POLİTİKA - 05 Ocak 2021 Salı 19:33

Bakan Selçuk, Kadın Kooperatifleri Doğu Karadeniz Buluşmasına katıldı

A
A
A
Bakan Selçuk, Kadın Kooperatifleri Doğu Karadeniz Buluşmasına katıldı

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Trabzon’da düzenlenen ”Kadın Kooperatifleri Doğu Karadeniz Buluşması”na katıldı.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Trabzon’da düzenlenen ”Kadın Kooperatifleri Doğu Karadeniz Buluşması”na katıldı. Bakan Selçuk, kadına yönelik şiddeti gündemlerinden çıkarmak ve şiddet meselesini çözmenin öncelikli çalışma alanları arasında yer aldığını söyledi.


Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Hamamizade İhsan Bey Kültür Bey Merkezi’nde gerçekleşen Kadın Kooperatifleri Doğu Karadeniz Buluşması’na katıldı. Bakan Selçuk, konuşmasında 2023 hedeflerini gerçekleştirmek için 9 ilde 160 milyar tutarında yatırım sağladıklarını belirterek, “Kadın Kooperatifleri 4. Bölgesel Buluşmasında sizlerle bir aradayız. 2023 hedeflerimizi gerçekleştirmek için 9 ilde son 18 yılda 160 milyar tutarında bir yatırım sağlamışız. Bakanlık olarak biz ekonomik kalkınmanın yanı sıra sosyal kalkınmanın da eşgüdümlü olarak gerçekleşmesinin çok önemli olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla hem sosyal yardım istihdam dengesini kurmaya işgücümüzü ve istihdamımızı artırmaya yönelik de projeler geliştirmekteyiz. Bu anlamda İş Kur SGK olarak da teşvik uygulamalarımız ve istihdam seferberliklerimizle de sizlerin her daim yanındayız. Kadın ve gençlerimiz başta olmak üzere 2021’de de teşviklerimize devam ettireceğiz ve sosyal devlet olmanın gereğini de yerine getirerek vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.



"Sosyal Koruma Kalkanımızı hayata geçirdik"


Yaklaşık 1 yıldır tüm dünya ülkeleri gibi salgınla mücadele ettiklerini Bakan Selçuk, “Yaklaşık 1 senedir tüm dünya ülkeleri ile beraber biz de salgın ile mücadele ediyoruz. Bu süreçte biz de bakanlık olarak salgından etkilenen tüm toplum kesimlerimize yönelik olarak Sosyal Koruma Kalkanımızı hayata geçirdik. Bu kalkanla beraber hem istihdamı korumak istedik hem de kadınlarımızı, çocuklarımızı, yaşlılarımızı, engellilerimizi ve ihtiyaç duyan her kesime yardımlarımızı ulaştırmaya çabaladık. Kovid-19 salgını döneminde Sosyal Koruma Kalkanı kapsamında buradaki 9 ilimize 1,3 Milyar Liraya yaklaşan bir kaynak aktarmış olduk. İnşallah hep birlikte bu zor günleri de atlatıp, sosyal mesafemizin olmadığı birlikte daha yakın mesafelerle çalışabileceğimiz nice buluşmaları gerçekleştireceğimize inanıyorum. Ve inşallah 2023 hedeflerimiz doğrultusunda da Karadeniz Bölgemiz daha fazla gelişecek, büyüyecek. Kadınlar toplumumuzun yarısı dolayısıyla toplumumuzun yarısının gayreti, çalışkanlığı ile birçok projeye beraber imza atacağız” diye konuştu.


