırıcılık, suçun önlenmesi, toplumsal onarım ve bireyin yeniden kazanılması başlıklarını insan, toplum ve sorumluluk ekseninde ele alacağız. Bu kapsamda ceza adaletinde yeni bir yaklaşım ve dil arayışını denetimli serbestliğin disiplinler arası yapısını gönüllülük ve toplumsal katılımı infaz ve rehabilitasyon sürecindeki stratejik rolünü bilimsel birikim ve saha tecrübesiyle birlikte değerlendireceğiz" dedi. Mülkün temelinin adalet olduğunu vurgulayan Tunç şöyle konuştu: "Adalet toplumsal barış ve huzurun teminatıdır. Adalet mazlumu korumak, mağdurun sesi olmaktır. Haklıya hakkını gecikmeksizin vermektir. Adaletin tecellisinin çok önemli bir boyutu da ceza adaleti sistemidir. Kanunda suç olarak tanımlanan fiillerin araştırılması ve araştırıldıktan soruşturulduktan sonra kovuşturma aşaması, yargılama aşaması ve kişiye işlediği fiil nedeniyle bir yaptırıma karar verilmesi ve sonrasında da bu yaptırımın infaz edilmesi yani üç aşama soruşturma, kovuşturma ve infaz aşamasından oluşan ceza adalet sisteminin her bir aşaması birbirinden değerlidir. İhmal edilmeden gerçekleştirilmesi gerekir. Soruşturmanın etkin bir şekilde sürmesi, delillerin araştırılması sağlıklı bir yargılama yapılmasının şartıdır. Kovuşturmanın etkin yapılarak yaptırımın hakkıyla karar verilmesi ve bu kararın da infaz aşamasında uygulanması ceza adalet sisteminin en önemli aşamalarıdır. Tabii ceza adalet sistemi dediğimiz zaman asıl maksat toplumu suçtan korumaktır. Suçludan korumaktır. Dolayısıyla toplumu korumaktır. Toplumsal huzuru sağlamaktır." "Ceza adaletinin amacını tam anlamıyla gerçekleştirebilmek için infaz sisteminin çok etkin olması lazım" Toplumsal huzuru sağlayabilmek için infaz aşamasının kıymetli olduğunu söyleyen Tunç, "Eğer infaz aşamasında soruşturma ve kovuşturma aşamalarından geçip infaz aşamasında tamamlayan suç işleyen kişinin eğer infaz aşamasında ıslah edilmemişse topluma kazandırılmamışsa cezası bittikten sonra cezaevinden tahliye olduktan sonra yeniden suç işleme eğilimindeyse o zaman ceza adaletinin amacı gerçekleşmemiş olur. Amacımız neydi? Toplumu suçtan korumaktır. Eğer infaz aşamasında suçlu ıslah edilemiyorsa ona gerekli eğitimler meslek kazandırmalar verilmemişse bu kişi cezaevinden tahliye olduktan sonra yeniden suç işleme ihtimali yüksek olacaktır. O nedenle ceza adaletinin amacını tam anlamıyla gerçekleştirebilmek için infaz sisteminin çok etkin olması lazım. İnfaz aşamasında özellikle amaca uygun çalışmaların gerçekleştirilmesi gerekir" diye konuştu. "Denetimli serbestlik suça karışmış bireyi mutlak bir etiketle tanımlamaz" Adalet anlayışının sahadaki en somut karşılığı denetimli serbestlik sistemi olduğunu aktaran Tunç, "Denetimli serbestlik teknik bir infaz modeli olmanın ötesinde insanı merkeze alan, sorumluluğu önceleyen ve değişimi mümkün gören bir adalet felsefesinin canlı tezahürüdür. Bizler cezayı tek başına bir amaç olarak görmeyen hatadan dönüşe alan açan bireyin topluma yeniden katılımını önceleyen bir hukuk anlayışının ve medeniyetin temsilcileriyiz. Her bireyi