POLİTİKA - 11 Şubat 2024 Pazar 15:22

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Rey vermedi diye depremzedelere hakaret etmek olmaz"

A
A
A

Tekirdağ’a gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tekirdağ’da düzenlediği mitingde vatandaşlara seslenerek, Tekirdağ’da depremzedelerin seçim sürecindeki il turda oy vermedi diye CHP’li Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından kapı dışarı edilmesini eleştirdi. Dünkü saldırıya da değinerek, "Dün Küçükçekmece’de AK Parti Küçükçekmece Belediye Başkan Adayı Aziz Yeniay’ın seçim çalışmalarında yaşanan menfur olayı bir kez daha lanetliyorum. Yaralanan vatandaşımıza acil şifa diliyorum. Emniyetimiz titizlikle olayı takip ediyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırganlara ilişkin, "Bir tanesi yakalandı, diğerlerini de inşallah yakalayacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aday tanıtım ve 31 Mart Yerel Seçimleri için Tekirdağ’a geldi. Cumhurbaşkanı’nın miting yapacağı Tekirdağ Valiliği Meydanı ve Hükümet Caddesi’nde yoğun güvenlik önlemleri alınırken vatandaşlar da alanı doldurdu.

"Rey vermedi diye depremzedelere hakaret etmek olmaz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sahneye geldikten sonra vatandaşlara seslenerek, “Buradan sizlerin vasıtasıyla tüm Tekirdağ’a selamlarımı ve sevgilerimi iletiyorum. Coşkunuz, heyecanınız ve sevginiz için sizlere teşekkür ederim. Bugün Tekirdağ bir başka güzel. Tekirdağ bizim gözbebeğimiz. 3 Kasım 2002’den beri Tekirdağ’ı hiçbir zaman ihmal etmedik. Her fırsatta Tekirdağ’ın misafiri olduk. Şehrimize sık sık geldik, sizlerle hasret giderdik. Bunun için önümüzde 50 gün var. Bu 50 günü çok iyi değerlendirmemiz lazım. Çok daha fazla sayıda Tekirdağlı kardeşimizin gönlüne girmenin yollarını arayacağız. Milletimize asla hürmetsizlik etmeyeceğiz. Biz ayıran ve ayrıştıran değil, birleştiren bir siyaset anlayışındayız. Biz, muhalefet gibi yanlışı seçmende değil daima kendimizde arıyoruz. Oy versin veya vermesin, demokrasimizin gücüne güç katan her vatandaşımızın başımızın üzerinde yeri vardır. Hangi siyasi partiden olursa olsun seçmen bizim veli nimetimizdir. Bizi rakiplerimizden ayıran temel vasfımız budur. Bizde CHP gibi vatandaşa ‘tıpış tıpış gideceksiniz oyunuzu vereceksiniz’ kibirli bir dil olamaz. Oy tercihi sebebiyle insanımızı ’makarnacı, kömürcü’ gibi aşağılama yaftası olmaz. Sırf kendisine rey vermedi diye depremzedelere hakaret etmek olmaz. Mağdurları kapı dışarı etmek olmaz. Biz de CHP’li belediye başkanları gibi ‘oy yoksa hizmette yok’ diye milleti açık açık tehdit etmek olmaz. Beceriksizlik, iş bilmezlik bunları öyle bir esir almış ki nereye ellerini atsalar orası kuruyor, çöküyor. CHP’nin idare ettiği yerlerde vatandaşlarımız vizyon projelerini bırakın klasik temel hizmetlere bile ulaşamıyor. 