“Toplumsal hayatın ve ailelerimizin temel direği de yine kadınlarımız” diye Selçuk, “Toplumsal hayatın ve ailelerimizin temel direği de yine kadınlarımız. Kadınlarımız; karar alma mekanizmalarında daha fazla ne kadar yer alırsa eğitimde, sağlıkta ve hayatın her alanında ne kadar daha fazla yer alırsa inanıyoruz ki ailelerimiz de o kadar güçlü olacak. Toplumumuz da o kadar güçlü olacak. Buna dair hep beraber farkındalık oluşturmamız gerekiyor. Kadınlarımızın özgüvenlerini yükseltmelerine dair önlerindeki en önemli engellerden bir tanesi maalesef kadına yönelik şiddet. Kadına yönelik şiddeti gündemimizden çıkarmak ve şiddet meselesini çözmek bizim öncelikli çalışma alanlarımız arasında yer alıyor. Bu amaçla Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planlarımız kapsamında; ŞÖNİM’lerimiz, kadın konuk evlerimiz, KADES gibi, ALO 183 gibi uygulamalarımızla koruyucu ve önleyici faaliyetlerimiz de devam ediyor. İnşallah bu sene buna dair 4. Ulusal Eylem Planımızı da yürürlüğe koyacağız. sürdürüyoruz. Şiddet, tek başına bir kamu kurumunun ya da bakanlıklarımızın tek başına önleyebileceği bir mevzu değil bunun için Sivil Toplum Kuruluşlarımızın, akademisyenlerimizin, medyanın ve bütün toplumun işbirliği ile ancak üstesinden gelebiliriz. Dolayısıyla kurumlar arası işbirliğinin, STK’ların, medyamızın da çok önemli bir katkısı olmalı ” diye konuştu.



"Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamımızı genişleteceğiz"


Konuşmasında kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamını genişleteceklerini kaydeden Bakan Selçuk, “Biz Bakanlığımız öncülüğünde, Adalet Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız, Milli Eğitim Bakanlığımız, Sağlık Bakanlığımız ve Diyanet İşleri Başkanlığımız ile 2020-2021 yıllarını kapsayan geniş kapsamlı ’Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Planı’nı yürürlüğe koymuştuk. Bakanlıklar arasında çok iyi bir uyum yakaladık. Hem Adalet Bakanlığımız hem İçişleri Bakanlığımız ile birçok eylemi hayata geçirdik 2020 yılı bitmeden. İnşallah 2021 yılında da bu faaliyetlerimizi daha da arttırarak yeni bir eylem planıyla kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamımızı genişleteceğiz. Biz Mercan Seferberliği adı altında bir oluşum oluşturduk Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi öncülüğünde. İstiyoruz ki Mercan Seferberliği ile hem kadına yönelik şiddetle mücadele edebilelim hem de kadınlarımızın kendi başarı hikayelerini yazabilmelerini sağlayacak fırsatlar sunalım. Kadınlarımız sosyo-ekonomik açıdan güçlensinler, daha iyi eğitim alsınlar, çalışmak isteyen kadınlar iş bulsun, kendi işini kurmak isteyen girişimci ruhuna sahip kadınlarımız hayallerini gerçekleştirsin istiyoruz. Nice başarı hikayeleri yazılsın ve bu hikayeler de inşallah gelecek nesillere rol model olsun. İŞKUR aracılığıyla olsun, diğer bakanlıklarımızın kuruluşları aracılığıyla olsun birçok girişimcilik programları düzenliyoruz. Biz ne kadar girişimcilik semineri düzenlersek düzenleyelim, bir başarı hikayesi dinlemek kadar etkili olmuyor. Dolayısıyla bizim sizlere rol modeli sunabilmemiz için sizlerin bu başarı hikayelerini yazmanız gerekiyor. Bu anlamda kooperatifçilik bunun ilk basamağı ve bu ilk basamağı sağlayabilirsek diğer etapların da geleceğine inanıyoruz. Bizim On Birinci Kalkınma Planımızda da, kadınlarımızın işgücüne katılım oranını yüzde 38,5 gibi bir hedefimiz var. Bu hedeflere ulaşabilmek için de kooperatifçilik gibi çalışmalarımızın çok önem arz ediyor. Aldığımız bütün teşvik ve uygulamalar sayesinde 2002 yılında yüzde 27.9 olan kadınların işgücüne katılma oranını 2019’da yüzde 34,4’e ulaştırmış durumdayız. Yine kadın istihdamı oranı ise yüzde 25,3’lerden yüzde 28,7’ye ulaşmış oldu. Tabi Covid -19 dönemi istihdam hayatı için zor bir dönem oldu. İnşallah bu salgın döneminden sonra verdiğimiz teşviklerle, çalışma dünyamızın katılımlarıyla kadınlarımızın işgücüne katılımı noktasın daha büyük bir ivme yakalayacağımızı, hem istihdam rakamlarını arttıracağımıza hem de işgücüne katılımı arttıracağımıza inanıyoruz” ifadelerini kullandı.



