ASAYİŞ - 02 Aralık 2025 Salı 13:48

Tokat’ta sağlık çalışanının ilk yardım adımlarıyla nefes alamayan 1 aylık bebeğin hayatı kurtuldu

A
A
A
Tokat’ta sağlık çalışanının ilk yardım adımlarıyla nefes alamayan 1 aylık bebeğin hayatı kurtuldu

Tokat 112 görevlisi Rabia Aktaş, telefonda yönlendirdiği ilk yardım adımlarıyla nefes alamayan 1 aylık bebeğin hayatını kurtardı.


Tokat 112 Acil Çağrı Merkezi’ne gelen yabancı cisim aspirasyonu ihbarında, nefes alamayan 1 aylık bebek için sağlık personeli telefonda anneye ilk yardım adımlarını anlatarak bebeğin yeniden nefes almasını sağladı. Hızlı iletişim ve doğru yönlendirme sayesinde bebek hayata tutundu. Aile büyük bir panik yaşamadan süreç başarıyla tamamlandı.



"Anne baba kadar mutlu oldum"


10 yıllık mesleki hayatı boyunca ilk defa helvan yaptığını söyleyen 112 Acul Çağrı Merkezi çalışanı Rabia Aktaş, "Anne panik halindeydi. Anne bebeğini emzirirken bebeğinin soluk borusuna süt kaçmıştı ve bir şekilde yardımcı olmam gerekiyordu anneye. Bir yandan ambulansı yönlendirirken bir yandan da anneye öğrendiğimiz meslek hayatımız boyunca bu talimatları vermek durumundaydım. Ambulansı yönlendirdim. Aileye ambulansı nereden geldiğini söyledim. Daha sonrasında anneye yardımcı olacağımı söyledim. Zaten ben öyle dedikten sonra anne panik halinden çıkıp, normal konuşmaya başladı. Anneye vermiş olduğu talimatlar doğrultusunda hareket etmelerinden dolayı aileye de ayrıca teşekkür ediyorum. Ailede gerçekten bana çok yardımcı oldu. Bebeğine koluna yüzü yere bakacak şekilde alması gerektiğini söyledim. Anne bu söylediğimi yaptı zaten. Sırtından omuzuna doğru elinin içi ile süpürür şekilde vurması gerektiğini söyledim. Anne tamam yapıyorum dedi. Bir kaç saniye sonra da bebeğin ağladığını duydum anne ve baba kadar ben de çok mutlu oldum" dedi.



Tokat’ta sağlık çalışanının ilk yardım adımlarıyla nefes alamayan 1 aylık bebeğin hayatı kurtuldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.