14-28 Mayıs seçim süreci ve sonrasında buna bir kez daha şahit olduk. Depremzedelerimize bugün bile hatırladıkça onlar adına hicap duyduğumuz hakaretleri savunmaktan çekinmediler. Şöyle ayna karşısına geçip ‘Biz nerede hata yapıyoruz’ deyip kendilerine sormadılar. Günah keçisi bulup pişkince yollarına devam ettiler. CHP başta olmak üzere muhalefetin mazisine baktığınızda bunun gibi sayısız skandallarla karşılaşırsınız. Son seçim yenilgisinde de tüm faturayı 13. Cumhurbaşkanımız diyerek yere göğe sığdıramadıkları ‘Bay Kemal’e kestiler. Kendi partilerini yönetmeye layık görmediler. Anadolu insanını hiçbir zaman hizmete ve hürmete layık bulmadılar. Her zaman kolaya kaçtılar. Kimi zaman vesayet odaklarından kimi zaman terör baronlarından medet umdular. Aylarca Kandil’deki terör elebaşları bunlar için açıkça oy istediler. Benim kardeşim Kandil’den oy isteyenlerin uzantılarına oy verir mi? 50 gün sonra sandıkta gereken dersi vermeye hazır mıyız? DEM’lenerek seçim kazanmanın hesabını yapıyorlar. Çay demlemiyorsunuz. Bunların millete ve milli iradeye saygıları yok. Ben AK kadınlarla 31 Mart’ta sandıkları patlatacağımıza inanıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Küçükçekmece’deki saldırıya değindi

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasının devamında, “Dün Küçükçekmece’de AK Parti Küçükçekmece Belediye Başkan Adayı Aziz Yeniay’ın seçim çalışmalarında yaşanan menfur olayı bir kez daha lanetliyorum. Yaralanan vatandaşımıza acil şifa diliyorum. Emniyetimiz titizlikle olayı takip ediyor. Türkiye’nin güvensizlik ortamına sürüklenmesine izin vermeyeceğiz. Milletimizin canına kast eden tüm alçaklarla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Farklı mecralardan geçmiş olsun dileklerini ileten tüm genel başkanlara teşekkür ediyorum. Bir tanesi yakalandı, diğerlerini de inşallah yakalayacağız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

“Yalan ve istismar siyaseti ile bir şekilde gemilerini yürüttüler”

Erdoğan konuşmasına devam ederek, “Bunlarda demokrasiye ve demokrasi kültürüne bağlılık yok. Bunlarda kendini vatandaşa karşı kendini sorumlu hissetme duygusu yok. Bunlarda istişare etmek, sokağa kulak vermek gibi bir alışkanlık yok. Bunlarda hatasından dolayı milletten helallik istemek gibi bir erdem yok. Bunlarda Türkiye’yi büyütmek, Türkiye’ye ufuk çekmek, ülkemizin önünü açmak, şehirlerimizi yeni yatırımlarla geliştirmek gibi bir dert yok. Peki, bunun yerine ne var? Tek parti dönemi faşizmine özlem var. Vatandaşa tepeden bakma hastalığı var. Terör örgütlerine şaşı bakma zihniyeti var. Siyasi ikballeri için her şeyi yapma omurgasızlığı var. Seçim meydanlarında tutmayacakları sözleri verme hainliği var. Çantada keklik gördükleri kupon belediyeler için meydan muharebesi verme ihtirası var. Bir de iradesine haciz koydukları vatandaşımızı korkutmak, ürkütmek, endişelerini istismar etmek var. Maşallah, bizim seçmenlerimiz burada bak. Gençler, bugüne kadar hep bunu yaptılar. Yalan ve istismar siyaseti ile bir şekilde gemilerini yürüttüler. Köken, inanç, meşrep, mezhep ve hayat tarzı üzerinden insanımıza korku salarak bir şekilde siyasi kariyerlerini garanti altına aldılar. Ama halkın nazarında tüm kredilerini bitirmiş, sıfırı tüketmişlerdir. CHP’nin istismar ve korku siyaseti inşallah 31 Mart’ta son bulacaktır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak biz de bu süreci kolaylaştıracağız. Önümüzdeki 50 gün boyunca her zamankinden çok daha fazla çalışacağız. Ana kademe çok daha fazla çalışmaya var mıyız? Kadın Kolları, çok daha fazla çalışmaya var mıyız? Gençler çok daha fazla çalışmaya var mıyız? Başkalarının fitne girişimlerine karşı kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Kutuplaştırandan değil, kucaklaştıranlardan olacağız. Gerilimi körükleyenlerden değil, kardeşliği savunan kardan olacağız. Hiçbir ayrım gözetmeden milletimizin tüm fertlerini bağrımıza basacağız. Türkiye Yüzyılı’nın inşası için gece gündüz demeden çalışırken hiçbir engelin bizi yolumuzdan alıkoymasına izin vermeyeceğiz. Özellikle çarpık ve sağlıksız yapılaşmanın yaygın olduğu, deprem riski yüksek illerimize daha fazla yoğunlaşacağız. İnşallah, Tekirdağ’da Cüneyt kardeşimizle birlikte tüm ilçelerde el ele vermek suretiyle Tekirdağ’ı yeniden ayağa kaldıracağız. Yeniden Tekirdağ diyoruz. Genç, dinamik bir yapıyla Tekirdağ’da merkezi yönetim ve Tekirdağ Belediyemiz el ele vereceğiz ve Tekirdağ’ın ayağa kaldıracağız. Tekirdağ’ın da bu süreçte bizlere destek vereceğine, bu mücadelede bizleri yalnız bırakmayacağına inanıyoruz. Biz, Tekirdağ’ı tıpkı hükümet işlerinde olduğu gibi yerel yönetim işlerinde de hak ettiği hizmetlere ulaştırmak istiyoruz. Tekirdağ’ın, AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın gerçek belediyecilik vizyonuna acil ihtiyacı olduğu açıktır. İnşallah, 31 Mart yerel seçimleri bu noktada Tekirdağ’ımız için bir milat olacaktır. Tekirdağ ve Tekirdağlı kardeşlerimin 31 Mart’ta sandıklara gittiklerinde en doğru, en isabetli kararı vereceklerinden şüphe duymuyorum. Gençler öyle mi? Şimdi, Tekirdağ’a soruyorum. Hazır mıyız? Tekirdağ, 31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazır mıyız? 31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için kararlı mıyız? 31 Mart’ta gerçek belediyeciliği tercih ediyor muyuz? Bunun için seçim gününe kadar kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Büyük ve güçlü Türkiye vizyonumuza sıkı sıkıya sahip çıkmaya var mıyız? Seçim akşamı, Tekirdağ ile birlikte Türkiye Haritası’nı Cumhur İttifakı’nın renkleriyle boyamaya var mıyız? Rabbim hepinizden razı olsun. Kardeşlerim, bizim hizmet ve eser siyasetimizin en yakın şahidi Tekirdağ’dır. Son 21 yılda, Tekirdağ’a güncel rakamlarla toplamda 157 milyar liralık yatırım yaptık. 4 bin 149 adet yeni derslik inşa ettik. Namık Kemal Üniversitesi’ni ilimize kazandırdık. 4 bin 973 kişi kapasiteli yükseköğretim yurt binaları açtık” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"780 bin metrekare nazarımızda aynıdır"

Konuşmasını sürdüren Erdoğan, “Şehrinizin eksiklerini giderme, ihtiyaçlarını karşılama, sorunlarına çözüm bulma noktasında çok daha fazlasını yaptığımızı sizler zaten biliyorsunuzdur, şunu lütfen unutmayın: Bizim siyasetteki gayemiz mensubu olmaktan şeref duyduğumuz, aziz milletimize aşkla hizmettir. 81 vilayetin tamamı, 780 bin kilometrekarenin tamamı bizim nazarımızda aynıdır, eşittir. Biz Türkiye’yi bir bütün olarak kalkındırmanın, büyütmenin, yüceltmenin çabasındayız. Tüm bu mücadeleyi koltuk veya siyasi ikbal uğruna değil, evlatlarımıza daha müreffeh, daha güçlü ve itibarlı bir Türkiye bırakmak için yapıyoruz. Biz ne diyoruz ‘Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik’ elbette her fani gibi bizlerin de eksiği, hatası, gücünü aşan sebeplerle ortaya çıkan bazı eksiklikler olabilir. Gün olacak bizler de emaneti sahibine teslim edeceğiz. İşte kızımız kadın kollarında başkan yardımcısıydı. Dün emanetini