“Karar alma mekanizmalarımızda daha fazla kadınımız olduğu takdirde güçleneceğimize inanıyorum”


“Karar alma mekanizmalarımızda daha fazla kadınımız olduğu takdirde biz ailelerimizin ve toplumumuzun daha da güçleneceğine inanıyoruz” diye bakan Selçuk, ”Bu noktada baktığımız zaman kadın milletvekili oranımız yüzde 4,4’lerden yüzde 17,45’e ulaştı. Belediye başkanlarımızda, mimarlarımızda, avukatlarımızda, öğretmenlerimizin yüzde 60’ı kadın, öğretim görevlilerimizin yarısından fazlası kadın, hakimlerimizin de neredeyse yarısı kadın. Kadınlarımız artık daha çok karar alma mekanizmalarında yer alıyorlar, daha fazla toplumla sosyo ekonomik hayatın içinde yer almaktalar. Tabi ki büyük ölçüde kadınlarımızın kabiliyeti, çalışkanlığı ve özgüvenlerinden kaynaklanıyor. Burada en önemli nokta kadınlarımızın girişimciliğini teşvik edebilmemiz. Girişimcilik, yeni ekonomik fırsatlar nedeniyle büyüme noktasında önemli bir husus bizim için. Kadınlarımız bilgilerini, üretkenliklerini ve yenilikçi fikirlerini ortaya koydukları zaman bu girişimcilikle beraber dünyaysa açılabilen birçok marka değer oluşturabileceğimize inanıyoruz. Ayrıca çalışma hayatında da etkisi büyüyen bir alan girişimcilik. Dolayısıyla kadın girişimcileri ne kadar arttırabilirsek sosyo ekonomik büyümeyi de o kadar arttırabileceğimize inanıyoruz. 2007’den 2019 sonuna kadar yaklaşık 216 bin kadınımızın girişimcilik eğitimi aldığını görüyoruz. KOSGEB tarafından 2019 yılında başlatılan Yeni Girişimci Programı ile kadınlarımıza ayrıcalıklı destekler veriliyor. Bütün bunların sonucu olarak kadın girişimci oranımız geçmişe kıyasla şu anda yüzde 19-20 lere ulaşmış durumda. Özellikle salgın sürecinde çalışma hayatında birçok yeni sosyo-ekonomik ilişkiler ağının oluştuğuna şahit oluyoruz. Artık yeni çalışma modellerini de konuşuyoruz. Bu değişime salgın sonrasında da hazırlıklı olmamız gerekmekte. Yeniçağın gereksinimleri özellikle dijital teknolojilerin insanlığa sunduğu fırsatları da değerlendirerek hazırlıklı olmak durumundayız. Bu noktada e-ticaret üzerinden, Kadın eliyle fark oluşturan bir üretim ve pazarlama ağının yaygınlaşacağını inanıyorum. Özellikle teknoloji alanındaki rakamlara baktığımızda; Son 10 yılda Türkiye’ deki teknoloji girişimleri kurucularının yüzde 16’sının kadın olduğunu görüyoruz. Kadınlar dijital alanda da daha fazla yer alacaklar bu da ancak kadınlarımızın daha fazla girişimci ruhları, yenilikçi yaklaşımları ve özgüvenleriyle mümkün” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Niğde Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nden bir başarı daha Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi THE Asya Üniversite sıralamasına girdi. Dünyanın en saygın uluslararası üniversite sıralama kuruluşu Times Higher Education (THE) tarafından yapılan 2024 Asya Üniversiteleri Sıralamasına ilk kez girmeyi başaran Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, sıralamaya göre tüm Asya kıtasındaki yükseköğretim kurumları arasında 601+ bandında yer almayı başardı. Türkiye’den 75 üniversite sıralamaya girebildi THE’nın Asya kıtasından 1127 üniversiteyi Araştırma Kalitesi, Endüstri, Uluslararası Çıktı, Araştırma Ortamı ve Eğitim Öğretim göstergelerine göre değerlendirdiği sıralamaya Türkiye’den 75 üniversite girebildi. Sıralamada ilk kez yer alan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, Türk üniversiteleri arasında ise ilk 50 içindeki yerini korudu. Konuyla ilgili açıklama yapan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, üniversitenin 32 