YEREL HABERLER - 27 Şubat 2017 Pazartesi 15:06

“Turizm Sektöründe Nitelikli İş Girişimlerinin Desteklenmesi Projesi’ açılış toplantısı yapıldı

A
A
A
“Turizm Sektöründe Nitelikli İş Girişimlerinin Desteklenmesi Projesi’ açılış toplantısı yapıldı

‘Turizm Sektöründe Nitelikli İş Girişimlerinin Desteklenmesi Projesi’ açılış toplantısı gerçekleştirildi.
Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) tarafından Teknik Destek Programı kapsamında desteklenen ve Doğu Karadeniz Sağlık Turizmi Derneği’nce yürütülen projenin açılışına Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) Genel Sekreteri Onur Adıyaman, Çalışma ve İş Kurumu Trabzon İl Müdürü Adnan Zengin, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Bölge Yürütme Kurulu Başkanı Suat Gürkök, Doğu Karadeniz Sağlık Turizmi Derneği Başkanı Mustafa Yılmaz ve davetliler katıldı.
Açılışta konuşan DOKA Genel Sekreteri Adıyaman, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin yeşiliyle, mavisiyle, doğasıyla, kendine özgün kültürüyle, medeniyet birikimiyle ve kabiliyetli insan yapısıyla dünya üzerinde eşsiz bir coğrafyaya sahip olduğunu hatırlattı. Adıyaman “Bu eşsiz coğrafya hem avantajları hem dezavantajları bünyesinde barındırmaktadır. Dezavantajlar dediğimizde kendine has coğrafi yapısıyla bugüne kadar büyük sanayi yatırımlarına ev sahipliği yapamamış. Bunun yanında tarımda da belli ürünlerde sıkışıp kalmıştır. Ama bu bölgenin insanı bu dezavantajları avantaja çevirmeyi bilmiş ve turizm sektörü son yıllarda ön plana çıkmıştır. Turizm sektörünün ön plana çıkmasında tanıtım faaliyetlerinin çok ciddi bir katkısı olmuştur. 2010 yılında başlayan bu tanıtım atağı 2017 yılına kadar başta Körfez ülkeleri olmak üzere Arap coğrafyasında ciddi bir teveccühle karşılanmıştır” dedi.
Bölgenin turizm yelpazesinin genişletilmesi gerektiğine dikkat çeken Genel Sekreter Adıyaman, “Coğrafyamızda turizm alanında yaşanan gelişmeler bölgemizden her kesimin katkısıyla bir başarı hikayesine dönüşmüştür. Hep beraber bu başarı hikayesini yaşıyoruz. Hepimizin bunun bilincinde olması gerekiyor. Bu başarının sürdürülebilirliğinin sağlanması da başlaması kadar önemli bir mevzudur. Bu sürekliliği sağlamamız içinde kendimize yeni hedefler koymamız gerekiyor. Malumunuz bölgemize gelen turistlerin yüzde doksanı Suudi Arabistan’dan geliyor. Bu günden itibaren bizim artık turizmde yeni bir atak yapmamız gerekiyor. Bu anlamda sadece Suudi Arabistan’dan değil, körfez bölgesi odaklı olmak üzere Kuveyt, Katar, Ürdün ve Bahreyn gibi ülkelerden de mutlaka turist çekmemiz gerekiyor. Bunun yanında Kafkaslar, Kuzey Afrika ve Türk-İslam coğrafyasına da yeni tanıtım ataklarıyla açılım yapmamız gerekiyor” diye konuştu.
‘Turizm Sektöründe Nitelikli İş Girişimlerinin Desteklenmesi Projesi’ni çok önemsediklerini belirten Genel Sekreter Adıyaman, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eksikliklerimizin farkına varmalı, bu kapsamda planlar yapmalı ve projeler geliştirmeliyiz. Altyapı eksiklikleri diyoruz evet var ama öyle güzel projeler geliyor ki; mesela Ortahisar Belediyesi’nin Ekopark Projesi var, bizde Ajans olarak finansman desteği sağlıyoruz. Çekim merkezi olma konusunda kurumlarımızın güzel çalışmaları var. Doğu Karadeniz Sağlık Turizminin gerçekleştirdiği bu projeyi de önemsiyorum. Bu proje, yeni turizm yatırımcılarının daha bilinçli, geçmişi gören, bugünü bilen ve geleceği okuyabilen turizm yatırımcılarının yetişmesini sağlayacak. İnşallah bu proje ile 60 tane turizmci, girişimci haline gelecek. Ben bu projenin hayırlı olmasını diliyorum.”