sahibine teslim etti. Ben de yetişirsem cenazesine gideceğim. Yol arkadaşımız, dava arkadaşımız bu kardeşimizin cenazesine katılmak bizler için bir görev. Devletimizin bekası, milletimizin huzuru, evlatlarımızın aydınlık yarınları için döktüğümüz terin tanığı 85 milyonun her bir ferdidir: 31 Mart’ta Tekirdağ’da artık bir yola ama yepyeni bir yola girelim diyorum. Öyleyse ne yapacağız. Şu 50 günde çok çalışmaya var mıyız? Tekirdağ, CHP’nin korku siyasetine kurduğu, esersizlik siyasetine mecbur değildir, mahkum değildir. Tekirdağ, gelişme ve ilerleme yerine CHP’nin beceriksiz yönetimi altında hayatta kalma mücadelesi vermeye mahkum değildir. Tekirdağ’da muhalefetin sömürdüğü sahte ve sanal kaygılar hizmetin önüne artık geçmemelidir. Tekirdağ, mevcut durumdan çok daha iyisini hak ediyor. Tekirdağ, Büyükşehir kimliğine uygun hizmetleri artık fazlasıyla hak ediyor. Gelin hep birlikte Tekirdağ’ın içine düştüğü bu dehlizden çıkaralım. Gelin Tekirdağ’ı Cumhur İttifakı’nın gerçek belediyecilik vizyonuyla buluşturalım. Bu konuda şehrimize her açıdan çağ atlatacak güçlü bir kadro kurduk. Başka hesaplar peşinde koşmadan sadece hizmet edecek, her anınızda hep yanınızda olacak isimleri aday olarak belirledik. Geçtiğimiz günlerde tüm adaylarımızın tanıtımı yapıldı. Biz belediye başkan adaylarımızın tamamına güveniyoruz, inanıyoruz. Kararlıyız ve kazanacağız. Tekirdağ’ın tercihinin de başta büyükşehir olmak üzere inşallah bu sefer Cumhur İttifakı’nın yanında olmasını temenni ediyorum. Büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylarımızı sizlere emanet ediyorum. 31 Mart akşamı Tekirdağ’dan müjdeli haberler bekliyorum. Tekirdağ, 31 Mart’ta gerçek belediyeciliği tercih ediyor muyuz? 31 Mart’ta Cumhur İttifakı’na destek veriyor muyuz? Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin. Rabbim bizi utandırmasın, mahcup etmesin” diyerek konuşmasını noktaladı.

Halil Dağ - Mehmet Basmacı - Hüseyin Çanlı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Uzmanından uyarı: Hepatit B ve C’nin tehlikelerine dikkat Kırıkkale İl Sağlık Müdürü Dr. Murat Ağırtaş, hepatitin farklı türleri olduğunu ve özellikle hepatit B ve C’nin kronik karaciğer hastalıklarına yol açabileceğini belirterek, hepatit B’den korunmanın en etkili yolunun aşılanma olduğunu vurguladı. Ayrıca, hepatitten korunmak için bulaş yollarına karşı koruma önlemlerinin alınmasının ve sağlık kurumlarına başvurarak bilgi edinmenin önemine dikkat çekti. Kırıkkale İl Sağlık Müdürü Dr. Murat Ağırtaş, 28 Temmuz’un "Dünya Hepatit Günü" olarak belirlendiğini belirterek, hepatitin, karaciğer iltihabı olduğunu ve birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkabileceğini vurguladı. Dr. Ağırtaş, hepatit virüslerinin (A, B, C, D ve E) farklı türleri olduğunu ve özellikle hepatit B, C ve D’nin kronik karaciğer hastalıklarına yol açabileceğini söyledi. Hepatit A virüsünün kötü hijyen şartlarında kolaylıkla bulaşabildiğini ve çocukluk çağlarında hafif belirtilerle geçen enfeksiyonun ileri yaşlarda daha ağır seyredebildiğini ifade eden Dr. Ağırtaş, hepatit B ve C virüslerinin ise kontrol edilmemiş kan nakilleri, sterilize edilmemiş cerrahi malzemeler, ortak tıraş bıçağı ve diş fırçası kullanımı gibi yollarla bulaştığını