DÜNYA - 03 Mart 2012 Cumartesi 11:51

BEŞİKTAŞ İLE TRABZONSPOR 111. RANDEVUDA

A
A
A
BEŞİKTAŞ İLE TRABZONSPOR 111. RANDEVUDA

Spor Toto Süper Lig’de Beşiktaş ile Trabzonspor yarın Fi-yapı İnönü Stadı’nda 111. kez karşı karşıya gelecek.
11 Ekim 1973 tarihinde Trabzonspor’un 2-0 galibiyetiyle başlayan 39 yıllık rekabette, iki takım arasında bugüne dek yapılan 110 maçta Siyah-beyazlı ekibin 46, Bordo-mavili takımın ise 40 galibiyeti bulunuyor. 24 maçta ise taraflar bir birlerine üstünlük kuramadı. Beşiktaş’ın toplam 148 golüne, Bordo-mavililer 120 golle karşılık verdi.
LİGDE EŞİTLİK VAR
Beşiktaş ile Trabzonspor arasında ligde yapılan maçlarda ise taraflar aynı sayıda galibiyet aldı. İki takım arasında geride kalan 74 lig maçında Beşiktaş ve Trabzonspor bir birlerine karşı 30’ar galibiyet alırken 17 karşılaşma ise beraberlikle sonuçlandı. Ligde Beşiktaş’ın 103 golüne Trabzonspor 83 golle cevap verdi.
Beşiktaş ile Trabzonspor arasında İstanbul’da yapılan maçlarda siyah-beyazlıların rakibine karşı üstünlüğü bulunuyor. İki takım arasında İstanbul’da resmi ve özel olmak üzere 55.kez karşı karşıya gelirken, Siyah-beyazlı takımın 30, Bordo-mavililerin ise 11 kez galibiyeti bulunuyor. 14 maç ise beraberlikle sonuçlandı. Bordo-mavililer İstanbul’da 34 gol atarken ev sahibi Beşiktaş ise 88 gol attı.
Beşiktaş, İstanbul’daki üstünlüğünü lig maçlarına da yansıttı. İki takım arasında İstanbul’da oynanan 37 maçta Siyah-beyazlı ekip 18 galibiyet elde ederken konuk ekip Trabzonspor ise 10 galibiyet elde etti. 9 karşılaşma ise beraberlikle sonuçlandı. Beşiktaş’ın 58 golüne Bordo-mavililer 25 golle cevap verdi.
Ev sahibi Beşiktaş İstanbul’da üstünlük kurduğu rakibi Trdabzonspor’a evinde yaptığı son 5 maçta sadece 1 kez yenebildi. 2006-2007 Beşiktaş- Trabzonspor 3-2, 2007-2008 Beşiktaş-Trabzonspor 3-0, 2008-2009 Beşiktaş-Trabzonspor 1-1, 2009-2010, Beşiktaş-Trabzonspor 0-0, 2010-2011 Beşiktaş-Trabzonspor 1-2
FARKLI SKORLAR
Beşiktaş, Trabzonspor karşısındaki en farklı skorlu galibiyetini 20 Kasım 1993’de İstanbul’da yapılan lig maçında 7-1’lik skorla aldı. Siyah-beyazlılar ayrıca, 2001-2002 ve 2003-2004 sezonlarında 5-0, 1994-1995 sezonunda da rakibini 4-0 yenerek, sahadan farklı skorlu galibiyetle ayrıldı. Trabzonspor ise Beşiktaş karşısındaki en farklı skorlu galibiyetini 7 Ağustos 1988’de Serdar Bali’nin jübile maçında 4-1’lik sonuçla elde etti.
İki takım arısında geçtiğimiz sezon Trabzon’da ve İstanbul’da oynanan maçları Trabzonspor kazandı, evinde 1-0 rakibini yenen Bordo-mavililer deplasmanda ise rakibini 2-1 mağlup etmeyi başardı. İki takım arasında geçtiğimiz sezon oynanan Türkiye Kupası mücadelesini ise siyah-beyazlı takım 2-1 kazandı.