sadece geçmişiyle değil taşıdığı potansiyelle değerlendiren her hatayı telafi ve arınma imkanı olarak ele alan yüksek bir adalet tasavvurunun ürünüdür. Denetimli serbestlik suça karışmış bireyi mutlak bir etiketle tanımlamaz. Onu toplum dışına itmek yerine içinde hala değişebilecek bir insan kurulabilecek bir gelecek ve onarabilecek bir hayat olduğunu kabul eden bütüncül bir yaklaşımı esas alır. Bu anlayış kişiyi ayrıştırmanın karanlığını terk etmez. Kontrollü, rehberlik odaklı ve sorumluluk temelli bir yeniden kazanım zemini sunar. Çünkü insan yanılabilir. Asıl maharet düşenin elinden tutabilmek suçun ötesine geçip insanın kendisine ulaşabilmektir. Doğru denetim ve rehberlikle desteklenen her kişi hayatına yeniden yön verebilir. Denetimli serbestlik işte bu yeniden başlangıcın kapısı bu ilerleyişin köprüsüdür. Kişiye hatasıyla yüzleşme, telafi imkanı bulma ve en önemlisi kendini yeniden inşa etme fırsatı verir. Bu yönüyle denetimli serbestlik ahlaki sorumluluk bilincini besleyen toplumsal onarımı hedefleyen bir adalet pratiğidir. Denetimli serbestlik bir cezasızlık alanı değildir. Tabii denetimli serbestlik dediğimiz zaman serbestlik kelimesi cezaevinden tahliye olduğu zaman artık serbestsiniz. Böyle bir durum söz konusu değil. Evet. Sistemin adı denetimli serbestlik ama aslında denetimli bir yükümlülük başlıyor" diye devam etti.
Kocaeli Küçük başkanın vaadi gerçek oldu Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, sınıf başkanı seçilmek için arkadaşlarına "Seçilirsem Tahir Büyükakın’ı getireceğim" vaadinde bulunan ortaokul öğrencisinin sözünü yerine getirdi. İzmit Atatürk Ortaokulu 7-E sınıfı öğrencisi Berat Ege Sarı, sınıf başkanlığı seçimlerinde arkadaşlarına, seçilmesi halinde Büyükakın’ı okula getireceğini vadetti. Seçimi kazanan Sarı’nın vaadinden sosyal medya aracılığıyla haberdar olan Büyükakın, okula ziyaret gerçekleştirdi. Okul girişinde öğrenciler tarafından karşılanan Büyükakın, daha sonra Sarı’nın eğitim gördüğü 7-E sınıfına girdi. Burada öğrencilerle bir araya gelen Büyükakın, "Berat’a söz vermiştim. Hem Berat hem de ben sözümüzü tutmuş olduk" dedi. "Emeksiz başarı sahtedir" Öğrencilerin sorularını yanıtlayan ve başarının sırrının çok çalışmaktan geçtiğini vurgulayan Büyükakın, şunları kaydetti: "Kolay yoldan başarılı olunmaz. Başarının en büyük sırrı çok çalışmak. Çalışmadan hiçbir şey olmuyor. Ben hayatımda kolay bir yol görmedim. Emek vermeden bir şey başarılmıyor. Emeksiz başarı sahtedir. Mesela ben günde ortalama 6 saat uyuyabiliyorum. Bunun dışında kalan zamanımın büyük bölümünü Kocaeli için çalışmaya ayırıyorum. Verimli çalışmak gerekiyor. Bunun yanında akıllı çalışmak da önemli. Bol bol tekrar yapmalısınız. Bu, beyninizin daha hızlı öğrenmesini sağlayacaktır. Sihirli formüller aramanıza gerek yok. Asıl sihir sizde. Başarının anahtarı sizde." Ziyarette İzmit İlçe Milli Eğitim Müdürü İhsan Özkan ve Okul Müdürü Ali İlengiz ile de görüşen Büyükakın, okulun taleplerini dinledi. Büyükakın’ın ziyareti, öğretmenler odasındaki görüşmenin ardından sona erdi.