açıkladı. Dr. Ağırtaş, hepatit B’den korunmanın en etkili yolunun aşılanma olduğunu, hepatit C için ise henüz bir aşı bulunmadığını ancak tedavisinin mümkün olduğunu belirtti. Hepatit D virüsünün sadece hepatit B enfeksiyonu olan kişilerde hastalığa yol açabileceğini ve hepatit E virüsünün genellikle kirli sular ve hijyenik olmayan yiyeceklerle bulaştığını ifade etti. Son olarak, Dr. Ağırtaş, hepatitten korunmak için aşı dışında bulaş yollarına karşı koruma önlemlerinin alınmasının önemini vurguladı ve sağlık kurumlarına başvurarak bilgi almanın ve bilinçlenmenin viral hepatitlerin önlenmesi ve kontrolünde önemli bir adım olduğunu kaydetti.
Çanakkale AK Partili Gider’den Çanakkale’ye sağlık personeli müjdesi AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Çanakkale merkez ve ilçelere 71 yeni sağlık personeli yerleştiğini söyledi. AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen 2024 Yılı Haziran Dönemi İsteğe Bağlı İller Arası Yer Değiştirme Suretiyle Atanma Kurası Neticesinde Çanakkale ve ilçelerine atanan uzman hekim, hekim, diş tabibi ve sağlık personeli atamalarının müjdesini verdi. Yeni atamalarla birlikte Çanakkale’nin sağlık alt yapısının daha da güçleneceğini kaydeden Gider, “Sağlık Bakanlığımız tarafından gerçekleştirilen yeni atamalar neticesinde, İl Merkezimiz ve ilçelerimizde, çeşitli branşlarda toplam 71 sağlık personeli yerleşmiştir. Her alanda olduğu gibi sağlık alanında da Çanakkale’mizi daha ileriye taşımak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlimize gelecek personelimizin sağlık camiamıza ve Çanakkale İlimize hayırlı olmasını dileriz” dedi. Çanakkale’ye yeni atanan sağlık personelinin dağılımı ise şu şekilde oluştu: Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesine: 1 Çocuk Nörolojisi Uzmanı, 1 Diyetisyen, 5 Hemşire, 5 Tıbbi Sekreter, 1 Anestezi Teknisyeni, 1 Ortopedi Teknisyeni, 1 Röntgen Teknisyeni, 1 Elektronörofizyoloji Teknikeri, 1 Evde Bakım Teknikeri, Biga Devlet Hastanesine: 1 Nöroloji Uzmanı, 2 Tabip 2 Hemşire, 1 Ebe, 1 Laboratuvar Teknisyeni, Çan Devlet Hastanesine: 1 Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı 1 Göz Hastalıkları Uzmanı, 1 Tıbbi Biyokimya Uzmanı, Gelibolu Şehit Koray Onay Devlet Hastanesine : 1 Kardiyoloji Uzmanı, 1 Sosyal Çalışmacı, 1 Laboratuvar Teknisyeni, Ezine Devlet Hastanesine: 2 Tabip, 2 Hemşire, 1 Laboratuvar Teknisyeni, Lapseki Devlet Hastanesine: 1 Eczane Teknikeri, 1 Laboratuvar Teknisyeni, 1 Çevre Sağlığı Teknisyeni, Bayramiç Devlet Hastanesine: 1 Ebe, Ayvacık Devlet Hastanesine: 1 Ebe, 1 Laboratuvar Teknisyeni, Yenice Devlet Hastanesine: 1 Ebe, 1 Anestezi Teknisyeni, 1 Laboratuvar Teknisyeni, Çanakkale Merkez Toplum Sağlığı Merkezine: 1 Tabip, 1 Eczacı, 1 Sosyal Çalışmacı, Gökçeada Devlet Hastanesine: 1 Ebe, Çanakkale Ağız ve Diş Sağlığı Merkezine: 1 Diş Teknisyeni, Biga Ağız ve Diş Sağlığı Merkezine: 2 Diş Tabibi, 1 Diş Teknisyeni, 1 Röntgen Teknisyeni, 1 Ağız ve Diş Sağlığı Teknikeri, Biga İlçe Sağlık Müdürlüğüne: 1 Tabip, Lapseki İlçe Sağlık Müdürlüğüne: 1 Aile Hekimi Uzmanı, Bayramiç, Bozcaada, Çan, Ezine, Gelibolu, Gökçeada ve Yenice 112 İstasyonlarına: 15 İlk ve Acil Yardım Teknisyeni/Teknikeri Olmak üzere çeşitli branşlarda toplam 71 sağlık personeli yerleştirildi.