İki takım arasında yapılan son 11 lig maçında alınan sonuçlar şöyle:
Sezon Maç Sonuç
2006-2007 Beşiktaş-Trabzonspor 2 - 3
Trabzonspor-Beşiktaş 3 - 2
2007-2008 Trabzonspor-Beşiktaş 2 - 3
Beşiktaş-Trabzonspor 3 - 0
2008-2009 Trabzonspor-Beşiktaş 0 - 0
Beşiktaş-Trabzonspor 1 - 1
2009-2010 Trabzonspor-Beşiktaş 0 - 2
Beşiktaş-Trabzonspor:0-0
2010-2011 Trabzonspor-Beşiktaş:1-0
Beşiktaş-Trabzonspor:2-1
2011-2012 Trabzonspor-Beşiktaş:0-1
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa 32 yıl sonra mavişinden gözyaşı dökerek ayrıldı Bursa’nın Keles ilçesinde 93’lük delikanlı, Saffet Cansal ve eşi 1993 model gün görmemiş TOFAŞ’ını satarken gözyaşlarıyla uğurladı. Keles ilçesinde yaşayan 93 yaşındaki Saffet Cansal, yıllardır evinin damında sakladığı hatasız TOFAŞ SLX otomobilini 330 bin TL karşılığı genç bir alıcıya sattı. 1993 model 16 RA 153 plakalı TOFAŞ SLX otomobilin yalnızca 12 bin kilometrede olması dikkat çekti. 93 yaşındaki yaşlı adam otomobili sıfır aldığından beri titizlikle koruduğunu, yıllarca evin damında camdan güneş almaması için battaniye altında saklandığını otomobili yağmurlu ve karlı havalarda dışarıya çıkarmadığını anlattı. Pazarlık yapıldığı sırada "Bu araba hiç gün görmedi" diyerek ticarete dahil olan Saffet Cansal eşi de mavişim diyerek çocuk gibi baktıkları otomobillerinin özenle ve temiz kullanıldığını anlattı. Kestel ilçesinden gelen Fatih Sakar isimli genç, aracın yeni sahibi oldu. Satış sırasında Saffet Cansal, "Zaten bir hafta sonra battaniyesini çekecektim, zamanı geldi. Sen de yağmur görmeyecek değil mi?" diyerek aracın gelecekte de aynı özenle korunmasını istedi. Bursa’nın otomobil meraklıları arasında büyük ilgi uyandıran satış, hem aracın düşük kilometresi hem de yıllarca damda saklanmış olmasıyla dikkat çekti. İHA muhabirine konuşan Saffet Cansal arabayı bu zamana kadar nasıl böyle koruduğunu şu sözlerle aktardı: "Araba hastasıyım ben. Binmekten ziyade bakmaktan zevk alıyorum. Bu zamana kadar garajda sakladım. Daha yağmur, kar hiç görmedi" dedi. 1993 yılında sıfır aldığı otomobili 32 yıl sonra 330 bin TL’ye sattığını belirten Cansal, "Bu araba başkaydı onunla konuşurdum hep arkadaş gibiydik. Alan arkadaşta iyi biri hayrını görsün dedi. Araba satılırken ağladığını belirten Saffet Cansal’ın 72 senelik eşi ise "Ben ağladım. Mavişim gitti diye, o yıkardı ben çarşaflarla kurulardım. Oylat’a giderdik orada kalırdık. İstanbul’da akrabalara giderdik diye anlatırken gözyaşlarına boğuldu. Eşine sarılarak teselli eden Saffet Cansal ise kendisinden helallik istedi.