yıllık tarihinde ilk kez dünyanın en saygın kuruluşu THE’nın Dünya Üniversite Sıralamasında yer almasının ardından şimdi de aynı kuruluşun Asya Üniversite Sıralamasına ilk kez girebilmeyi başarmış olmasının çok önemli bir gelişme olduğunu ve çalışmaların meyvelerini birer birer toplamanın çok mutluluk verici olduğunu kaydetti. Özellikle son iki yıllık süreçte ciddiyet ve kararlılıkla yürütülen çalışmalarla birçok alana ilişkin toplanan verilerin bundan sonraki sıralamalarda Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesini daha üst sıralara taşıyacağını belirten Rektör Uslu, “Bu kararlılıkla araştırma ve geliştirme faaliyetlerimiz hız kesmeden devam edecek ve inanıyorum ki üniversitemiz dünya sıralamalarında hak ettiği üst sıralarda yerini alacaktır.” ifadelerini kullandı. “Yakın zamanda QS ve ARWU’nun sıralamalarında da yerimizi alacağız” Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi olarak uluslararası düzeyde marka değerini artırmaya yönelik çalışmaların sürdüğünü ve bu çerçevede üniversitenin bir uluslararasılaşma modeli olduğunu belirten Rektör Uslu, “Bundan sonraki süreçlerde de Üniversitemizin QS ve ARWU gibi dünyada prestijli diğer kuruluşların sıralamalarında da yer alma hedeflerimizi en kısa zamanda gerçekleştireceğiz. Bu başarıda emeği geçen tüm Üniversitemiz akademisyenlerine ve idari personeline teşekkür ederim” dedi.
İzmir EÜ, 2024 THE Asya Üniversiteleri Sıralamasında dünyada 301-350 bandına yükseldi Dünyada yükseköğretim kurumlarının başarılarını değerlendiren en saygın kuruluşlardan biri olan Times Higher Education’ın (THE) 2024 Asya Üniversiteleri Sıralaması açıklandı. Sıralamada dünya genelinde 301-350 bandına çıkan Ege Üniversitesi yükselişini sürdürerek Türkiye devlet üniversiteleri arasında 8’inci sırada yer aldı. Ege Üniversitesinin en iyiyi hedefleyerek, güçlü ekosistemi ile bilim ve teknoloji üretmeye devam ettiğini ifade eden Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Alanında uluslararası ölçekte saygınlığa sahip olan yükseköğretim derecelendirme kuruluşu THE - 2024 Asya Üniversiteleri Sıralamasında tam akredite, öğrenci odaklı, araştırma üniversitemiz, önceki yıl 501-600 olan dünya sıralamasını 301-350 bandına, 21 olan Türkiye sıralamasını ise 8’inci sıraya çıkardı. Güçlü fiziki ve dijital altyapısı ile öğrencilerini küresel standartlarda bilim ve teknoloji öncelikli ekosistemiyle buluşturan üniversitemiz; bir önceki yıla göre ulusal ve uluslararası alanda büyük bir ilerleme gösterdi. Ege Üniversitesinin bu başarısında nitelikli araştırma ve öğrenme ortamı ile sanayi geliri ve patente dayalı endüstri göstergeleri etkili oldu. Bu başarıları daha yukarılara taşımak, Cumhuriyetin ikinci asrını Türk bilim yüzyılı yapmak için tam bir adanmışlık ruhu ile bugüne kadar çalıştık, bundan sonra da aynı azim ve kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz. Bu ve benzer sıralamalarda önümüzdeki yıllarda daha yüksek sıralarda yer bulmayı hedefliyoruz. Ege Üniversitesine Vefa Yılı ilan ettiğimiz bu yılda, uluslararası marka değerimizin güçlenmesi için akıl ve alın terini akıtan tüm mensuplarımıza teşekkür ediyorum” dedi. “Öğretim, endüstri ve uluslararası görünüm başlıklarında öne çıktı” 2024 THE Asya Üniversiteleri Sıralamasında, üniversiteler araştırma ortamı, endüstri (sanayi geliri ve patent), uluslararası görünüm, araştırma kalitesi ve öğretim (öğrenme ortamı) başlıklarında toplam 18 performans göstergesine göre değerlendirildi. Ege Üniversitesi endüstri (sanayi geliri ve patent) başlığında