Kastamonu Kastamonu’da kestane balına gal arısı darbesi: Üretimi yüzde 75 düşürdü Son yıllarda arıcıların korkulu rüyası haline gelen gal arısı zararlısı ile iklim değişikliği, kestane balı üretimini büyük ölçüde düşürdü. 400 ton civarında üretimin olduğu Kastamonu’da kestane gal arısı ile iklim değişikliğinden yaşanan sorunlardan ötürü bu yıl üretimin ortalama 150 tona kadar düştüğü belirtildi. Kastamonu’nun sahil kesimindeki ilçeleri olan Abana, Bozkurt, Çatalzeytin, Cide, Doğanyurt ve İnebolu başta olmak üzere üretimi yapılan coğrafi işaret tescilli kestane balında, rekolte her geçen yıl azalıyor. Adeta şifa deposu olan ve düzenli tüketildiğinde birçok hastalığa iyi geldiği bilimsel olarak kanıtlanan kestane balının bu yılki hasadına da başlandı. Kastamonu’da kestane balı üretimi yapan arıcılar, kovanları açarak petekleri aldı. Arıcılar, sağımın ardından topladıkları petekleri süzerek kestane balını elde etti. 2021 yılından itibaren bölgedeki ağaçlarda görülmeye başlanan kestane gal arısı zararlısı, kestane ağaçlarına büyük oranda zarar vermeye başladı. Bunun yanı sıra tüm dünyada hissedilen iklim değişiklikleri de kestane ağaçlarındaki çiçek verimini düşürdü. Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü tarafından kestane gal arısı zararlısına karşı başlatılan mücadele kararlılıkla sürerken, zararlı sebebiyle kestane balı üretimi büyük oranda düştü. 2021 yılında 400 ton kestane balının üretildiği Kastamonu’da bu yıl rekoltenin 150 ila 200 tona kadar düşmesi bekleniyor. “2021 yılından itibaren ilimizde görülen kestane gal arısıyla sebebiyle kestane balı üretiminde düşüşler yaşandı” Konu ile ilgili konuşan Kastamonu Tarım ve Orman İl Müdürü Bekir Yücel Tanrıkulu, “Kastamonu, yüzde 72 orman varlığıyla, zengin florasıyla ve eşsiz doğasıyla Türkiye’de en önemli orman varlığına sahip illerden bir tanesi oluyor. Bu eşsiz doğası içerisinde tabii ki kestane ağaçları da önemli bir yere sahip. Kestane balı da, kestane çiçeklerinden elde edilen bir baldır. Yılın belirli bir döneminde yılın 15 gün gibi çok kısa bir süresinde arıcılarımız, kestane çiçeklerinden kestane balı üretmeye çalışıyor. Kastamonu’da 80 ila 85 bin kolonisiyle yaklaşık bin 218 işletmesiyle önemli arıcılık hizmetlerinden bir tanesi. 80 bin hektarlık Türkiye’deki kestane ağacı varlığı içerisinde yüzde 25’ine sahip Kastamonu’da 20 bin hektarlık alanda kestane ağaçları bulunmaktadır. Dolayısıyla kestane balı üretimi de Türkiye’de önemli üretim merkezleri içerisinde yer alıyoruz. Özellikle 2021 yılından itibaren ilimizde görülen kestane gal arısıyla sebebiyle son 2 yıldır kestane balı üretiminde biraz düşüşler yaşandı. Buna iklim değişikliği de etkili oldu. Biraz daha geçtiğimiz yıllara göre ortalama verim konusunda düşüşler gözlemlemekteyiz. Özellikle koloni başına 8 ila 