Ankara Bakan Uraloğlu: "Otoyol artış hızında Avrupa’da 1’inci sıradayız" Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslandığında otoyol uzunluğunda Avrupa’da 6’ncı sıradayız ama son 10 yıldaki otoyol artış hızında Avrupa’da 1’inci sıradayız" dedi. 9. Ulusal Asfalt Sempozyumu ve Sergisi Karayolları Genel Müdürlüğünde düzenlendi. ‘Hedef Net Sıfır Emisyon: Sürdürülebilir ve Dirençli Asfalt Yollar’ temasıyla düzenlenen ve 2 gün sürecek sempozyumun açılışı Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ve Karayolları Genel Müdürü Ahmet Gülşen’in katılımıyla gerçekleştirildi. "Otoyol artış hızında Avrupa’da 1’inci sıradayız" Burada konuşan Uraloğlu, ulaşım ve iletişim altyapısına ilişkin çalışmaları hakkında bilgi vererek, "Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslandığında otoyol uzunluğunda Avrupa’da 6’ncı sıradayız ama son 10 yıldaki otoyol artış hızında Avrupa’da 1. sıradayız. İnşallah 2028 yılı sonunda bölünmüş yol uzunluğumuzu 31 bin 250 kilometreye otoyol uzunluğumuzu da 4 bin 330 kilometreye çıkarmayı hedefliyoruz" şeklinde konuştu. "Karayolları Genel Müdürlüğümüz, vatandaşımızın ‘yolda kaybettiği zamanı’ en aza indirmeyi kendine şiar edinmiştir" Asfalt teknolojilerinde Türkiye’nin attığı adımların isabetli olduğunu vurgulayan Uraloğlu, "Japonya, ABD ve Avrupa ülkeleri de hızlı bakım-rehabilitasyon projelerine milyarlarca dolarlık bütçeler ayırıyor; çünkü biliyorlar ki kesintisiz, güvenli ve sürdürülebilir yol altyapısı, bir ülkenin ekonomik rekabet gücünün ve yaşam kalitesinin en önemli göstergelerinden biri. Türkiye olarak biz de bu gerçekle hareket ediyoruz. Bugün Karayolları Genel Müdürlüğümüz, gece-gündüz demeden, trafiği minimum aksatarak yaptığı hızlı asfalt yenileme projeleriyle, vatandaşımızın ‘yolda kaybettiği zamanı’ en aza indirmeyi kendine şiar edinmiştir" ifadelerini kullandı. Uraloğlu, inşa ettikleri yolların beklentileri karşıladığını belirterek, "Yüksek performanslı, uzun ömürlü ve güvenli yolların yapılması hedeflerine paralel olarak, yol üstyapılarının teşkilinde, farklı iklim, arazi ve çevreye duyarlı, yapım ve bakım maliyeti düşük asfalt imalatlarının gerçekleştirilmesi de önem taşımaktadır" değerlendirmesinde bulundu. "Asfalt üretiminde enerji tasarrufu sağlayan emisyonları azaltan ılık karışımın yaygınlaşmasını destekliyoruz" Ulaştırma altyapısında ömür döngüsü maliyetini azaltmayı, uzun ömürlü yollar inşa etmeyi ve çevresel etkiyi en aza indirmeyi temel öncelik haline getirdiklerine dikkati çeken Uraloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu doğrultuda standartlarımızla sürdürülebilir ve dirençli inşaat tekniklerini ve yenilikçi malzemeleri destekliyoruz desteklemeye devam edeceğiz. Bu yaklaşımla, ekonomik verimliliği sağlarken Türkiye’nin ulaşım altyapısının dayanıklılığını da artırıyoruz. Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi, doğrultusunda üretim ve uygulamalarda enerji verimliliğini artıracak enerji yönetim sistemlerinin sektörde yaygınlaşmasını sağlamış olacağız. Üretim tesislerinde, akıllı enerji yönetimi ve otomasyon gibi düşük karbonlu üretim tekniklerini teşvik ederken, asfalt üretiminde enerji tasarrufu sağlayan emisyonları azaltan ılık karışımın yaygınlaşmasını destekliyoruz." "Sektörümüzü geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek hale getireceğiz" Uraloğlu, sürdürülebilir ulaştırmanın teknolojik yenilikler, ekonomik verimlilik ve uluslararası rekabet açısından büyük bir fırsat olduğuna değinerek, şu ifadeleri kullandı: "Asfalt üretim sektörü; üreticileri, yüklenicileri, tedarikçileri, akademisi ve kamu kurumlarıyla birlikte bu dönüşümde kilit bir rol oynamaktadır. Bugün burada ortaya koyduğumuz ortak vizyon ile sektörümüzü yalnızca bugünün değil, geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek hale getireceğiz. Türkiye, altyapı yatırımlarında nasıl dünya çapında bir başarı hikayesi yazdıysa, sürdürülebilir ve iklim dostu ulaştırma alanında örnek bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Bugüne kadar sizlerle birlikte karayolları üstyapılarının performansı ve ömrünü artırırken, iklim değişikliği etkisinin sınırlandırılması, trafik güvenliğinin iyileştirilmesi ve çevre kirliliği ve gürültüyü azaltmaya yönelik önemli kazanımlar elde ettik. Bu noktada bu kazanımlardan gelen tecrübelerin paylaşılması, teorik ve pratik çalışmalarla ilgili yeni bulguların ortaya konulması ve karşılaşılan problemlerin çözüme kavuşturulması açısından bu sempozyumu çok değerli bir platform olarak görüyorum. Karayolları Genel Müdürü Ahmet Gülşen, konuşmasının ardından Bakan Uraloğlu’na ehli nazar tablosu hediye etti. Bakan Uraloğlu, hediye takdiminin ardından alanda bulunan stantları gezdi.