Hedeflerinin Doğu Karadeniz’e ve Trabzon’a gelen turistlerin bölgede daha fazla kalmalarının sağlanması olduğunu kaydeden Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ise “Gelen turistlerin daha çok bölgemizde kalması için turizmin çeşitlendirilmesi talepleri var. Geliyorlar doğa ve tabi güzelliklerimizi beğeniyorlar ama fazla kalmıyorlar. Turistlerin şehrimizde, bölgemizde daha fazla kalmalarını sağlamalıyız. Bunun için turizmi çeşitlendirmeliyiz. Bizim de bu anlanma ciddi projelerimiz var. Ekopark projemiz, tünel akvaryum projemiz var. Biz belediyeler olarak, hükümetimizle birlikte böyle projeleri hayata geçirdikten sonra sizlerin de bu gelen ziyaretçilere hitap edecek çalışmalarda bulunmanız son derece önemli. Bu şekilde şuanda 600 binlere ulaşan Arap turist sayısı inanıyorum ki çok kısa sürede 1 milyona ulaşacaktır” şeklinde konuştu.
Proje kapsamında kendilerine destek veren DOKA’ya teşekkür eden Mustafa Yılmaz ise “İnşallah güzel işler yapacağız. Bölgemizi kalkındırma anlamında çok güzel projeler yapacağız. Bugüne kadar yaptığı çalışmalarla bölge turizmine çok büyük katkı sağlayan DOKA’ya ve emeği geçen bütün kurumlara teşekkür ediyoruz. Doğu Karadeniz Sağlık Turizmi Derneği olarak bizler de bölgemiz turizminin gelişmesi için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz ve göstermeye de devam edeceğiz. Bu projeyle inanıyorum ki turizm sektöründe var olan bir eksikliği de gidereceğiz. Bizlere bölge turizmine destek veren proje de emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” derken, Bölge turizminin gelişmesini için herkesin elini taşın altına sokması gerektiğini dile getiren TÜRSAB Bölge Yürütme Kurulu Başkanı Suat Gürkök ise “Sektör olarak, birlik ve beraberlik içinde, üyelerimizle, sivil toplum örgütlerimizle birlikte çalışıyoruz. Herkes üzerine düşen görevi yapacak. Bugüne kadar 10 çalışıyorsak, bugün 20 çalışacağız ve turizmde yakaladığımız başarı hikayesini daha da ileriye taşıyacağız. Bu anlamda Doğu Karadeniz Sağlık Turizmi Derneği’nin hayata geçirdiği projenin hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.