Türkiye devlet üniversiteleri arasında 6’ncı ve öğretim (öğrenme ortamı) başlığında Türkiye devlet üniversiteleri arasında 4’üncü sırayı elde etti. “EÜ, alan bazında da yükselişini sürdürdü” THE 2024 Asya Üniversiteleri Sıralamasına göre Ege Üniversitesi, alan sıralamalarında da yükselişini sürdürdü. Ege Üniversitesi, Türkiye devlet üniversiteleri arasında tarım ve ormancılık, coğrafya alanlarında 3’üncü, tıp ve diş hekimliği, spor bilimleri ve arkeoloji alanlarında 4’üncü, muhasebe ve finans, sanat, gösteri sanatları ve tasarım, psikoloji ve diğer sağlık alanlarında 5’inci, kimya mühendisliği, iletişim ve medya çalışmaları, tarih, felsefe ve teoloji, diller, edebiyat ve dilbilim, sosyoloji alanlarında 6’ncı, biyolojik bilimler, iş yönetimi, kimya, ekonomi ve ekonometri, eğitim, matematik ve istatistik, fizik ve astronomi, politika ve uluslararası çalışmalar alanlarında 7’nci, inşaat mühendisliği, bilgisayar bilimi, elektrik ve elektronik mühendisliği, genel mühendislik, jeoloji, çevre, yer ve deniz bilimleri, makine ve uzay mühendisliği alanlarında 8’inci sırayı elde etti.
İstanbul Hac kurası bekleyenler önce bu türbeyi ve camiyi ziyaret ediyor Osmanlı Cihan Devleti Dönemi’nde İslam dininde kutsal sayılan, cennetten indirildiğine inanılan ve ana parçası Kabe’de bulunan Hacer-ül Esved taşının 5 parçası İstanbul’a getirildi. Hacer-ül Esved’in Türkiye’deki en büyük parçası Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nde, 4 parçası ise Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İstanbul Türbeler Müzeler Müdürü Vekili Ebuzer Gümüş, "16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında 5 parçanın düşmesi sonucu taşlar İstanbul’a getirilmiş. Bugün Kabe’de bulunan Hacer-ül Esved orijinal ve Kabe’nin en eski parçası. Bugün ondan düşen 5 parça da onun gibi dünyada özgün olan tek Hacer-ül Esved” dedi. İslam dininde kutsal sayılan, cennetten geldiğine inanılan ve ana parçası Kabe’de yer alan Hacer-ül Esved taşının 1 parçası Fatih’teki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nde, 4 parçası ise Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camisi’nde yer alıyor. Kabe’de 16. yüzyılda gerçekleştirilen bakım ve onarım çalışmaları sırasında Hacer-ül Esved taşından düşen 5 parçayı bir harem ağası İstanbul’a getirdi. Tarih boyunca çeşitli nedenlerden dolayı parçalanan Hacer-ül Esved taşı birleştirilerek aynı haline getirilirken, kopan taşları İstanbul’a getiren harem ağası bu nedenle cezalandırıldı. Kabe’ye tekrar gönderilmesine karar verilen Hacer-ül Esved, Mimar Sinan’ın uzun uğraşları sonucunda İstanbul’da kaldı. Mimar Sinan tarafından bu taşlardan 4’ü, dönemin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa adına yaptırılan Sokullu Mehmet Paşa Camii’ne konuldu. Altın çerçeve ile kaplanan parçalar, caminin giriş kapısı üzerindeki mermer taşların ortasında, mihrabın üst kısmında, minbere giriş kapısının üzerinde ve minber kubbesinin altında yer alıyor. Türkiye’deki en büyük parçası ise Mimar Sinan tarafından Süleymaniye Külliyesi içindeki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nin girişindeki kemerin kilit taşına yerleştirildi. “Kabe dışında sadece İstanbul’da parçaları bulunuyor" Hacer-ül Esved taşıyla ilgili bilgi veren Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İstanbul Türbeler Müzeler Müdürü Vekili Ebuzer Gümüş, “Hacer-ül Esved, İslam alemi için önemli bir yere sahip olan bir taş. Arapça ‘kara taş’ anlamına gelmektedir. Bu adı da renginin siyaha yakın, koyu kırmızı rengi olması nedeniyle