10 kilo arasında olan kestane balı üretimi bu yıl yaklaşık 3 ila 4 kilo arasına kadar düşmüş. Buna rağmen Kastamonu’da yine de 200-250 ton arasında kestane balı üretimiyle ülkemizde önemli üretim merkezleri arasında bulunuyor” dedi. “Arıcılık konusunda Kastamonu, Türkiye’de önemli bir merkez olacaktır” Kastamonu’nun önümüzdeki yıllarda arıcılık noktasında Türkiye’de önemli bir merkez olacağına inandıklarını söyleyen Tanrıkulu, “2022 yılında Kastamonu Üniversitemiz ile Arı Yetiştiricileri Birliği ve Kastamonu Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüz tarafından yapılan çalışmalar neticesinde kestane balına coğrafi işaret aldık. Yine Arı Yetiştiricileri Birliğimiz, Kastamonu kestane balı olarak markalaşmasını yaptık. Şu anda birliğe üye arıcılarından elde ettikleri balları Kastamonu kestane balı markası altında satışını yapmaktadırlar. Son zamanlarda özellikle yetiştiricilerimizden ya da diğer illerden kestane balı üretimi için ilimize gezginci arıcı olarak gelmektedirler. Bu gezginci arıcılık konusunda İl ve İlçe Müdürlüklerimiz vasıtasıyla bizler bunların çalışmalarını da yapıyoruz. Bizlerden izin aldıktan sonra ilimize gelebiliyorlar. Bu da arıcılık konusunda bizleri, Türkiye’de önemli bir merkez olacağımıza işaretlerden bir tanesi oluyor” şeklinde konuştu. Kestane gal arısıyla ilgili mücadelenin 7-8 yıl daha süreceğini belirten Tanrıkulu, “Kestane Gal Arısıyla ilgili sorunlar ve sıkıntılar azalmaya başladıktan sonra bizler, tekrardan kestane balında verimin artmasını bekliyoruz. Fakat kestane gal arısıyla mücadeledeki çalışmalar yaklaşık 7-8 yılı bulacaktır. Bunan ardından inşallah Kastamonu’da kestane ağaçlarındaki çiçekler sağlıklı bir şekilde artmaya başladıktan sonra verimde artacaktır. Bu konuyla ilgili İl Müdürlüğümüzün ve Orman Bölge Müdürlüğümüzün birlikte yürüttüğü projemiz bulunuyor. Kestane ağaçlarının etrafının biraz daha açılmasını amaçlıyoruz ve bu sayede kestane varlığının da artırılmasını hedefliyoruz” diye konuştu. “Bu yıl tahminlerimiz üzerine 100 ila 150 ton arasında bir üretim gerçekleştirdik” Kastamonu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Cem Başar ise, “Kastamonu kestane balı coğrafi işaretli bir ürünümüzdür. Kastamonu’nun özellikle sahil ilçelerindeki kestane ormanlarında doğal olarak üretim yapılmaktadır. Yaklaşık 50 ila 60 civarında kovanda bu yıl üretim yapıldı. 2024 yılı maalesef hem iklim değişikliğini hissedilir derecede gördük hem de yoğun olarak kestane ormanlarımızı saran kestane gal arısıyla birlikte üretimde oldukça düştü. Normal bir sezona göre yaklaşık yüzde 25 civarında bir üretim aldık. Bu da koloni başına 3 kilogram civarında bir üretime sahip olduk. Kastamonu, bu yıl tahminlerimiz üzerine 100 ila 150 ton arasında bir üretim gerçekleştirdik. Tüm üreticilerimizi hayırlı ve