Adana Kadınların hobisi aile destek merkezinde ekonomik gelire dönüştü Adana’nın Kozan ilçesinde Aile Destek Merkezi bünyesinde eğitim alan kadınlar, hobilerini kazanca dönüştürüp ekonomik gelir elde etmeye başladı. Kozan Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren Aile Destek Merkezi (ADEM), kadınlara hem mesleki eğitim hem de ekonomik kazanç imkanı sundu. Devlet desteğiyle yürütülen merkezde kadınlar, geleneksel el sanatları, dikiş–nakış ve hobi kurslarıyla üretim yaparak aile bütçesine katkı sağlamaya başladı. Özellikle annelerin de meslek sahibi olabileceği ücretsiz kursların verildiği merkezde çocuklara bakım desteği verildiği belirtildi. Merkezin Koordinatörü Dilara Şimşek, burada 50 kursiyerin aktif olarak eğitim aldığını belirterek, "Kadınlarımız hem dikiş-nakış hem de el sanatları alanında faaliyet gösteriyor. Üç aylık dönemler hâlinde eğitim veriyoruz. Ailelerimiz evde vakit geçirmek yerine burada üretime katılıyor. Çocukları anaokulu biriminde güvenle eğitim alırken anneler de rahatlıkla kurslarını tamamlayabiliyor" dedi. Aile destek eğitimcisi Arife Tilki ise, "Kadınlarımıza mesleki eğitimin yanı sıra aile içi iletişim, çocuk mahremiyeti ve aile sağlığı gibi konularda da eğitimler veriyoruz. Amacımız kadının güçlü olması, güçlü kadın demek güçlü aile yapısı demektir" ifadelerini kullandı. Hobisini kazanca dönüştürdü Kursa katılanlardan Gözde Yiğenoğlu, öğrendiklerini gelir kapısına dönüştürdü. Yiğenoğlu yeni yıl öncesi özel tasarımları satış için hazırladığını ifade ederek " Burada el sanatlarıyla ilgili çok şey öğrendim. Ürettiklerimi sosyal medya üzerinden satışa başladım ve gelir elde ettim. Hayalim kendime ait bir butik açmak. Geleneksel baskı ve Osmanlı motifleri işliyorum; runner, kırlent gibi birçok ürün üretiyorum" diye konuştu. Anne-kız üretip ilk dikiş makinelerini aldılar Kursa annesinin tavsiyesi ile birlikte katılan Aleyna Demir iki yılda kendi tasarımlarını yapabilecek seviyeye geldiğini söyledi. Anne kız üretime geçtiklerini anlatan Demir" Annemin tavsiyesiyle kursa başladım. Burada hem el sanatları hem dikiş kursuna devam ediyorum. Annemle birlikte ürettiklerimizi satarak ilk dikiş makinemizi aldık. Abiyeler ve kendi tasarım ürünlerimi üretiyorum. Hem internetten hem evden sipariş alıyorum. Devletimizin sunduğu imkânlar sayesinde yapabiliyorum. Bizlere hazır vermek yerine balık tutmayı öğretti" dedi. Anne Fatma Demir de "Hem maddi hem manevi anlamda çok faydasını gördük. Kızımla birlikte kendi kıyafetlerimizi dikiyor, sipariş alıyoruz." ifadelerini kullandı. Kursiyerlerden Birgül Yılmaz ise dikiş makinesiyle ilk kez merkezde tanıştığına vurgu yaparak, kurs sayesinde pek çok ürünü dikebilir hâle geldiğini anlattı.