almıştır. İslam’da ‘cennetten indirildiğine’, ‘Nuh Tufanı’nda Mekke’deki Ebu Kuveys Dağı’nda saklanılan daha sonra Kabe’nin yeniden inşası sırasında Hz. İbrahim ve Hz. İsmail tarafından getirilerek, Kabe’nin güney doğu köşesine yerleştirilen bir taş. Hem şu an Kabe’nin en eski parçası olması hem de cennetten indirildiğine inanılan bu taşın İslam alemi için mukaddes bir yeri var. Bugün bu taşın, Kabe dışında sadece İstanbul’da parçaları bulunuyor. Kabe’deki özgün parçasının dışında kalan diğer özgün parçalar sadece Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde ve Kanuni Sultan Süleyman Han Türbesi’nin girişinde bulunan kemerin kilit taşında” dedi. “16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında 5 parçanın düşmesi sonucu bunlar İstanbul’a getirilmiş” Hacer-ül Esved taşlarının Kabe’den, İstanbul’a getirilmesini anlatan Gümüş, “Kabe’de tarih boyunca çeşitli dönemlerde bakım-onarım çalışmaları oluyor. Bu esnada Hacer-ül Esved taşı da onarılıyor. Tabii sel, yangın, savaş gibi çeşitli nedenlerle zarar gördüğü de olmuş. Bu nedenle birkaç parçaya ayrılmış. Ancak her defasında bu parçalar birleştirilerek tekrar yerine koyulmuş. Osmanlı Dönemi’nde 16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında Hacer-ül Esved’den düşen 5 parça, bir harem ağası tarafından İstanbul’a getiriliyor. Bu harem ağası cezalandırılmış ve taşların Kabe’ye gönderilmesi istenmiş. Ancak Mimar Sinan’ın uzun uğraşları sonucunda bu taşlar İstanbul’da kalmış. Mimar Sinan bu taşlardan 4 tanesi Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde, 1 tanesini de bugün bulunduğumuz Kanuni Sultan Süleyman Han Türbesi’nin girişindeki kemerin kilit taşına yerleştirmiştir. 16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında 5 parçanın düşmesi sonucu bunlar İstanbul’a getirilmiş. Bugün Kabe’de bulunan Hacer-ül Esved orijinal ve Kabe’nin en eski parçası. Bugün ondan düşen 5 parça da onun gibi dünyada özgün olan tek Hacer-ül Esved” ifadelerini kullandı. “Onu ziyaret edenlerin, manevi kamerasıyla çekime girdiği ve bize şahitlik edeceğine inanıyoruz” Sokullu Mehmet Paşa Camii cemaatinden Kemal Gözsüz, “Bu camide uzun yıllar görev yapmış müezzinin oğluyum. Babam şu anda hayatta değil. Babamın emekli olduktan sonra da burada toplam 52 yıl bir görevi oldu. 1 Haziran 1963 yılından beri babam burada görev yapıyordu. Yine buraya geliyoruz. Buradaki resmi kadronun dışında en kıdemlisi benim diyebilirim. Hacer-ül Esved taşı Müslümanlarca kutsal sayılan, önemli bir taş. Biz onu ziyaret edenlerin, manevi kamerasıyla çekime girdiği ve bize şahitlik edeceğine inanıyoruz. Düşüncemiz bu yönde. Peygamber Efendimiz (S.A.V) de elini sürdüğü için ondan sonra da diğer halifeler döneminde olsun özellikle de Hz. Ömer ona daha bir ihtimam göstererek ehemmiyetini ortaya koymuştur. Hacer-ül Esved taşının Sokullu Mehmet Paşa Camii’ne gelmesinin en önemli sebebi, bu camiyi Sokullu Mehmet Paşa adına 2. Selim’in kızı İsmihan Sultan’ın yaptırmış olmasıdır. Bundan dolayıdır diye düşünüyorum. Sarayda da kalabilirdi ama Mimar Sinan tarafından buraya koyulması uygun görülmüş. Her gün Hacer-ül Esved’i görüyoruz. Her içeriye girişimizde gözümüz onlara takılıyor. Ziyaretçilerimiz geldiği zaman ona el sürme gibi bir hasletleri var ama burada Kabe’deki gibi sünnet olan vazife olmuyor. Selamlamak bir gerekmiyor. Sadece ona bakılacak ve salavat getirilecek. İnsanlar el sürmek istediği için tedbirler alındı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü bir camekan koydu” şeklinde konuştu.