bereketli bir sezon diliyorum” dedi. Normal şartlarda Kastamonu’da yaklaşık 400 ton civarında kestane balı üretiminin olduğunu söyleyen Başar, “Bu 2020 yıllarının başından itibaren sürekli olarak düşüş göstermeye başladı. Hem küresel iklim değişikliğini çok şiddetli görüyoruz hem de 2021 yılından kestane gal arısı zararlısı ilimize giriş yaptı. Kestane gal arısı zararlısı şiddetli bir şekilde Kastamonu’yu sardı. Bu yüzden yıldan yıla 400 tonlardan üretim 100 ila 150 tona kadar düştü. Şu anda aynı kovan sayısıyla yani kovan sayısı değişmemekle birlikte yaklaşık olarak 100 ila 150 ton arasında bir üretim gerçekleştirildi. Şu anda kestane balının sağımı bitti, üreticilerimiz ürünlerini piyasaya çıkarmaya başladı. Piyasadan da yoğun bir talep var. Bu talebe karşılık üretilen ürünümüz çok az. Alacak insanlarımızın biran önce ballarını almalarını tavsiye ediyoruz. Kestane balının bu yıl perakende fiyatı 2 bin lira civarındadır” ifadelerini kullandı. “Kovan başına bu yıl ancak 3 kilogram bal alabildik” İnebolu’nun Dibek köyünde kestane balı üretimi yapan Orhan Anadolu da, şöyle konuştu: “Ben, 2009 yılından bu tarafa kestane balı üretmekteyim. Kestane balı üretimi bazı yıllara göre değişkenlik gösterebiliyordu. Kış mevsiminde çok fazla arılarımızda zayiat oluyordu. Ben, 150 ila 200 kovan arısıyla çalışmaktayım. 2009 yılları ile 2022 yılları arasında kestane balımızın kovan başı ortalama 8 ila 14 kilo arasında değişkenlik gösteriyordu. Özellikle 2022 yılından sonra kestane gal arısının ormanlarımızda görülmesiyle birlikte üretimimizde büyük bir zayiat verdi. Kovan başına ancak 3 kilogram bal alabildik. Bu yıl fakat kovan başına birazcık daha artış gösterdi ve 5-6 kiloya kadar çıktığını gördük. Bu da bizlere demek ki kestane gal arısıyla yapılan mücadeleler gerçekten meyvesini veriyor. Başarılı bir mücadele oluyor. Geçtiğimiz yıl kestane balının fiyatı bin liraydı, bu yıl ise bin 750 lira ile 2 bin lira arasında satılıyor. Kestane balında verim az olduğundan dolayı fiyatı da yüksek. Kestane gal arısı, kestane ormanlarına büyük zararlar verdi. Birde bizlerin maliyetleri oluyor. 150-200 kovan ile arıcılık yapmak çok zor bir iş. Bizler de bunlara bir bedel ödüyoruz, bunların maliyeti oluyor. Bu seferde kestane balı beklentilerimizin altında olunca mecburen fiyatı yükselmiş oluyor. Girdi maliyetleri de yüksek ne yazık ki. Bizlerde ancak bu şekilde zam yaparak maliyetlerin altından kalkmaya çalışıyoruz”. Öte yandan, Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü laboratuvarında çoğaltılan ‘Torymus Sinensis’ böceği, kestane ağaçlarının yoğun olarak bulunduğu ormanlık alanlara bırakılıyor. Gal arılarının yumurtalarıyla beslenen böcekler ile ağaçların kurumasının ve yüzde 80 civarında meyve kaybına sebep olan gal arılarının azaltılması hedefleniyor.