Manisa Kocası tarafından defalarca bıçaklanan kadın dehşet anlarını anlattı Manisa’nın Yunusemre ilçesinde boşanma aşamasındaki eşinin cinsel saldırısına direndiği için defalarca bıçaklanarak ağır yaralanan ve 6 gün yoğun bakımda kalan 2 çocuk annesi Elvan Özerdim, tutuklu yargılanan eşi Olcay Özerdim’in ceza davası çıkışında yaşadığı dehşet anlarını anlattı. Manisa’nın Yunusemre ilçesi Tevfikiye Mahallesinde 19 Mayıs 2025 tarihinde yaşanan olayda 3. kez boşanma davası açtığı eşi Olcay Özerdim (40) tarafından önce cinsel saldırıya uğrayan ve buna direndiği için 5 kez ölümcül bıçak darbeleriyle ağır yaralanan 34 yaşındaki 2 çocuk annesi Elvan Özerdim geçirdiği sayısız ameliyatların ardından hayata yeniden tutundu. Birçok kadının ölümle sonuçlanan yaşadığı şiddetten ağır yaralı kurtulan Elvan Özerdim tutuklu yargılanan eşi Olcay Özerdim’in hak ettiği cezayı alması için sonuna kadar mücadele edeceğini söyledi. "Sen benimsin" diyerek saldırdı Yaşadığı olayı korku dolu gözlerle yeniden yaşayarak anlatan Elvan Özerdim, "15 yıllık evlilik hayatım vardı. Yani şubat ayında eşimle anlaşmazlıktan dolayı, çalışmamasından, alkol bağımlılığından dolayı mahkeme açıp boşanmaya karar vermiştim. Ta ki mayıs ayına kadar. Mayıs ayına kadar tehditleri ve ’benimle boşanma, beraber yaşayalım, çocuklarımız var’ diye sürekli bana tehditlerde bulundu. Birlikte yaşamaya devam etmemizi istedi. Ama ben bunu istemedim. Çünkü ben ona birçok kez şans vermiştim bu 15 yıl içinde. Yani iki defa daha önce boşanma davası açmıştım ama sırf bu ölümden korktuğumdan dolayı ben onu boşayamamıştım. Sonrasında 3. boşanma davası sırasında mayıs ayında bu olay başıma geldi. Beni melek yüzüyle kandırdı açıkçası. Böyle ’Çocuklarımız için.’ dedi ve kandırdı. "Yok çocuklarım rahat etsin, gel birlikte eşyaları alalım, toplayalım." falan dedi ve beni ayrıldığım eve götürdü. Ondan sonra ilk önce bana saldırdı. Sonrasında da bıçak darbeleriyle onun isteğine karşılık vermediğim için beni öldürmeye çalıştı. Ne çocuklarımı gözü gördü o çocuklarım diyen adamın ne de beni gözü gördü. Kendime ev tutmuştum. Yeni evimi temizliyordum ben. Evimi temizlerken oğlumu kandırıp benim evimin yerini öğrendi. Gelip beni evimden eski evimdeki eşyalarımızı alalım diye çocuğumla birlikte beni götürdü. Yani biz oraya gittik. Ben ilk önce gitmek istemedim. Yani inanamadım işte onun o kadar kadar iyi olabileceğine. Ama o beni işte her şekilde iki sözüyle yine kandırmayı başardı. O güzel sözleriyle. Sonra ’Çocuğum da var işte sana ne yapabilirim ki? Hani onun yanında bir şey yapamam gel.’ dedi. Sonra çocuğumu kandırıyor. Evden gönderdikten sonra önce bana saldırıyor. Sonrasında da benimle ilişkiye girmeye kalktı. Ben bunu reddettiğimde bıçak darbeleriyle karşılaştım. ’Sen benim karımsın. Hala benimsin. Nikahımdasın. Yapmak zorundasın.’ dedi bana. Ama ben hiçbir şey zorunda değilim. İki koltuk altımdan, göğsüme, sonrasında da kaburga kemiklerime darbe aldım. Mideme, ciğerlerime falan geldi. O an bilmiyorum nasıl kurtuldum. Bıçak darbelerinin ardından ’Benim çocuklarım var, ölüyorum ben.’ diye bağırdım ve yere yığıldım ondan sonra bıraktı beni. Sonrasında da döndü etrafımda zarar vermek için ama bilmiyorum artık öldüğümü sandı galiba. Bornozla tampon yaptım kendime. Yani ben kaçıp kendimi banyoya kapattım aslında. Banyoya kapattıktan sonra baktım banyonun kilidi yok. Ben oradan kurtulamıyorum. Kendimi dışarıya atmak için orada baktım bornoz var. Üzerime bornozu giydim. İşte kendimi dışarıya atıp hani insanlar beni görsün de kurtulayım diye ama baktım ki dış kapı kilitli. Ben dışarıya çıkamıyorum. Orada kaldığım yerde baktım kanım fışkırıyor etrafa sıçrıyor. Sonrasında aldım orada böyle elimden ne geldiyse artık oralara bastım, baskı uyguladım. Yani kanımı durdurmaya çalıştım. Sonrasında da ona bağırdım. ’Artık yeter beni kurtar. Çocuklarım var benim. Onlar ne olacak ben ölürsem’ gibisine. Sonra benim zaten nefesim kesildi. Sonrasını hatırlamıyorum ben. Bir 6 gün yoğun bakımdaydım. Yoğun bakım sürecim oldu. Yoğun bakım ünitesinde bana gerekli tedaviler uygulandı. Güvenliğim için de sonrasında evime döndüm." şeklinde konuşarak yaşadığı dehşet anlarını anlattı. "Sanık tamamen öldürmeye yönelik hareket etmiştir" Elvan Özerdim’in avukatı Yalçın Arcak ise duruşma sonrası yaptığı açıklamada, "Bu adliye önünde çok kere basın açıklamaları yaptık, eylemler yaptık kaybettiğimiz birçok kız kardeşim için eylemler yaptık. Davalara katıldık. Bugün şanslıyız ki Elvan Hanım yanımızda. Şu an bu cani, tutuklu inşallah gün yüzü de görmez. Bir hukukçu olarak bunu sağlamak için elimden geleni yapacağım. Karşı taraf kasten yaralama iddiasında bulunuyorlar. Yaralama kastıyla hareket ettiklerini söylüyorlar. Ama müvekkilim beş bıçak darbesi alıyor. Beş bıçak darbesinin beşi de ölümcül darbeler. Tamamen öldürmeye yönelik hareket etmiştir. Biz olabilecek en yüksek cezayı alması için elimizden geleni yapacağız. Şu an tutukluk hali de devam ediyor. Dosyada birkaç eksiğimiz kaldı. Çok büyük ihtimalle önümüzdeki celse karara çıkar diye düşünüyoruz. İnşallah yüksek bir ceza alacak ve gün yüzü görmeyecek. Biz bunu sağlamak için tekrar söylüyorum. Hep beraber elimizden geleni yapacağız. İddianame öldürmeye teşebbüse yönelik yazılan bir iddianame. Tabii karşı taraf şu an kasten yaralama konusunu kabul ediyor. Bununla alakalı bugün de yine pişman olduğunu dile getirdi mahkemede. Tabii bir de tecavüze yeltenme durumu söz konusu. Bununla alakalı iddianamede bir husus yok. Mahkeme esnasında müvekkilimin ve tarafımın beyanlarıyla ve yine bu konuda tanıklar dinleteceğiz. Çünkü müvekkilim onun isteklerine karşılık da vermeyince kendisinin çok ciddi bir şekilde gözü dönüyor ve müvekkilime saldırıyor. Aslında cinsel bir tecavüz noktasında da ceza alması gerekiyor. Tabii savcılığın önümüzdeki celse nasıl bir mütalaa vereceğini bilmiyoruz ama ben bir hukukçu olarak öldürmeye teşebbüse yönelik bir mütalaa vereceğine inanıyorum. Bu yönde de karar çıkacaktır diye düşünüyorum" dedi. Tutuklu yargılanan Olcay Özerdim’in ise mahkemedeki ifadesinde eşinin rızasıyla birliktelik yaşadıklarını ve ağır tahrik sonucu bıçakla yaraladığını ancak daha sonra pişman olarak hem ambulansı çağırdığını hem de kendisinin polise teslim olduğunu söylediği öğrenildi. Mahkeme heyeti dosyadaki eksikliklerin tamamlanması ve tanıkların dinlenmesi için duruşmayı 24 Aralık Çarşamba Günü saat 10.00’a erteledi.