Açılış konuşmalarının ardından program, girişimciler için hazırlanan eğitim ile devam etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Başkan Gürhan Akdoğan: "Bursa ovası da, sanayisi de sahipsiz değildir" Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolle 20 bin hektar alandan geriye, 9 bin hektarın kaldığını söyledi. ADD Bursa Şubesi, Bursa’da sanayileşme ve kentleşme çerçevesinde çevresel etkileri hiçe sayan, doğayı tahrip ederek kent ve toplum çıkarları yerine, bireysel çıkarları hedefleyen gündemdeki bazı projeler hakkın basın mensuplarıyla bir araya geldi. Nilüfer Karaman Dernekler Yerleşkesinde konuşan ADD Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, "Yıllarca anlattık, olmadı. Her şeyi rant gören anlayışla vahşice çarpık kentleşme ve çarpık sanayileşme ile mücadele ettik. ’Bursa ovasını yok ediyorsunuz’, ’Sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda doğayı çevreyi koruyarak sanayileşmeyi, kentleşmeyi birlikte planlayalım’ dedik yine olmadı. Onlarca sanayileşme ve kentleşme sempozyumları düzenledik, raporlar hazırladık, kent yağmasına, ova talanına karşı davalar açtık ama bir türlü dinlemediler. 1977 yılında yapılan tarımsal arazilerin ve özellikle Bursa ovasının korunması hakkındaki protokolde korunacak ova koruma alanı 20 bin hektar olarak belirlenmiş olmasına rağmen ova korunamamış, meydana gelen sanayileşme ve yerleşim sebebiyle ova koruma alanı 11 bin 245 hektara kadar küçülmüştür. Bu duruma rağmen yapılan araştırmalar (2011 yılında belirlenen ova koruma alanı 9 bin 163 hektar) Bursa ovasının kan kaybetmeye devam ettiğini, günümüzde 9 bin hektarın da çok altına düştüğünü göstermektedir. Bursa ovasının elimizde 9 bin hektarı kalırken onu da sulayamıyoruz. Bursa 2020 yılı çevre düzeni planın da bugüne kadar yaklaşık 300 adet plan değişikliği yapılmıştır. Bu değişiklikleri yapan kurumlar sırasıyla Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Bursa İl Özel İdaresi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile ilçe Belediyeleri ve meclisleridir" dedi. "Tarım arazileri her geçen gün küçülmektedir" Dünyada yaşayan insanların nüfusu 2000 yılında 6 milyar iken, şimdi 7,8 milyara ulaştığını belirten Akdoğan, "19. yüzyıl başlarında 1,5 milyar olan dünya nüfusunun, 2050 yılında 10 milyara çıkacağı tahmin edilmektedir. 1950 yılında 21 milyon olan nüfusumuz, 2023 yılında 4 kat artarak 85 milyona ulaşmıştır. Yaşadığımız uygarlık, doğal kaynakların yanlış kullanımı ve doğal yaşam alalarına verilen zarar sebebiyle tehlikeye girmiş durumdadır. Kapasitenin üzerinde kullanımının sonucunda dünya, aşın bir baskıyla karşı karşıyadır. Endüstri devriminden günümüze dek geçen süre içerisinde dünya nüfusu sekiz katına çıkmıştır. Son 100 yıl içinde, endüstriyel üretim 100 kat artmıştır. İnsan etkinliklerinin ve nüfusun bu inanılmaz artışı çevre üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkiler oluşturmuştur. Bursa’da ise tarım arazisi 2016 yılında 417 bin 420 hektarla toplam arazinin yüzde 38,34’ünü oluştururken, 2022 yılında 369 bin 727,80 hektara düşerek yüzde 33,36’ ya gerilemiştir. Yani son 16 yılda 47 bin 692,20 hektar tarım arazisi, tarım dışına çıkarılmıştır. Tarım dışına çıkarılan bu arazilerin büyük bir kısmı da yerleşim yerlerine ve sanayi alanına dönüşmüştür. Bursa toplam tarım alanının yüzde 79’luk kısmı sulamaya uygun olmasına rağmen, yüzde 42’lik kısmı sulanabilmektedir. Sulamaya uygun alanın ise yüzde 53’ü sulanmaktadır. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da hala tarımsal sulama suyunun yüzde 68’i açık sulama sistemleri ile, sadece yüzde 32’si kapalı basınçlı sistemlerle sulanacak arazilere ulaştırılmaktadır" dedi. Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da plansız ve ağırlıklı dışa bağımlı bir sanayileşme söz konusu olduğunu belirten Akdoğan, "Bugün Bursa’da, faaliyette ve alt yapı çalışmaları devam eden, 17 adet Organize Sanayi bölgesi (OSB), 3 adet Özel Endüstri Bölgesi (ÖEB), 8 adet Sanayi Bölgeleri (SB), 24 adet Küçük Sanayi Sitesi (KSS) toplam 52 adettir. Yaklaşık olarak toplam 5 bin 200 hektarlık bir alan kullanan Organize Sanayi Bölgelerinde, 153 bin civarında kişi istihdam edilmektedir. Bursa’da yeterince sanayi bölgesi oluşmuştur. Dağınık ve plansız sanayileşme, tarım arazilerinin yok edilmesi ve gecekondulaşma gibi kentsel sorunları da beraberinde getirmiştir. Artık, mevcut kapasite kullanımları da değerlendirildiğinde, yeni sanayi bölgelerinin açılmasına izin verilmemelidir. Sanayi Bölgeleri, Sanayi Siteleri dışında endüstriyel tesislerin kurulmasına ve çalışmasına izin verilmemelidir. Organize sanayi bölgelerinin büyük bir bölümünde, sonradan OSB olmasından kaynaklı olarak, alt ve üst yapı sorunları hala sürmektedir. Parsel bazında yüzde 30 boş kapasitesi olan Organize Sanayi Bölgelerinin, yüzde 62’sinde Arıtma tesisi yoktur. yüzde 85 inde itfaiye teşkilatı, yüzde 92’sinde Sağlık Merkezi, yüzde 70’inde PTT ve Okul gibi tesisler bulunmamaktadır. Sınırları içerisinde, sanayi bölge ve sitelerini yoğun şekilde barındıran Kestel, Nilüfer ve Osmangazi ilçelerinin durumu ise vahimdir. Bu ilçeler adeta SOS vermektedir" diye konuştu.
Eskişehir Vali Hüseyin Aksoy, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası mesajı yayımladı Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası’yla alakalı bir mesaj yayımladı. Eskişehirlileri, Yunus’u okumaya, anlamaya ve anma etkinliklerine katılmaya davet ettiğini mesajında belirten Vali Hüseyin Aksoy, Yunus Emre’yi kardeşlik, hoşgörülük ve Türkçeyi duru kullanmasıyla örnek gösterdi. Vali Aksoy’un mesajının tamamı ise şöyle; "Yunus Emre’yi yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan bir dil ve gönül köprüsü, kardeşlik ve hoşgörü abidesi olarak tanıyor ve seviyoruz. Bu yüzden onun düşüncelerinin, insan sevgisinin doğru biçimde bilinmesi ve gelecek nesillere aktarılması son derece önemlidir. Sevgi elçisi Yunus Emre tüm çağlara özgü bir çağrıda bulunmuştur: "Sevelim, sevilelim. Bu dünya kimseye kalmaz. Çağlar üstü çağrısıyla kimseye kalmayan dünyada kalıcı bir kelime olan sevgi ile insanlık trajedisinin kaynağını teşhis etmiştir. Hakikatin ve hikmetin yolcusu Yunus, sevgi ve sevinci Allah’ın armağanı olarak görmüştür. Duru Türkçesi ile her kelimesi, vicdan ve zihinlere Allah, evren ve insanın bütüncül zincirinin birer halkası olarak tefekküre ve sevgiye davet etmiştir. Yunus Emre’nin şiirleri sanat kaygısı taşımaksızın halkın ruhuna işleyen bir dille yazılmıştır. Yüzyıllardır büyük bir ilgiye mazhar olan Yunus Emre, kendi alanında aşılamamıştır. Sadece Anadolu insanının değil, Türkçe konuşan bütün halkların gönlünde yaşamaktadır. Herkesin Yunus’ta seveceği şiirler ve düşünceler bulması, onun büyüklüğünün bir delili olarak kabul edilmelidir. Yunus, söyledikleriyle insanları yok olmayacak, tükenmeyecek değerlere sevk etmeye çalışmıştır. Yüzyıllar geçtikçe kıymeti daha iyi anlaşılan, milli tarihimizin abide şahsiyeti Yunus Emre’nin çok büyük değer taşıyan düşüncelerinden barış, mutluluk, sevgi ve hoşgörüye susamış olan günümüz insanının alacağı çok şey vardır. Bulabildikleriyle, biriktirdikleriyle herkesin kendince algıladığı Yunus’un daveti dinmeyecek, çağlarca çağlayana dönüşecektir. Eskişehirlileri, Yunus’u okumaya, anlamaya ve anma etkinliklerimize katılmaya davet ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”